Çetinsaya: 2023 yılına kadar doktora sayısını 15 bine çıkarmamız gerekiyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) ev sahipliğinde yapılan ‘Ulusal ve Uluslararası Boyutlarıyla Doktora Eğitimi’ çalıştayına katıldı. Türkiye'deki yetişmiş akademisyen...

Google Haberlere Abone ol
Çetinsaya: 2023 yılına kadar doktora sayısını 15 bine çıkarmamız gerekiyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) ev sahipliğinde yapılan ‘Ulusal ve Uluslararası Boyutlarıyla Doktora Eğitimi’ çalıştayına katıldı. Türkiye'deki yetişmiş akademisyen sayısının yetersiz olduğuna vurgu yapan Çetinsaya, şu anda Türkiye'de 4 bin 500 doktora seviyesinde öğrenci mezuniyeti bulunduğunu, büyümeye devam edilmesi ve dünya ortalamaları için 2023 yılına kadar bu rakamın 15 bine çıkarılması gerektiğini söyledi.

Üniversitenin Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya Türkiye'nin farklı üniversitelerinden gelen ve doktora eğitimi konusunda çalışmaları bulunan akademisyenlerin yanı sıra YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, İÜ. Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hamit Okur katıldı.

Yüksek öğretime ilişkin değerlendirmeler yapan ve gelecekte eğitim ve akademik kadronun yetiştirilmesine yönelik dikkat çeken açıklamalar yapan Çetinsaya, Türkiye'nin başlarda çok geriden gelirek yaptığı atak ile şu anda İngiltere, Fransa gibi ülkeleri okullaşmada yakaladığını ve geçtiğini söyledi. Çin ve ABD gibi ülkeleri dikkate almadan yapılacak ve OECD ülkelerini kapsayan değerlendirmeyi açıklayan Çetinsaya, "Türkiye bu alanda dünya ortalamalarında çok ileride. Eğer bana 3-5 sene önce sormuş olsaydınız Türkiye'de yeteri kadar üniversite kurulduğunu, yüksek öğretim sistemimizin yeterince büyüdüğünü, bundan sonra konsolide olması gerektiğini söylerdim. Ama istatistiklere baktığımızda başka bir resim çıktı önümüze, o da demografik fırsat penceresi. İstatistikleri bize söylüyor, Türkiye'nin fırsat penceresi 2050'le kadar açık kalacak. Yani önümüzdeki 30 yıl boyunca yüksek öğretim çağı nüfusu 1 milyon 250 bin seviyesinde devam edecek. 2050'den sonra da 1 milyon seviyesinde bir süre devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.

Yüksek öğretim çağındaki nüfusa ilişkin de bilgiler veren Çetinsaya, "Şu anda yüksek öğretim çağı nüfusumuz 1 milyon 250 bin ama liseden mezunumuz 850 bin kişi. 12 yıllık zorunlu eğitim ile birlikte 2016-17 sezonundan itibaren liselerden artık 1 milyon 250 bin kişi mezun olacak ve bunlar daha önce hiç yüksek öğretim talep etmemiş kitleler. Bunlar yüksek öğretim talep etmeye başlayacak. Burada önemli olan bu büyümeyi nasıl yöneteceğimiz. Bunu kalite süreçleri ile nasıl taçlandıracağımız, bundan sonraki yürüyüşümüze nasıl devam edeceğimiz. Gelecek on yılda hem süreci hem de sonuçları etkileyecek." dedi.

MEVCUT KADROLARI İKİ, DOKTORA MEZUNU SAYILARINI 3 KATINA ÇIKARMAMIZ LAZIM

Mevcut kadroların ileriye dönük büyüme oranlarına göre yetersiz kalacağını anlatan Çetinsaya, "Aralık 213 rakamlarına göre akademik istihdam rakamlarında şu anda 141 bin öğretim elemanımız var. Bunların yüzde 45'i öğretim üyeleri. Kendi içerisinde bir bölümleme var. Öğretim elemanı sayısındaki artış ile öğrenci sayısı da birebir gitmiyor. Öğretim elemanı sayısı geride kalıyor. OECD ortalamalarını baz alarak hesaplama yaparsak benim hesaplamalarıma göre OECD ortalamaları için örneğin 20 bini doktoralı olmak üzere 45 bin öğretim elemanına ihtiyaç var. Bu rakam bugünü dünya ortalamalarına çekebilmek için. Ama eğer önümüzdeki 10 yıl boyunca büyüyeceksek ve bu büyüme yüz yüze programlarda gerçekleşecekse açık öğretimi aşağıya doğru çekip yüz yüze öğretimi yukarı doğru çekmemiz lazım. O zaman öğretim üyesi ihtiyacı daha da kritik bir hal alıyor. O zaman mevcut kadroları iki katına, doktora mezunlarımızın sayısını da kademeli olarak 3 katına çıkarmamız gerekiyor. Doktora sayılarına baktığımızda örneğin Almanya'da yıllık 25 bin, İngiltere'de 17 bin, Brezilya'da 17 doktora mezunu verildiğini görüyoruz. Türkiye benzer ülkelerle kıyaslandığında oldukça mütevazi 4 bin 500 doktora. Bu ne besleyebilecek durumda ne de 2023 hedeflerine yetebilecek bir sayı. Bana göre bu rakamı 2019'a kadar kademeli olarak 10 bine, ardından 2023 yılına kadar da 15 bine çıkarmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

İŞLERİNİ KAYBETME KORKUSU OLMAKSIZIN...

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet ise üniversitedeki özgürlükler ortamına dikkat çekti. Söylet'in "Özellikle araştırmacıların, üniversite çatısı altında ortaya çıkan akademik ürünleri, işlerini kaybetme korkusu olmaksızın ifade etme hakkının da çok önemli olduğunu bir kez burada söylemiş olayım." ifadesi dikkat çekti.

Söylet, Türkiye'deki doktora yapan öğrenci sayılarına vurgu yaparak " Sevinilecek husus, bu 60 bin 311 öğrencinin yüzde 43'ünün kadın olmasıdır. Bu önemli bir oran ama üzülecek konu ise Türkiye'de lisansüstü öğretiminin yüksek öğretimdeki payının yüzde 6'yı geçememiş olmasıdır. Lisans ağırlıklı bir yükseköğretime sahibiz" dedi. Siyaset kurumunun yüksek öğretim için önemli görevleri yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Söylet, " Türkiye'yi emek yoğun ya da endüstri yoğun kalkınan bir ülke olmaktan çıkarıp bilgi yoğun, bilgiyi dağıtan bilgiyi aktaran bir ülkeye nasıl çeviririzin hesabını yapmak zorundayız. Özellikle siyaset kurumuna büyük bir görev düşüyor. Üniversitelerin önemini elbette biliyorlar. Türkiye'nin 2023 hedefleri arasında zikredilen bu hedefinin hiç şaşmaması gereken asli hedef olduğunu devamlı ilan etmeleri gerekir." açıklaması yaptı.

CİHAN

Yorumlar