"Yazımda Kardeşlik Var" projesi kapanış programı
- Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: - "Doğu ile Batı arasında her gün çarpışmaya ve çatışmaya, ekonomik, siyasi ve askeri büyük bir meydan okumaya gittiği böyle bir dönemde, bizler önce içeride, sonra coğrafyamızda ve küresel iklimde bütün dünyanın parmakla gösterdiği bir ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz" - Geçtiğimiz 15 yıla baktığımızda sadece bu coğrafyada 2 milyondan fazla ölen insan var. Ölenlerin, nesebi ne, memleketi ne? Arap, Kürt, Türkmen var mı? İki milyondan fazla ölen bu insanların tek ortak noktası nedir biliyor musunuz? Müslüman olmasıdır” - "Adı sözde Müslüman geçinen, bu radikal ama kökü dışarıda - Müslüman değil- bu yapılar ve örgütler üzerinden ümmetin kılıçtan geçirildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu şuurdan dolayı da sadece ülkemizin ve ümmetin birliği için değil, bölgedeki mazlum kardeşlerimiz için akrabalarımız için bu resmi görüp, kendinizi bu şuurla çelik gibi yetiştirmek zorundasınız"
İSTANBUL (AA) - Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Doğu ile Batı arasında her gün çarpışma, çatışma, ekonomik, siyasi ve askeri büyük meydan okumaların yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin önce içeride sonra coğrafyasında ve küresel iklimde bütün dünyanın parmakla gösterdiği bir ülke olmaya doğru hızla ilerlediğini belirtti.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen ve Doğu ve Güneydoğulu gençlerin ağırlandığı "Yazımda Kardeşlik Var" projesinin kapanış programı, Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı.
Bakan Albayrak, burada yaptığı konuşmada, programın binlerce gençle 'gönül köprüsü' oluşturacak kardeş şehir projesi kapsamında Doğu ve Güneydoğu'daki öğrencileri güzel bir iklime getirmek amacıyla başladığını kaydetti.
Projenin tekamül noktasında ve ileri safhalarının içeriğini dinlediğinde çok heyecanlandığını ve manen çok güzel bir muhabbet duyduğunu anlatan Albayrak, Diyanet İşleri Başkanı'na bu ilk adımın yeterli olmadığını, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak maddi ne gerekiyorsa yapılacağını söylediğini ifade etti.
Tarihten rol model olarak alınacak insanların başında Hazreti Muhammed'in geldiğini, bunun yanı sıra çok sayıda kutup yıldızı olduğunu aktaran Albayrak, "Son 16 yılda Türkiye'nin büyük ve güçlü ülke olma yolculuğunda, bazı şeyler birileri tarafından bu coğrafyada unutturulmaya çalışılsa da inşallah yeniden yeşermek için bunlar hatırlatılan bir nesil olarak tarihe geçeceksiniz. Sizden sonraki nesiller de maalesef coğrafyamızda, bu topraklardan olmayan, bu ruh ikliminden olmayan insanları, sizlere ve bizlere özellikle gençliğimize rol model olarak gösterdiler." diye konuştu.
- "Bize yorgunluk yok"
Albayrak, Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs için uykuyu kendine haram kıldığını ve döşekte yatmayı zül gören bir rol model ve lider olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu liderin sadece Kürt dünyasına değil, sadece İslam dünyasına değil, dünya tarihine rol model olacak kişileri bize unutturmaya çalıştılar. Ama bu ve benzeri programlar özelinde bu ihya ve yeniden diriliş programları vesilesiyle bir millet, bir ümmet şuuruyla siz, yeniden Allah'ın izniyle dirilişin ilk tohumları olacaksınız. Bize yorgunluk yok. Hayat felsefesini şöyle koymuş bir insanım. Sıkıntılarda yukarıya, rızıkta da aşağıya bakacağız. Sıkılıp, bunaldığım zaman yukarıya bir bakıyorum; ülkemizin başında öyle bir Cumhurbaşkanı var ki yorulmak nedir bilmiyor. O kadar yorulduğu ve koşturduğu bir iklimde bize yorgunluk, uyku falan yok. Çıta o kadar yüksek ki daha çok çalışmamız lazım. Peki şuur, inanç noktasında, davası, milleti ve ümmeti olan böyle bir lidere yakışan bir ülke, birey olmak için tıpkı 15 Temmuz'daki gibi nasıl 81 milyon yek vücut olduysa, bu salonda bir araya gelen sizler, burada aldığınız aşkı ve muhabbeti memleketlerinize gittiğinizde yeşertmekle mükellefsiniz."
Yurt dışında gidilen her noktada Türkiye'ye bakışın olumlu yönde değiştiğine, sevginin arttığına tanık olduklarını anlatan Albayrak, Zambiya halkının Türkiye halkına selamları ve duaları olduğunu belirtti.
- "Kendinizi çelik gibi yetiştirmek zorundasınız"
Mehmet Akif Ersoy'un 100 yıl önce 'Şerde vahdet, Hakta tefrika' resminin tersine dönmesiyle bu milletin ve ümmetin yüzünün güleceği yönündeki sözlerini hatırlatan Albayrak, şunları dile getirdi:
"Akif'in bu desturu 100 yıl sonra yeşermeye başladı. İşte bu gençler, bu salonu dolduranlar, sizler Hak'ta vahdeti dirilteceksiniz. Geçtiğimiz seçim döneminde bu vesileyle gezdiğimiz ve dokunduğum siz kardeşlerimden gördüğüm resim, beni inanılmaz mutlu etmişti. Çünkü Türkiye özellikle dünyanın yeni bir ümit ve umut kapısını araladı. Takip ediyorsunuz değil mi? Her gün bir şeyler oluyor. Büyük resimde Doğu ile Batı arasında her gün çarpışmaya ve çatışmaya, ekonomik, siyasi ve askeri büyük bir meydan okumaya gittiği böyle bir dönemde, bizler önce içeride, sonra coğrafyamızda ve küresel iklimde bütün dünyanın parmakla gösterdiği bir ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz. İşte bunun temeli ve ruhu bu vahdet şuurundan geçiyor. Geçtiğimiz 15 yıla baktığımızda sadece bu coğrafyada 2 milyondan fazla ölen insan var. Ölenlerin, nesebi ne, memleketi ne? Araplar, Kürt, Türk, Türkmen var mı? İki milyondan fazla ölen bu insanların tek ortak noktası nedir biliyor musunuz? Müslüman olmasıdır. Ve adı sözde Müslüman geçinen, bu radikal ama kökü dışarıda -Müslüman değil- bu yapılar ve örgütler üzerinden ümmetin kılıçtan geçirildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu şuurdan dolayı da sadece ülkemizin ve ümmetin birliği için değil, bölgedeki mazlum kardeşlerimiz için akrabalarımız için bu resmi görüp, kendinizi bu şuurla çelik gibi yetiştirmek zorundasınız."
Albayrak, bu ve benzeri programların manevi iklimleri, 780 bin kilometre karenin ötesine taşıyacak bir inanç ve şuurla, bu yüzyılın hem ülkenin hem de ümmetin yüz yılı yapacağını vurguladı.
"Biz kadere iman etmiş bir dinin mensuplarıyız" diyen Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz sadece ve sadece emrolunduğumuz seferi Allah'ın elinde olduğu galibiyetine teslim olmuş bireyler olarak, son nefesimize kadar iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak şuuruyla hareket etmek zorundayız. Onun için hepiniz bu güzel program vesilesiyle hatıralarınızı ve memleketinizden getirdiğinizi bütün bu yelpazeyi, İstanbul gibi onlarca isminin arasında benim en çok sevdiğim belki de Dersaadet'ten alacağınız bu güzellik ve mutluluğu coğrafyanıza götürüp, inşallah bu yüz yılın en güzel yüz yıl olması için bu mücadeleyi ortaya koymanız duasıyla hepinizi Allah'a emanet ediyorum."
Program, 2 aydır İstanbul'da kamp yapan öğrencilerin ilahiler okuması ve bir tiyatro oyunu sergilemesinin ardından sona erdi.
Yorumlar