Ahmet Gündel: Genelkurmay'ın suç duyurusu vesayet günlerini hatırlattı

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, Genelkurmay'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunu yadırgadığını belirterek, yakın geçmişteki vesayet günlerini hatırlattığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol
Ahmet Gündel: Genelkurmay'ın suç duyurusu vesayet günlerini hatırlattı

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, Genelkurmay'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunu yadırgadığını belirterek, yakın geçmişteki vesayet günlerini hatırlattığını söyledi. Ergenekon davasındaki 51 nolu DVD'de kendisinin de fişlendiğinin ortaya çıktığını dile getiren Gündel, hükümetin, 28 Şubat vari insanları fişlemesi ve bu fişlemeleri daha sonra insanların önüne çıkarmasının kabul edilebilir olmadığını ifade ederek, fişlemeleri yapanların hesabını vermek durumunda kalacağını vurguladı.

Cihan TV Network'te yayınlanan Anadolu'da Sabah programına konuk olan Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, Genelkurmay'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunu yadırgadığını ifade etti. Yakın geçmişte olan vesayet günlerini hatırlattığını belirten Gündel, şöyle devam etti: "Genelkurmay Başkanlığında yargı mensuplarıyla yüksek yargı mensuplarıyla toplantılar yapılması, kurumsal bir şekilde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması, bunlar pek kabul edilebilir ve demokrasilerde olur şeyler değil. Bir kere Genelkurmay Başkanlığı olayın tarafı değil. Evet, kendi kurumu içerisinden muvazzaf veya emekliye ayrılmış bir takım askerlerle ilgili soruşturmalar, yargılamalar icra edilmiş, mahkumiyet çıkmış, bir kısmı kesinleşmiş, bir kısmı hala yargılama ve temyiz aşamasında. Bu tamamen orda yargılananlarla ilgili bir durum. Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat benzeri yargılamalarda mahkemelerde Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri yargılanmadı. Bu kurum içerisinde olan darbe yapan, darbeye kalkıştığı iddia edilen, suç işleyen insanlar yargılandı. Şayet bir başvuru yapılacaksa, oradaki insanların bu başvuru yapması gerekirken, Genelkurmay Başkanlığı'nın bu işe sahip çıkması, doğrusu çok anlaşılabilir bir durum değil. Bu nedenle bunu yadırgadım, eski vesayet günleri aklıma geldi ve bundan da doğrusu sıkıntı duydum."

"DELİL YARATMA AMACINA MATUF BİR YOL"

Yeniden yargılama tartışmalarını da değerlendiren Gündel, yeni bulgular ortaya çıkması halinde tekrar yargılamanın olabileceğine dikkat çekti. "Böyle birileri dışardan 'Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK), milli orduya kumpas kurulmuştur, komplo kurulmuştur' gibi laflar, sözler, soyut kavramlar ifade eder." diyen Gündel, "Bir yargılamanın yenilenmesi için somut nedenler olması lazım. İlgili yargı mercine başvurması lazım. Şu ana kadar medyaya yansıyan olaylardan, böyle bir somut durumun olmadığını anlıyoruz. Genelkurmay'ın yaptığı başvuruda, yargılamanın yenilenmesi yolunda ona delil yaratma amacına matuf bir yol olduğu görülüyor. Yoksa Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden yargılanması konusunda bir görevi yok." dedi. Gündel, elde somut belge olmadığı için başvurunun reddedileceğinin farkında olduklarını kaydetti.

"TIR MESELESİNDE MİT YASASINDAKİ DEĞİŞİKLİĞİN SOMUTLAŞMIŞ HALİNİ GÖRÜYORUZ"

Hatay'daki TIR konusuyla ilgili ise Gündel, MİT yasasında bir değişiklik yapıldığını hatırlattı. "TIR meselesinde bunun biraz somutlaşmış halini görüyoruz." diyen Gündel, "Arama, el koyma gibi hususlar ceza yargılaması yönteminde tedbirdir. Tedbirlere her zaman başvurmak mümkün. Çünkü burada delillerin karartılması söz konusu olabileceğinden; evet, siz doğrudan doğruya ilgili Başbakanlık'tan, MİT mensupları hakkında izin almadan soruşturma yapamazsınız, ama önlemlere derhal başvurmanız gerekir. Bir arama yapılacaksa, usulüne uygun arama kararı çıkarılmışsa bunun gerçekleştirilmesi lazım." diye konuştu.

Kozmik Oda meselesini hatırlatan Gündel, "Araç içerisinde ne olduğunun saptanması lazımdı. Buna valiliğin müdahale etmemesi lazımdı. Burada elbette, valiliğin sorumluluğu ortaya çıkacak. Böyle ben savcının, hakimin talimatını yerine getirtmem, ben şunu yaptırmam, bunu yaptırmam diye bir olay yok. İcra güçleri bir noktada senin elinde, adli kollukta olsa genel kollukta olsa sana bağlı. Güvenlik güçlerinin arama yapmasını engelleyebilirsin, hatta polisi görevden el çektirip, başka tarafa atayabilirsin. Ama kendinizi bu sorumluluktan kurtaramazsınız. Bugün bu işi bulunduğunuz makamın imkanlarından faydalanmak suretiyle yaparsınız ama arkasından, savcılık sizin hakkınızda işlemler başlatır. Sonuçta yargı, sizi alır, mahkemenin önüne çıkartır ve bunun hesabını vermek durumunda kalırsınız. Tabi bunu göze alanlar böyle şeylere tevessül edebilirler. Kendilerinin bileceği bir iş. Bu nedenle, herkes yaptığının hesabını vermek durumunda kalır." şeklinde konuştu.

"BENİ DE FİŞLEDİLER, KAPALI ZARF İÇİNDE VERDİLER"

Kendisinin ve hükümetin yıllardan beri fişlemelerden şikayet ettiğini ve zaman zaman fişlemenin ucunun kendilerine kadar dayandığını belirten Gündel, şunları söyledi: "Bizlerde fişlendik. Olağanüstü dönemlerde, hatta olağan dönemlere girildiğinde de yine bu fişlemeler asker ağırlıklı devam etti. Yargılanan insanların bir kısmı da bu fişlemelerden dolayı yargılanıyor. Mesela bu Ergenekon davasında meşhur 51 nolu DVD ortaya çıktı ve orada içinde yargı mensuplarının da olduğu çok sayıda insanın fişlendiği ortaya çıktı. Hatta benimle ilgili de bir fişleme vardı orada 51 nolu DVD'de.
Bu fişlemeyi kapalı zarf içerisinde bize verdiler. Bunun amacı, bu insanlar fişleme yapmışlar, bu davaya bu yönde gelip müdahil olmak istiyor musunuz diye böyle bir duyuruydu. Davaya katılma noktasında bir duyuruydu. Şimdi bu hükümetin de 28 Şubat vari. insanları fişlemesi ve bu fişlemeleri daha sonra insanların önüne çıkarması, gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Bu hükümet döneminde de fişlemeler yapıldığına maalesef tanık olduk. Bu 2 bin kişi, olayı da sadece bu 2 bin kişiyle mi kalıyor daha başka boyutları nereye kadar gidiyor onu tam bilemiyoruz. Ama bir takım insanların da belli bir düşüncelerinden, aidetlerinden dolayı ileride önlerine çıkartılmak üzere, fişlendiği noktasına bizi götürüyor. Elbette bunu geçmişte yapanlar gibi şuanda yargılananlar gibi bugün, bu fişlemeleri yapanlarda tabi, bunun hesabını vermek durumunda kalacaklar."

"HSYK'NIN AÇIKLAMASI KORSAN DEĞİL, ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMIŞTIR"

HSYK'nın Genel Kurul kararını da değerlendiren Gündel, yasama, yürütme, yargı erklerinin görevlerinin yasalarla belirlendiğini ifade etti. HSYK'nın kendine ait bir işlevi yerine getirdiğini anlatan Gündel, "Yargının bağımsızlığını ihlal edecek teşebbüslerde bulunmuşsunuz. HSYK'nın varlık nedeni, yargının bağımsızlığını sağlamaktır. Yargı mensuplarının tarafsızlığını sağlamak için böyle bir bağımsızlık gerekir." dedi.

Danıştay'ın HSYK'ya bağımlılığının söz konusu olmadığını anlatan Gündel, bu nedenle yargıya müdahale ve etkilenmenin olamayacağını söyledi. HSYK'nın burada üzerine düşen görevi yaptığını dile getiren Gündel, şöyle devam etti: "Korsan bir bildiri değildir. Şimdi siz her gün akşama kadar yargı mensuplarını, savcıyı, hakimi, mahkemeleri, HSYK'yı hedef alan çok ağır açıklamalar yapacaksınız. Orada kendi görev kapsamında kalan bir konuyu çok sınırlı bir açıklama yapılacak ve buna çok aşırı tepki göstereceksiniz. 'Suç işlemiştir' diyeceksiniz, 'korsan bildiri yayınlamıştır' diyeceksiniz. Doğrusu bunlar, çok oransal açıklamalar, çok yakışıksız açıklamalar. Yürütmenin yargıyı böyle doğrudan doğruya hedef alarak bu tür açıklamalar yapmasını, doğrusu hiç uygun bulmuyorum. Yasal, şık bulmuyorum. Bundan biran önce vazgeçilmesi lazım. Herkesin kendi yetkisi içinde kalan konularda açıklamalarını, faaliyetlerini yürütmesi gerekir. Doğrusu bu konudaki özellikle sayın Başbakan'ın savcıya ve kurula yönelik 'ben olsaydım yargılardım' gibi laflar, bunlar nahoş şeyler bunlar. Hukuk devletinde, demokrasilerde olmaması gereken şeyler. Ben bunları yadırgıyorum." CİHAN

Yorumlar