Cumhurbaşkanı Gül'den hukuku üstün tutan, şeffaflığı sağlayan reform vurgusu
Adana Ticaret Borsa’nın kuruluşunun 100. yıl kutlamalarına katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin geçen 10 yılda yaptığı yaptığı köklü değişikliklere ilave olarak, özellikle hukuku üstün tutan, şeffaflığı sağlayan reformları yapması gerektiğini.
Adana Ticaret Borsa’nın kuruluşunun 100. yıl kutlamalarına
katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin geçen 10 yılda
yaptığı yaptığı köklü değişikliklere ilave olarak, özellikle hukuku
üstün tutan, şeffaflığı sağlayan reformları yapması gerektiğini
söyledi.
ATB’nin 100 yıl kutlamaları çerçevesinde Sheraton Otel’de
düzenlenen ödül törenine katılan Cumhurbaşkanı Gül, 100. yıl
kutlamalarına davet edildiğinde memnuniyetle kabul ettiğini
belirtti. Bunu da Adana’ya sevdanın ötesinde, özellikle üreten,
istihdam eden, vergi ödeyen işadamlarına daha çok destek vermek,
onları daha çok teşvik etmek ve Adana’yı daha çok öne çıkarmak
arzusuyla kabul ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, “Bundan da
memnunum. Önemli işlerimizin, birçok görüşmelerimizin,
misafirlerimizin yanında bu ziyareti gerçekleştirdim. Cumhurbaşkanı
olarak ikinci gelişim.” dedi.
Adana’nın Türkiye’de önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Gül,
“Tarih boyunca burası hep bereketli topraklar olmuş. İnsanların
yerleştiği en cazip topraklar olmuş. Gıda tarım onunda temeli
bereketli topraklar bütün Mezopotamya çok tarihi gelişmelere ev
sahipliği yapmış bölge burası. Taş köprü her şeyi ispatlıyor. 2 bin
yıl kadar eski olan bu köprü yapıldıysa o zaman bile insanların
ilgisini ve cazibesini çekmiş topraklar burası. Gerek Selçuklu
gerek Osmanlı ve Cumhuriyet tarihimizde Adana’na daima önemli
olmuştur. 1950, 60, 70’li yıllarda Adana denince akla gelen şey
tarım, pamuk ve büyük tekstil fabrikaları olmuştur. Yazın
Türkiye’nin dört bir yerinden insanların koşarak geldiği kazanç
merkezi olmuş Adana. Burası çok büyük zenginliklere, farklılıklara
sahne olmuş bir şehir. Bunlar sanata da yansımış. Yaşar Kemal,
Orhan Kemal burada yaşadıklarını kitaplarda anlatmış ve Türk
sinemasına hep konu olduğu bir şehir burası. Adana’nın kendine has
özellikleri Türkiye için büyük bir zenginlik. Son yıllarda çeşitli
değişimlerin neticesinde önemli nisbi olarak bir gerileme olduysa
da bunu tekrar ayağa kaldırmak, hak ettiği potansiyeli yakalayıp
yere getirmek gerekir. Önceki geldiğimizde de sizlerle bir çok
toplantı yaptık. Adana’da bir devlet üniversitesinin olması hiçbir
vakıf üniversitesinin olmamasını hayretle karşılayıp hemen birkaç
üniversitenin kurulmasıyla ilgili talimatlar vermiştim. Çok şükür
güzel gelişmeler var.” diye konuştu.
Adana denince aklına gelen ilk şeyin zenginlik olduğunu dile
getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Taşı toprağı altın deyip buraya gelip
daha sonra buradan başka yerlere giden aileler vardı. Pamuğun
piyasasındaki, tekstildeki değişiklikler belki eski önemini
azaltmış olabilir. Bu dünyanın başka yerlerinde oldu. İngiltere’de
de ilk zenginlik sanayi devriminin merkezi olan yünle başladı
tekstilde. Ama ondan sonra kendi dönüşümlerini sağladılar. Bizimde
hem Adana olarak dönüşümleri sağlamamız çağa en iyi şekilde ayak
uydurup, zenginlik olan bu toprakları bu bölgeyi müreffeh ve mutlu
yapmamız gerekir. Önemli çalışmalar var. Adana o değişimi de
sağlıyor. Türkiye’nin ilk 500’üne giren 12 firmanın Adana’da olması
önemli. Önümüzdeki yıllarda büyük firmaların çıkacağını inanıyorum,
bu topraklar sizi mecbur eder. Adana kültürü olan bir yer.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında hatta ondan önce çıkan
gazetelerin dergilerin, kültür hayatın da burada zengin olduğunu
biliyoruz. İlim, bilim hayatının da çok gelişeceğini biliyorum.
Bazen ilk olunca bazen dezavantaj oluyor. Havaalanı bunlardan biri.
Ancak o sıkıntıda gideriliyor. Büyük bir havaalanı yapılıyor.
Yaptıklarınızı ürettiklerinizi sadece Adana için değil dünya için
yapacaksınız. Ölçekleriniz artık böyle olacak. İnşallah önümüzdeki
yıllar içinde bölgedeki istikrarsızlıklar da gidecektir.”
ifadelerini kullandı.
Günümüzde çok acılar çekildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
şöyle devam etti: “Çok acılar çekiliyor. Başta Suriye’de olanlar
bizi derinden etkiliyor. Yanı başımızdaki komşunuzu evinin ateş
içinde olması harap olması. Allah kimsenin evini harap duruma
getirmesin. Ama bu o ülkeyi yönetenlerin yanlışlıklarının sonucu
ortaya çıkıyor. Irak'ta nasıl büyük olaylar yaşandı hala da
yaşanıyor. Ama Türkiye’nin en büyük ihracatının oraya olduğunu
görüyoruz. Hangi bölgede siyasi istikrar ve güvenlik varsa orada
huzur olur ekonomik gelişme olur. Ülkeler içinde istikrar, huzur,
güven de o ülkelerin gelişmesi kalkınması ve büyümesi için birinci
şarttır. İstikrarsızlığın olduğu dönemlerde sizler ne kadar
işinizde gücünüzde olsanız kendi şirketlerinizi iyi kontrol etseniz
zemin birden bire oynayınca istediğiniz kadar gayret sarf eden
bütçelerin bilançoların değiştiğine bu ülke çok şahit olmuştur.
30-40 yıldır yüksek enflasyon faizle çalıştınız. O günleri kimse
hatırlamak istemiz ama akılda da tutmak gerek. 30 yıl sonra bir
nesil tek rakamlı enflasyon görmeye başladı. Türkiye’nin bunu daha
ileriye götürmesi gerek. Şirketleriniz büyüdükçe ülkeniz büyür.
Bizlerde Türkiye’yi büyütme sevdalısıyız. Ama bunun sürdürülebilir
olması gerek. Borçlarla kredilerle şirketinizi büyütebilirsiniz ama
onları ödeyebilirseniz o zaman gerçek büyüme olur. Türkiye’nin
6-7’nin altına düşmeyen bir büyüme trendini yakalaması gerekir.
Birkaç sene önce yüzde 10-11 ile övünüyorduk. Tekrar bu hıza
ulaşacağız. Bugün ki halimizi de takdir etmek gerekir. Avrupa’da
büyümesi en büyük olan ülke Türkiye’dir.”
İstikrar ve güvenin önemine değinen Gül şöyle devam etti:
“İşadamları geleceğe bakarak yatırım yapar. Yabancı sermayeyi
Türkiye’nin her tarafına getirebilmemiz için bir taraftan ülkeyi
istikrarlı ve güvenli tutmamız gerekir. Unutmayın ki Türkiye’nin
tasarrufları Türkiye’yi yeteri kadar büyütmüyor. Başkalarının
tasarruflarının bu ülkeye getirme durumundayız. Bunun için de
herkes geleceğe baktığında güven görmesi lazım. Bunun da yolu açık,
şeffaf hukukun üstünlüğünü, demokrasinin en güzel şekilde
çalıştığını göstermemiz gerek. 10 yıl önce ülkemize yılda 1 miyar
dolar yatırım gelirdi. Çünkü ancak o kadar güvenirlerdi. Şimdi
istikrardan demokratik değişiklerden dolayı güven arttı, her yıl 10
milyar doların üstünde ülkemize yatırım geliyor. 10 yıl içinde
yaptığımız gibi köklü değişiklikler özellikle hukuku üstün tutan,
şeffaflığı sağlayan reformları yapmamız gerek. Türkiye’de
kurumların işlediğini gösteren en büyük örnek seçimlerdir. Kısa
süre önce yerel seçimleri yaptık. Belediyelere çok iş düşüyor.
Belediyeler şehrin geleceğini tayin ediyor. İmar ve diğer
faaliyetleriyle şehirlerini geleceğini ya karartırlar ya
aydınlatırlar. Uzak görüşlü günlük meselelerden uzak bir
belediyecilikle hareket ederseniz şehrinizi geleceğe taşırsınız.
Geçmişte en çok sıkıntısını çektiğimiz şey cumhurbaşkanlığı
seçimleriyle ilgiliydi. Birçok tartışmalar olurdu. Önemli olan
kurallar belliyse bu kurallara saygı içerisinde bunun yapılması
gerekir. Önümüzdeki ilk seçim cumhurbaşkanlığı olduğu için bunu da
kuralları bellidir. Her hangi bir öngörüsüzlük bir risk çıkmaması
gerekir. Daha sonra da genel seçimler olacak. “
CİHAN
Yorumlar