"17 Aralık'ta savcı ve polis reddedildi, adına da senaryo denildi"

Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, "17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapan savcı ve polis reddedildilmiştir, adına da senaryo denilmiştir" dedi.

Google Haberlere Abone ol
"17 Aralık'ta savcı ve polis reddedildi, adına da senaryo denildi"

Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, "17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapan savcı ve polis reddedildilmiştir, adına da senaryo denilmiştir" dedi.

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra AK Parti'nin dar oligarşik bir yapıya teslim olduğu eleştirisinde bulunarak partisinden istifa eden eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Bugün TV'de çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"17 ARALIK'TA SAVCI VE POLİS REDDEDİLDİ, ADINA DA SENARYO DENİLDİ"

17 Aralık yolsuzluk operasyonun normal yargı faaliyeti olduğunu dile getiren İdris Naim Şahin, "17 Aralık şudur; 16 Aralık sabahı herhangi bir kişiye, şirkete, esnafa, bir ifadeye çağırma işlemi ne ise 17 Aralık tarihine gelinceye kadar, yürüyen yargı faaliyeti ne ise olan ve gürültü koparılan hadisede budur. İçinde bazı bakan arkadaşlarının oğullarının da kendilerinin de ismini geçtiği bir savcılıkça suç olduğu kabul edilen olaylara yönelik yargı sürecinden ibaret. Her Türk vatandaşının yargı ile karşılaştığı durum ne ise 17 Aralık sabahı da budur. Komplo, senaryo ise ispatlanır o zaman. Gidilir bunun senaryo olduğu mahkemede açıklanır. 17 Aralık'ta hem arkadaşlarım hem kabinede birlikte olduğum arkadaşlarım olmaları dolayısı ile haklarındaki iddialardan dolayı duyduğum üzüntüyü belirtmek isterim. Bu memlekette ve herhangi bir yerde hukuk davalarının kişilerin her hangi bir terörle mücadele mahkemesinde açma hakkı vardır. Ama konu ceza davaları ise mahkeme açma hakkı yoktur. Burada savcı ve polis reddedilmiştir adına da senaryo denmiştir. Mahiyeti itibarıyla ciddi bir soruşturmadır. Burada akçalı konular var. Suçlama konuları fikri ve siyasi değil. Tamamen maddi, mali konular. Onun etrafında oluşan belge tahrifi, yanlış belge tanzimi gibi konular var. Dolayısıyla ciddidir." ifadalerini kullandı.

"GÜCÜ OLANIN HUKUKU BAŞKA, NORMAL VATANDAŞIN BAŞKA OLDUĞU GÖRÜLDÜ"

Yargı önünde herkesin eşit olması gerektiğini anlatan Şahin, "Daha sonra ortaya çıkan 25 Aralık'ta ortaya çıkan iddiamesi ve iddiasında da sayın Başbakan ve onunla bağlantılı bazı kişileri kapsadığı için zannediyorum başta Başbakan da olmak üzere tepki verildi. Hukuk devletinde herkes yargı önünde eşit olmalı. Biz 2010'da özellike çok vurguladığımız bir söylemle geldik milletin karşısına ve yüzde 58 oyla anayasa değişikliğinin kabülünü sağladık. Neydi orada sloganlarımızın can alıcılarından birisi; biz bu anayasa değişikliğini üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğünü sağlamak için yapıyoruz, dedik. Ama burada maalesef görüldü ki, 'gücü olanın hukuku başka, normal vatandaşın hukukunun daha başka olduğunu hükümet cenahının verdiği tepki ile ortaya koymuş oldu. Ne yapılmalıydı? Bir iddia varsa bu iddidanın ispatının yeri mahkemedir, mahkemeye herkes gibi gidilmeliydi." şeklinde konuştu.

"SAYIN BAŞBAKAN'IN HAYIR SEVER DEMESİ TALİHSİZLİK"

Başbakan Erdoğan'ın Rıza Sarraf için hayır sever işadamı demesini bir talihsizlik olarak nitelendiren Şahin şunları söyledi; "Hayırsever işadamı denilen kişi ve onunla birlikte bazı kişiler son partiydi zannediyorum tutuklulukları kaldırıldı. İddia çok ağır, rakamlar çok ağır. Karşılığında ceza kanununda ön görülen cezalar da çok ağır. Mesela Erzurum'da Pasinler'de bir köylü vatandaşımız komşunun sürüsünden 2 tane koyun çalsa, yakalansa muhtemelen tutuklanacaktır. Acaba 73 gün sonra bu tutukluluğu kaldırılır mı? Kaldırılmaz mı? yani 2 koyun çalan kişi tutuklanmış mı acaba 73 kişi basit suçlardan tutukluluğuna devam eden var mı yok mu? Ve sayın başbakanın hayır sever işadamı demesi talihsizlik. Kendisinin de hak yerini buldu demesi çok şey ifade ediyor. O zaman bu kişilerle ve olaylarla sayın başbakanın bu kişilerle iletişimi söz konusu mu diye akla geliyor. Ne yapılmalıydı doğal olarak mahkemeye gidilmeliydi, sürece orada bakılmalıydı. Bu sorunu yeni sorunlar üreterek çözmek mümkün değil savcıyla polisle kavgaya yaparak mevzuatla çatışarak bu sorun çözülmez. Bir kural birileri için değişmez. Olay devam ederken adli kolluk yönetmeliğindeki değişiklik Türk huhuk tarihine inşa edilmiş ucubedir. Kim kaldırır nasıl kaldırır bilemem...Ardından HSYK düzenlemesi dikkat çeken bir düzenlemedir. Böylelikle sorunun çözümüne katmı verilmemiş, sonunun bir parçası olarak sorun büyümüş, şişmiştir. Halk tabiriyle kokmuştur bu koku gittikçe ağırlaşmıştır. "



CİHAN

Yorumlar