Suriyelileri tehdit olarak görmenin kaynağı önyargı

- Polis Akademisi'nin öğretim üyelerince hazırlanan "Suriyeli Sığınmacılara Dair Tehdit Algısı: Önyargılar ve Gerçekler" başlıklı rapora göre, Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerle ilgili olumsuz kanaatlerin ardında önyargı bulunuyor - Rapordan: - "Katılımcıların yüzde 86,6’sı Suriyelilerin gelmesiyle işsizlikte bir artış olduğunu dile getirdi. Ancak 2010 yılında Ankara'daki işsizlik oranı yüzde 12,11 olurken, geçen yıl işsizlik oranı yüzde 11,4 olarak kayıtlara geçti. Ankara’daki toplam Suriyeli sayısının geçmiş yıllara göre en yüksek seviyelerinde olduğu yıl olan 2016'da bile il bazındaki işsizlik oranı, Ankara’da hiç Suriyelinin olmadığı 2010'dan daha düşük oranda gerçekleşti" - "'Suriyeliler tehlikelidir' önermesine katılan her 5 kişiden 1'inin bugüne kadar sokakta hiç Suriyelilerle karşılaşmadığı ve yine 'Suriyelilerden korkarım' diyen her 5 kişiden 1’inin de Suriyelileri sokakta hiç görmedikleri anlaşılmıştır. Bu bilgiler, Suriyelileri asayiş yönünden tehdit olarak gören yaklaşımın önyargılardan beslendiğini göstermiştir" - Polis Akademisi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Haklı: - "Suriyelilerin işsizliğe eğer gerçekten doğrudan çok büyük bir etkisi olmuş olsaydı, en azından geldikleri oran kadar etki etmelerini bekleyebilirdik. TÜİK verilerine baktığımız zaman bunun doğrudan bilimsel olarak kanıtlanabilir bir tarafı olmadığını görüyoruz"

Google Haberlere Abone ol
Suriyelileri tehdit olarak görmenin kaynağı önyargı

ANKARA (AA) - SERTAÇ BULUR / ORHAN ONUR GEMİCİ - Polis Akademisi öğretim üyelerince hazırlanan raporda, Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerle ilgili oluşturulmaya çalışılan olumsuz kanaatlerin ardında önyargı olduğu tespitine yer verildi.

Polis Akademisinde görevli öğretim üyelerince hazırlanan "Suriyeli Sığınmacılara Dair Tehdit Algısı: Önyargılar ve Gerçekler" başlıklı rapor yayımlandı.

Raporda savaş ve olağanüstü koşullar nedeniyle ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Suriyeli sayısının 3 milyonu aştığı belirtilerek bu büyüklükteki bir göçmen-sığınmacı nüfusun Türkiye'ye gelmesiyle birtakım sorunların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğuna işaret edildi.

Suriyelilerle ilgili yalan ve yanlış bilgilerin toplumun gündemine sürekli sunulmasının insanların hem yanlış bilgi sahibi olmalarına hem de şiddet ve zulümden kaçarak Türkiye'ye sığınan masum insanlara karşı nefret duygusu oluşturulmasına zemin hazırladığı aktarılan raporda, Ankara’da 400 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilen anketlerden ve ilgili kurumların istatistiksel raporlarından elde edilen verilerin, Suriyelilerle ilgili önyargıların deneyimlerden ve gerçek yaşamdan bir hayli uzak olduğunu gösterdiği ifade edildi.

Ankete katılanların Suriyelilerle ilgili kaygılarının "ekonomik, asayiş ve sosyo-kültürel" olarak üç ana başlık altında toplandığı raporda bu 3 kaygıdan hareketle ankete cevap verenlerin kanaatleri ve bu kanaatlerin gerçek durumla ne ölçüde örtüştüğü bilimsel veriler ışığında ele alındı.

- İşsizlik artmadı

Rapora göre, ankete katılanların yüzde 87'si “Suriyeliler geldikten sonra işsizlikte artış oldu.” ifadesine katıldığını ifade etti ancak Ankara'daki işsizlik oranı 2010'da yüzde 12,11, geçen yıl ise yüzde 11,4 oldu. Ankara’daki toplam Suriyeli sayısının geçmiş yıllara göre en yüksek seviyelerinde olduğu yıl 2016'da bile il bazındaki işsizlik oranı, Ankara’da hiç Suriyelinin olmadığı 2010'dan daha düşük oranda gerçekleşti.

İşsizlik verileri, Suriyeli göçmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illeri ile Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerine ait 2010-2016'da işsizlik oranlarında da büyük değişiklikler yaşanmadığını ortaya koydu. Gaziantep, Adıyaman, Kilis'te işsizlik oranı 2010'da yüzde 12,11, 2011'de yüzde 14,4, 2012'de yüzde 11,8, 2013'te yüzde 7,3, 2014'te yüzde 8, 2015'te yüzde 9,9 ve geçen yıl ise yüzde 14,3 oldu.

Suriyeli sayısı yıllar itibariyle artış gösterirken geçen yıl kayıtlara geçen işsizlik oranının 2011'den düşük olması "Suriyelilerin işsizliğe neden olduğu" iddiasının gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu.

Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye'de de Suriyeli nüfusu artışına rağmen işsizlik oranları 2010'da yüzde 13,6, 2011'de yüzde 12, 2012'de yüzde 10,40, 2013'te yüzde 12,20, 2014'te yüzde 15,4, 2015'te yüzde 16,40, 2016'da ise yüzde 14,40 olarak kayıtlara geçti.

- Sosyal yardımlar azalmadı, arttı

Ankete katılan kişilerin ekonomik kaygılarını ifade eden bir diğer husus ise “Suriyelilerin ülkemize gelmesinden sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik sosyal yardımlarda azalma yaşandığı” biçimindeki kanı oldu. Araştırma kapsamında bu iddiaya katılanların oranı yüzde 70’i buldu.

Sosyal koruma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yapılan devlet yardımlarının toplam miktarı yıl bazında azalmadı, tam tersine artış gösterdi. 2010'da yardım ve maaş alan kişi sayısı 10 milyon 510 binden, 2016 yılı itibariyle 12 milyon 498 bine ulaştı.

Sosyal yardımlardan faydalanan hane sayısı 2014'te 3 milyon 5 bin 898 iken bu sayı 2016'da 3 milyon 154 bin 69’a, 2014'te yapılan gıda yardımlarının toplam tutarı da 185 milyon 860 bin liradan 2016'da 199 milyon 770 bin liraya yükseldi.

Analizler, Türkiye'deki Suriyeli nüfusun artış gösterdiği 2011-2016 yıllarında toplam sosyal koruma harcama tutarlarının, sosyal koruma kapsamında yardım alan kişi ve hane sayısının, gıda yardımı, öksüz ve yetim yardımları, eğitim materyali yardımları, yaşlı ve engelli yardımları, evde bakım yardımları miktarının ve sosyal konut proje sayılarının her geçen yıl artış gösterdiğini ortaya koydu.

- Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyorlar

Rapora göre, Suriyeliler devletten ve vatandaşlardan sadece yardım alan kişiler değil ve Türkiye ekonomisine önemli ölçülerde katkıda bulunuyor. Suriyeli yatırımcılar, son 3 yıllık dönemde Türkiye’de açtıkları anonim ve limited şirketler aracılığıyla önemli miktarda yabancı sermayeyi Türkiye ekonomisine kazandırdı.

Özellikle bu dönemde Türkiye'de en çok kurulan şirket tipi olan limited şirketler bazında en çok şirket kuran yabancı yatırımcıların Suriyeliler olduğu görüldü. Verilere göre, geçen yıl Türkiye'de kurulan yabancı sermayeli toplam şirket sayısı 4 bin 793. Suriyelilerin ortak oldukları toplam şirket sayısı bin 764, ortak oldukları şirketlerin toplam sermaye tutarı ise 272 milyon 941 bin lira.

Ticari faaliyette bulunan Suriyelilerin, Türkiye'ye yabancı sermaye girişini artırdığı, ticaret hacmini genişlettiği, yeni istihdam imkanları sağladığı, vergi ödediği ve ihracata katkıda bulunduğu tespit edildi.

- Suriyeliler, asayiş olaylarının yüzde 1,32'sine karıştı

Rapora göre, ankete katılanların en yoğun şekilde paylaştıkları bir diğer konu başlığı ise asayişle ilgili kaygılar oldu. Ceza ve İnfaz Kurumunun 2015 verileri bu kaygıların da yersiz olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de 2015'te TCK ve bazı özel kanunlar kapsamında mahkumiyet alan tüm şahısların yalnızca yüzde 0,59’u Suriyelileri de içeren yabancı uyruklu kişilerden oluştu.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre ise Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye’deki toplam asayiş olaylarına oranı yüzde 1,32 olarak kayıtlara geçerken söz konusu asayiş olaylarının büyük bir kısmı kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandı.

Ayrıca 2017’de Suriyelilerin karıştıkları suç olaylarında, nüfuslarındaki artışa rağmen 2016 yılının ilk altı ayına oranla yüzde 5’lik bir azalma meydana geldi.

Suç istatistiklerinin yanı sıra, araştırma kapsamında elde edilen veriler, Suriyeliler ile ilgili asayiş kaygılarının büyük oranda önyargıdan kaynaklandığını da ortaya koydu. Araştırmaya göre, “Suriyeliler tehlikelidir” önermesine katılan her 5 kişiden 1'inin bugüne kadar sokakta hiç Suriyelilerle karşılaşmadığı ve yine “Suriyelilerden korkarım” diyen her 5 kişiden 1’inin de Suriyelileri sokakta hiç görmedikleri anlaşıldı. Bu bilgiler, Suriyelileri asayiş yönünden tehdit olarak gören yaklaşımın önyargıdan beslendiğini gösterdi.

Ankete katılan kişilerin yarıya yakını “Suriyeliler geldikten sonra eğitim hizmetlerinin kalitesinin düştüğünü” dile getirdi. Ancak eldeki mevcut veriler, eğitim hizmetlerinin sunumundaki kalitenin her geçen yıl artış gösterdiğini ortaya koydu. Öğretmen, okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı gibi parametrelerin tamamında 2012-2016 yılları arasında önemli iyileşme yaşandı.

Raporda, devlet okullarında eğitim gören Suriyeli çocuk sayısının sadece 155 bin 582 olduğu, bu sayının Türk öğrencilerin yüzde 1'inin bile altında olduğu ifade edildi.

- Sonuç

Raporun sonuç bölümünde, Türkiye'de 3 milyondan fazla Suriyelinin yaşaması nedeniyle birtakım sorunlar yaşanabileceği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

"Zikredilen bu sorunların, çeşitli mecralarda iddia edilen kadar olmadığını ve yine toplumun endişe ettiği derecede büyük sorunlara yol açmadığını belirtmek gerekmektedir. Burada en büyük sorun, bazı kişilerin gündelik hayatta karşılaştıkları bazı bireysel temelli ve geçici problemleri, toplumun geneline teşmil etmeye çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Özellikle kamusal hizmet sunumu esnasında hizmeti sunan ve alan arasında yaşanan gündelik sorunlar bir anda Suriyeliler yüzünden ortaya çıkan aksaklıklar olarak değerlendirilebilmektedir.

Suriyeliler, şehirlerimizde yaşamakta, sokaklarımızda dolaşmakta, yüzde 10’luk bir yasal kota dahilinde iş yerlerimizde çalışmakta, getirdikleri sermaye ile iş yerleri açmakta, hastanelerimizden ve okullarımızdan faydalanmakta, sosyal yardımlar almaktadırlar. Bu insanların gerçekleştirdikleri bütün bu faaliyetlerin sosyal ve ekonomik yaşantımıza belirli bir tesiri olduğunu düşünmek elbette doğrudur. Bu hususta yanlış olan, bu tesirin toplum hayatını derinden etkilediğini, etkileşimin sadece olumsuz yönde geliştiğini ve geçmişte sahip olduğumuz sosyal ve ekonomik imkanların tamamen yitirildiğini zannetmektir"

- Sığınmacıların işsizliğe etkisi

Rapor hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Salih Zeki Haklı, çalışma sonucunda Türk vatandaşların Suriyelilerle ilgili yaşadıkları ekonomik, asayiş ve sosyo-kültürel konulardaki kaygılarını anlamaya çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:

"Suriyeli sığınmacıların ülkemize geldiği tarihlerdeki işsizlik oranlarıyla sığınmacıların yıllara göre geliş oranlarını karşılaştırdık. 2013'ten itibaren yoğun bir göç dalgası söz konusu. Yıllara göre yüzde 50-70 artışlarla gerçekleşen bir göç söz konusu. Bilimsel olarak baktığımız zaman eğer bu kadar yoğun bir göç varsa işsizliğin de buna benzer bir şekilde artış göstermesi beklenir diye düşündük. Fakat TÜİK'ten aldığımız gerek Türkiye genelindeki işsizlik oranları gerek Ankara'daki işsizlik oranları gerekse Suriyeli sığınmacıların yoğun olduğu Gaziantep, Kilis, Osmaniye ve Hatay gibi illerimizdeki işsizlik oranlarına baktığımız zaman buradaki işsizlik oranlarının çok dalgalı bir şekilde seyrettiğini, bazen artış bazen azalma gösterdiğini ama genel olarak 2010 yılındaki seviyeye yakın olduğunu gözlemledik. Yani eğer gerçekten Suriyelilerin doğrudan çok büyük bir etkisi olmuş olsaydı işsizliğe, en azından geldikleri oran kadar etki etmelerini bekleyebilirdik. Bununla ilgili elimizde doğrudan bir veri olmadığı için TÜİK verilerine baktığımız zaman bunun doğrudan bilimsel olarak kanıtlanabilir bir tarafı olmadığını görüyoruz."

- Suriyelilerin ekonomiye katkısı

Haklı, Suriyeli sığınmacıların ülkedeki kaynakları kullanmaları ve aldıkları yardımlar üzerinden değerlendirildiklerine işaret ederek sığınmacıların açtıkları şirketlerle katma değer yarattığını da vurguladı.

Türkiye'de son 3 yılda kurulan yabancı sermayeli şirket sayılarında azalma olmasına rağmen Suriyeli şirketlerin sayısında artış olduğuna dikkati çeken Haklı, şöyle konuştu:

"Bu insanlar ülkemize dışarıdan yabancı sermaye getiriyorlar, ticaret yapmak suretiyle ülkemizin ticaret hacmini genişletiyorlar, istihdam sağlıyorlar. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yeni istihdam imkanları sağlıyorlar, devletimize vergi ödüyorlar, sosyal güvenlik primleri ödüyorlar, ekonominin büyümesi konusunda ciddi etkileri oluyor. Suriyelilerle ilgili bir değerlendirme yaptığımız zaman bu kişilerin devletimizden almış olduğu yardımlar kadar devletimize sağladıkları katkıların da dikkate alınmasının önemli olduğu kanaatindeyiz."

- Sağlık ve eğitim

Haklı, Suriyelilerin sağlık ve eğitim alanlarında da sorun oluşturduklarına ilişkin yanlış bir algı bulunduğuna dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:

"'Suriyeliler geldikten sonra sağlık hizmetlerine erişim zorlaştı mı?' sorumuza kesinlikle katılıyorum diyen katılımcıların, yüzde 15,9'u hastanelerde hiç Suriyelilerle karşılaşmamışlar, yüzde 7,2'si nadiren, yüzde 5,8'i ise ara sıra Suriyelilerle karşılaşmış. Hiç Suriyelilerle görüşmedikleri halde sağlıkta bir problem olduklarını söyleyen kişiler, kamuoyuna pompalanan korku psikolojisi nedeniyle böyle bir kanıya varmış durumda. 'Suriyeliler geldikten sonra eğitim kalitesi düştü' diyen kişilerin yüzde 55,7'sinin okulda okuyan çocuğunun olmadığını tespit ettik. Eğitim hizmetinin kalitesiyle ilgili doğrudan bilgi edinme şansı olmayan kişilerin çoğunluğunun böyle kanaate vardığını gördüğümüz zaman şunu anlıyoruz ki aslında bu kanaat, bir bilgiden, bir bilimsel veriden ziyade algıdan kaynaklı bir probleme dayanmakta."

Toplum tarafından tanınan kişilerin de Suriyeli sığınmacılarla ilgili gerçek veriye dayanmayan ve toplumu yanlış yönlendirecek söylemlerden kaçınmaları gerektiğini dile getiren Haklı, temel amacı Suriyelilerin ekonomide, sosyal, kamusal ve güvenlik hizmetlerinde iddia edildiği gibi sorun oluşturmadıklarını göstermeye çalıştıkları çalışmayı Türkiye geneline yaymayı planladıklarını kaydetti.

Yorumlar