Adana Barosu'ndan 17 Aralık soruşturması savcılarının görevden alınmasına tepki
17 Aralık’taki ‘yolsuzluk, rüşvet ve kara para’ soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in dosyadan el çektirilmesine hukukçular tepki gösterdi.
17 Aralık’taki ‘yolsuzluk, rüşvet ve kara para’ soruşturmasını
yürüten cumhuriyet savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in
dosyadan el çektirilmesine hukukçular tepki gösterdi.
Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, 17 Aralık tarihinden
buyana işten el çekmelere bakıldığında Türkiye’de artık görevini
yapacak hakim, savcı yada kolluk kuvvetinin bulunamayacak hale
gelindiğini söyledi. Sistemli bir şekilde cumhuriyet savcıları,
hakim, il emniyet ve şube müdürleriyle polisleri kapsayacak ciddi
bir görev değişikliğine gidildiğini hatırlatan Çıtırık, “24 ilin
emniyet müdürü, yüzlerce şube müdürü, 2 bine yakın polis memuru,
operasyonu yürüten savcılarının görev yerleri değiştirildi. Bu
mağduriyet Adana’da yaşanmıştır. Emniyet Müdürü ve TIR durdurma
olaylarında görevli şube müdürleri, cumhuriyet başsavcısı ile
savcıların göre yerleri değiştirilmiştir.” dedi.
Yeni İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın ‘Esaslı bir değişiklik
yapacağım.” şeklindeki ilk sözlerinin ‘manidar’ olduğunu vurgulayan
Çıtırık, –edindikleri bilgilere göre– 17 Aralık operasyonunu
soruşturan bir cumhuriyet savcısının kaldığını kaydetti.
Soruşturmayı yürüten iki savcının, iddianameyi hazırlama aşamasına
gelmişken neden dosyadan el çektirildiğini soran Mengücek Gazi
Çıtırık, şöyle devam etti: “Biz barolar olarak hukukun üstünlüğünü
savunmak zorundayız. Bu işlemlerin her biri hukuki tasarruflardır.
Türkiye’de bir hukuk devletiyse, bunun gereği olan denetlene
bilirlik, hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkeleri içerisinde
soruyoruz: İddianame hazırlama aşamasına gelinmişken, bu iki savcı
neden görevden alındı? Alınma şekli de hiç şık olmamıştır. İki
savcı e-mail ile görevden alındıklarını öğrenmişlerdir. Hem üslup
anlamında yakışmadığı gibi, aynı zamanda içerik olarak da net bir
şekilde soruyoruz: Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemleri
yargı denetimindeyse, açıklık, hesap verilebilirlik ölçüsü
içerisinde bu savcıların görevden alınmalarının nedenlerini
öğrenmek istiyoruz.”
17 Aralık’ta cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte ‘rüşvet,
kara para ve yolsuzluk aklama’ operasyonunun gerçekleştiğini iddia
eden Çıtırık, yasaların verdiği yetkiler doğrultusunda soruşturmayı
yürüten savcıların engellendiğini dile getirdi. Çıtırık şunları
söyledi: “İlk başladığında, biz kimsenin bu soruşturmadan
rahatsızlık duymamasını söyledik. Yapılan müdahalenin adalet
duygusunu yaralayacağını ifade ettik. Kamuoyunun vicdanını
yaralayan ve meşruiyeti olmayan davranışlarla, hukuk devletine
yakışmayacak bir şekilde hakim, savcıların görev yeri
değişikliklerinden tutun il emniyet müdürlerinin açığa veya merkeze
alınmalarına karşı çıktık. İhbarı değerlendiren savcılar araçlarda
arama kararını uygulamak istedi. Hukuka uygun yürütülen bu işlemler
–sanki Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan olmak– ayrıcalıkmış gibi bir
hava oluşturuldu. Savcılar soruşturmasını MİT personeli üzerine mi
yoksa ihbar edilen TIR’lara mı yapıyor? Türkiye arsızların,
vicdansızların, utanmazların hukuksuzluğunu yaşamakta. Her geçen
gün buna çeşitli hukuk skandalları eklenmekte. Ülkemiz görevini
yapmak isteyen hakim, savcı ve kolluk görevlilerinin üzerinde
yürütmenin çok ciddi bir şekilde baskısını hissediyor. Adalet
Bakanlığı müsteşarı doğrudan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nı arıyor.
Bu kadar hukuk skandallarının yaşandığı bir dönemde biz barolar
olarak susamayız. Kimse de Adana Baro başkanı siyaset yapıyor,
demesin. Bizim yaptığımız hukukun siyasetidir.”
Toplumun adalet duygusunun sarsılmaması gerektiğinin altını çizen
Çıtırık, 17 Aralık operasyonunda dönemin üç bakanının çocuğunun
bulunduğuna işaret etti. Çıtırık, “Biz ‘suçludurlar veya
değildirler’ konusunda açıklama yapmıyoruz. Biz savcıların ve
kolluğun görevlerini yapmasına kimse engel olmasın diyoruz. Herkes
bu soruşturmanın hukuk devleti içerisinde belirlenen usuller
içerisinde yürümesini istiyor. Kimse kendisine yeni bir mağduriyet
alanı, hükümetine karşı yönetilmiş darbe olarak algılayıp, toplumun
zihninde kaşıklığa neden olmamalıdır. Toplum ‘bu yargılamalardan
bir sonuç çıkacak mıdır yoksa ‘onlar bakan çocukları, kim ne
yapabilir’ demenin karşılaştırması içerisindedir. Bu anlamda
Türkiye’de hukuk devletinin işlerliğinin olup olmadığı 17 Aralık
operasyonu ve sonrasında yürütülecek yargılama süreçleriyle bir kez
daha ortaya çıkacaktır. Bugün ülkenin kurumlarına olan güven çok
ciddi bir şekilde azalmıştır.”
CİHAN
Yorumlar