‘Çocuğumu kucağıma alamadım, bir kez olsun sevemedim’

Vatan için kollarını bacaklarını feda eden gazileri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir an olsun yalnız bırakmıyor.

Google Haberlere Abone ol
‘Çocuğumu kucağıma alamadım, bir kez olsun sevemedim’

Vatan için kollarını bacaklarını feda eden gazileri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir an olsun yalnız bırakmıyor. Komutanların uzattığı yardım eli ile hayata tutunan gazilerin hikayeleri ise oldukça hüzünlü. Jandarma Uzman Yılmaz Yiğit iki kolunu, bacağını ve gözünü kaybeden gazilerden. Onca sıkıntıya rağmen yaşama sımsıkı sarılan Yiğit uzman, “Çocuklarınızı sevemiyorsunuz. Kollarınız bacaklarınız protez. Çocuğum doğduğu an kucağıma alamadım. Protezle tutamadım. Sevemedim.” diyerek üzüntüsünü dile getiriyor. Tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamını sürdüren Binbaşı Bahadır Bartu ise “En çok koşmayı özledim” diyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi kapılarını Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) açtı. Teknolojinin en son imkanları ile donatılan merkez en son ismini sanatçı İbrahim Tatlıses ile duyurmuştu. Tatlıses Almanya’daki tedavisinin ardından bu merkezde bir süre kalarak tedavisine burada devam etmişti. Merkezin Başkanı Tuğgeneral Celalettin Bacanlı, terörün yoğun olarak yaşandığı dönemlerde tesisin bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını söyledi. 2000 yılından bu yana hizmet verilmeye başlandığını belirten Bacanlı, “Bu tesis dünyada en iyi tesislerden bir tanesi. Burada gazilerimiz hizmet almakta. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları istifade etmekte. Burası Türk milletinin bağışları ile yapılmış bir tesis. Genelkurmay Başkanlığımız sivil vatandaşlarımıza da buranın kapılarını açtı. Yüzde 40 kontenjan verildi. Sivil vatandaşlarımız da istifade etmektedir.” dedi.

‘İBRAHİM TATLISES BURAYA GELİNCE, ‘ALMANYA’YA BOŞUNA GİTMİŞİM’ DEDİ”

İbrahim Tatlıses’in merkezde tedavi olduğunu hatırlatan Bacanlı, “İbrahim Tatlıses buraya geldiğinde, ‘Ben Almanya’ya boşuna gitmişim’ dedi. Orada geçen zamanları için üzüldüğünü söylemişti. Yatak kapasitesi 200 ile sınırlı. 80 yatak sivil vatandaş istifade edebiliyor.” ifadesini kullandı.
Tedavi merkezinde ikili ilişkilerin önemine değinen Bacanlı, “Biz burada gazilerimizi bir anne şefkati ile bir baba duyarlılığı ile kucaklıyoruz. Onların her şeyi olmuşuz. Sadece bir tesis sunmuyoruz. Cihazlar malzemeler sunmuyoruz. Onlara gönlümüzü vermişiz. Burada doktorlar, hemşireler bakıcıya kadar herkes onlar için hizmet yarışında.” diye konuştu.

‘SOLUMA BAKTIM SOL KOLUM YOKTU’

Rehabilitasyon merkezinde tedavi gören askerlerin hikayeleri ise yürek burkuyor. Kimileri kolunu kaybetmiş, kimileri ise bacaklarını. İşte onlardan bir tanesi ise Jandarma Uzman Çavuş Yılmaz Yiğit’in hikayesi. 2002-2007 yılları arasında Şırnak’ta özel harekatta görevli olduğunu anlatan Yiğit başından geçen acı olayı şöyle anlattı: “Mayına basma sonucu iki kolumu, bir bacağımı ve bir gözümü kaybettim. Osmaniyeli bir devrem vardı. O mayına bastı, onun iki bacağı olay yerinde koptu. Onu öyle görünce, içime bir ürperti girdi. Evli ve çocuğu vardı. Ben o zaman bekardım. Dedim; ‘Allah’ım ona olacağına bana olsaydı, onun çocuğu var, benim ağlayanım az olur’ diye düşünmüştüm. Onu helikoptere verdik, gönderdik. Biz üs bölgesini aldık, teması bekliyorduk. Tam öncülerden biri üs bölgesinde terörist gruptan bir tanesini gördüğünü söyledi. Teröristler mayına bastı, bizim bulunduğumuz bölge patladı. Mayın patladığında, 21 kişi yaralıydık. Sanki vücuduma elektrik verilmiş gibi hissettim. Sonra sol koluma baktım sol kolum yoktu. Sağ koluma baktım. Sağ kolum, duruyordu ama plastik gibi damlıyordu yere. Bacağıma sanki, kaynar su dökülmüştü. Baktım bacağım yok. Arkamda bir çukur vardı, baktım içinde bacağımın kolumun kemikleri duruyordu. Bunları anlatırken çatışma devam ediyordu. Ben Kelime-i Şehadet getirdim. Beni bırakın diyordum. Üç atar damar kopmuş, muhtemelen ben şehit olacağım. En azından, size bir şey olmasın, dedim. Tüfeğimi istedim. Tüfeğim yok.”
Engelli olarak yaşamanın zorluğuna dikkat çeken Yiğit, “Bakıma muhtaç duruma düşüyorsunuz. Çocuklarınızı, sevemiyorsunuz. Kollarınız, bacaklarınız protez. Çocuğum doğduğu an, kucağıma alamadım. Protezle tutamadım, sevemedim. Çocuğunuzla oynayamıyorsunuz.” dedi.

‘BENİM BABAMIN ŞIRNAK’TA BAHÇESİ YOKTU, ORAYA VATAN İÇİN GİTTİM’

Doğu ve Güneydoğu’da yaşananları izledikçe üzüldüğünü de belirten Yiğit, “'Teröristler davul zurna ile karşılansın' diye kolumuzu bacağımızı vermedik. Biz ülkemizin vatanımızın bölünmez bütünlüğü için gittik. Benim Şırnak’ta babamın bahçesi yoktu. Kolumu, bacağımı orada bıraktım. Bugün olsa yine seve seve giderim.” ifadelerini kullandı.

Emekli Binbaşı Bahadır Bartu ise 1997 yılında Hakkari’de özel harekatta görev yaparken Çukurca’da yaralandığını anlattı. Bir merminin isabet etmesi sonucu omurilikte hasar oluştuğunu dile getiren Bartu, “O günden beri hayatımı tekerlekli sandalyede sürdürüyorum. Çekiç Harekatı'ydı. Helikopterle indirme yapacak bölgeyi korumak için görevliydik. Pusuya düştük. İlk ateşte zaten yaralandım. O gün, şehit olanlar vardı.” şeklinde konuştu.

‘BAZEN SİLAH SESLERİ İLE UYANIYORUM’

Olayın üzerinden 16 yıl geçtiğini anlatan Bartu, çok zor günler yaşadığını belirtti. Zaman zaman o anı rüyalarında tekrar yaşadığını kaydeden Bartu, “Gözünüzü her kapattığınızda o anı tekrar tekrar yaşıyorsunuz. Hala ben kendimi kötü hissettiğimde yine bazı geceler rüyalarımda görüyorum. Bazen silah sesi ile uyanıyorum. Eskisi kadar sık değil tabi.” dedi.

‘KOŞMAYI YÜRÜMEYİ ÇOK ÖZLEDİM YA!’

En fazla koşmayı özlediğini dile getiren Bartu sözlerini şöyle tamamladı: “Ben yaralandığımda, 'tekerli sandalye ile tekrar göreve dönebilir miyim' diye çok uğraşmıştım. O zamanki mevzuat, benim sandalye ile üniforma giymeme izin vermiyordu. Bir kere daha aynı şeyleri yaşasam, bir hayat daha yaşama şansım olsa, bundan farklı bir şey yapmazdım. Tekrar o bölgeye giderdim. Bir halı sahada maç yapmayı, çok özlüyorum. Ellerimi cebime sokup yürümeyi çok özledim. Sandalye çok kısıtlıyor insanı.”


TSK REHABİLİTASYON VE BAKIM MERKEZİ’NİN FAALİYETLERİ

Haberleri izlediğinde bazı hadiselere üzüldüğünü belirten Bartu, “Ben haberlerde izlediğimde teröristlerin şehir içinde kimlik kontrolü yaptığını görmeye tahammül edemiyorum. ‘Devlet kuruyoruz, özerk oluyoruz’ söylemlerine tahammül edemiyorum. Bu beni incitiyor. Bu sadece bana özel değil. Benim şehit olan arkadaşlarım var. Onlar bu uğurda hayatlarını verdiler. Onları düşündüğümde daha çok inciniyorum.” ifadelerini kullandı.


MERKEZ 105 MİLYON DOLARI KURULDU

1995 yılının Mart ayında Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve TRT'nin işbirliğiyle ‘Haydi Türkiye Metmetçikle El Ele’ kampanyası başlatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri El Ele Vakfı kuruldu. Toplanan bağışlarla 105 milyon dolara mal olan Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi hizmete girdi. 21 Nisan 2000 tarihinde olağanüstü hal gazilerine, silahlı kuvvetler mensupları ve ailelerine ve halka hizmet veren merkezde, omurilik ve beyin felçleri, kas ve iskelet sistemi hastalıklarına bağlı özürlü ve engelli durumuna düşen hastaların tedavi ve rehabilitasyonları yapılıyor. 320 bin metrekarelik alana kurulan merkez pek çok ileri teknoloji ürünü cihaza sahip. Merkezde, 200 yataklı nörolojik ve ortopedik rehabilitasyon hastanesi, 50 yataklı bakım evi, 50 yataklı hasta misafirhanesi, tanı ve tedavi bölümleri, açık ve kapalı spor alanları, tedavi havuzları, meşguliyet ve mesleki rehabilitasyon bölümleri bulunuyor. Rehabilitasyon bölüm şefliğinde, poliklinik muayeneleri randevulu olarak yapılıyor. Spor alanları ve rekreasyon bölümü 2 adet kapalı spor salonuyla açık spor alanlarından oluşuyor. Basketbol, futbol, voleybol, masa tenisi, bilardo, dart, fitness çalışmaları tedavi planının bileşenleri olarak gerçekleştiriliyor.

Akut bakım, omurilik hasarı ve beyin hasarı rehabilitasyon ünitelerinin bulunduğu nörolojik rehabilitasyon kısmıyla romatolojik ve ortopedik rehabilitasyon kısmı bölüm şefliğinin diğer üniteleri. Psikolojik ve sosyal hizmet danışma bölümünde özürlünün benlik saygılarının geliştirilmesi aile ve toplum ilişkilerinin geliştirilmesi ve özürlülüğe uyumlarının sağlanmasına yardımcı olunuyor. Tanı ve tedavi bölüm şefliği 12 bölümden oluşuyor. Sinir ve kas hastalıklarında tanı koymayı sağlayan bilimsel incelemelerin yapıldığı nörofizyoloji ve biyofeed back kısmı, her türlü solunum fonksiyonu test ve egzersiz sonrası kardiyak performans ve kas gücünün değerlendirildiği hareket sistemi test kısmı, bel, kol ve bacak kaslarının kas gücünün ölçüldüğü izokinetik laboratuvarı, her türlü yürüyüş kusurlarının teşhisiyle ortez ve protezlerin uygunluğunun bu bölümde test edildiği, ayak tabanı ve guleteal bölge basıncının ölçüldüğü hareket analiz laboratuvarı Türkiye’de tek olarak bu merkezde bulunuyor. Hastaların, su içi egzersizleri ve diğer tedavilerinin yapıldığı hidroterapi, elektroterapi, özürlü çocukların değerlendirmelerinin yapılıp, egzersiz ve rehabilitasyonlarının uygulandığı pediatrik değerlendirme kısmı, beyin hasarlı hastaların, konuşma ve anlama problemleri, hafıza, davranış bozuklukları, yutma ve yutkunma problemlerinin tanı ve tedavilerinin yapıldığı konuşma ve bilişsel terapi kısmı, tanı ve tedavi bölüm şefliğine bağlı hizmet veriyor. Meşguliyet tedavisi ve mesleki rehabilitasyon bölümünde günlük yaşantılarına bağlı hareket ve davranışları yapamayan hastaların bu kayıplarının giderilmesi için çalışılıyor. Tedavilerde olumlu sonuç alanlar mesleki rehabilitasyon çalışmalarına yöneltiliyor. Ortez ve protez kısmında ise doğuştan veya travmatik alt ve üst kayıpların giderilmesi için protezlerle çeşitli nedenlere bağlı olarak protezler yapılıyor.

Laboratuvar bölüm şefliğinin biyokimya kısmında, 32 değişik testle kan gazları ve protein elektroforezi testleri yapılıyor. Mikrobiyoloji laboratuvarında da 43 değişik test yapılabiliyor. Türkiye’de ilk kez otomasyon sistemiyle dijital röntgen arşiv sistemi oluşturulmuş, film baskısı yerine bilgisayar ortamında görüntü transferinin yapıldığı radyoloji kısmı, özellikle omurilik hasarı olmak üzere felçli hastalarda mesane fonksiyonunun değerlendirildiği elektroejeklasyon çalışmaları ve endoskopik incelemelerin yapıldığı uronöroloji kısmı yine laboratuvar bölüm şefliğine bağlı olarak çalışıyor. CİHAN

Yorumlar