Sırtını PYD'ye dayayan HDP halktan 'tepki' bekliyor

Belediyelere kayyum atanmasıyla ilgili açıklama yapan HDP, halktan tepki beklentisi içinde olduğunu belirtti

Google Haberlere Abone ol
Sırtını PYD'ye dayayan HDP halktan 'tepki' bekliyor
HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, 28 belediyeye yeni görevlendirme yapılmasına ilişkin, "Biz bu tutumu doğrudan doğruya halk iradesine, onun seçme, seçilme yeteneğine tahammülsüzlük olarak görüyoruz. Dolayısıyla, halk kendi iradesini önemsiyorsa, kendi seçimini, kendi onurunu, kendi yaklaşımını değerli görüyorsa, önemli görüyorsa, saygı duyulmaya değer görüyorsa, gereken tavrını, demokratik tepkisini ortaya koyacaktır diye düşünüyoruz." dedi.

Bilgen, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 28 belediyeye yeni görevlendirme yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hükümetin, "Kayyum" kelimesini kullandırtmamak için "Görevlendirme" kavramını kullanmayı tercih ettiğini belirten Bilgen, "Sanki bu ifadeyi kullandığında sorunun esası, durumun esasıyla ilgili bir şey değişiyormuş gibi 'görevlendirme' ifadesini kullanmayı tercih ediyorlar." diye konuştu.
Yerel yönetimin, "Halkın en kolay, en hızlı ulaşabildiği yönetim" anlamına geldiğini bildiren Bilgen, kitaplarda da yerel yönetimin verimliliğinden söz edildiğini savundu.

Bilgen, "Bu, çok net biçimde halk iradesinin tanınmamasıdır, yok sayılmasıdır, seçme seçilme hakkının gasp edilmesidir. Nitekim, atanmış belediye başkanlarını, kayyumları, bu vesayet rejiminin aktörlerini, belediyelerin etrafına beton kolonlar dikerek, ya da o şehirde internet hizmetini yasaklayarak, engelleyerek, kısıtlayarak falan sağlayamazsınız." ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bilgen, belediyelere yapılan görevlendirmelerle ilgili HDP'nin ne yapacağı yönündeki soru üzerine, "Halk, nasıl 15 Temmuz'da seçilmiş hükümete sahip çıktıysa, nasıl baskıyla, zorla bir siyasi iradenin ortadan kaldırılmasına yönelik girişime prim vermediyse, göz yummadıysa, bu nasıl demokrasi açısından takdir edilecek bir davranış ise yerel yönetimlerde de halkın kendi seçtiklerine sahip çıkması, demokrasinin değerini bilmesi anlamına gelir." dedi.
Bilgen, yeni görevlendirmeleri bir belediyeye, bir belediye başkanına, bir partiye yönelik saldırı olarak görmediklerini belirterek, "Biz bu tutumu doğrudan doğruya halk iradesine, onun seçme, seçilme yeteneğine tahammülsüzlük olarak görüyoruz. Dolayısıyla, halk kendi iradesini önemsiyorsa, kendi seçimini, kendi onurunu, kendi yaklaşımını değerli görüyorsa, önemli görüyorsa, saygı duyulmaya değer görüyorsa gereken tavrını, demokratik tepkisini ortaya koyacaktır diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Bilgen şöyle devam etti: "Biz hukukun sınırları içerisinde, hukukun evrensel ilkeleri doğrultusunda hak arama mücadelesinin bir şiddete, çatışmaya ve altını çizmeye çalıştığım Türkiye'deki iç savaş senaryosuna hizmet etmemesi koşuluyla, son derece yüksek bir duyarlılığın, güçlü etkili bir tepkinin bu yanlıştan dönülmesine hizmet edeceği kanaatindeyiz. Dolayısıyla da halkın iradesine sahip çıkması, belediyesine sahip çıkması, kazandığı çok değerli seçme seçilme hakkını koruma konusunda da üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bizim yaklaşımımız budur. Bu provokasyona, Türkiye’yi bir toplumsal çatışmaya sürükleyecek, bir büyük iç savaşa sürükleyecek bu provokasyona karşı hem demokratik haklarına sahip çıkan, hem de bunun bir toplumsal çatışmaya dönüşmemesi konusunda özen gösteren yaklaşımla toplumsal tepkilerin geliştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz."

HDP BAŞKAN YARDIMCISININ GÖZALTINA ALINMASI

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs'ün gözaltına alınmasına ilişkin de Bilgen, Altınörs hakkında başka bir örgüt için düzenlenmiş yakalama kararında sadece isim değiştirilerek, gözaltı işlemi yapıldığını öne sürdü.

Programı belli olan parti yöneticisinin ifadeye çağrılabileceğini ancak adresi belli olan, ifadeye gitmeyeceğine dair hiçbir bulgu olmayan genel başkan yardımcılarının gözaltına alındığını vurgulayan Bilgen, bunun "Partinin kriminalize edilme çabası" olduğunu iddia etti.

Bilgen, suç teşkil ettiği öne sürülen ve 10 Ekim'de Ankara Tren Garı saldırısında hayatını kaybeden Tokat yöneticilerinin cenazesi sırasındaki konuşmanın bir yıl önce yapıldığını, bir yıl önce işlenmiş bir suçla ilgili şimdi işlem gerçekleştirildiğini bildirdi.

Bilgen, "Bu olağan kurallar bile, bu demokratik olmayan rutin düzenlemeler bile, bu kanunlar bile AKP'ye yetmiyor, onun için her işlerini olağanüstü ve deyim yerindeyse toptan yapmayı tercih ediyorlar." diye konuştu.

ÖCALAN İLE GÖRÜŞME İZNİ

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a, ailesiyle görüşmesi izniyle ilgili değerlendirmesi de sorulan Bilgen, Diyarbakır'da HDP'lilerin de aralarında bulunduğu bir grubun Öcalan'ın ailesi ya da avukatlarıyla görüştürülmesi talebi doğrultusunda başlattıkları bir açlık grevi olduğunu hatırlattı.
Bilgen, Öcalan'ın ailesiyle görüşmesine izin verilmesinin ardından, ailenin görüşme sonrası yapacağı açıklama doğrultusunda, açlık grevini yürütenlerin bunu değerlendireceğini ifade etti.
Geçen zamanda Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesinin suç olduğunu savunan Bilgen, "Bu işi yılda bir, iki yılda bir izin vererek, bunu da bir lütuf gibi tarif ederek ele almak asla kabul edilebilir bir durum değil." diye konuştu.

Yorumlar