Bir aydır firari olan Balyoz Davası’nın savcısı Hüseyin Kaplan
teslim oldu. ’15 Temmuz Darbe Girişimi’ sonrası FETÖ / PDY
soruşturması kapsamında haklarında soruşturma başlatılan 135 hakim
ve savcı arasında yer alan Balyoz Savcısı Hüseyin Kaplan bir ay
sonra teslim oldu. Hüseyin Kaplan hakkında "FETÖ / PDY
silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan soruşturma
yürütülüyor.
81 SAVCI VE HAKİM TUTUKLANMIŞTI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Bürosu tarafından yürülen soruşturmada İstanbul Adalet
Sarayı’nda ve Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde görevli 135 hakim ve
savcıdan mahkemeye sevk edilen 81’i tutuklanmış, 36 hakim ve savcı
ise adli kontrol kararıyla serbest bırakılmıştı.
Ergenekon Davası’na bakan üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu ile Balyoz
Davası’nın savcılarından Hüseyin Kaplan’ın da aralarında bulunduğu
18 hakim ve savcı ise aranıyordu. Hüseyin Kaplan bugün emniyete
giderek teslim oldu. Kaplan’ın Çağlayan’dan bulunan İstanbul Adalet
Sarayı’na götürüldüğü öğrenildi.
135 HAKİM VE SAVCI İLE İLGİLİ DOSYA ANKARA’YA
GÖNDERİLDİ
Öte yandan 135 hakim ve savcı ile ilgili yürütülen soruşturma
dosyası geçtiğimiz günlerde yetkisizlik kararı verilerek Ankara’ya
gönderilmişti.
TESLİM OLMADAN ÖNCE İTİRAFLARDA BULUNDU
Kaplan teslim olmadan önce ise A Haber kanalına bir röportaj verdi
ve paralel yapının işleyişiyle ilgili itiraf ve açıklamalarda
bulundu. Savcı Kaplan, teröristbaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye
gelip hesap vermesi gerektiğini söyledi. Kendisinin de kaçak
olduğunu, bir aydır kaçtığını, daha önce kamuoyuna yansıyan
mektubunda belirttiği gibi darbeyi yaptığı bahsedilen paralel
yapıyı lanetlediğini ifade eden Kaplan, "Gelmesi gerekir, hesap da
vermesi lazım" dedi.
15 TEMMUZ GÜNÜ HALI SAHAYA GİDİYORMUŞ
15 Temmuz darbe girişi akşamı arkadaşlarıyla maç yapmaya gitmeyi
planladığını anlatan Kaplan, şunları söyledi: "Boğaziçi Köprüsü'nü
askerler kesmiş. Adliye lojmanları önünde hakimler savcılar
toplanmış polis anonslarını izliyorduk beraber. 'Böyle bir salak
darbe olmaz, inşallah kimseye zarar gelmeden bastırırlar' diye
düşündüm. Şimdi ben cemaat içinde bir insanım. Bana 14 Temmuz'da
darbe yapacaklarını söyleseler, en salak askerin bile ülkede zemin
hazırlamadan bunu yapmayacağını söylerdim. Türkiye'de yüzde 50 oy
almış bir iktidar var. Halk desteği olmadan bir darbe yapsanız,
daha da kötüsü başarılı olsanız her gün yüz bin kişiyi mi
öldürecektiniz? Suriye gibi Irak gibi milyonlarca insan
ölecekti."
HSYK ATAMALARINDA BAŞLADI
Hükümet ile cemaat arasındaki kırılmanın muhtemelen 2011’de
başladığını düşündüğünü belirten Kaplan,"HSYK atamaları
yapıldığından itibaren cemaatin tasfiye sürecinin başlatıldığı
duyumlarını alıyorduk. AK Parti tabanı değil ama üst yönetimle
gizli soğuk bir savaş vardı zaten" dedi.
Dershaneler olayı ve MİT krizinin kamuoyunda kırılmanın duyulmasını
sağlayan hadiseler olduğunu ifade eden Kaplan, özelde kulis
bilgilerine sahip olan kişilerin, paralel yapı açısından tasfiye
sürecinin başladığını bildiğini, hükümeti destekleyen kişilere
karşı tedbir alındığını anlattı. MİT krizinin yaşandığı dönemde
Balyoz davasıyla ilgili Silivri'de yargılama yaptıklarını anımsatan
Kaplan, şöyle konuştu: "Sadrettin'in (Hakan Fidan'ı ifadeye çağıran
cumhuriyet savcısı Sadrettin Sarıkaya) telefonla davet ettiğini
duydum. O gün için Beşiktaş'taydım. Zannedersem Sadrettin'in
odasına uğradım. 'Önemli birileri' dedi. Telefonla ifadeye
çağırmış. Zannedersem Hakan Fidan'ı. Bu tür bir soruşturma duyulmaz
zaten. Hakan Fidan'ı telefonla herhalde 3 kişi daha mı vardı
beraberinde... Onların hepsini telefonla çağırmış, polise
yazmadığını söylemişti. Tabii aradıktan sonra bana söylemişti. En
kritik kişi tabii Hakan Fidan."
FİDAN GELSEYDİ TUTUKLANIRDI
Kaplan, cemaatle mücadele altyapısını Hakan Fidan'ın hazırladığını
vurgulayarak şöyle devam etti: "Cemaatle mücadele için ekipleri
hazırladığı veya bilgileri hazırladığı belliydi. Hakan Fidan
gelseydi, bunu engellemek için muhtemel adliyedeki hava,
tutuklanırdı. Çünkü bunun yapmak istediği şeylere bir engel koymak
lazım. Bahanesi de Diyarbakır'da bir yerde anlaşma belgesi de
bahane olarak bulunmuş. Muhtemel tutuklanırdı, sonrasında belki
Başbakana kadar uzanabilirdi."
AİLESİNE SESLENDİ
Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihraç edildiğinde cemaatin
kendisini yurt dışına götürdüğünü, maaş bağladığını söylediğini
televizyondan izlediğini de belirten Kaplan, "Benim şu anda öyle
bir şansım yok. Yurt dışına götürülme şansım yok. Çoluk çocuğum
perişan olmasın diye yurt dışına da gitmek isterim." dedi. Öte
yandan etkin pişmanlıktan yararlanarak, millete daha fazla zarar
vermeme adına teslim olmak istediğini de söyleyen Kaplan, son
olarak ailesine şöyle seslendi: "Bir meçhuldeyiz kızım, ailem.
Hayatım şu anda bir meçhul nereye açıldığını bilmiyoruz ama her
şeye rağmen namuslu, iffetli ve başınız dik yaşayın. Ben sizin
yüzünüzü kara çıkartacak hiçbir şey yapmadım, yapamam da. Örgütün
bir parçasıyım ama suç işlemedim. Suça aracılık ettiysek bu işlere
zemin hazırladıysak Allah affetsin."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar