Çıkarılmayan mayınlar ve serbest patlayıcılar tehlike saçıyor
Tunceli’nde gerek yoğun çatışmaların yaşandığı yıllarda karakollara sızmayı engellemek amacıyla karakol çevresine döşenen mayınlar, gerekse de çatışmalardan arta kalan serbest patlayıcılar, insan yaşamını tehdit ediyor.
Tunceli’nde gerek yoğun çatışmaların yaşandığı yıllarda
karakollara sızmayı engellemek amacıyla karakol çevresine döşenen
mayınlar, gerekse de çatışmalardan arta kalan serbest patlayıcılar,
insan yaşamını tehdit ediyor. Çözüm süreciyle birlikte köylere geri
dönüşlerde artış yaşanması, mayın ya da patlayıcıların riskini daha
da artıyor. Tunceli’nin Hozat ilçesine bağlı Çağlarca köyünde
bulunan mayınlı alan da yaşam hakkı ihlali doğurabilecek alanlardan
biri.
Çağlarca köyü merkezinde bulunan jandarma
karakolu, yaklaşık 3 yıl önce daha hakim bir tepede yeni karakol
yapılması nedeniyle boşaltıldı. Karakolun taşınmasıyla birlikte
karakol çevresine döşenen anti personel mayınlarının bir bölümü
temizlendi. Arazinin kayalık olması nedeniyle mayınların
temizlenemediği bölüme de tel örgü çekildi. Çekilen tel örgü,
zamanla yıkılınca mayınlı saha, gerek vatandaşlar gerekse hayvanlar
için tehlike oluşturmaya başladı. Köylüler, kendileri için risk
oluşturan sahanın bir an önce temizlenmesini istiyor.
Doğan Varao isimli köylü, hayvanların
mayınlı sahaya girmesi nedeniyle kendilerinin de hayvanların
peşinden gittiğini söyledi. Varao, “Hayvanları sürekli tutamazsın.
Gittikleri zaman telef oluyorlar bizler de mağdur oluyoruz. Bu
mayınlı alanın temizlenmesini ya da yeni tel örgü çekilmesini
istiyoruz.” dedi. Evleri mayınlı sahanın hemen yanında bulunan
Özkan Alişeroğlu isimli köylü de mayınların temizlenmesi için
karakola başvurduklarını ancak henüz bir gelişme olmadığını
anlattı.
Anti personel mayınları ile serbest
patlayıcıların temizlenmesi konusunda hukuki girişimlerde bulunan
Avukat Barış Yıldırım ise Tunceli’de iç güvenlik maksadıyla döşenen
mayın sayısının resmi verilere göre 10 bin 557 olduğunu aktardı.
Yıldırım şöyle konuştu: “İç güvenlik maksadıyla en fazla mayının
döşendiği il Tunceli’dir. Bugüne kadar mayınların imhasına yönelik
bir faaliyet de kamuoyuna yansımış değildir. Özellikle Olağanüstü
Hal süreci boyunca güvenlik gerekçesiyle boşaltılan yerleşim
birimlerinin halihazırdaki süreç nedeniyle yerleşime yeniden
açıldığı da değerlendirildiğinde anti personel mayınlarının yaşam
hakkı açısından ciddi ihlaller üretebileceğini düşünmekteyiz. Bu
konuda çeşitli hukuki girişimlerde bulunduk. Örneği Tunceli
Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk fakat herhangi
bir netice elde edemedik.”
Türkiye’nin 1 Mart 2004 tarihinde Ottowa
Sözleşmesine taraf olduğunu ve 1 Mart 2014 yılına kadar tüm
mayınları temizlemeyi taahhüt ettiğini hatırlatan Yıldırım, “Şunu
net olarak ortaya koymak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti
mayın yasaklama sözleşmesi olarak bilinen Ottowa Sözleşmesi ile
stoklarındaki mayınları imha etmeyen üç taraf devletten biri.
Sözleşmeyi imzalayan ülkelerin neredeyse tamamına yakını mayınları
imha etmesine rağmen Türkiye bunu yapmadı.” diye konuştu.
Anti personel mayınlarının sadece Tunceli
için değil bölge için tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Avukat
Barış Yıldırım, “Türkiye’de Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz’ın açıklamalarına göre 977 bin 922 adet döşeli anti personel
mayını bulunuyor. Bir milyona yakın bir sayıdan bahsediyoruz. Bir
milyon mayın en az bir milyon yaşam hakkı ihlallerine sebebiyet
verecek risk üretir. Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bir hukuk
devletinde başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel hak ve
özgürlüklerin fiilen de teminat altına alınması gerekiyor.
Türkiye’nin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi hukuk devleti
prensibinin de ihlali demek.” ifadesini kullandı.
Anti personel mayınlarının yanı sıra
serbest patlayıcıların da risk oluşturduğunu belirten Yıldırım,
“Pek çok sahada çatışmalardan sonra kalan serbest patlayıcılar
bulunduğunu biliyoruz. Çözüm sürecinin tartışıldığı şu zaman
diliminde hala serbest patlayıcıların, mayınların ciddi bir
çözümsüzlük ürettiğinin bilince olunması gerektiği kanaatindeyiz.”
dedi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde anti
personel mayınları ile serbest patlayıcılar nedeniyle çok sayıda
güvenlik görevlisi ile vatandaş hayatını kaybederken, birçok
insanda da uzuv kaybı meydana gelmişti.
Türkiye, 1 Mart 2004 tarihinde Ottowa Sözleşmesi’ni imzalayarak
anti personel mayınlarının tamamını en geç 1 Mart 2014 tarihine
kadar temizleme taahhüdünde bulunmuştu. CİHAN
Yorumlar