Devletin kasası soyuluyor mu ?
Başbakan, yolsuzluk operasyonuyla ilgili, "Yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım; devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu?" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul
Dolmabahçe'deki ofisinde El Cezire'den Jamal Elshayyal'e konuştu.
Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan Gezi Parkı eylemlerine
kadar pek çok konuda soruları yanıtladı.
İşte röportajdan çarpıcı bölümler:
DEVLETİN KASASINDAN ÇALINAN BİR ŞEY YOK
Aslında şu anda hükümetimiz art niyetlerle hazırlanmış bir
senaryoyla karşı karşıya. Bu senaryo ne yazık ki tamamı ile
hükümetimize bir darbe yönelimine ait bir senaryo ve bu senaryo
tutarlı değil. Söylenenler, iftiralar... Hiçbirisinin devletin
kasasından alınan ve çalınan herhangi bir şey olmadığına kesinlikle
inancım var. Bizi şu ana kadar başarılı bir şekilde getiren süreç
de budur.
İFTİRAYI ATANLAR BEDELİNİ ÖDEYECEK
İktidarımız, hükümetimiz, kesinlikle yolsuzlukların hükümeti
değildir. Bu bir iftiradır. Bunun bedelini bu iftirayı atanlar
ödeyeceği gibi, muhatap olanlar da yasalar içerisinde halleder.
AYAKKABI KUTUSUNDAKİ PARALAR HALK BANKASI'NIN
DEĞİL
Ben yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım; devletin kasası soyuluyor mu
soyulmuyor mu? Ayakkabı kutusu içerisinde söylenen olaylar, Halk
Bankası’ndan alınan ya da soyulan para değildir.
Bu Halk Bankası biz iktidara gelmeden önce görev zararı kaydeden
bir bankadır. Şu anda ise Balkanlar'ın, Avrupa’nın kârlı
bankalarından bir tanesidir. Bunları görmemezlikten geliyorlar.
BDDK İNCELEDİ
BDDK (Bankacılık Düzenlememe ve Denetleme Kurumu) gelmiştir,
incelenmiştir. İncelemelerin neticesinde herhangi bir sıkıntının
olmadığına dair raporunu vermiştir.
Biz buna mı inanacağız, yoksa iftiralara mı inanacağız? Bizim
iftiralarla devlet yönetmek gibi bir derdimiz yoktur.
POLİSTEKİ DOSYA İLE YARGIDAKİ BİRBİRİNİ
TUTMUYOR
Bakıyoruz ki, polisteki hazırlanan dosyalarla yargıdakiler
birbirini tutmuyor.
Bir diğer taraftan da gizlilik kaydı olan bu dosyalar medyaya
servis ediliyor. Bunlar yapılamaz. Bunların içerisinde çok itibarlı
iş adamları, siyasiler var. Çünkü suç sabit oluncaya kadar insanlar
suçsuzdur. Siz kalkıp da bir insanı suçlayamazsınız.
Diyelim ki bu insanlar Türkiye’nin en saygın iş adamları. Bu
işadamları hakkında suç sabit olmadığına göre böyle bir açıklama
yapıldığı zaman bu insanların finans kuruluşları nezdindeki itibarı
ne olacak? Bu itibarı geri iade edebilir misiniz? Yarın bu insanlar
bu işleri yine alıp götürecekler.
Mesela ben bir örnek vereceğim: Üçüncü havalimanı 42 milyar dolara
mal olacak bir havalimanı. Burada biz devlet olarak para
ödemiyoruz. Yolsuzluk neresinde bunu göreceğiz. Bu havalimanı 20
yıl bunlar tarafından işletilecek. 20 sene sonra bu havalimanı,
devlete teslim edilecek.
42 milyar doları bu insanlar bulacaklar. İçerideki devlete ait,
özele ait bankalardan kredi alarak bunu yapacaklar. Belki
yurtdışından da kredi alacaklar. Ama siz bu girişimcileri böyle bir
lekelemeyle, karalamayla yıpratırsanız bu insanların kredibilitesi
sarsılmaz mı? Bu bir ihanet değil mi?
Bütün bu adımlar atılırken hukuk bize de hangi yetkileri verdiyse
onu yapıyoruz.
GÖREVDEN ALMIYORUZ, SADECE YERLERİ DEĞİŞİYOR
Atamalarda insanların sadece yerleri değiştiriliyor. Bu insanların
mesleklerine son verilmiyor. Bu atamaları yaparken de hukuk bize
hangi yetkiyi veriyorsa, bu yetkiler içerisinde bunu yapıyoruz.
Birileri bir yanlış yapıyorsa, bu yanlış yapanları orada tutmak
zorunda değiliz. Bu suistimalin hesabını bunlar birilerine vermek
durumundadır.
Burada da Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) var. Yargıyla
ilgili tasarrufu HSYK yapar. Oraya sevkediliyorlar ve onlar bunun
atamalarını, kararını, yer değiştirmelerini yapıyor.
Ama güvenliğe gelince bizim yapma yetkimiz var. Onu da biz
yapıyoruz.
GÜVENMEDİĞİM İNSANI BAKANLIK MAKAMINA GETİRMEM
Ben güvenmediğim, inanmadığım bir insanı bakanlık makamına
getirebilir miyim? Güvendiğim için onları o makama getirdim. Bu
arkadaşlarımızın yanlışı çıkacak olursa, yanlışları varsa yargı
gereğini yapacaktır.
Bu arkadaşlarım bir iyi niyet göstermişlerdir. Bu ortaya çıktığı
zaman, bu tür bir kampanya başlatıldığı zaman “Biz Başbakanımızı
rahatlatmak için görevimizden afffımızı istiyoruz” demişlerdir.
Kendi arzuları ve istekleriyle görevlerinden çekilmişlerdir.
Aslında bazıları istifa diye verdiler. Görevlerinden affını
istemişlerdir. O şekilde çekilmişlerdir.
Şu anda da bir yargı süreci var. Bu yargı süreci içerisinde her
şeyi çok açık, net görme imkanımız olacak.
TÜRKİYE, AB'DEN DAHA ÖZGÜR
Bugün Türkiye, AB (Avrupa Birliği) üyesi ülkelerin hemen hemen
tamamına yakınından çok daha özgürdür.
GEZİ PARKI'NDA YAPILANLARIN İYİ NİYETİ YOK
Bir defa Gezi Parkı’nda yapılanların hiçbir iyi niyeti yoktur.
Burada 12 tane ağacın sökülmesi olayı vardır. 12 ağacın sökülmesi,
bahane edilen bir süreçtir.
Bunun asıl adı nedir biliyor musunuz? Sandıkta başarı elde
edemeyenler, bu tür yollarla başarı elde etmenin gayretine
girmişlerdir.
Eğer demokrasiye inanıyorlarsa, özgürlüğü savunuyorlarsa, bunu
molotof kokteylleriyle mi savunacaklar? Cam-çerçeve vatandaşın
dükkanlarını yakarak yıkarak mı elde edecekler?
Böyle bir özgürlük mücadelesi olabilir mi?
JÜRİSTOKRASİYE ÜLKE TESLİM EDİLMEZ
Burada bir şeyi görmemiz lazım. Vesayet demokrasiyle bağdaşmaz.
Bunu bilmemiz lazım. Jüristokrasiye (yargıçlar iktidarı) asla ülke
teslim edilmez. Eğer siz jüristokrasiye ülkeyi teslim edecek
olursanız, o ülkenin vay haline.
Biz yargıdan sadece adaletin bağımsız bir şekilde tecellisini, ama
aynı zamanda tarafsız bir tecellisini bekleriz. Çünkü yargı
tarafsız ve bağımsız olmalıdır. Yargı, "yürütmeye veya yasamaya
üstünüm" dememeli.
Bizde kuvvetler ayrılığı esastır. Bunlar birbirleriyle müdahale
etmeksizin, o ülkede yaşayan insanların huzur ve mutlululuğu için
ellerinden geleni yapmalıdırlar diye inanıyoruz.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Seçimi var. Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili olarak partimizin vereceği karar bizim için baş
göz üstündedir. Ama şu anda bizim hedefimiz 30 Mart seçimleri. 30
Mart seçimine endeksli olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Partimizdeki kuruluşta aldığımız prensip kararı üç dönem arka
arkaya milletvekili olan bir dönem ara vermek durumundadır. Ondan
sonra tekrar aday olabilir. Bu şu anda bizim partimizde geçerlidir.
Bu kararı değiştirebilecek merci de partimizin genel kuruludur.
Başka bir merci de bunu değiştirmez.
Ben kendim böyle bir teklifi asla getirmem.
Yorumlar