Uluslararası Medeniyet Şurası

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) - "DEAŞ'a karşı en büyük mücadeleyi veren ülke biziz. Ve bu mücadelemizi verirken de DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylüyoruz. Tüm uluslararası toplantılarda, İslam ülkeleriyle yaptığımız görüşmelerde DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylüyoruz. Ama bunlara bunu anlatamıyorsunuz ve ne yazık ki Müslümanı Müslümana bunlar kırdırıyor. Ücretsiz silahları da veriyorlar. Biz savunmak için paramızla silah istiyoruz, bize silah vermiyorlar. Böyle garip bir dünyanın içerisindeyiz" - "Amerika'da Sayın Trump bakıyorsunuz Müslümanlara 'terörist' ifadesini kullanıyor. 'Bak böyle bir şey yok' dediğimizde de savunamıyor. Hadi buyur, Myanmar'da bazı Budistler terörist olarak Rohingya Müslümanlarını öldürdüler. Peki Budistlerle ilgili aynı şeyi söyleyebiliyorlar mı? Yok. Niye? Onlar yoga yapıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Hristiyan teröristler için böyle bir şey söylüyorlar mı? Yahudi teröristler için böyle bir şey söylüyorlar mı? Yok. Varsa yoksa 'İslami terör' diyorlar. Defaatle anlatıyoruz, olamaz" - "Dünya 5'ten büyüktür' itirazımız, adalete çağrı boyutuyla aynı zamanda bir medeniyet çığlığıdır. Ne demek dünya 5, olur mu böyle bir şey? İkinci Dünya Savaşı'nın şartları bir kenarda, bugünün şartları bir kenarda. 5 ülke dünyanın kaderini belirliyor. Onların dudaklarından ne dökülürse netice o. Böyle bir şey olamaz. İkinci Dünya Savaşı geride kaldı. Bugün başka bir dünya var. Bütün hadiseler güncellenirken, siyasetin bu noktadaki kaderinin güncellenmesi gerekir"

Google Haberlere Abone ol
Uluslararası Medeniyet Şurası

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, DEAŞ'a karşı en büyük mücadeleyi veren ülke olduğunu ve bu mücadeleyi verirken de DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylediklerini belirterek, "Tüm uluslararası toplantılarda, İslam ülkeleriyle yaptığımız görüşmelerde DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylüyoruz. Ama bunlara bunu anlatamıyorsunuz ve ne yazık ki Müslümanı Müslümana bunlar kırdırıyor. Ücretsiz silahları da veriyorlar. Biz savunmak için paramızla silah istiyoruz, bize silah vermiyorlar. Böyle garip bir dünyanın içerisindeyiz." dedi.

Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi'nde düzenlenen Uluslararası Medeniyet Şurası'nın açılışında, Müslümanlar'ın kendi medeniyetlerinin derinliğinin ne derece farkında olduğunu, ne derece buna uygun hayat yaşandığını sordu.

"Medeniyetlerin inşasında bilgi kadar eylemin de etkili olduğu bir gerçekse, medeniyetlerin gerilemesinin sebebi de aynı demektir. Öyleyse Müslümanlar olarak medeniyetler tartışmalarında önce kendimizi sigaya çekmemiz gerekiyor." diyen Erdoğan, hangi medeniyetin, hangisinin önünde ya da arkasında olduğu tartışmasının hakikatin değil, algıların tartışması olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kendi eksiklerimizi, diğer medeniyetlerin eksiğinin, fazlasının arkasına sığınarak kapatma yoluna gidemeyiz. Sorgulamayı kendimizden başlatmaz, tüm suçu karşımızdakilere yüklersek içinde bulunduğumuz pasif daireden çıkamayız." şeklinde konuşarak, şunları kaydetti:

"Atalarımızın dediği gibi, yitik kaybedildiği yerde aranır. Bizim de yapmamız gereken budur. Medeniyetimizin, tüm insanlığın gönlünde ve kafasında yeniden hak ettiği yere gelmesi için öncelikle mecramızı doğru belirlememiz gerekiyor. İslam medeniyetinin, tasavvuf, ilim ve tefekkür olarak ifade edebileceğimiz mecralarını sağlıklık bir yola koymadan, diğer alanlarda arzu ettiğimiz mesafeyi katedemeyiz. Allah'ın hepimize şah damarımızdan daha yakın olduğu gerçeği, gerçi birileri tabii, birisini 'şah damarından bize daha yakın' diye tanımlıyor ama bunu da bilmemiz lazım. Onlar da tabii şirk içinde ama bu da Pensilvanya'da, o da ilginç. Nerede, neler, nasıl, tezgahlanıyor, nasıl üzerimizde oyunlar oynanıyor bunu çok iyi bilmemiz lazım. İşe biraz da buradan başlamamız lazım.

Müminin yitik malı olan ilmi aramak zaten hepimizin başlıca vazifesi. Tefekkür ise tüm bu manevi ve maddi yolları açık tutmanın, daima daha ileriye gitmenin vasıtasıdır. Medeniyetin maddi unsurları olan sanat, estetik ve kültür işte bu iklimde neşet eder, gelişir, yükselir. Üstat ne diyor, 'Sanat Allah'ı aramakmış meğer.' Biz sanata böyle bakıyoruz. Görüldüğü gibi medeniyetimizi ihya etmenin yolunu başka bir yerde değil, doğrudan kendimizde aramalı, bunun için de aklımıza ve muhakememize sahip çıkmalıyız. Nasıl aklı ve muhakemesi olmayan insan, dinen mazur sayıldığı için mükellefiyetlerinden muaf tutuluyorsa, aklını ve muhakemesini de başkasının emrine verinin de ne dini ne medeniyeti kalır."

- "Medeniyet konusunda fikri olmayan taklide teslim olmak zorundadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'de defalarca "Akletmez misiniz" ikazının yapıldığını dile getirerek, "Rabbimiz böyle soruyor. Rabbmizin çağrısına uyduğumuz ölçüde medeniyetimizin yükselişinin yollarını da aydınlatmış oluruz." dedi.

Medeniyetin, tıpkı bir yapboz gibi birbirlerine benzer gözükseler de her biri farklı olan çok sayıda parçadan oluştuğunu aktaran Erdoğan, bu parçaların bir kısmına sahip olmanın tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi.

Erdoğan, tamamının bir araya gelmesiyle o büyük terkip ve muhayyilenin şekillenebileceğini aktararak, şöyle devam etti:

"Bu öyle bir tasavvurdur ki ciltler dolusu kitaba sığmaz ama bir gönülde ve zihinde tüm cesametiyle tecessüm edebilir. Medeniyet konusunda fikri olmayan taklide teslim olmak zorundadır. Bugün İslam dünyasının yaşadığı en büyük sorunlardan biri de budur. Kendi medeniyeti konusunda hayali olmayanın, derdi olmayanın başka hiçbir konuda da iddiası da olamaz. Bizim böyle bir derdimiz var. Ecdadımızın da böyle bir derdi vardı. Öyle ki Osmanlı çökmek üzere olduğu dönemde dahi dünyanın dört bir yanında medeniyet davasına hayat verecek hamleler yapmaktan geri durmamıştır. Sultan Abdulhamid-i Sani'nin Japonya'dan Hindistan'a, Avrupa'dan Rusya içlerine kadar gönderdiği elçilerin kurduğu Hamidiye Medreselerinin hayata geçirdiği projelerin etkileri bugün dahi devam ediyor."

- "İslamofobi, sürekli tahrik ediliyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, dört bir yandaki tüm mazlumlara, mağdurlara el uzatmasının da kadim medeniyet anlayışının bir tezahürü olduğunu ifade etti.

Hayata geçirmeye çalıştıkları "hayra çağırmayı, iyiliği teşvik etmeyi, kötülüğü engellemeyi" esas alan dış polika anlayışının izahının da medeniyetlerine sımsıkı sarılmak olduğuna dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dünya 5'ten büyüktür' itirazımız, adalete çağrı boyutuyla aynı zamanda bir medeniyet çığlığıdır. Ne demek dünya 5, olur mu böyle bir şey? İkinci Dünya Savaşı'nın şartları bir kenarda, bugünün şartları bir kenarda. 5 ülke dünyanın kaderini belirliyor. Onların dudaklarından ne dökülürse netice o. Böyle bir şey olamaz. İkinci Dünya Savaşı geride kaldı. Bugün başka bir dünya var. Bütün hadiseler güncellenirken, siyasetin bu noktadaki kaderinin güncellenmesi gerekir. Ve bu 5 ülkenin şöyle kimlerden oluştuğuna baktığınız zaman, orada bir tane Müslüman ülke yok. Niye orada Müslüman ülke yok? Ve dünyadaki tüm kıtalar orada temsil edilmiyor. Asya, Avrupa, Amerika. Diğer kıtalar nerede? Yok ve şu anda niçin Irak, Suriye çözülmüyor? Acaba niçin Rohingya Müslümanlarının sorunu çözülmüyor? Myanmar niçin halledilmiyor?

İslamofobiya sürekli tahrik ediliyor. Amerika'da Sayın Trump bakıyorsunuz Müslümanlara 'terörist' ifadesini kullanıyor. 'Bak böyle bir şey yok' dediğimizde de savunamıyor. Hadi buyur Myammar'da bazı Budistler terörist olarak Rohingya Müslümanlarını öldürdüler. Peki Budistler ile ilgili aynı şeyi söyleyebiliyorlar mı? Yok, niye? Onlar yoga yapıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Hristiyan teröristler için böyle bir şey söylüyorlar mı? Yahudi teröristler için böyle bir şey söylüyorlar mı? Yok. Varsa yoksa 'İslami terör' diyorlar. Defaatle anlatıyoruz, olamaz. DEAŞ'a karşı en büyük mücadeleyi veren ülke biziz. Ve bu mücadelemizi verirken de DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylüyoruz. Bunu çok açık, net tüm uluslararası toplantılarda, İslam ülkeleriyle yaptığımız görüşmelerde DEAŞ'ın İslam'la alakası olmadığını söylüyoruz. Ama bunlara bunu anlatamıyorsunuz ve ne yazık ki Müslümanı Müslümana bunlar kırdırıyor. Ücretsiz silahları da veriyorlar. Biz savunmak için paramızla silah istiyoruz, bize silah vermiyorlar. Böyle garip bir dünyanın içerisindeyiz. Adalet? Ben de adaleti arıyorum. Yok. Merhamet bunlarda hiç yok."

- "Niye söylemiyorsun Türkiye'yi?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 toplantısında enteresan bir olay olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Sayın Trump dedi ki 'Dünyada en çok -donörler toplantısında- en az gelişmiş ülkelere yardım yapan biziz.' dedi. Bizden de hiç bahsetmedi. Ben o arada OECD raporlarını istettim arkadaşlardan o geldi. Dünyada şu anda Amerika birinci sırada gözüküyor. Biz ikinci sırada gözüküyoruz, İngiltere üçüncü sırada gözüküyor. Fakat milli gelire oranla baktığımızda Türkiye birinci sırada, Amerika ikinci sırada gözüküyor. Niye söylemiyorsun Türkiye'yi? İşlerine gelmiyor. Çünkü biz 'veren el alan elden hayırlıdır' diyerek bu yola çıktık. Onun için de nerede bir masum, mağdur, mazlum varsa biz oraya uzanıyoruz. Bundan sonra da uzanmaya devam edeceğiz. Biz tüm gücümüz ve imkanlarımızla yakın ilişki içinde olduğumuz geniş coğrafyada, ecdadımızın medeniyetimiz adına ektiği tohumların fidan haline dönüşmesi için çalışıyoruz. Sadece bununla kalmıyor aynı zamanda gelecek nesiller için de yeni tohumlar bırakıyoruz. Gittiğimiz her yerde çok büyük itibar görüyoruz halktan, idarecilerden değil. Bizim için de aslolan zaten o. Gönülden gelen bir sevgiyle kucaklanıyorsak bu bizim için yeterlidir."

(Sürecek)

Yorumlar