Derya Sazak: İktidar, medyayı siyaseten teslim aldı
Gazeteci-Yazar Derya Sazak’ın, Milliyet’teki genel yayın yönetmenliği döneminde yaşadıklarını kaleme aldığı ‘Batsın Böyle Gazetecilik’ isimli kitabı çıktı.
Gazeteci-Yazar Derya Sazak’ın, Milliyet’teki genel yayın
yönetmenliği döneminde yaşadıklarını kaleme aldığı ‘Batsın Böyle
Gazetecilik’ isimli kitabı çıktı. Kitapta, iktidarın ve gazete
sahiplerinin baskısı sonucu çok sayıda önemli kalemin işten
çıkarılması, yayınlanacak haberlere nasıl müdahale edildiği ve
özellikle ‘İmralı Zabıtları’nın yayınlanmasından sonra yaşadıkları
sıkıntı yer alıyor. Hasan Cemal ile yollarının ayrılmasını
üzüntüyle karşıladığını anlatan Derya Sazak, ‘Beyefendi’ diye
anılan Başbakan Erdoğan’ın, kimlerin gazetede yazması gerektiğine
dahi müdahale ettiğini vurguluyor. Sazak, süreci “Medyayı iktidar
siyaseten teslim aldı.” diye özetliyor.
Derya Sazak, Milliyet gazetesinde genel yayın yönetmenliği yaptığı
döneme ilişkin yaşananları ‘‘Batsın Böyle Gazetecilik’ isimli
kitabında topladı. İmralı Zabıtları’nın gazetede yayınlanmasından
sonra Başbakan Erdoğan’ın Balıkesir Meydanı’nda ‘Batsın sizin
gazeteciliğiniz’ diye çıkıştığını kaydeden Sazak, kitabın ismine de
bu çıkışın ilham olduğunu söyledi. Haberin ardından Erdoğan’ın
gazetenin sahiplerini paniklettiğini söyleyen Sazak, “İki yere
baktılar; birisi cemaat mi diye baktılar, ben cemaatçi değilim.
İkincisi Ergenekon mu diye baktılar, ben Ergenekoncu da değilim.
Ben gazeteciyim. Bir gazeteci olarak kendim haberi almış olsaydım
nasıl davranmam gerekiyorsa öyle davrandım ve bastık yayınladık.”
ifadelerini kullandı.
Nagehan Alçı’nın Milliyet’te yazmasına da değinen Sazak, “Başbakan
Nagehan Alçı’nın Milliyet’te yazmasını direk istedi mi onu
bilmiyorum. Ama gazete sahipleri yani Erdoğan Demirören ailesi ve
çocukları Nagehan Alçı’nın gazetede yazmasını ‘Beyefendi’nin
istediğini söylediler. Beyefendi de biliyorsunuz Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan.” dedi.
Hasan Cemal ve Can Dündar’ın gazeteden çıkarılmasında iktidar
baskısının olduğunu söyleyen Sazak, şöyle devam etti: “Aile bana
‘Hasan Cemal yazmasın, Can Dündar izne çıksın’ gibi baskıcı ve
rahatsız edici telkinlerde bulundu. Biz de Hasan Cemal ile
konuşarak bir zaman kazandırmaya çalıştık. Üzerimizdeki bu büyük
dalgayı aşmaya çalıştık. Ben daha ilk günden ‘Hasan Cemal yazmasın’
şeklindeki telkinlere kapandım. Tartışmadım bile. ‘Hasan Cemal
yazmazsa, Can Dündar izne ayrılırsa ben istifa ederim’ dedim ve
bunu aileye ilettim.”
Mevcut iktidar döneminde 100’ün üzerinde gazetecinin baskıyla işini
kaybettiğini anlatan Sazak, “İktidar baskısı nedeniyle işinden olan
gazeteci sayısının 100’ün altında olmadığını düşünüyorum. Banu
Güvenr, Nilgün Cabas, Nuray Mert, KCK operasyonu ile içeri alınan
gazeteciler. Son dönemde Hasan Cemal, Can Dündar, ben. Benim
dönemimde işe başlayan 20-30 tane genç arkadaş. Yavuz Baydar
Sabah’ın ombudsmanı. Ben bir çırpıda 20-30 isim sayabilirim.”
ifadelerini kullandı.
Sermaye sahiplerinin medya sektörüne el atmasından sonra
gazetecilerin bağımsız olamadıklarından yakınan Sazak, “Medya
organları tabi ki ticari işletmeler. Yalnız geçmişte gazeteler,
televizyonlar daha çok medya şirketi gibi yapılanıyordu. Sonradan
başka alanlara, bankacılık, müteahhitlik, enerji gibi birçok alana
girdiler. Alanlar çoğalınca gazeteciler o şirketlerin içinde
etkilerini ve etkinliklerini kaybettiler. Editoryal bağımsızlık
denilen kavramı yeniden masaya yatırmak gerekiyor. Yani muhabirini,
editörünü, genel yayın yönetmenine kadar gazeteciyi, yayıncı
karşısında koruyan ilke. Bizde bu kavram fiilen ortadan kalktı. Ana
akım medyada sorumluluk alanı kaydı. Bunlar büyük şirketler haline
geldiler. Gazete ile ilgili kararı gazetecilerden çok, CEO’lar,
profesyonel yöneticiler almaya başladı. Siz Hasan Cemal’e
‘yazılarına ara ver’ diyemezsiniz. Dememeniz lazım. İşte buna
üzülüyorum. Bunu anlamayanların eline geçtiği için medya
şirketleri, buna üzülüyorum. Onları da belki şu açıdan anlamak
lazım; işte Aydın Doğan örneği, haksız ve ağır bir vergi baskısı
ile neredeyse bütün gazetelerini elinden alıyorlardı. Bu
telkinlerle ayakta kaldı Aydın Doğan. Ama ne pahasına? Bir kısım
gazetelerinden vazgeçmek zorunda kaldı. Yayın politikasını eskiye
göre daha esnetti. Medyayı iktidar siyaseten teslim aldı.” şeklinde
konuştu.
CİHAN
Yorumlar