Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) - "Devletin rejimi olan Cumhuriyet konusunda hiçbir geri adım yoktur. Tam tersine yürütmeyi doğrudan milletin emrine vererek demokrasiyi güçlendiriyoruz" - "İnşallah, el birliği ve güç birliği yaparak 16 Nisan Halk Oylaması'nda milletimizin büyük çoğunluğunun tercihiyle farklı bir dönemi başlatacağız. Ben şunu söylüyorum: İstikbal ve istikrar için, tek millet için, 'evet' diyorum. Tek bayrak için 'evet' diyorum. Tek vatan için 'evet' diyorum. Tek devlet için 'evet' diyorum. Hangi partiye gönül verirse versin o gün sandık başına giden tüm vatandaşlarımızın kendilerinin, evlatlarının ve ülkemizin aydınlık geleceği için 'evet' diyeceğine inanıyorum" - "(Almanya'daki etkinliklerin iptal edilmesi) Ben video konferansla oradaki bir meydan mitingine katılacağım, anında, dünyada görülmemiş ya, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor ve benim orada konuşma yapmamı, video konferansla, engelliyor. Fakat Cemil Bayık'ı Kandil'den oraya bağlıyorlar ve Cemil Bayık orada konuşmasını yapıyor. Teröre yardım ve yataklık yapmaktan bunların yargılanması gerekir. Olay bu kadar açık ortadadır" - "Neymiş? Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşürmüş. Ne yaparsanız yapın, avucunuzu yalarsınız" - "Şimdi de bir Venedik Komisyonu Raporundan bahsediyorlar. Bu Venedik Komisyonu Raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyinin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, tanımayacağız da bunu bil"

Google Haberlere Abone ol
Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Devletin rejimi olan Cumhuriyet konusunda hiçbir geri adım yoktur. Tam tersine yürütmeyi doğrudan milletin emrine vererek demokrasiyi güçlendiriyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne lafla çıkılamayacağını, bunun ancak icraatla mümkün olabileceğini vurguladı.

Ortalama 16 ayda bir hükümetin değiştiği bir ülkede güven ve istikrarın olamayacağını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İstikrarın olabilmesi, bizim iktidarlarımız döneminde yakalandı. İşte geldik, söz verildiği süre neyse bu sürelerde hükümetler değişti. Bu ilk defa 5 yıldı. Daha sonra 'anayasa değişikliği yapalım' diye o zaman bize söz verenler sözlerinde durmadıkları için 4 yıla düştü. Şimdi, inşallah, inanıyorum ki 16 Nisan'da yeniden 5 yıla hükümet etme dönemlerinin girmesiyle istikrarı yeniden yakalayacağız. İnşallah, şu anda terörle mücadelede başarılı operasyonlar neticesini verecek, bundan hiç şüphem yok ve biz bu ülkeyi terörizme ve teröristlere teslim etmeyeceğiz. Bundan hiç endişeniz olmasın. Devletin rejimi olan Cumhuriyet konusunda hiçbir geri adım yoktur. Tam tersine yürütmeyi doğrudan milletin emrine vererek demokrasiyi güçlendiriyoruz. Yani, milletin vekalet verdiği kişiler parlamentoda gensoru arkasına gensoru, güven oylamasında sıkıntılar, akıllarına estikçe gensoru veriyorlar... Biliyorlar ki buradan bu gensoru geçmez ama yine o gensoruyu veriyor. Niye? Dert, hükümeti çalıştırmamak. Güvenoyu, aynı şekilde. Şimdi asıl olan kim? Millet. Dolayısıyla 5 yılda bir millete gelecek, millet memnunsa 'Devam' diyecek memnun değilse 'Geç kardeşim sen bu işi başaramadın' diyecek. Aslolan budur."

Yargının bağımsızlığının yanına "tarafsızlık" ilkesini getirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kim, niçin karşı çıkar? Doğrusu bilmiyorum." diye konuştu.

- "Annelerin ahı hepsini tutacak"

Seçilme yaşının 18'e düşürülmesi konusunda, "Çocuklara mı bırakacağız Parlamentoyu?" diyenlerin olduğunu belirten Erdoğan, "Kendi gençliğine güvenmeyen bir zihniyet... Kendi gençliğine güvenmiyor." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"O gençleri, 14 yaşındaki genci, 15-16-17-18 yaşındaki genci Kandil'e götürürken ona güveniyorsun ve onlara orada silah eğitimleri vermek suretiyle bu ülkedeki garip gurebanın ölümünde onları kullanıyorsun. Onlarla iş birliği tutanlara da sesleniyorum. Siz de bu günaha ortaksınız. Kim olursa olsun ve Diyarbakır Belediyesinin önünde günlerce hüngür hüngür ağlayan o annelerin ahı hepsini tutacaktır. Şimdi soruyorum, seçmek mi zordur, seçilmek mi? Aslolan seçmek zordur. Bir zamanlar bir siyasetçi lider, 'Ben Taksim Meydanı'na dört ayaklı merkep koysam seçtiririm' diyordu. Bu ülke bunları da gördü. Biz, 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açan Fatih'in torunlarıyız. Yapılamaz diye bir şey yok. Görev kimde? Siyasetçilerde. Görev kimde? Eğitimcilerde. El ele vereceğiz ve vasıflı bir gençliği inşallah yetiştirip bunların içinde seçerek Parlamentoda onlar temsil yetkilerini alacaklar. Ben dünyada 22 yaşında, 23 yaşında, 24-25 yaşında dev firmaların CEO'larını tanıyorum. 24-25 yaşında dışişleri bakanlığı yapan gençler tanıyorum, dünyanın değişik ülkelerinde. Onlar yapıyor oluyor da benim Ahmet'im, Hasan'ım, Mehmet'im niye yapmayacak? Yapacak, yapacak, hiç endişe etmeyin. Bunları göreceğiz."

- "Millete güvenmiyorlar"

Yürütmedeki çift başlılığın sonlandırılmasından, istikrar ve güven ortamının garantiye alınmasından niçin rahatsızlık duyulduğunu anlamadığını dile getiren Erdoğan, şöyle dedi:

"Atalarımızın güzel bir sözü var: Gecenin hükmü sabaha kadardır. Olay budur. Bunların rahatsızlığı sistemden değil milletten. Olayın aslı bu. Bilseler ki millet kendilerine teveccüh edecek inanın bana Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sisteminin en hararetli savunucuları bunlar olur ama millete güvenmiyorlar, millete inanmıyorlar. Biz her zaman olduğu gibi bu konuda da tek merci olarak milletimizi tanıyoruz, milletimizin kararına teslim oluyoruz. Olayın aslı bu. İnşallah, el birliği ve güç birliği yaparak 16 Nisan Halk Oylaması'nda milletimizin büyük çoğunluğunun tercihiyle farklı bir dönemi başlatacağız. Ben şunu söylüyorum: İstikbal ve istikrar için, tek millet için, 'evet' diyorum. Tek bayrak için 'evet' diyorum. Tek vatan için 'evet' diyorum. Tek devlet için 'evet' diyorum. Hangi partiye gönül verirse versin o gün sandık başına giden tüm vatandaşlarımızın kendilerinin, evlatlarının ve ülkemizin aydınlık geleceği için 'evet' diyeceğine inanıyorum. Allah'ın izniyle necip milletimizin desteğiyle bu ülkeyi büyütmeye, güçlendirmeye devam edeceğiz."

- "Bunların teröre yardım ve yataklık yapmaktan yargılanması gerekir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında AImanya'daki son gelişmelere değinerek, şunları söyledi:

"Bunlar, dikkat edin, yok bilmem Die Welt'in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış, bundan dolayı değil, bir ay bu kişi, PKK'nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak, bu kişi Alman Konsolosluğunda saklanmıştır, bir ay ve 'bunu bize teslim edin, yargılansın' dediğimizde de vermemişlerdir. Bunu bana Şansölye Merkel söylediğinde ben kendisine şunu söyledim. 'Sizdeki teröristler tarafımızdan isteniyor, bize ne diyorsunuz 'yargı bağımsızdır, tarafsızdır' diyorsunuz. Biz şu anda bağımsız ve tarafsız yargımıza güveniyoruz, verin yargılansın.' Önce vermediler, sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı. Şu anda yüzlerce, binlerce terörist Almanya'da terör estiriyor.

Düşünebiliyor musunuz benim Adalet Bakanım, hem resmi görüşmesini yapacak, hem de oradaki vatandaşlarımıza şu kampanyayı anlatacak, orası diyor 'otomobil parkına uygun değildir onun için müsaade edemeyiz' ve Adalet Bakanımızı konuşturtmuyorlar, Ekonomi Bakanımızı konuşturtmuyorlar. Ben video konferansla oradaki bir meydan mitingine katılacağım, anında, dünyada görülmemiş ya, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor ve benim orada konuşma yapmamı, video konferansla, engelliyor. Fakat Cemil Bayık'ı Kandil'den oraya bağlıyorlar ve Cemil Bayık orada konuşmasını yapıyor. Teröre yardım ve yataklık yapmaktan bunların yargılanması gerekir. Olay bu kadar açık ortadadır."

- "Ayakları üzerinde dimdik duran bir Türkiye var"

"Niye bu işi bu kadar köpürtüyorsunuz?" gibi söylemlerin olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Durun bakalım, daha işin başındayız. Daha çok uluslararası toplantılarda sizin bütün bu yaptıklarınızı meydana tek tek dökeceğiz. Artık o eski Türkiye yok, ayakları üzerinde dimdik duran bir Türkiye var. Çıkıyorlar bir kampanya... Neymiş? Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşürmüş. Ne yaparsanız yapın, avucunuzu yalarsınız. Hiçbir şey tutturamayacaksınız. Onlar bu kararı alıyor, bakın 18 Mart Çanakkale Köprüsü, ihale ediliyor 10 milyar doların üzerinde bir bedelle yüzde 50'si yabancı, yüzde 50'si yerli olmak üzere ihale tamamlanıyor. Eğer Türkiye bu konuda güvenli bir liman olmasa buraya gelir de uluslararası sermaye yatırım yapar mı? Bakın şimdi önümüzde inşallah Boğaz'ın altından 3 katlı köprü ihalesi var. Burada çok önemli yatırımların, katılımların olacağını görüyorum. İnşallah bir de Kanal İstanbul projemiz var. O da çok ciddi bir rakam. Buna da aynı şekilde çok ciddi katılımların olacağına inanıyorum. Niye? Şimdiden bizimle görüşmeler başladı da onun için. Türkiye sıradan bir ülke değil. Bunların böyle yazılı, sözlü, şu bu... Şimdi de bir Venedik Komisyonu Raporundan bahsediyorlar. Bu Venedik Komisyonu Raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyinin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, tanımayacağız da bunu bil. Bu raporlar karşısında el pençe divan duran bir iktidar var zannediyorlar. Yok böyle bir şey. Biz işimize bakıyoruz. Bizim tek gücümüz, millet. Biz yolumuza böyle devam ediyoruz."

Erdoğan, konuşmasının sonunda Yeşilay'ın "Sen de söz ver" sloganını hatırlatarak herkesi Yeşilay'a destek olmaya çağırdı. Yeşilay'a destek verenlere teşekkür eden Erdoğan, ödül alacakları kutladı.

(Bitti)

Yorumlar