Türkiye Finans Forumu
- Başbakan Yardımcısı Şimşek: (2) - "Özellikle bu yılın 8-9 ayında KGF etkisiyle büyük bir kredi genişlemesi var. Şimdi hızla normalleşiyor, hatta yakın dönem ortalamasının da altına inmiş durumda" - "Şu anda bizim karşı karşıya olduğumuz en önemli sorun enflasyonun hala kalıcı bir şekilde düşük tek haneye, yüzde 5'in altını kastediyorum, düşmemesidir. Bu sizin yatırım tercihlerinizi, tasarruf tercihlerinizi, dolarizasyonu her şeyi etkiliyor" - "Kim ne derse desin, evet, iniş-çıkışlar, stresler, şoklar, tartışmalar oluyor. Ancak Türkiye gibi ülkelerin geleceği parlak" - "Bugün Türkiye'nin çektiği doğrudan yatırımların rahat bir şekilde 2 katını, iyi bir senaryoda 2,5-3 katını çekebiliriz"
İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, özellikle bu yılın 8-9 ayında KGF etkisiyle büyük bir kredi genişlemesi olduğunu belirterek, "Şimdi hızla normalleşiyor, hatta yakın dönem ortalamasının da altına inmiş durumda." dedi.
Şimşek, Hürriyet gazetesi tarafından düzenlenen "Türkiye Finans Forumu"nun açılışındaki konuşmasında en büyük eksikliklerinin piyasalar olduğunu ve şu anda o piyasaları oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Mehmet Şimşek, özellikle bu yılın 8-9 ayında KGF etkisiyle büyük bir kredi genişlemesi olduğunu aktararak, "Şimdi hızla normalleşiyor hatta yakın dönem ortalamasının da altına inmiş durumda. Dolayısıyla 'aşırı ısınma olacak mı?' sorusuna bu bir cevap. Bankacılık sektörünün en önemli sorunu kredi mevduat oranının çok yüksek olması. Kamu harcamalarının vergilerle finanse ettiğiniz ölçüde geleceğe daha emin adımlarla yürüyorsunuz ya, bankacılık sektörü de önemli ölçüde kredileri mevduatla finanse ediyorsa nispeten risk algısı daha düşük olur." diye konuştu.
Bankacılık sektöründe sistemin, geçmişle karşılaştırılamayacak kadar asli fonksiyonlarına döndüğünü dile getiren Şimşek, bankacılık sisteminin kredi mevduat oranı ve kaynak anlamında bir miktar kısıtlı alanlara tabi olsa da diğer bütün alanlarda son derece sağlam ve sağlıklı bir temel üzerinde gittiğini belirtti.
Şimşek, bankacılık sektörünün bilanço dışı ve içi kalemler itibarıyla nötr bir döviz pozisyonuna sahip olduğunu kaydederek, "Dolaylı olarak kur etkisinin bankacılık bilançosunu bir miktar etkilemesini beklersiniz. Döviz kredilerinde, problemli kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 1 ama genel anlamda baktığınızda yüzde 3. 2013'ten bu yana bu kadar çok kur şoku, liradaki değer kaybına rağmen bankacılık sistemi bu portföyü iyi yönetmiştir." ifadelerini kullandı.
Reel sektörün çok ciddi bir döviz açığına sahip olduğuna işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat bir yıl vadeye kadar baktığınızda, bir yıllık vadede reel sektörün döviz varlıkları döviz yükümlülüklerinden yaklaşık 7,3 milyar dolar daha fazla. Kısa vadede şu anlama gelmiyor; bazı şirketlerin yükümlülüğü, bazı şirketlerin varlığı var. Sistemin geneli açısından bakınca 1 yıllık bir perspektifle genel anlamda bilanço etkisinin sınırlı olduğu anlamına geliyor. Liradaki değer kaybı ve oynaklık reel sektör için önemli bir endişe kaynağı. Ondan dolayı zaman zaman bu oynaklığın reel sektör döviz talebi nedeniyle çok daha abartılı şekilde piyasalarımızda yaşandığını söyleyebilirim."
- "Kamuyu performansa dayalı kurgulamalıyız"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, şu andaki reform gündeminin
TÜBİTAK'ın, Kalkınma Bankası'nın yeniden yapılandırılması olduğunu
belirterek, iş gücü piyasasındaki en büyük sorunlarının düşük
istihdam olduğunu dile getirdi.
Kadın istihdamının düşüklüğüne, işe alım ve işten çıkarışlardaki
maliyetlere değinen Şimşek, OECD ülkeleri arasında en yüksek
haftalık çalışma saatine sahip Türkiye'de işe almanın ve işten
çıkartmanın maliyetinin düşük olması halinde girişimcilerin daha
çok eleman çalıştırmayı tercih edebileceğini anlattı.
Şimşek, kadınların iş gücüne katılımının, ülkedeki istihdam
oranının hızlı bir şekilde arttığını kaydederek, şu anda yarı
zamanlı çalışmanın önündeki engelleri kaldırmaya çalıştıklarını
bildirdi.
Kontrollerindeki harcamaların giderek azaldığını aktaran Şimşek,
burada da bir harcama reformu gerektiğini vurguladı.
Şimşek, hükümet sisteminin değiştiğini anımsatarak, "Burada da
hakikaten bunu bir fırsat olarak bilip ciddi bir şekilde kamuyu
performansa dayalı kültürle yeniden kurgulamamız gerekiyor." diye
konuştu.
- "En büyük sorun enflasyonun düşük haneye düşmemesi"
Mehmet Şimşek, her şeyin başının "makro ekonomik istikrar"
olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Finans piyasaları açısından en önemli konu fiyat istikrarıdır.
Şu anda bizim karşı karşıya olduğumuz en önemli sorun enflasyonun
hala kalıcı bir şekilde düşük tek haneye, yüzde 5'in altını
kastediyorum, düşmemesidir. Bu sizin yatırım tercihlerinizi,
tasarruf tercihlerinizi, dolarizasyonu her şeyi etkiliyor. İşte
bizim esas konumuz bu. Gerçekten Türkiye önümüzdeki dönemde sermaye
piyasalarını derinleştirmek istiyorsa sadece hukuki düzenlemeler,
beşeri sermaye... Yani bu tür konular, enstrümanlar değil. Esas
bizim fiyat istikrarını ve makro finansal istikrarı
önceliklendirmemiz gerekiyor."
Şimşek, bankacılık sektörünün sağlam olmasının iyi olduğunu
ancak finans sektörünün gelişmesi gerektiğini söyledi.
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi için yapılan ve
yapılacak çok şey olduğunu dile getiren Şimşek, İstanbul
Uluslararası Finans Merkezi kapsamında atılacak adımları atmaya
devam edeceklerini anlattı.
- "Türkiye'nin geleceği parlak"
Şimşek, verimliliğin, doğru yatırımlarla, makine, teçhizat,
Ar-Ge, yazılım gibi yatırımlarla, kısmen de reformlarla ilgili
olduğunu belirterek, rekabetin önemine işaret etti.
Rekabetin önünde engel varsa verimliliğin zor olduğunu dile
getiren Şimşek, kayıt dışıyla mücadelenin öneminden
bahsetti.
Verimlilik düzeyinin düşük olduğunu ancak son yıllarda bu
alandaki artışın yüksek olduğunu dile getiren Şimşek, kurumsal
kalite ve şeffaflık konusunda algının iyi olmadığını, bu yüzden
reform yapacaklarını bildirdi.
Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kim ne derse desin, evet, iniş-çıkışlar, stresler, şoklar
tartışmalar oluyor. Ancak Türkiye gibi ülkelerin geleceği parlak.
Bakın basit bir rakam vereyim; 1995'te gelişmiş 7 ülke, Türkiye'nin
de içerisinde olan gelişmekte olan 7 ülkenin 2 katıydı. 2015'te
neredeyse eşit seviyeye gelindi dünya milli gelir içerisindeki
payı. 2040 çok uzak değil, 2040'ta gelişmekte olan 7 ülke yani Çin,
Hindistan, Brezilya, Meksika, Rusya, Türkiye, Endonezya, bu
ülkeler, G7'nin iki katına çıkacak.
Dolayısıyla dünyada kaynak bol, her dönemde bol olacak. Biz
siyasi istikrarı korur, yapısal reform gündemini şartlar el verir
de daha güçlü bir şekilde devreye sokarsak inanıyorum ki bu en kötü
dönemin de geride kaldığı bir noktadayız. Ben inanıyorum ki
Türkiye'nin algısı da gerçeği de iyileşir. Bugün Türkiye'nin
çektiği doğrudan yatırımların rahat bir şekilde 2 katını, iyi bir
senaryoda 2,5-3 katını çekebiliriz."
Şimşek, şoklara karşı hala dirençli olduklarını belirterek, reel
sektörün bu işi başarıyla götürdüğünü, hükümetin de zamanında doğru
tedbirleri devreye aldığını söyledi.
Mehmet Şimşek, makroihtiyati politikalar çerçevesinde, para politikasında daha sade, daha net bir duruş ve yapısal reformlarla sorunları yönetmeye devam edeceklerini, esasında ise bu sorunları köklü bir şekilde çözeceklerini sözlerine ekledi.
(bitti)
Yorumlar