"Uluslararası Selefilik Konferansı" başladı
- Arap ve Uluslararası İlişkiler Forumu Genel Müdürü Muhammed el-Ahmeri: - "Selefilik sadece İslami selefilik değildir ve farklı selefilikler ortaya çıkmıştır. Biz iki selefi hareketle karşı karşıyayız. Genelde yabancı ve Batı selefiliği veya Doğu selefiliği, bu iki selefilik bizim geleceğimizi kurtarmayacak ve bizim sorunlarımıza çözümler bulamayacaktır" - "Bu iki selefi hareketin iyi yönlerine bakmak belki bizi bir reform hareketine götürecektir ve kendi halimizi ıslah için bir yol oluşturabileceğiz bu anlamda" - "Selefilik her zaman geçmişi kutsamayı öngörür ve buradan yola çıkarsak, iki selefiliği de karşılaştıracak olursak ikisi de bizim geleceğimize ışık tutamayacak kadar acizdir"
İSTANBUL (AA) - Arap ve Uluslararası İlişkiler Forumu Genel Müdürü Muhammed el-Ahmeri, "Selefilik sadece İslami selefilik değildir ve farklı selefilikler ortaya çıkmıştır. Biz iki selefi hareketle karşı karşıyayız. Genelde yabancı ve Batı selefiliği veya Doğu selefiliği, bu iki selefilik bizim geleceğimizi kurtarmayacak ve bizim sorunlarımıza çözümler bulamayacaktır." dedi.
Arap ve Uluslararası İlişkiler Forumu'nun Elite World Europe Hotel'de düzenlediği Uluslararası Selefilik Konferansı başladı. Konferansın açılışında konuşan Ahmeri, selefiliğin meşrep olarak ihya okullarında meşreplerinden daha farklı bir olgu ortaya koyduğunu söyledi.
Ahmeri, ümmetin belki geleceğiyle ilgili araştırma ve tahminler yürüten bir akademik topluluk olarak gelecek üzerine çalışmayı daha uygun bulduklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Selefilik sadece İslami selefilik değildir ve farklı selefilikler ortaya çıkmıştır. Biz iki selefi hareketle karşı karşıyayız. Genelde yabancı ve Batı selefiliği veya Doğu selefiliği, bu iki selefilik bizim geleceğimizi kurtarmayacak ve bizim sorunlarımıza çözümler bulamayacaktır. Selefilik iki yönlü bir akıma dönüşmüştür. Batı selefiliği aslında geçmişle övünmek ve geçmişi ön plana koymak, Doğu selefiliği ise aynı şekilde, aynı mantıkla eski tarihi selefilikle, geçmişle övünmeyi ön plana koymaktadır. Aslında bazı yalakalar, Batı ülkelerine yaranmayı düşünenler veya Doğu'da Arap rejimlerine yaranmayı isteyenler kendi ülkelerindeki selefiliği aslında kabul etmeyip ve kendisini selefi olarak tanımlamayıp aslında selefiliğin tam özünü yapmış ve bu anlamda yürütmüş olmaktadır."
"Biz iki selefiliği karşılaştıracak olursak sadece kötü yönleri
değil aynı zamanda iyi yönleri de var." diyen Ahmeri, bu iki
selefiliğin iyi yönlerine bakıp kendi lehlerine çevirebilmeleri
gerektiğini vurguladı.
Muhammed el-Ahmeri, "Bu iki selefi hareketin iyi yönlerine
bakmak belki bizi bir reform hareketine götürecektir ve kendi
halimizi ıslah için bir yol oluşturabileceğiz bu anlamda." diye
konuştu.
Ahmeri, şunları kaydetti:
"IŞİD veya diğer örgütleri ele alacak olursak görüyoruz ki onlar
aslında kafalarındaki ütopik İslam'ı, geçmişle özdeşleştirdiği
İslam'ı bugüne uygulamaktansa o günkü şartlarıyla yaşamayı tercih
etmişlerdir ve bu gayet hayalle bağdaştırabileceğimiz bir tutumdur.
Şimdi kendisi Batı'dan veya İslami tarihten geçmişte olan mevzuları
bugüne uyarlamaktansa o günkü şartlara göre bugünü uyarlamayı
düşünmektedir ve müesseselerin bu arada toplumsal davaları da bu
şekilde açıklamaya çalışmaktadırlar.
Batı selefiliğinde özellikle laiklik selefiliğinde mesela
Fransız şair ve müfekkir Voltaire'in bir konudaki fikrini esas ve
referans göstererek bugünkü bir olayı açıklamaya çalışmaktadırlar.
Bu anlamda selefilik sadece Doğu'da İslami referanslarla değil aynı
zamanda Batılı selefilik dediğimizde geçmişte bu fikri akımların
oluşturucularının referans gösterildiği bir akım olarak ortaya
konmuştur. Mezhebi olarak tanımlayacak olursak bu mezhebe tabi
olanlar genelde mezheplerini kutsallaştırmışlardır. Kendileri bu
anlamda bilinç kavramlarını açıklamaktan uzakta kalmışlardır. Bu
kapalı döngüler içerisinde aslında küçük daireler halinde başlayıp
genişlemişler."
Ahmeri, gerek Batılı selefilik gerekse İslami selefiliği kendi
durumlarına nasıl çevirebileceklerinin yollarını düşünmeleri
gerektiğini aktararak, selefiliğin içinden veya dışından
olunduğunda mesela herhangi bir selefiliğin meşrebine, okuluna
mensup olunduğunda farklı mevzuların, meşreplerin görülemeyeceğini
belirtti.
- "Selefilik her zaman geçmişi kutsamayı öngörür"
İslam'ın en önemli mesajının ahlaki değerler üzerinde durması
olduğuna dikkati çeken Ahmeri, ama selefiliğin bu anlamda farklı
esasları temel aldığını ve modern insanın bütün bu olaylardan ve
meşrepleri aynı potada eriterek bu anlamda bir modern fikir ortaya
koymaya çalıştığını dile getirdi.
Ahmeri, geçmişi kutsallaştırmanın sadece Doğu için değil Batı
için de aynı olduğunu kaydederek, "Selefilik her zaman geçmişi
kutsamayı öngörür ve buradan yola çıkarsak, iki selefiliği de
karşılaştıracak olursak ikisi de bizim geleceğimize ışık
tutamayacak kadar acizdir. Neden? Çünkü geçmişte takılı kalmış ve
oradaki olguları, referansı gösteren ve orada sadece kendisini
destek veren olayları referans gösteren ve onun üstünde duran
fikirlerdir. Dolayısıyla geleceğimiz için bize çözümler
sunmamaktadırlar." ifadelerini kullandı.
Günümüzün fikri akımlarına bakarsak birçok fikri akımın ortaya
çıktığını balirten Ahmeri, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şimdi herhangi bir laik ülkenin bir başkanı çıkıp 'Ben Müslümanları kendi ülkemde istemiyorum.' diyebiliyor. Bu nasıl bir laikliktir? Dolayısıyla Müslüman selefi de kendi toplumunun içerisindeki mesela olguları da okuyamayabiliyor. Mesela Yahudilikle iligili de orada bir ırkçı ülke ortaya çıktı. Bu anlamda başka fikirleri reddeden bir ülke var ve bunu normal karşılayabiliyorlar."
Yorumlar