"Türkiye'nin Balkanlar'daki derdi nüfuz değil barış"
- Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: - "Türkiye'nin Balkanlar'daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış, huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık. Bizim Balkanlarla ilgili başka bir gündemimiz olsaydı Türkiye çok daha farklı angajmanlara girerdi" - "Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüzyıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayesi anlatıldı. Başkalarının hikayesi sanki bizim hikayemizmiş gibi aktarıldı. Şimdi artık kendi hikayemizi bir yazmak zorundayız" - "(FETÖ) Dün Türkiye’de yaptıklarını bugün ve yarın sizin ülkelerinizde yapmaya teşebbüs edeceklerdir. Bundan en ufak bir tereddütünüz olmasın. Bunu sadece Balkanlar’da değil Afrika’da da yapmaya çalışacaklardır, Asya’da da yapmaya çalışacaklardır, başka ülkelerde de..."
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Türkiye'nin Balkanlar'daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış, huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık. Bizim Balkanlarla ilgili başka bir gündemimiz olsaydı Türkiye çok daha farklı angajmanlara girerdi." dedi.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) iş birliğinde 11 Balkan ülkesinden bilim adamı, akademisyen, din adamı, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve yabancı basın mensuplarının katılımıyla yapılan 2. Balkan Buluşması Green Park Otel'de devam ediyor.
Buluşmanın ikinci gününde "Balkanların Geleceği İçin Stratejik
Düşünme Çalıştayı" başlıklı etkinlik düzenlendi.
Kalın, burada yaptığı konuşmada, Balkanlar konusunda Türkiye'nin
"Balkanlar'da siyasi istikrarın sağlanması, ekonomik kalkınmanın
gerçekleştirilmesi, bir kültürel canlanış hareketinin başlatılması"
olmak üzere 3 temel önceliği olduğunu ifade etti.
Balkanlar'ın siyasi istikrar noktasında etkileri itibariyle
dikkatle izlenmesi gereken bir coğrafya olduğunu belirten Kalın,
dolayısıyla burada siyasi istikrar, barış ve huzurun sağlanmasının
sadece bölge için değil herkes için hayati öneme sahip olduğunu
vurguladı. Bu konuda iki tehlike olduğunu değinen Kalın, bunların
ilkinin mikro milliyetçilikler, ikincisinin de Balkan coğrafyasını
karıştırmak için dönem dönem yapılan dış müdahaleler olduğunu dile
getirdi.
Balkanlar'ın hak ettiği ekonomik kalkınma seviyesini henüz
yakalayamadığına dikkati çeken Kalın, bu noktada Türkiye olarak söz
konusu kalkınmayı geliştirmek için bölgede bir dizi projeyi
harekete geçirdiklerini dile getirdi. Türk yatırımcıları bölgeye
yatırım yapmaya teşvik ettiklerini ve dolayısıyla yüzlerce Türk
firmasının hemen her alanda Balkanlar'da faaliyet gösterdiğini
hatırlatan Kalın, bunu yeterli görmediklerini de vurguladı.
Türk bankalarının Balkanlar'da açtığı ofislerin önemine değinen
Kalın, bunların kredi sağlama konusunda ciddi rahatlama getirdiğini
ifade etti. Kredilerin oradaki girişimcilere gittiğini aktaran
Kalın, özellikle Türk bankaları üzerinden Balkanlar'da ekonomik
faaliyetleri güçlendirmeye devam edeceklerinin altını
çizdi.
Saraybosna-Belgrad karayolu projesinde fizibilite çalışmalarının
tamamlanma sürecinde olduğunu söyleyen Kalın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın bu otoyola "Balkan Barış Otoyolu" adını koyduğunu
belirtti. Kalın, yakın dönemde bu projeyi uluslararası ortaklarla
birlikte hayata geçireceklerini söyledi.
Güvenlik alanında iş birliği yaptıklarını kaydeden Kalın, birçok
Balkan ülkesinin güvenlik teşkilatına Türkiye tarafından eğitim
verildiğini belirtti. Kalın, uluslararası platformlarda Balkan
ülkelerini desteklemeye devam edeceklerine işaret etti ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikili ve heyetlerarası görüşmelerde,
uluslararası toplantılarda Kosova'nın tanınması konusunda her türlü
çabayı sarf ettiğini ifade etti.
İbrahim Kalın, Balkan ülkelerinin NATO şemsiyesi altına alınmasını desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
- "Çözüm, düzenin değişmesinde"
TİKA'nın gurur vesilesi olan restorasyon, yardım, tarım, destek,
kredi ve eğitim çalışmalarının Türkiye'nin Balkanlar'a uzattığı
yardım elinin önemli örneklerini oluşturduğunu anlatan Kalın,
Tiran'da inşa edilen Namazgah Camisi'nin de Balkanlar'ın gurur
vesilesi eserlerinden biri olacağı yönündeki temennisini dile
getirdi.
Bazılarının Türkiye'nin Balkanlar'daki etkisini artırmasından
rahatsızlık duyduğunu ifade eden Kalın, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin Balkanlar'daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış,
huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık.
Bizim Balkanlarla ilgili başka bir gündemimiz olsaydı Türkiye çok
daha farklı angajmanlara girerdi. Girdiği ilişkilerinde son derece
şeffaf, bütün tarafları eşit muhatap kabul eden bir yaklaşıma
sahiptir. Biz Türkiye olarak dünya sisteminden de adalet ve eşitlik
talep ediyoruz. Cumhurbaşkanımız 'dünya 5'ten büyüktür' dediği
zaman da bu dünya düzeninin adalet ve eşitlik üretmediğini, bu
yüzden acil sorunlara çözüm bulamadığını söylüyor. Çözüm nerede? Bu
düzenin değişmesinde. Ama bunun için kurumlardan önce zihinlerin
değişmesi gerekiyor. Bunun için de bizim bu konuları oturup
dünyanın egemen güçleriyle açık ve net bir şekilde konuşmamız
gerekiyor."
- "Artık kendi hikayemizi biz yazmalıyız"
Balkanlar'ın sadece bu coğrafyanın değil tüm Avrupa ve dünyanın entellektüel ve sanatsal manada en üretken coğrafyalarından biri olduğunun altını çizen Kalın, Balkan mimarisi ve sanatının çok ciddi bir birikiminin olduğunu ve şimdi bunu yeni bir nefesle canlandırıp dünyaya açma zamanının geldiğini ifade etti.
Az olmakla birlikte çok nitelikli, genç ve dünyaya açık bir Balkan nüfusu olduğunun altını çizen Kalın, "Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz, yüzelli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayesi anlatıldı. Başkalarının hikayesi sanki bizim hikayemizmiş gibi aktarıldı. Şimdi artık kendi hikayemizi biz yazmak zorundayız." diye konuştu.
Kalın, bu bağlamda, güncel siyasi çalkantıların ötesinde eğitim, kültür ve sanat alanında yapılacak yatırımların önem arzettiğini dile getirdi. Bu alanda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurgulayan Kalın, ruh ve gönül birliğinin yaratacağı birikimin dünya çapında eserler çıkartacağına yönelik inancını belirtti.
Türk ve Balkan sanatçıların bir araya gelerek ve daha fazla iş birliği yaparak hem geleneksel hem de modern sanat alanında çok güzel işler ortaya çıkarabileceğini vurgulayan Kalın, bu konuda artık maddi olarak bunların arkasında durabilecek güçte bir Türkiye olduğunu dile getirdi.
- “Müslüman kesimler iki defa kurban ediliyor"
Küresel savrulmanın yaşandığı bir dönemde dini eğitimin giderek daha büyük önem arz ettiğine değinen Kalın, İslam'ı lekelemek adına birtakım hareketlerin ortaya çıktığının görüldüğünü söyledi. Bu nedenle İslam dininin sahih mesajlarını öğretmenin büyük önem arz ettiğini, bu yapılmadığında teröristlerin din adına adım attığını iddia ederek İslam karşıtı çevrelere istedikleri malzemeyi verdiklerini kaydeden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müslüman kesimler iki defa kurban ediliyorlar, iki defa zarar
görüyorlar. Bu terör örgütlerinin en fazla zarar verdiği kesimler
yine Müslüman kesimler. Baktığınız zaman en çok Müslümanı
öldürmüştür bunlar. Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Somali’de ve
başka yerlerde bu yetmiyormuş gibi bunun yarattığı İslamofobi
dalgasıyla bu sefer Batı'da yaşayan, Avrupa’da, Balkanlar'da
yaşayan Müslümanların töhmet altında bırakıldığını görüyoruz. Ve
her seferinde Müslümanlar kendilerini izah etmek özür dilemek
mecburiyetinde bırakılıyorlar. Halbuki bizim bu konuda son derece
özgüvenli hareket etmemiz gerekiyor.”
Yahudilik ya da Hristiyanlık adına birileri terör eylemi
gerçekleştirdiğine, kimseye “dininiz adına özür dileyin”
denmediğini ifade eden Kalın, Müslüman dünya söz konusu olduğunda
ise herhangi bir terör eyleminin hemen bütün Müslümanlara mal
edildiğini dile getirdi.
Dini eğitim konusunda Türkiye ile Balkanlar arasında güçlü bir iş birliği olduğunu söyleyen Kalın, FETÖ ile mücadelenin de önemli olduğunu vurguladı.
- "FETÖ mensupları davalarından bütünüyle vazgeçmiş değil"
FETÖ’nün aslında DEAŞ’tan daha az tehlikeli bir örgüt olmadığını
ve dinin lekelenmesi, dini inancın tahrif edilmesi konusunda
verdiği zararın DEAŞ’ın verdiği zarardan daha az olmadığını ifade
eden Kalın, FETÖ mensuplarının davalarından hala bütünüyle
vazgeçmiş olmadıklarının altını çizdi.
Kalın, “FETÖ sadece Türkiye için değil, bulunduğu her yerde, herkes için tehdittir. Bunu özellikle Balkanlar'daki kardeşlerimizin çok iyi, açık ve net görmesi gerekiyor. Çünkü bunlar dini hizmet, diyalog, kardeşlik, merhamet kelimelerini kullanarak, bu kelimelerin arkasına sığınarak, büyük bir ihanet hareketi başlattılar ve derinden derine İslam’ın temellerini sarsacak sapıklıklara imza attılar. Bunlara karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
FETÖ’nün 20-25 yıldır Balkanlar'da varlık gösterdiğini ve
bulunduğu her yerde, her zaman tehdit olduğunu kaydeden Kalın, “Dün
Türkiye’de yaptıklarını bugün ve yarın sizin ülkelerinizde yapmaya
teşebbüs edeceklerdir. Bundan en ufak bir tereddütünüz olmasın.
Bunu sadece Balkanlar’da değil Afrika’da da yapmaya
çalışacaklardır, Asya’da da yapmaya çalışacaklardır, başka
ülkelerde de...” görüşünü paylaştı.
Kalın, FETÖ’nün sırtını kime dayadığını ve kimlerle iş birliği içinde olduğunun rahatça görüldüğüne işaret ederek, “Artık Balkanlar’da da FETÖ döneminin kapanması gerekiyor. Ama bunun için de bizim el birliği ile çalışma mecburiyetimiz var.” diye konuştu.
- "Güçlü bir Türkiye, Balkanlar için iyidir"
Balkanlar coğrafyasında Türkiye’nin bir medeniyet iddiası
olduğunu kaydeden Kalın, küreselleşmenin ve nihilizmin
yaygınlaştığı bir dönemde Türkiye’nin birçok alanda söyleyecek çok
sözü olduğunu belirtti.
Siyasi, entellektüel, sanat, eğitim, kültür, medeniyet
alanlarında çok daha iyi işler ortaya çıkacağına ve tüm sıkıntılara
rağmen geleceğin daha aydınlık olacağına inandığını kaydeden Kalın,
“ Şunu unutmayalım güçlü bir Türkiye, Balkanlar için iyidir. Güçlü,
müreffeh, istikrarlı bir Balkanlar, Türkiye için iyidir dünya için
iyidir.” dedi.
Yorumlar