Srebrenitsa'da acılar hala dün gibi taze

Srebrenitsa'da kocasını, babasını ve çocuklarını kaybeden binlerce kadından biri olan Nura Mustafic, "Oğullarımı öldüreceklerini bilseydim ben onlarla giderdim" diyor. Mustafic, acısının hala dün gibi taze olduğunu söylüyor.

Google Haberlere Abone ol
Srebrenitsa'da acılar hala dün gibi taze

Srebrenitsa'daki soykırımından kaçmak isteyenlerin takip ettiği, "Ölüm Yolu" olarak da adlandırılan orman yolundan güvenli bölgeye ulaşan az sayıdaki kadından Nura Mustafic, kaybettiği 3 oğlu ve kocasının acısını hala dün gibi yaşıyor.

Bosna Savaşı sırasında Srebrenitsa soykırımından kaçanların orman yolundan "güvenli bölge" Tuzla şehrine ulaşmak için ilerlediği "ölüm yolunda" eşini ve üç oğlunu kaybeden Nura Mustafic, aradan geçen 22 yıla rağmen sevdiklerinin acısını ilk günkü gibi yüreğinde hissediyor.

Mustafic, soykırımın yaşandığı 1995 yılını ve kaybettiği üç oğlu ile eşini anlattı.

Nura Mustafic, Potoçari Anıt Mezarlığı'nda "sonsuz huzura" kavuşan oğulları ve eşinin anısına Srebrenitsa'ya geri döndüğünü ifade ederek "1995 Temmuz'a kadar eşim ve oğullarımla mutlu bir hayatım vardı. Köyümüz Susnjara'dan güvenli bölge Tuzla'ya ilerlemeye başladığımızda pusuya düştük." dedi.

Pusuya düşürüldükleri anda bomba ve silah sesleri duymaya başladıklarını belirten Nura Mustafic, sözlerine şöyle devam etti:

"İnsanlar kaçışmaya başladı, bir anda çocuklarımı kaybettim. Yanıma bir adam geldi ve kimi aradığımı sordu. Ona çocuklarımı aradığımı söyledim, bana yaralı olduklarını anlattı. Fuad ve Alija'yı battaniyede taşıdıklarını gördüm. En büyük oğlum Mirsad'ı bulamadım. Eşim ise su getirmeye gitti ve bir daha geri dönmedi."

"Beni de öldürselerdi"

Anne Mustafic, yol boyunca iki yaralı oğlunu battaniyede taşıdıklarını anlatarak Sendici isimli bir yere geldiklerinde oğullarıyla kamyona bindirildiklerini söyledi.

Kamyondan indiklerinde yaralı iki oğlunun milliyetçi Sırp askerleri Çetnikler tarafından götürüldüğünü kaydeden Mustafic, o günün aslında oğullarını son gördüğü gün olacağını daha sonra anladığını dile getirdi.

Mustafic, Çetniklerin "oğullarını geri getireceğiz" sözlerine güvenmemesi gerektiğini çok geç anladığını ifade ederek "Öldürüleceklerini bilseydim ben de oğullarımla giderdim, beni de öldürselerdi. Yaşamam gereken kader belki de evlatlarım olduğunu anlatmak. Ölseydim oğullarımı anlatamazdım." diye konuştu.

Güvenli bölgeye ulaştıktan sonra aylarca oğullarını aradığını söyleyen Nura Mustafic, toplu mezarların açılmasıyla üç oğlu ve eşinin öldürüldüğünü öğrendiğini söyledi.

"Oğlum Alija'nın cesedine ulaşamadık"

Mustafic, 17 yıl önce Srebrenitsa'ya döndüğünü belirterek "Srebrenitsa'ya önce kendim döndüm sonra oğullarımı ve eşimi getirdim. Toplu mezarları aradım. Eşimin cesedine onu kaybettiğim yerde ulaştılar. En büyük oğlum Mirsad'ın cesedi Liplje'de, Fuad'ınki ise Vlasenica'da bulundu. Fuad ve Alija birlikteydi ancak Alija'nın cesedine ulaşamadık." diye konuştu.

Srebrenitsa Soykırımın'ın üzerinden geçen yıllara karşın bir oğlunun cesedine hala ulaşılamadığına işaret eden Nura Mustafic, yaşadıklarını dün gibi hatırladığını ve hiçbir zaman unutmayacağını vurguladı.

Hayattaki tek dileğinin oğlu Alija'nın cesedine ulaşmak ve ruhunu huzura kavuşturmak olduğunu söyleyen acılı anne, oğullarını hep öldükleri yaşta hatırladığını sözlerine ekledi.

Sırp askerlerinin 11 Temmuz 1995'te şehri ele geçirmesinin ardından yaşanan soykırımda, 8 binden fazla Boşnak sivil katledilmiş ve toplu mezarlara gömülmüştü. Aradan 22 yıl geçmesine rağmen binin üzerinde kurbanın cesedine hala ulaşılamadı.

Yorumlar