Başbakan'dan rüşvet tanımı
"Rüşvet nedir biliyor musunuz? Rüşvet bir memurla sivilin iş tutması demektir. Onların arasındaki muamelenin adıdır"
İstanbul'da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alibeyköy
Meydanı'nda düzenlenen Mecidiyeköy-Kağıthane-Alibeyköy-Mahmutbey
metro hattının temel atma ve 201 Erguvan otobüsünün hizmete alım
törenine katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, 2004 yılında sadece 45 kilometre
olan raylı sistem uzunluğunu, bugün 141 kilometreye
ulaştırdıklarını, bununla birlikte Marmaray gibi dünya çapında bir
projeyi tamamlayıp hizmete açtıklarını, ayrıca Boğaz'ın altından
lastikli araçların geçiş yapabileceği küresel ölçekteki bir başka
tünel projelerinin de devam ettiğini, açılışını 2015'te
yapacaklarını anlattı.
Raylı sistem uzunluğunu 2019 yılında 420 kilometreye, daha sonra da
776 kilometreye çıkarma hedeflerine her geçen yıl biraz daha
yaklaştıklarını ifade eden Erdoğan, bugün temelini atacakları hat
ile birlikte İstanbul'da halen inşaatı devam eden metro hatlarının
uzunluğunun 110 kilometreye ulaştığını aktardı. Erdoğan, temelini
attıkları 18 kilometrelik Mecidiyeköy-Kağıthane-Alibeyköy-Mahmutbey
Metro Hattı'nın İstanbul'daki metro zincirinin son değil, sadece
yeni bir halkası olduğunu belirterek, "Bu metro hattı
Mecidiyeköy'de mevcut metro hattıyla, o istasyona entegre olacak.
Oradan Topkapı-Edirnekapı-Habibler Tramvay Hattı'na, oradan
Tekstilkent-Yüzyıl Mahallesi üzerinden Otogar-Başakşehir metro
hattına ulaşılabilecek. Bu metro hattını, daha sonra Beşiktaş ve
Kabataş'a kadar uzatarak, iş ve konut yerleşimi bakımından yoğun
tüm alanlar arasında kesintisiz ulaşımı sağlamış olacağız. Günde 1
milyon kişinin yararlanabileceği, hesap böyle, bu hattın devreye
girmesiyle Mecidiyeköy-Mahmutbey arasındaki yolculuk süresi sadece
27 dakikaya düşecek. Bağlantılı hatlarla birlikte düşündüğümüzde,
Mahmutbey'den metroya binen bir kardeşimiz Yenikapı'ya 39 dakikada,
Üsküdar'a 48 dakikada, Sabiha Gökçen'e 95 dakikada ulaşabilecek.
İstanbul'un nüfusu, şehirdeki araç sayısı ve yoğunluk sürekli
artıyor olmasına rağmen, ulaşım konusunda attığımız bu adımlar
sayesinde sıkıntı yaşanmasını bugüne kadar engelledik.
Belediye başkanlığım dönemimde İstanbul'un nüfusu 7.5 milyondu,
şimdi 15 milyona ulaştı. Bunları görmek durumundayız. 286 yol ve
kavşak düzenlemesi büyükşehir belediyemiz şu ana kadar yaptı. Bütün
bunlara rağmen sürekli olarak, her gün 1500 kadar otomobilin
İstanbul trafiğine girdiği böyle bir dönemde tabii ki sıkıntılar
yok değil. Toplu taşıma kültürünü yaygınlaştıracağız. Toplu taşım
kültürünün yanında, inşallah istasyonlarımızda bu dönemde katlı
otoparkları yaygınlaştıracağız" diye konuştu
"ORASI DA BİNALİ YILDIRIM'A MUHTAÇ"
Erdoğan, İstanbul'u CHP belediyesinden aldıklarını hatırlatarak,
"Hatırlayın biz göreve geldiğimizde bugün ilk sandığa gidecek
gençlerimiz o zaman yoktular, daha yeni doğmuşlardı. Şimdi ilk defa
oy kullanacaklar. Onlar İstanbul'daki çöplükleri, çöp dağlarını,
İstanbul'un susuzluğunu, hava kirliliğini bilmiyor olabilirler.
Ümraniye Hekimbaşı çöplüğünün CHP'li belediyede vahşi depolama
sebebiyle nasıl patladığını ve orada 39 kişinin öldüğünü bilmiyor
olabilirler. Kim vardı? CHP belediyesi vardı. Ey CHP, sen önce
bunların hesabını ver bakalım. CHP belediyesi olarak büyükşehir de
Ümraniye de sendeydi ama siz bir modern depolama getiremediniz ve
Ümraniye çöplüğü patladı, 39 vatandaşımız orada öldü. Bunu tabii o
gün doğanlar, 23-24-25 yaşında olanlar bilmiyor olabilirler. Bunu
şöyle bir büyükler hatırlatırsa kendilerine, CHP zihniyetinin kirli
bir zihniyet olduğunu bilirler. Şimdi ben buradan Türkiye'ye
sesleniyorum: Bugün İzmir'de modern çöp depolamasının olmadığını
biliyor musunuz? Bugün İzmir gibi bir şehirde modern
depolama yok. Hala vahşi çöp depolaması yapıyorlar. Onun için orası
da AK belediyeye muhtaç, orası da Binali Yıldırım'a muhtaç.
İnşallah İzmirimiz'de de bu modern depolamaları İstanbul'da
yaptığımız gibi yapacağız ve oralardan nasıl kompost gübre
üretiliyor, oralardan nasıl enerji üretiliyor, bunları halkımız
daha yakından görmüş olacak. Bu iş bizim işimiz, bu işi biz
başarırız. Deneyimimiz, tecrübemiz her şeyimiz artık buna yetiyor"
dedi.
"TALİMATI VERDİM VE HEMEN O YAYIN ANINDA, YARIM SAAT İÇİNDE
DURDURULDU"
Erdoğan, internet düzenlemesine de değinerek, internette, kişilik
haklarını ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden yayınlara karşı
bir
düzenleme yapıldığını hatırlatarak, çirkin görüntüler, insanların
mahrem konuşmaları, hakaretler vesaire yayımlandığında, "bunlar
hemen engellensin, bir yandan mahkeme süreci devam etsin, mahkeme
karar verinceye kadar hiç kimse mağdur olmasın" dediklerini
aktardı. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu paralel yapının
yönetimi, bu düzenlemeye karşı çıkıyor. Sayın Baykal'la ilgili o
çirkin görüntüleri sergileyen de bu yapıydı, bu yapıydı. Anayasa
tartışmalarını yapıyorduk, Ulaştırma Bakanıma dedim ki 'Bunu
hemen,
anında durdurun.' Talimatı verdim ve hemen o yayın anında, yarım
saat içinde durduruldu. O kaset sebebiyle bugünkü genel müdür bu
partinin başına geldi. Şimdi sıkılmadan, utanmadan ne diyorlar?
Bunun karşısına dikiliyorlar. Bitmedi, yanındaki yardımcılarından
bir tanesi için de böyle bir kaset yayımlandı. Onu da biz
durdurduk. Bahçeli'nin yanındaki kişiler için de bunlar yayımlandı.
Onları da
biz engelledik, biz durdurduk. İşte bu paralel yapıydı bunları
yayımlayan. Paralel yapının yönetimi bunları yaparken, şimdi nasıl
olur da bunu savunuyorlar anlamıyorum? Peki şimdi sormazlar mı: Ya
sizin bu tür yayınları engellemek gibi bir derdiniz yok mu? Sizin
milli değerlere saygınız yok mu? Sizin manevi değerlere saygınız
yok mu? Biz ne diyoruz? 24 saat burada Telekominikasyon İletişim
Başkanlığı (TİB) müdahale yetkisine sahip olacak ama mahkeme bir
taraftan devam edecek. Mahkeme TİB'in aldığı karara uyarsa ne ala,
devam eder. Fakat uymazsa, TİB'in kararı ortadan kalkar. Bunların
mahremiyete, özel hayata, aileye saygıları yok mu? Bu düzenlemeye
karşı çıkmayı neyle izah ediyorsunuz? İşte dün bir grup Taksim
Meydanı'na çıkıyor. Ne için? Bununla ilgili olarak. Tabii hiçbir
haber verme, böyle bir toplantı. Artık Taksim Meydanı bu tür
gösterilerin meydanı, bu tür gösterilerin mekanı değildir. Bunu
bilmenizi istiyoruz. Bunlar için ayrılmış meydanlar neresiyse
valiliğe müracaatını yaparsın, gider orada gösterini yaparsın.
Gösteriler yasak değil. Biz de yanındayız ama gidip 'İstediğim
yerde istediğim gibi ben miting yaparım', yok böyle bir şey. Çünkü
bu toplumu kimsenin rahatsız etmeye hakkı yok. Kendi tabanlarına,
tabanlarının içindeki samimi, hasbi, temiz insanlara neyle izah
edecekler böyle bir internet yayınını? Birileri yasayı anlamadan,
dinlemeden, çok çok affedersiniz, kusura bakmayın 'edepsiz
görüntülere dokunma' diyerek, edepsizce sokağa çıkıyor. Bu paralel
yapı, onları destekliyor. Allah ıslah etsin diyorum, başka da
hiçbir şey demiyorum."
"HER ZAMAN UYANIK OLACAĞIZ"
Türkiye'nin çıkarlarını hedef alan bu örgüte fırsat
tanımayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin milli değerlerini,
milli kurumlarını, Çözüm Sürecini hedef alan bu örgüte asla imkan
tanımayacağız. İçine düştükleri ahlaksızlık batağı, içine
düştükleri ihanet tuzağı, bunları zaten bitirecek ve bitiriyor. Biz
de yargı yoluyla, bunlara yaptıkları illegal işlerin, yaptıkları
ajanlığın, casusluğun hesabını soracağız. 30 Mart seçimleri,
Türkiye için hayati derecede önem arz ediyor. 30 Mart'ta sadece
filanca kişiyi belediye başkanı seçmeyeceksiniz, aynı zamanda AK
Parti'nin iktidar gücünü bu ülkede siz artıracaksınız. Bu seçimin
böyle bir özelliği de var. 30 Mart'ta Türkiyemiz için bu hasmane
tutum içerisine girenlere bir kez daha hak ettikleri cevabı
sandıkta siz vereceksiniz. 30 Mart'ta milletim
adeta haykıracak. 30 Mart'ta bu aziz millet, ekonomisine, demokrasiye, kardeşliğe kastedenleri
sandığa gömecek; ben buna inanıyorum. Şimdi buradan bir çağrı
yapmak istiyorum; biz, demokrasiden, hukuktan, meşruiyetten hiçbir
zaman ayrılmadık, ayrılmayacağız. Bu süreçte de asla ayrılmak gibi
bir şey düşünemeyiz. Soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz,
sağduyumuzu
muhafaza edeceğiz. Tahriklere karşı son derece dikkatli olacağız.
İftiralara, yalanlara, atılan çamurlara karşı her zaman uyanık
olacağız. Şunu unutmayın, Kapınıza gelen olursa, hiçbir partiye oy
istemeyip, sadece 'AK Parti'ye oy vermeyin' talebinde bulunanlar
olursa; bu siyaset dışı aktörlere, 'Gidin partinizi kurun, öyle
gelin' deyiniz, bu cevabı veriniz. Bu önümüzdeki 50 günlük süreci
dikkatle, hassasiyetle, soğukkanlılıkla, ama çok çalışarak
geçireceğiz. Göreceksiniz, bunlar kaybedecek, Türkiye kazanacak,
millet kazanacak, siz kazanacaksınız, yeni Türkiye kazanacak" diye
konuştu.
"SEN KİMSİN YA? SEN İŞİNE BAK"
Erdoğan, bir paralel yapının ortaya çıktığını, bu paralel yapının
bir kısımın yargıda, bir kısmının emniyette, işbirliği yapmak
suretiyle müteşebbislere, iş adamlarına yönelik adımlar attıklarını
söyledi. 3. havalimanının maliyetinin 42 milyar dolar olduğunu
belirten Erdoğan, beş firmanın ortak olarak bu ihaleyi aldığını,
devlet olarak kendilerinin buraya para ödemeyeceklerini anlattı.
Erdoğan, 20 yıl süreyle bu beş firmanın burayı yapıp çalıştıracağı,
yapımında devletin bir kuruşunun olmadığını ama bu firmaların aynı
zamanda da
devlete buradan ödemeler yapacağını belirterek, "Ana muhalefetin
genel müdürü, bu CHP'nin genel müdür kalkıyor, bu ortaklardan bir
tanesini grup toplantısında adını vererek diyor ki; 'Başında
bulunduğu filanca sivil toplum örgütünden ayrılması lazım'. Dün de
söyledim, o girişimcimiz oraya ne devletin, ne de senin atamanla
gelmedi. O girişimcimiz oraya, oranın üyesi durumunda olan tüm
üyelerin oylarıyla geldi. Onlar getirdiler, onlar alırlar. Senin
demenle oradan bu girişimcimiz ayrılmaz, ayrılmamalıdır. Çünkü
demokrasi mücadelesi budur ama bu adam demokrasiyi bilmiyor ki, bu
adam sadece işine gelmeyen yerlerde, bakıyorsunuz talimatlar
yağdırıyor,
emirler veriyor. 'Oradan istifa etmesi lazım' Sen kimsin ya? Sen
işine bak. Bunlar zaten sandıkta netice alamayınca sokaklara
dökülüyorlar, bunların hayatı böyle. Bunlar sandıkta alamadıkları
için Menderes'i ipe götürenin ta kendileridir. Bunlar sandıkta
alamadıkları için Gezi olaylarının içerisinde yer alanlarının ta
kendileridir. Şimdi de paralel yapılanmayla beraber çalışıyorlar.
Düne kadar bu kadar aleyhteydiler. Düne kadar bu kadar veryansın
ediyorlardı. Ne oldu ya? Ne kadar çabuk arkadaş oldunuz, ne kadar
çabuk dost oldunuz? İşte biz bu ülkede taş üstüne taş koyanların
yanındayız. Fakat bu CHP'nin genel müdürü bugüne kadar taş üstüne
taş koymadığı gibi, biliyorsunuz bir zamanlar SGK'nın genel
müdürüydü. SSK'nın genel müdürü olduğu zamanlarda hastanelerimizin
halini
hatırlayın. Hastanelerde ilaçlarımızı bulabiliyor muyduk? Doktor
ilaç verirdi, inerdik hastanenin eczanesine maalesef ilaçların çoğu
yok. O zaman tabii eczaneler de ilaç vermiyor. Ancak paranı verip
ilacını öyle alabiliyordun. Şimdi böyle bir sorun var mı? Şimdi
hastanelerimiz daha modern hale geldi mi? Yeni hastanelerimiz
açılıyor mu? Artık odalarımız koğuş sistemiyle değil, bir yatak,
iki yatak, üç yataklı ve özel sektörün hastanelerinden de istifade
ediyor muyuz? Bütün eczanelerden ilacımızı alabiliyor muyuz? Bu
insanca muamelenin adıdır. Çünkü biz, 'halk içinde muteber bir
nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi'
diyerek yola çıktık" diye konuştu.
"PARTİMİZİN İÇİNDEN DE BAZI İHANET EDENLER ÇIKTI"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Partimizi kapatmaya tevessül
ettiler, olmadı. Şimdi birileri çıkmış kenarlarında köşelerinde bu
paralel yapının, bu paralel devletin uşaklarından biri çıkmış, 'AK
Parti kapatılmalı' diyor. Önüne de bunun bir 'prof' koymuşlar.
Senin aldığın ilim buysa, biz batmışız. Senin demokrasi anlayışın
buysa, biz batmışız. Biz bu ülkede partilerin kapatılması
noktasında karşı duran tek partiyiz. Anayasa değişikliğinde de
bunun kavgasını verdik ama ne yazık ki, anayasa değişikliğinde
hemen CHP de MHP de BDP de Meclis'i terk ettiler. Bu maddenin
oylamasında orada bulunmadılar. Ne yazık ki, partimizin içinden de
bazı ihanet edenler çıktı. Onlar da ne yazık ki, olumsuz oy
kullandılar. 330'u bulamadığımız için o anayasa değişikliği
reformuna o madde girmedi. Eğer girmiş
olsaydı bugün partilerin kapatılması diye bir şey kalmayacaktı.
Biz, başta Allah'a, sonra sizlere güvendik. Bu yola besmeleyle
çıktık, bu yola duayla çıktık, bu yola sizinle, milletle çıktık ve
milletle, sizlerle yürüyoruz. Sizin dualarınız, sizin temiz
kalpleriniz, sizin samimiyetiniz, kararlılığınız, bütün oyunları
bozdu, bütün tuzakları altüst etti. İşte şimdi yeni bir oyunun,
yeni bir tuzağın peşindeler. Önce Gezi Parkı dediler, sokakları
ateşe verdiler. Günlerce Türkiye'yi hem içeride huzursuz ettiler,
hem dışarıda. Fakat siz, millet olarak geldiniz Kazlıçeşme'ye 1.5
milyon İstanbul'lu onlara gerekli dersi verdiniz. Ankara Sincan'da
750 bin Ankaralı orada toplandı, oradan gerekli dersi verdi. Şu
anda da yine aynı şekilde hangi vilayete gidiyorsak, Manisa bir
başka güzel ilçeleriyle, Sakarya yine bir başka güzel. Bütün bunlar
gerekli cevabı veriyorlar. İnşallah şimdi bütün illeri yine
dolaşmaya devam edeceğiz. Millet bu paralel yapıya, bu paralel
devlete gerekli cevabı inşallah meydanlardan verecek."
"17 ARALIK'LA BİRLİKTE YİNE DÜĞMEYE BASTILAR"
Geçen hafta Almanya'da bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Berlin'deki
büyükçe bir kapalı spor salonunu tıklım tıklım dolduran oradaki
kardeşlerimiz Berlin'den, Almanya'dan Türkiye'ye seslendiler; biz
dediler, beraberiz dediler, diriyiz dediler, hep beraber
Türkiye'yiz dediler. Bizim birliğimizi, beraberliğimizi bunların
bozmaya gücü yetmeyecek. Türkiye'ye, başta ekonomi
olmak üzere ağır bedeller ödettiler. Orada başarı sağlayamayınca,
şimdi, 17 Aralık'la birlikte yine düğmeye bastılar, yine çirkin
senaryolarla üzerimize gelmeye başladılar. Türkiye ekonomisini hedef aldılar. Türkiye'nin milli
kurumlarını, milli bankası Halkbank'ı, Milli İstihbarat
Teşkilatı'nı hedef
aldılar. Bir yıldan fazla bir süredir devam eden Çözüm Sürecini,
sürecin getirdiği bahar havasını, Milli Birlik ve Kardeşlik
Projemizi hedef aldılar" diye konuştu. Erdoğan, bir yılı aşkın bir
zamandır artık şehit haberlerinin gelmediğini ve şimdi bunun tahrik
edilmeye çalışıldığını dile getirerek, "Çünkü bunlar şehitlerimiz
üzerinden pirim yapmaya alıştılar. İşte şimdi de rüşvet iftirası
atarak, yolsuzluk iftirası atarak, her türlü yalana, iftiraya
başvurarak yaptıkları internetteki düzenlemeyi bahane ederek, bir
kez daha huzur, güven ortamını, demokrasiye, milli iradeye
kastetmeye başladılar" dedi.
"RÜŞVET BİR MEMURLA SİVİLİN İŞ TUTMASI DEMEKTİR"
Erdoğan, 17 Aralık sürecinde, kimlerin kimlerle iş tuttuğuna
özellikle dikkat etmek gerektiğini belirterek, "Hükümeti yıpratmaya
çalışanlar kimler? Sokakları hareketlendirmeye çalışanlar kimler?
Yolsuzluk ve rüşvet iftirasını dillerinden düşürmeyen kimler?
Rüşvet nedir biliyor musunuz? Rüşvet bir memurla sivilin iş tutması
demektir. Onların arasındaki muamelenin adıdır. Türkiye'yi, hem
içeride, hem dışarıda karalamanın peşinde olanlar kimler? Bu
ittifakı çok iyi görmeniz gerekiyor. Eğer bu hükümet,
yolsuzlukların hükümeti olsaydı, milli gelirimiz 230 milyar
dolardan 800 milyar dolara çıkabilir miydi? Eğer bu iktidar
yolsuzlukların iktidarı olsaydı, Türkiye'nin dış borcu, milli
gelirle orana yüzde 73'ten yüzde 35'e düşebilir miydi? Eğer bu
iktidar yolsuzlukların iktidarı olsaydı enflasyon yüzde 30'dan tek haneli rakama düşer
miydi? Eğer bu iktidar yolsuzlukların iktidarı olsaydı, devletin
borçlanma faizi yüzde 63'ten tek haneli rakamlara düşebilir miydi?
Bu iktidar yolsuzlukların iktidarı olmuş olsaydı, ah benim
kardeşlerim, 36 milyar dolardan aldığımız ihracat, 152 milyar
dolara çıkabilir miydi?" dedi.
"TÜSİAD'A BAK YA"
Hükümeti engellemek için önünü kesmeye yönelik aynı malum örgütler
bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şunları dile getirdi: "Bir de kim var
bunların içinde biliyor musunuz? Bu işin içinde bir de TÜSİAD var.
İşin garibi o. TÜSİAD'a bak ya. Ya sen git işine bak be, sen git
üretim yap. Sen Türkiye'de bu iktidarın döneminde kazandığını
hiçbir zaman kazanamadın. Şöyle kazandınız. Bundan önce
iktidarlardan istediğiniz gibi meşru veya farklı yollardan, farklı
şeyler istiyordunuz. Ha onlar size, onları vermiş olabilir ama
bizden bunları alamazsınız. Bizden hakkınızı alırsınız. Hakkınızı
vermekte asla bizler şüpheye düşmeyiz. Fakat hakkınız olmayanı
alamazsınız. Bakkal dükkanı nasıl kontrol ediliyorsa, vergilerde,
defterlerde, sen de öyle kontrol edileceksin. Bundan önce belki
sizi belki gelip kontrol etmiyor olabilirler, ama şimdi kontrol
edileceksiniz. Yine her zaman olduğu gibi bu işin içinde CHP var,
MHP var. Fakat bu sefer, bu ittifakın içinde yeni bir örgüt daha
var. Kökü dışarıda olan, Türkiye dışındaki odaklara hizmetkarlık
yapan bir örgüt, Türkiye'deki saf, temiz kardeşlerimizi kullanarak,
bu ülkenin, bu milletin çıkarlarını hedef alıyor. Bu örgüt,
arkasına aldığı bazı uluslararası çevrelerin desteğiyle,
Türkiye'deki marjinal örgütleri, sermayeyi, medyayı, özellikle de
CHP'yi ve MHP'yi adeta şu anda parmağında oynatıyor. Bunların tek
bir derdi var: AK Parti'yi, hükümeti yıpratmak. Türkiye bunların
derdi değil. Millet, bunların umurunda değil. Türkiye zarar görmüş,
Türkiye kaybetmiş, Türkiye yara almış, bunların umurunda değil. Ben
şimdi buradan, İstanbul'dan soruyorum: Ey CHP, ya senin bu paralel
örgütle ne işin olur? Bu paralel örgüte savaş açan sen değil miydin
ya? Bu paralel örgütü en büyük tehlike olarak gören sen değil
miydin? Ey CHP'nin genel müdürü. CHP Gençlik Kollarının karikatür
sergisine gidip, bu paralel örgütün başını sahtekarlıkla suçlayan
sen değil miydin ya? CHP'nin seçim afişlerinde, bu paralel örgütün
liderini karalayan, kara bulutlar içinde gösteren siz değil
miydiniz ya? Peki şimdi size ne oldu? Niye bu kadar yakınlaştınız?
Nasıl oldu da aynı yolun yolcusu oldunuz? Nasıl oldu da ittifak
kurdunuz? Sizi bir araya getiren, sizi birbirinize yoldaş yapan ne?
Buradan da açık açık söylüyorum: Eğer CHP, bu örgütün tabanından,
bu örgütün samimi mensuplarından oy alabileceğini zannediyorsa,
fena halde yanılıyor. Ben inanıyorum ki, burada, bu örgütün tabanı
demeyeceğim, çünkü onları tenzih ederiz; böyle bir örgüt
yapılanması içerisinde o samimi, o temiz insanlar bu yapılanlardan
çok rahatsızlar. Onlar 11 senedir bu ülkede inanç, düşünce
özgürlüğü noktasında atılan bu adımları gayet iyi biliyorlar, gayet
iyi görüyorlar; o tepe noktada olanlar görmeseler dahi. Bu paralel
örgüt CHP'yi ele geçirmiş olabilir, bu paralel örgüt CHP'yi
parmağında oynatıyor olabilir ama benim samimi, hasbi ve temiz
kardeşlerim bu oyuna gelmez, bu çirkin ittifaka asla prim vermez.
Yanlış hesap yapıyorlar. O hesap da inşallah en başta İstanbul'dan,
Türkiye'nin 81 vilayetinden dönecek. CHP de o paralel örgüt de 30
Mart'ta bu milletten gereken cevabı çok net biçimde alacaklar."
"BURADAN BİR SESLENİN DE SİGARAYI BIRAKSIN"
Konuşmasına ara vediği sırada önlerde kendisini dinleyen bir
vatandaşla konuşan Erdoğan, "Bak bir hanımefendi bana bir şikayette
bulundu: 'Kocam sigara içiyor, ne olur buradan bir seslenin de
sigarayı bıraksın'. Bak hanımlar rahatsız görüyorsunuz. Ben de
buradan sigara içen beylere diyorum ki; lütfen hanımları rahatsız
etmeyin, sigaranızı bırakın. Çünkü aktif içicilerden çok, pasif
içiciler, yani içmeyen daha çok rahatsız oluyor. Biz halkımızı çok
seviyoruz, dolayısıyla zarar görmesini istemiyoruz" diye
konuştu.
Yorumlar