Türkiye'nin günlerce konuştuğu CHP'li başkan koltuğundan oldu

Sonhaberler | Haber Merkezi

CHP içinde terör örgütüne şu ana kadar en net tepkiyi gösteren isim olarak bilinen Tunceli İl Başkanı Ali Rıza Güder görevinden oldu. Güder, genel merkez tarafından desteklendiği belirtilen adayın karşısında 5 oy farkla seçimi kaybetti.

CHP Tunceli İl Başkanlığı'nın bugün yapılan Olağan Kongresi'nde mevcut İl Başkanı Ali Rıza Güder ile Şükrü Kılıç yarıştı. Yarışı genel merkezin desteklediği Kılıç 5 oy farkla kazandı.

Öte yandan Kongrede Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun mesajının okunmaması ve salonda çelenginin olmaması tepkilere neden oldu. Kongrede konuşan Şükrü Kılıç, Kılıçdaroğlu'nun mesajının okunmaması ve çelenginin olmamasını eleştirdi. Kılıç, "Tunceli il örgütü, Genel Başkan'a karşı bir tavir sergilemektedir. Bütün salonu iyice kontrol edin. Genel Başkanımızın çelengi var mı? Ben bulamadım, siz bulduysanız söyleyin. Sayın Genel Başkanımızın mesajı bile okunmadı" dedi.

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol ise CHP örgütlerinin 2019 seçimlerine hazırlanması gerektiğini belirterek, "Örgütümüz topyekün seferber olmalı. 2019 seçimlerinde en başarılı sonucu almak, belediye başkanlıklarını kazanmak için çabalamalıyız. Bazı kişiler delege hesabı içinde, bazıları kongreye müdahale etmek niyetinde. Biz buna müsaade etmeyiz" dedi. 

Konuşmaların ardından yapılan seçimde Şükrü Kılıç 42 oyla il başkanlığına seçilirken, Ali Rıza Güder ise 37 oyda kaldı.

ALİ RIZA GÜDER'IN ÇOK KONUŞULAN O KONUŞMASI

Tunceli’de 16 Temmuz 2017 tarihinde 15 Temmuz darbe kalkışmasının yıldönümü nedeniyle valilik ve belediye tarafından “15 Temmuz Şehitlerimizi Anıyoruz” programında kaçırılıp şehit edilen öğretmenle ilgili konuşan CHP İl Başkanı Ali Rıza Güder, protokol dahil çoğu kişiyi ağlatmıştı. Günder, terör örgütü PKK'ya çok sert tepki göstermişti.

Konuşmasına 15 Temmuz şehitlerini anarak başlayan CHP İl Başkanı Ali Rıza Güder, terör örgütü PKK tarafından şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz’a değinerek, “Ne istiyorsunuz? Bu daha hayatının baharında annesiyle babasıyla yaşayacak ömrü olan 23 yaşındaki öğretmenden ne istediniz? Belki yarın öbür gün evlenip çoluğu çocuğuyla, sevdiğiyle yaşayacak ömrü olan bu öğretmenden ne istediniz? Bu işlediğiniz adi cinayetle siz bu coğrafyada sadece gencecik bir insanı değil insanlığı, vicdanı, haysiyeti, onuru da katlettiniz. Ne istiyorsunuz? Gencecik bir insanı öldürüp suya atmak neyin nesidir? Sizin ölüye de mi saygınız yoktur? Ölmüş bir insanın son bir kez annesiyle, babasıyla buluşmasına da mı saygınız yoktur? Anne baba çocuğunun cenazesini almasın mı? Bu zavallı öğretmene bir cenazeyi de mi çok gördünüz? Bir avuç toprağı da mı çok gördünüz? Edemediniz mi bir yolun kenarına bırakıp birinin almasını edemediniz mi? Gencecik bir insanı suya atmak neyin nesidir? Munzur Dağları’nın piri pak suyunu bu adi cinayetle kirletmeye utanmadınız mı? Adlarını kendinize mal ettiğiniz bu dağların zirvesine kurulmuş ağalar divanının gölgesi, onların ızdırap dolu bakışları da mı sizi utandırmıyor? Bu neyin davasıdır? Ne uğruna öldürüyorsunuz ne uğruna ölüyorsunuz; bu kör şiddetin sebebi neyin nesidir?” demişti.