Davutoğlu: Kara harekatı ile kadın ve çocuklar katlediliyor

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in bütün hakları kendisinde gören ve başkalarının güvenliğini hiçe sayan bir ülke olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Ağır hava bombardımanından sonra şimdi kara harekatı ile çocukları ve kadınları...

Google Haberlere Abone ol
Davutoğlu: Kara harekatı ile kadın ve çocuklar katlediliyor

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in bütün hakları kendisinde gören ve başkalarının güvenliğini hiçe sayan bir ülke olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Ağır hava bombardımanından sonra şimdi kara harekatı ile çocukları ve kadınları katletme yönündeki eylemlerine devam ediyor." dedi.

Bakan Davutoğlu, Grand Tarabya Otel'de düzenlenen ve CARICOM üyesi ülkeleri arasında işbirliği yapılması ile ilgili toplantının ardından, İsrail'in operasyonlarına yönelik soruları cevapladı. Davutoğlu, uluslararası toplumun yüz karası bir durum ile karşı karşıya olduğunu belirterek herkesin bu tablo karşısında başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerektiğini söyledi. "Bütün hakları kendisinde gören ve başkalarının güvenliğini hiçe sayan bir ülke, ağır hava bombardımanından sonra şimdi kara harekatı ile çocukları ve kadınları katletme yönündeki eylemlerine devam ediyor." diyen Davutoğlu, "Dün gece kara harekatının başlamasından hemen sonra iki kez BM Genel Sekreteri ile görüştüm ve BM'nin derhal konuya müdahil olması yönünde talebimizi ilettim. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile uzun bir görüşme yaptım. Orda da bu gelişmelerden duyduğumuz infiali, bu konularda son dönemde barış sürecine öncülük etme gayretinde bulunan Sayın Kerry'nin derhal devreye girerek İsrail saldırganlığını durdurmak için talepte bulunduk." dedi.

'KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI'

Bölgede tek taraflı değil, çift taraflı ateşkes yapılması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, "Tek taraflı ateşkesin doğası, saldırıya başlayanın istediği anda saldırıyı başlatabileceği, istediği anda ateşkes ilan edeceği, istediği anda tekrar saldırıya geçeceği bir yaklaşım uluslararası normda kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Kalıcı bir ateşkes için temel problem alanlarını tanımlayan bir ateşkese ihtiyaç var. Biz bu ateşkesi için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı ile de görüştüm. Katar ve diğer Arap ülkelerinin dışişleri bakanları ile görüşmelerimiz oldu. Hem El Fetih, hem Hamas tarafı ile temaslar gerçekleştirdik." dedi.

'BİRLİĞİNİZİ KORUYUN TAVSİYESİ'

Gazze'deki operasyonların sona erdirilmesi için Türkiye olarak bir kaç hedeflerinin bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Birincisi bu saldırganlığın durdurulması, hava ve kara operasyonlarının her ne sebeple olursa olsun, hangi gerekçe ile izah edilmeye çalışılırsa çalışılsın bunun insanlık vicdanında karşılığı yoktur. Bunun durdurulması için bütün uluslararası toplumu harekete geçirmeye kararlıyız. New York daimi temsilciliğimiz BM Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı. Resmen mektubumuzu dün gece ilettik. Yine BM İnsan Hakları Konseyi'ni Cenevre'de harekete geçiriyoruz. Burada açık bir fırsatçılık da hissediyoruz. Bu operasyonların hedefi sadece kadın ve çocuklar değil, son zamanların belki en güzel haberi Filistinliler arasında birliğin sağlanmasıydı. Bu birliğin sağlanarak ulusal birlik hükümeti kurulmasını İsrail hazmedemedi. Biz Filistinli kardeşlerimize birliklerini korumalarını tavsiye ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

'TÜNELLER RAHATSIZ EDİYORSA ABLUKA KALKMALIDIR'

Kalıcı ateşkes için kalıcı barışın önünün açılması gerektiğini belirten Davutoğlu, "Tünellerin varlığından rahatsızlık duyuluyorsa ki duyulabilir o zaman Gazze'deki abluka kalkmalıdır. Bir halk hem topluca cezalandırılacak açık hava cezaevinde mahkum edilecek, hem de ona denilecek ki nefes alma borunu dahi muhafaza etmeyeceksin. Refah Kapısı, bütün havalimanları kapatılacak bunun tarihte Ortaçağ savaşlarında karşılığı vardır. Barbarca bir yöntemdir. Bundan sonra kalıcı ateşkes olabilmesi için karşılıklı ateşkes yapılması, Filistinli tutukluların mutlaka serbest bırakılması... Bunların çoğu Filistin halkının iradesiyle seçilmiş milletvekilleridir. Filistin'e bütün kapıların açılması ve şu ana kadar uygulanan finansal zorlukların önüne geçecek yeni bir ekonomik planlama çerçevesi yapılması şarttır." ifadesini kullandı.

Bu saldırının bedelini İslam dünyasındaki ihtilaflar nedeniyle Filistin'in ödediğini anlatan Davutoğlu, "İsrail, Suriye'de yaşanan iç çatışmalar, diğer ülkelerde yaşanan çatışmalardan da güç alarak Filistin'e saldırıyor. O yüzden bölge ülkelerini ortak bir tavır almaya davet ediyoruz. Herkes sessiz kalsa Türkiye hiç bir zulme, adaletsizliğe, baskıya karşı sessiz kalmayacaktır, İsrail'in bu saldırısına karşı da sesimizi en gür bir şekilde çıkarmaya devam edeceğiz." dedi.

'MALEZYA UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ'

Davutoğlu, Malezya uçağının Ukrayna Rusya sınırında düşürülmesi konusunda yaptığı değerlendirmede ise dünyadaki krizlerin artık bütün devlet ve toplumlar tarafından kayıtsız kalınamayacak bir hal aldığını ifade etti. Malezya uçağına binen yolcuların Ukrayna ile Rusya arasındaki krizle ilgilerinin olmadığını ancak hayatlarını bu olay nedeniyle kaybettiklerini belirten Davutoğlu, "Malezya Ukrayna krizinde bir taraf mı? Değil. Ama o kriz o insanların evine, ailesine dönen o insanların hayatına mal oldu. Bu da şunu gösteriyor, dünyanın bir köşesindeki kriz beni ilgilendirmiyor diye seyirci kalamazsınız. O kriz gelip hiç alakası olmayana devletleri, milletleri ve insanları vurabiliyor. Başta BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülke olmak üzere uluslararası sistemdeki bu düzensizliklerin kaynağı konusunda ortak bir anlayış geliştirmek lazım. Suriye, Ukrayna krizlerinde BM'nin etkin bir rol üstlenememiş olması dünyanın soğuk savaş mantığına geri dönmüş olmasından kaynaklanıyor." ifadesini kullandı.

Davutoğlu, Malezya'ya her türlü desteği yardıma ve desteği hazır oldukları mesajını ilettiklerini belirterek Ukrayna'daki krizin Türkiye'yi kaygılandırdığını anlattı. Davutoğlu, "Bölgesel anlamda Ukrayna ile Rusya arasında tırmanan gerilimin her iki ülke ile komşusu olan ve her iki ülke ile de son derece iyi ilişkiler geliştirmiş olan Türkiye için kaygı verici bir düzeye ulaşmış durumdadır. Ayrıca tanımadığımız Kırım'ın ilhakı gibi gelişmelere de sebebiyet veren bu gerilimin nihayete erdirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bütün mekanizmalar kullanılarak Ukrayna'nın toprak bütünlüğü içinde ve Ukrayna'da yaşayan bütün toplulukların kültürel ve siyasi hakları da korunarak kalıcı ve adil bir barış sağlanmalıdır. Bu konuda bütün taraflar gereken adımları atmak durumundadır. Biz Türkiye olarak şimdiye kadar pozitif katkı yapmaya çalıştık. Ukrayna için ne gerekiyorsa biz yapmaya hazırız. Bu çerçevede de diplomatik girişimlerimiz sürecek." değerlendirmesinde bulundu.

CİHAN

Yorumlar