Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini 12
yıllık bir süreyle sınırlı hale getiriyoruz. Şu anda seçilen üyeler
65 yaşını doldurana kadar görev yapıyor. Bunun yasalaşması halinde
Yargıtay ve Danıştay'a seçilen üyeler 12 yıl görev yapacak"
dedi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa'da bir otelde düzenlenen
Uluslararası Savcılık Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve iç hukukta
ortaya konulan kurallara azami derecede riayet edilmesi halinde
ülkede insan hakları tartışmalarının gündemde olmayacağını
belirtti.
Uygulamadan kaynaklı sorunların, yasalardan kaynaklanan sorunlardan
daha fazla olduğunu anlatan Bozdağ, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
esasında delilden şüpheliye, sanığa ulaşan bir felsefeyi
benimsediğini vurguladı.
Bozdağ, şöyle devam etti: "Önce delil toplayacak, sonra şüpheliye
soracaksınız. İşin başında şüpheliyi çağırıp ona sorduğunuzda
delilleri toplama imkanınız da kayıyor. Sorduğunuz sorulara göre
sizin niyetinizi, hedefinizi gören şüpheli yanınızdan çıktıktan
sonra delilleri kaybedebiliyor veya ulaşacağınız kişilere daha önce
ulaşıp gerçeğin ortaya çıkmasına engel olabiliyor. Onun için
soruşturma sürecinde madem ki delilden şüpheliye giden bir
müessese, o zaman bunun doğru bir şekilde uygulanması ve son
tahlilde şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması daha önemli.
Böylelikle kişilerin damgalanmasının, lekelenmesin de önüne geçmiş
oluruz. Belki elde edeceğimiz deliller şüpheliyi hiç çağırmamamızı
gerektiren bir sonuç ortaya çıkarabilir. O zaman hiç çağırmadan o
dosyayı kapatabilmeliyiz."
Herhangi bir suç isnadıyla savcılığa çağrılan kişinin daha sonra
berat dahi etse bile çok ciddi lekenlenme sorununun ortaya
çıktığını ifade eden Bozdağ, soruşturmaları yürüten cumhuriyet
savcılarının, insanların lekelenmeme hakkına azami saygı göstermesi
gerektiğine işaret etti.
"2015 YILINDA 790 BİN 639 BERAAT KARARI"
Bakan Bozdağ, geçen sene 3 milyon 542 bin 162 dosyanın ilk kez
cumhuriyet savcılıklarına itikal ettiği bilgisini verdi. Bunlardan
43 bin 691'inde dava açılmasının ertelendiğini, 1 milyon 723 bin
268'inde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini
vurgulayan Bozdağ, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen
kararlara itirazın ise 75 bin olduğunu aktardı.
Bozdağ, bunun büyük bir başarı olduğuna işaret ederek, "1 milyon
723 bin 268 dosyada takipsizlik kararı veriyorsunuz, bunun sadece
75 binine itiraz var. Bu itirazlardan da 8 bin 848'i kabul
ediliyor. Demek ki kovuşturmaya yer olmadığı kararlarındaki isabet
oranı çok çok yüksek. Bu noktada bütün cumhuriyet savcılarını
tebrik ediyorum. İddianame düzenlenen dosya sayısı 1 milyon 102 bin
724. İade edilen iddianamelerde, 27 bin 403 dosya var. Bin 74
dosyanın ikiden fazla iddianamesi iade edilmiş. Bu, iyi bir şey
değil" dedi.
Temyiz yoluna giden dosyaların da önemli olduğuna değinen Bozdağ,
ceza mahkemelerinin yargılaması sonucu verilen beraat kararları
bakımından 284 bin 762 dosyanın, beraat verilmiş olmasına rağmen
temyiz edildiğini belirtti.
Bozdağ, 505 bin 877 dosyanın ise temyiz edilmediğine dikkati
çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu demektir; temyiz edilmeyen
kararlarda isabet oranı daha yüksek. Mahkemeler karar vermiş ve
taraflar bunu temyize taşımamış. Bu son derece önemli ama
baktığınızda 284 bin 762 dosyanın beraat kararı verilmesini de
cumhuriyet savcılarımızın değerlendirmesi lazım. Normalde dava
konusu olmayacak konular dava konusu edilmiştir. Toplamda tam 790
bin 639 beraat kararı var. 1 milyon 102 bin 724 iddianame var. Bu
iddianamelerden 790 bin 639'u beraat. Bu iyi bir karne değil.
Beraat oranlarının yüksek olması son derece önemli bir husus. Öte
yandan, mahkumiyet kararlarında da ayrı sonuçlar var. İddianamede
vasıflandırılan suçtan değil de başka bir suçtan mahkumiyet, daha
sonra mahkumiyet bozma ve beraatla neticelenme oranlarına
baktığımızda buralardaki sonuçların olumlu kanaatler ortaya
koymamızı engellediğini görüyoruz."
Beraat oranlarının yüksek olmasının, soruşturma süreçlerindeki
etkili bütün delillerin toplanmasını kapsayan bir soruşturmanın tam
anlamıyla yapılmamasından veya açılmaması gereken bir davanın
iddianameye dönüştürülüp açılmasından kaynaklandığını belirten
Bozdağ, "(Nasılsa delillerin takdiri mahkemeye aittir) diyerek
gönderiyorsunuz. Şüpheli yaptığınız insanı sonra da sanık
yapıyorsunuz, sonra da beraat ediyor. Bu fevkalade yanlış bir
durum. Onun için cumhuriyet savcılarımızın bu konudaki lekelenmeme
hakkına saygı ve buna riayet konusuna azami dikkat etmeleri, son
derece önemli" ifadesini kullandı.
"MASUMİYET İLKESİ KARNESİ İYİ DEĞİL"
Bozdağ, esasa kaydedilir ya da etmez, insanları şüpheli noktasına
koyan sakat uygulamaya son veren bir adımın atılması gerektiğini
anlattı.
Lekelenmeme hakkının yanı sıra masumiyet ilkesini koruma ve
kollamanın da temel vazifelerden biri olduğunu, açılmaması gereken
bir davayı açmanın masumiyet ilkesini çiğnemek anlamına geldiğini
vurgulayan Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:
"İnsan onurunu korumak, anayasadaki masumiyet ilkesine riayet
etmek, en önemli vazifemiz. Türkiye'de açılan iddianamelerle
verilen mahkumiyet kararlarının birbirine yakın olması fotoğrafı
ortaya çıkarsa o zaman 'Lekelenmeme hakkına da masumiyet ilkesine
de tam uyuluyor' diyebiliriz. Şu anda bu konularda karnemizin iyi
olmadığını ifade edebilirim. Bu karneyi ancak cumhuriyet savcıları
iyileştirebilir. Bizim bunları iyileştirme noktasında hükümet
olarak yapacağımız ne varsa biz, sizin emrinizdeyiz. Savcılar hakim
değil; hakim savcı değil. Savcı, 'Bu, şu suçu işlemiştir, delilleri
budur. Şu maddelere göre cezalandırılır' diyor. Bu iddiada bulunan
kişi tarafsız olabilir mi? Resmen suçluyor, cezalandırmayı talep
ediyor. Cezalandırılması için bütün delilleri toplayıp dosyaya
koyuyor. Yargılama sürecinde de ceza alması için mahkemeyi takip
ediyor. Mahkemede sanık avukatların savunmasına karşı delilleri ve
ilave görüşlerini ileri sürüyor. Sonra diyoruz ki 'Savcı bağımsız.'
Bu konudaki bağımsızlık tartışmamızı herkesin şapkasını önüne koyup
ciddi bir şekilde yapması gerektiğine inanıyorum."
"İDDİANAMENİN İADESİ MÜESSESİ İŞLETİLSE PEK ÇOK SORUN
ÇÖZÜLEBİLİR"
Adalet Bakanı Bozdağ, Türkiye'nin adli kolluk ile savcılar
arasındaki ilişkileri yeniden dizayn etmesi, savcıların gerçek
sahibi olarak bütün soruşturma süreçlerine hakim ve egemen olması
ve kolluğun savcının talimatı dışında iş yapmamasının hukuk
devletini güçlendirme bakımından çok önemli olduğunu aktardı.
Hükümet olarak, adli kolluk müessesinin dünyadaki örnekler
incelenmek suretiyle Türkiye'de geniş anlamda hayata geçirilmesinin
gerekliliğine inandıklarına işaret eden Bozdağ, şu ifadeleri
kullandı:
"Hukukta yer alan iddianamenin iadesi müessesesi fazlaca
işletilmiyor. Bu müesseseyi iyi işletebilmiş olsak pek çok sorun
çözülebilir. Maalesef Yargıtayın verdiği bazı kararlar,
iddianamenin iadesi müessesini doğmadan öldürmüş. Yargıtayın
kanunun amacına uygun bir içtihat değişimine gitmesi son derece
önemli. Yargıtayın iddianamenin iadesine ilişkin verdiği kararlarda
ortaya koyduğu kıstaslar, Ceza Mahkemesi Kanunu'nun ortaya koyduğu
kıstaslara hiç şek şüphem yok, aykırı. Bunun değişmesi, son derece
önemli. 'Aykırı' dediğim için hemen 'Bakan yargıya müdahale ediyor'
demeyin. Aykırı olan bir şeye 'aykırı' demek, yanlış olan bir şeyin
düzeltilmesini talep etmek, herhangi bir müdahale anlamına
kesinlikle gelmez."
Bozdağ, uzlaşma müessesinin de iyileştirilmesi gerektiğini, bu
müessesenin etkin ve başarılı bir şekilde uygulanmasının önündeki
engelleri çözme kararı aldıklarını ve hukuktaki yeni müesseseleri
uygulama konusunda çekingen davranmamak gerektiğini bildirdi.
İstinaf Mahkemelerinin 20 Temmuz'da 7 yerde hayata geçeceğini ve bu
sayının daha sonra 15'e çıkarılacağını hatırlatan Bozdağ, bu
mahkemelerin adaletin hızlı ve doğru tecellisine katkı
sağlayacağına ve vatandaşın yargıya güvenini artıracağına dikkati
çekti.
YARGITAY VE DANIŞTAYI'DA 12 YIL SINIRI
Yargıtay ve Danıştay'daki üye ve daire sayısını azaltma kanun
çalışmasını tamamladıklarını belirten Bozdağ, "Yargıtay ve Danıştay
üyeliklerini 12 yıllık bir süreyle sınırlı hale getiriyoruz. Şu
anda seçilen üyeler 65 yaşını doldurana kadar görev yapıyor. Bunun
yasalaşması halinde Yargıtay ve Danıştay'a seçilen üyeler 12 yıl
görev yapacak. Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilenler de 12 yıl
görev yapmaktadır. Dolayısıyla yüksek yargıda uyum sağlamak
maksadıyla böyle bir adım atma kararı aldık" diye konuştu.
Bozdağ, İstinaf Mahkemeleri faaliyete geçene kadar Yargıtay ve
Danıştayın ellerindeki dosyaları karara bağlamaları için iki yıllık
geçiş süresi öngördüklerini bildirdi. Bu sürede daire sayılarının
mevcut haliyle devam edeceğine değinen Bozdağ, "Bunlarla ilgili
kararı Yargıtay ve Danıştay'ın başkanlık kurulu verecektir.
Dosyalar azaldıkça kararları kendileri alacak ama iki yılın sonunda
daire sayıları, yeni kanunda belirtilen rakama gelmiş olacak. Üye
sayıları için de ayrıca tedrici bir geçişi bu yasada öngördük"
ifadesini kullandı.
Terör ve anayasal suçlarla ilgili yaşanan ciddi sorunlar olduğuna
işaret eden Bozdağ, bundan sonra tek usul uygulanacağını, hangi suç
olursa olsun şu andaki ceza mahkemesi usulünün uygulanacağını
vurguladı.
"Şu aşamada pek çok yerden anayasal suçlarla ilgili soruşturma
yetkisinin il savcılıklarına verilmesi konusunda cumhuriyet
savcıları tarafından talepler iletilmekte" diyen Bozdağ, bunun
değerlendirilebileceğini sözlerine ekledi.
Törene, Adalet Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, Adalet Bakanlığı
Müsteşarı Kenan İpek, Bursa Valisi Münir Karaloğlu ile diğer
davetliler katıldı.
Bakan Bozdağ, tören sonrası Bursa Adalet Sarayı'na geçti. Bu
ziyaret, basına kapalı gerçekleşti.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar