Yerli ve Milli Üretim Konferansı

- TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Kamu alımlarının doğru yönetilmesi, milyarlarca liralık destek politikalarından çok daha etkili sonuçlar verebilir. Reel sektörümüze verilecek en büyük teşvik de bu olacak" - "Tüm kamu kurumlarımızın 'ithal iyidir' anlayışını bırakıp, milli üretime şans vermesini bekliyoruz" - ASO Başkanı Özdebir: "Türkiye'nin kamu alımlarına yönelik önümüzdeki dönemde radikal adımlar atmasının önünde bir engel bulunmamaktadır" - "Türkiye nasıl ki her alanda yerli ve milli bir duruş sergiliyorsa, kamu alımlarında da yerli ve milli ekonomimizi destekleyecek çok daha ileri adımlar atılacağına inancımız tamdır"

Google Haberlere Abone ol
Yerli ve Milli Üretim Konferansı

ANKARA (AA) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, kamu alımlarının doğru yönetilmesinin milyarlarca liralık destek politikalarından çok daha etkili sonuçlar verebileceğine dikkati çekerek, "Reel sektörümüze verilecek en büyük teşvik de bu olacak." dedi.

Hisarcıklıoğlu, Ankara Ticaret Odasınca (ATO) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konferans Salonu'nda düzenlenen "Teknolojik Dönüşümde Kamu Alımlarının Rolü: Yerli ve Milli Üretim Konferansı"nda konuştu.

Sanayinin üzerindeki emlak vergisi, damga vergisi ve elektrikteki TRT payı gibi yıllardır şikayet edilen sorunların çözüldüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, sanayicilerin üzerinden kaldırılan yükün, yıllık yaklaşık 1 miyar lira olduğunu söyledi.

Hisarcıklıoğlu, yıllardır yerli bir otomobil yapacak babayiğit bulunamadığına işaret ederek, "Genel Kurulumuzda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bir çağrıda bulundu, 'Türkiye'nin otomobilini yapacak babayiğit, TOBB'un içinden çıksın' dedi. Biz de 'Siz bizim yanımızda olun, biz bunu yaparız' dedik. Bakanımızla birlikte yoğun bir mesai harcadık ve 5 babayiğidi ortaya çıkardık." ifadelerini kullandı.

İthal bağımlılığın azaltılması için sanayide "yerli ve milli üretim" hamlesinin başlatıldığını anımsatan Hisarcıklıoğlu, "Türkiye, sanayide üretilen ürün çeşitliliği bakımından Avrupa'da 7. sırada yer alıyor. Sanayi üretimimizin mali değerine baktığımızda, 2015'te 956 milyar liralık sınai üretim yapmışken, 2016'da yüzde 9 artarak 1 trilyon lirayı geçmiş durumda. Teknolojik yapımızsa, henüz arzuladığımız noktada değil. Sanayi üretimi içinde, yüksek teknoloji sınıfındaki ürünlerin payı yüzde 3,3 iken orta-yüksek teknoloji grubunun payı yüzde 25,2." diye konuştu.

Türkiye'nin eskiden tarımsal ürün ağırlıklı bir ekonomisi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

"Bu yapıyı başarılı bir şekilde değiştirdik. Orta ve orta-yüksek teknolojili üretim yapan bir yapıya kavuştuk. Hedefimiz, bir üst lige çıkmak, yüksek teknolojiye geçmek. Kamu alımları bu süreçte bizce en etkili araçlardan biridir. Kamu, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en büyük müşteri konumunda. Kamu alımları yoluyla yerli sanayinin desteklenmesi yöntemi, tüm gelişmiş ülkelerde görülen, çağdaş bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, bazen doğrudan yerli malın alımının teşvik edilmesi, bazen de yine yerli sanayinin dahil olması koşuluyla, Ar-Ge, inovasyon ve yeşil ürün destek politikaları olarak karşımıza çıkıyor."

Hisarcıklıoğlu, sanayicilerin eskiden kamu idarelerinin yaptığı ihalelerde milli şirketlere öncelik verilmediğinden şikayet ettiğini hatırlatarak, gelişmiş ülkelerin, önce kendi üretimlerini desteklediğini, böylece KOBİ'lerinin ve aynı zamanda da ülke ekonomilerinin büyümesini sağladıklarını dile getirdi.

Kamu İhale Kanunu'nda 2011'de yapılan değişiklikle yerli malına fiyat avantajı sağlandığının altını çizen Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

"2014'te de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından, orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri yer alan malların ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 fiyat avantajı sağlanması zorunlu hale getirildi. Bakanlığımızın uygun görüşü sayesinde TOBB'a bağlı odalar ve borsalar tarafından Yerli Malı Belgesi düzenlenmeye başlandı. Bugüne kadar 21 bin 813 adet yerli malı belgesi verildi. Bu sayede eskiden kamu mal alım ihalelerinde, yerli üretimin payı sadece yüzde 9 iken, şimdi bu oran yüzde 34'e ulaştı. Yani milli üretime, yılda yaklaşık ilave 30 milyar lira ilave iş imkanı sağlanmış oldu. Bu da esasında şunu gösteriyor. Kamu alımlarının doğru yönetilmesi, milyarlarca liralık destek politikalarından çok daha etkili sonuçlar verebilir. Reel sektörümüze verilecek en büyük teşvik de bu olacak. Tüm kamu kurumlarımızın 'ithal iyidir' anlayışını bırakıp, milli üretime şans vermesini bekliyoruz."

- "Radikal adımlar atılmasının önünde bir engel yok"

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ise Türkiye'nin ekonomik performansıyla dünyada parmakla gösterilen bir ülke konumunda olduğunu belirterek, "Sürdürülebilir olmadığı sürece her başarı unutulmaya mahkumdur. Sürdürülebilirlik, Türkiye ekonomisinin en temel ihtiyacıdır." dedi.

Türkiye'nin büyüme sürecinin devam etmesi ve sürdürülebilir olması açısından teknolojinin önemli olduğunun altını çizen Özdebir, ekonomik hedeflere ulaşılması için Türkiye'nin orta teknoloji segmentinden yüksek teknolojiye sıçraması gerektiğini vurguladı.

Özdebir, kamu alımlarına da değinerek şunları söyledi:

"Kamu alımları büyüklük itibarıyla ciddi rakamlara ulaşmış durumda. 2016'da 173 milyar liralık kamu alımı söz konusudur. 2017'de ilk altı ayında kamu alımlarının büyüklüğü 110 milyar liraya ulaşmış. 2012'de milli gelirin yüzde 6,6'sı olan bu rakam 2016'da yüzde 8'e yükselmiştir. Kamu her yıl yaklaşık 35 bin ihale ile mal alımı yapmaktadır. 2016'da toplamda 26,4 milyar liralık mal alımı gerçekleşmiştir. Bu ciddi kamusal tüketimin doğru kullanılması durumunda, Türkiye ekonomisine ve imalat sanayisine ciddi etki yaratma imkanı vardır."

Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanmasının mecburi hale getirildiğini anımsatan Özdebir, "Yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de benzer bir düzenleme hayata geçirilmiştir. Bu düzenleme yalnızca yerli üretimi artırmakla kalmamakta aynı zamanda Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlamaktadır. Yurt içinde üretilen ürünlerin maliyetleri düşürülebilmekte, ithal edilen ürünlerin yurt içinde üretilebilirliği ortaya çıkmakta ve ihraç pazarlarında yerli firmaların etkinliği artmaktadır. Düzenleme yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik eder mahiyettedir." değerlendirmesinde bulundu.

Özdebir, yerli makine ve malzeme sektörünün gelişmesi için bu düzenlemelerin büyük anlam ifade ettiğini dile getirerek, söz konusu düzenlemelerin bürokrasi tarafından uygulanmasıyla beklenen etkinin olacağını belirtti.

Küresel finansal kriz sonrasında ülkelerin yerli-milli ekonomilerini koruma altına almak için düzenlemeler yaptığını ve küresel ticaretteki korumacı önlemlerin son dönemde yoğunlaştığının altını çizen Özdebir, şunları kaydetti:

"Trump sonrası ABD yönetiminin attığı adımlar düşünüldüğünde Türkiye'nin, kamu alımlarına yönelik önümüzdeki dönemde radikal adımlar atmasının önünde bir engel bulunmamakta. Türkiye nasıl ki her alanda yerli ve milli bir duruş sergiliyorsa, kamu alımlarında da yerli ve milli ekonomimizi destekleyecek çok daha ileri adımlar atılacağına inancımız tamdır."



Yorumlar