Ahmet Özal: Derin yapının kaportasının boyası bile çizilmemiştir
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün şüpheli bulunarak başlatılan yargılama ile ilgili konuşan Ahmet Özal, 1992 yılından 28 Şubat sürecine kadar olan dönemde yaşanan karanlık olayların birbiriyle bağlantılı olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün şüpheli
bulunarak başlatılan yargılama ile ilgili konuşan Ahmet Özal, 1992
yılından 28 Şubat sürecine kadar olan dönemde yaşanan karanlık
olayların birbiriyle bağlantılı olduğunu söyledi. Türkiye’de derin
yapıların çok küçük bir kısmının ortaya çıkarılabildiğini belirten
Özal, “Derin yapı dediğimiz hadisenin, bu olayda yargılamalarda
kaportasının boyası bile çizilmemiştir.” dedi.
Ahmet Özal, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya
katılarak beyanda bulunmuştu. Davaya müşteki olarak katılan Özal,
hem davanın seyri hem de atılması gereken adımlar konusunda yeni
açıklamalar yaptı.
Öncelikli olarak 1988 yılında yapılan ANAP Kongresi sırasında
yaşanan suikast olayının aydınlatılmasını isteyen Özal, bu konunun
(Özal’ın şüpheli ölümü) çözülebilmesi için bunun tekrardan açılması
gerektiğini ifade etti. 1993 itibariyle yaşanan olayların
bağlantılı olduğunu belirten Özal, “Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle
başlayan Adnan Kahveci, Bahtiyar Aydın, Eşref Bitlis, Sivas’ta
Madımak olayı, 33 erin şehit edilmesi bir planın parçasıydı. Ben
hatta şunu da iddia ediyorum. Suikast olayı aydınlatılabilirse
rahmetli Mumcu’nun ölümüne kadar çözülebilir bunlar.” şeklinde
konuştu.
YÜZDE BİR MİLYON BİRBİRLERİYLE BAĞLANTILI
Turgut Özal’ın ölümünün sıradan olarak değerlendirilemeyeceğini
belirten Ahmet Özal, “Bir süreçtir, 1992 yılından başlayarak 28
Şubat’a kadar gider. Bu iki tarih arası Türkiye’nin karanlık
yıllarıdır. O yılların çözülmesi demek, bir tanesinin çözülmesi
demek hepsinin çözülmesi demektir. Yüzde bir milyon hepsi
birbiriyle bağlantılı bunların. Hepsi bir elden yapıldı. Derin
devlet diyorlar, ben derin devlet olduğuna inanmıyorum. Derin
devlet yoktur, devlet devlettir. Derin yapılar vardır, bunlar
kendini devlet zanneder. Devletin güçlerini kullanmak
isteyenlerdir.” dedi.
KAPORTASININ BOYASI BİLE ÇİZİLMEMİŞTİR
Türkiye’deki derin yapılanmalara ilişkin yapılan yargılamalara da
değinen Özal, yargılamaların sonucuna dair dikkat çeken tespitlerde
bulundu. Özal, “Derin yapılar hiçbir zaman bitmez. Bakıyoruz,
Balyoz operasyonu vardı. Planlar yapılmış ihtilal için, olmamış.
Bunlar nasıl ortaya çıktı. Birileri ipuçları vermişler. Ben şunu
söylüyorum. Ergenekon’un bazı bölümleri ile Balyoz’un tamamı derin
yapının toplumu, medyayı ve dış dünyayı tatmin etmek için önümüze
attığı şeylerdir. Derin yapı dediğimiz hadisenin, bu olayda
yargılamalarda kaportasının boyası bile çizilmemiştir. Böyle bir
şey mümkün değildir. Zaten bütün dünyada derin yapılar vardır.
Bunlar iç siyasete karışmaya başladıkları zaman tehlikeli olurlar.
Buz dağının tepesi bile değil bunlar.” ifadesini kullandı.
SİZ YAPMAZSANIZ ASKER GELİR YAPAR
Şeffaflaşma ve demokrasi vurgusu yapan Özal, demokrasiye sarılmanın
yolu için de öncelikli olarak anayasa yapmanın gerekliliğini dile
getirdi. “Demokrasiye sarılmanın yolu da öncelikle Türkiye’de
anayasanın değişmesidir ki bu Meclis, bir sivil anayasa hala
yapamamıştır. Maalesef 1982 Anayasası ihtilal anayasasıdır, hala
onunla yaşıyoruz.” diyen Özal, “Meclis’e gelen insanların şunu
başaramamaları kadar bizi zor duruma düşüren başka bir şey olamaz.
Siviliz, oturuyoruz meclis kuruyoruz ama anayasa yapamıyoruz.
Siyasette hiçbir zaman boşluk olmaz mutlaka başka birisi o boşluğu
doldurur. Eğer biz yapmazsak başkası gelir, asker gelir yapar bizim
için anayasa. Dolayısıyla sivil toplumun siyasetçilerin daha akıllı
olmaları lazım. Meclis’te gördüğümüz çocukça kavgalarla Türkiye
hiçbir yere varmaz.” değerlendirmesinde bulundu.
Babasının ölümü ile ilgili dava sürecinin zaman alacağını ifade
eden Özal, ölüm ile suikast olaylarının birleştirilerek incelenmesi
çağrısında bulundu. Özal, “Bence birkaç yıl daha alır bu dava ve
çok daha fazla sanıklara doğru gideceğini düşünüyorum.” şeklinde
konuştu.
CİHAN
Yorumlar