TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Özilhan, "Yeni anayasa farklılıklarımızla birlikte bir arada yaşamamız için bir çerçeve sunmalıdır. Herkes bunun için üstüne düşen fedakarlığı yapmalı"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare
Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, yeni anayasa hazırlıklarında
uzlaşının önemine dikkati çekerek, "Yeni anayasa farklılıklarımızla
birlikte bir arada yaşamamız için bir çerçeve sunmalıdır. Herkes
bunun için üstüne düşen fedakârlığı yapmalı." dedi.
Özlihan, TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda yeni
anayasaya ilişkin beklentilerini dile getirdi.
Siyasette yaşanan gelişmeler neticesinde hazırladığı konuşma
metnini değiştirdiğini anlatan Özilhan, "Geçen haftadan beri siyasi
belirsizlik bir kez daha gündemimizde ilk sırayı işgal etti. Fakat
şu anda en büyük belirsizlik hükümette yer alacak isimlerin kimler
olduğu değil, tabi ki Türkiye hükümetsiz kalmayacak, önemli olan
Türkiye'de demokratik sistemin sağlıklı bir şekilde işleyişine
devam etmesidir." ifadelerini kullandı.
"Belirsizliği ve puslu havayı kurtlar sever" diyen Özilhan,
Türkiye'de yaşanan sürecin sonunda belirsizliğin sona ermesi
gerektiğini ifade ederek, "Dileğimiz içinden geçmekte olduğumuz bu
sürecin sonunda 21. yüzyıl Türkiye'sine yakışır bir anayasaya
kavuşmamızdır. Kurumların iyi ve etkin çalıştığı sistemde
kurumların başında kimin olduğu önemsizleşir. Öyle ki isimler
değişse de naçiz bedenler bir gün toprak olsa da, oluşturulan
modelin gücü sayesinde kurumlar dimdik ayakta kalır." diye
konuştu.
- "Yeni anayasa kavgayı artırmaya değil beraberliği artırmaya
hizmet etmeli"
Özilhan, dünyada yeni yönetim modellerini kabullenemeyen şirket
yöneticileriyle siyasetçilerin yerlerini koruyamadığını anlatarak,
"Belli ki yeni karşısında eski günlerin hastalıklı yönlerini
korumaya çalışanlar tasfiye oluyorlar. Oysa aldıkları önlemlerle
safralarını atıp saflaşanlar o değişimden daha kuvvetli gelişmiş ve
büyümüş olarak çıkıyorlar. Dileğimiz ülke olarak bu büyük değişim
ve dönüşüm sürecine ayak uydurmamız, bu türbülansın sonrasında
ülkemizin artık yukarıya doğrusu tırmanmaya başlaması." ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin ekonomik sistemini demokratik bir yapı içerisinde
yukarıya taşımak için yeni bir toplumsal sözleşmeye gereksinim
duyulduğunu aktaran Özilhan, şöyle devam etti:
"Modern dünyada anayasaların özellikleri bellidir. Evrensel
normlara uygun olmayan bir çerçeve uzun vadede sıkıntı getirir.
Laiklik, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü ve hukukun
üstünlüğü ilkelerini tartışma dışı bırakmalıyız. Uzun vadeyi
düşünerek hareket etmek, temel ilkeler üzerinden yaklaşmak ve hukuk
devletini tartışmasız biçimde tesis etmek günün sonunda herkes
açısından daha hayırlı olacaktır.
Güncel sorunu çözmek için siyasi sistem ve toplumsal hayatı
düzenleyen kurallarla oynamanın uzun vadeli sonuçları her zaman
hüsran olmuştur. Bir bumerang gibi dönüp kısa vadeli çıkarı uğruna
sistemin çarklarına çomak sokanları vurmuştur. Yeni anayasa
tartışmalarına da bu açıdan yaklaşmalıyız. Yeni anayasa kavgayı
artırmaya değil beraberliği artırmaya hizmet etmelidir. Yeni
anayasa farklılıklarımızla birlikte bir arada yaşamamız için bir
çerçeve sunmalıdır. Herkes bunun için üstüne düşen fedakârlığı
yapmalı. Görünürdeki zorlulara rağmen sorunları çözme noktasından
hiç de uzak değiliz. Tarihimiz huzur içinde beraber yaşamamızı
sağlayacak yeni bir sözleşme yapabileceğimizi söylüyor. Yurdumuz
medeniyetler beşiği olarak biliniyor."
- "Siyasi partiler, gün birlik beraberlik günüdür"
Özilhan, Anayasada Türk tipi bir modelin ancak zaman içinde mümkün
olabileceğini aktararak, "Masa başında hazırlanan bir model olsa
olsa sosyal mühendislik olur. Tecrübeyle biliyoruz ki sosyal
mühendislik uzun vadede mutlaka geri teper. Dolayısıyla bizim için
en iyi, en uygun yönetim modelini geliştirmek için hepimiz hep
birlikte yapmalıyız. Bir kez üzerinde anlaştıktan sonra hiç
şüphesiz yerli ve milli olacaktır." diye konuştu.
Özilhan, Türkiye'deki sorunları çözmesi gereken parlamentonun
kendisinin sorunlar içinde kaldığını belirterek, siyasi partilere
terör karşısında birlik ve beraberlik çağrısı yaptı.
Özilhan, şöyle devam etti:
"Siyasetin tempolu çok hızlı ama bu tempo şehitlerin acısını
unutturamıyor. Üst üste gelen şehit haberleri yüreklerimizi
dağlıyor. Daha fazla beklemeye takatimiz kalmadı. Bütün
partilerimize çağrıdır. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Zaman
uzlaşma zamanıdır. Parlamentodaki milletvekillerinin temsilcisi
oldukları halka sorunları çözme kapasitesinde olduklarını
göstermenin sırası gelmiştir. Vurdumduymazlık, bezginlik ve
yılgınlık yapabileceğimiz en büyük hata olur."
-"AB'nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması
gerekir"
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes ise yılın ilk aylarında
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) daha önce öngörüldüğü kadar hızla
faiz yükseltmeyeceğinin anlaşılmasıyla başlayan hareketliliğin,
kısa vadeli sermaye akımları sayesinde Türkiye piyasalarında ılımlı
bir hava estirdiğini söyledi.
Buna Avrupa ekonomisindeki yavaş ama istikrarlı büyüme ve petrol
fiyatlarının düşüklüğü de eklenince Türkiye ekonomisinin makro
düzeyde yeni ve olumlu bir dengeye oturma imkanı bulduğunu aktaran
Başaran-Symes, "Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek
haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın,
yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hala risk olmaya
aday. Daha da önemlisi ekonomi son 4 yıldır büyüyor ancak
verimlilik hiç artmıyor. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla
etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli
kayıplar yaşanıyor ve sıkıntıların daha da derinleşmesi bekleniyor.
Turizmin Türkiye ekonomisinde onlarca sektörü de besleyen bir alan
olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını
öngörebiliyoruz." ifadelerini kullandı.
Başaran-Symes, AB ile vize konusundaki gelişmelere ilişkin ise
şunları kaydetti:
"Toplumumuzun uzun süredir beklediği ve aslında AB ile
ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize
zorunluluğunu kaldıracak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul
anlaşmasına eklenerek imzalandı. Avrupa Komisyonu raporuna göre
Türkiye bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın
ezici çoğunlunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada
gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir
başarıdır. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa
Parlamentosu, terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı
bir tutum takındı. Son iki günün gelişmeleri Türk vatandaşlarının
AB'ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması
ve dolayısıyla uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi
pürüzlerin sürdüğünü açıkça bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri
kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak
ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda
AB'nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması
gerekir."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar