Sigara ve alkol prostat kanserini tetikliyor
- Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedir: - "Sigara kullanımı ile prostat kanseri arasında ilişki aşikardır. Sigara, aynı zamanda prostat kanseri tanısı alan hastalarda hastalığın seyrini hızlandırmaktadır. Aynı zamanda alkol kullanımı da prostat kanserini tetikleyici önemli bir faktördür. Sigara ve alkol kullanımı yerine yapılacak düzenli egzersizin, prostat kanseri gelişimini büyük ölçüde önlediği bir gerçektir"
İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Bedir, sigara kullanımı ile prostat kanseri arasındaki ilişkinin açık olduğunu belirterek, "Alkol kullanımı da prostat kanserini tetikleyici önemli bir faktördür." dedi.
Prof. Dr. Bedir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, prostat kanserinin, prostat bezinin kötü huylu tümörü olduğunu belirtti.
Prostat kanserinin erkeklerde en sık gözlenen kanser türü olduğunu, kansere bağlı ölümler arasında ikinci sırada yer aldığını ifade eden Bedir, "Yaklaşık 6 erkekten 1'i yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanma riskine sahiptir. Prostat kanseri genellikle yavaş gelişir ve belirgin semptoma yol açmaz. Hızlı ilerleyen prostat kanseri nadirdir. Tanı araçlarındaki gelişmeler ve beklenen yaşam süresinin artması tanı konulan prostat kanseri sayısını artırmaktadır." dedi.
Bedir, prostat kanseri için en önemli risk faktörünün yaş olduğunu dile getirerek, bu kanser türünün, 40 yaş altı erkeklerde nadiren görüldüğünü, 65 yaş üstünde ise görülme oranının arttığını söyledi.
Prostat kanseri tanısında muayenenin önemli olduğunu vurgulayan Bedir, "Parmakla rektal muayenede prostatta ele gelen şişlik, sertlik prostat kanseri açısından şüphe uyandırmaktadır. Ayrıca kanda bakılan prostat spesifik antijen (PSA) testinde yükseklik tespit edilmesi diğer önemli bir bulgudur. Prostat kanseri şüphesi olan hastalarda tanı prostat biyopsisi ile konulmaktadır. Hastalığın evresi seçilecek tedavi açısından önem taşımaktadır." diye konuştu.
- "Sağlıklı beslenme önemli"
Prof. Dr. Bedir, prostat kanserinden korunma yöntemleri arasında ilk akla gelenin sağlıklı beslenme olduğunu ifade etti.
Beslenmede, hayvansal yağlar yerine bitkisel yağların tercih edilmesinin önerildiğini belirten Bedir, şöyle devam etti:
"Doymuş yağlar, birçok kanserde olduğu gibi prostat kanserinde de etkilidir. Bunun yerine çoklu doymamış yağ asitleri tercih edilmelidir. Ayrıca yumurta, et ve süt ürünlerinin azaltılması önerilmektedir. Et ve süt ürünlerinin tüketimi haftada 2 ve daha az olarak tavsiye edilmektedir. Özellikle kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin tüketilmesi birçok kanser türüne benzer şekilde prostat kanseri gelişiminde de suçlanmaktadır. Süt ve süt ürünleri prostat kanserinde hücre çoğalmasını hızlandırmakta olup, günlük alımının sınırlandırılması önemlidir. Hayvansal proteinler yerine bitkisel proteinlerin tüketilmesi prostat kanseri gelişim riskini azaltacaktır. Kızarmış yiyecekler, içerdiği teratojenik etkenlerden dolayı prostat kanseri açısından risk taşımaktadır."
Bol likopen içeriğinden dolayı domates tüketiminin önemli olduğunu vurgulayan Bedir, olgunlaşmamış ya da zeytinyağı ile pişirilen domateste daha fazla oranda likopen ortaya çıktığını söyledi.
Prof. Dr. Bedir, sebze ve meyve tüketimi ile D vitamini açısından zengin beslenmenin prostat kanserinden koruduğunu, E vitamini ve selenyum desteğinin de prostat kanserini önlediğini gösteren bazı çalışmalar olduğunu dile getirdi.
- "Sigara tüketimi hastalığın seyrini hızlandırmaktadır"
Prof. Dr. Bedir, sigara ve alkol kullanımının hastalığa etkisi hakkında da bilgi verdi.
Sigara kullanımı ile prostat kanseri arasındaki ilişkinin aşikar olduğunu aktaran Bedir, şunları kaydetti:
"Sigara, aynı zamanda prostat kanseri tanısı alan hastalarda hastalığın seyrini hızlandırmaktadır. Aynı zamanda, alkol kullanımı da prostat kanserini tetikleyici önemli bir faktördür. Sigara ve alkol kullanımı yerine yapılacak düzenli egzersizin prostat kanseri gelişimini büyük ölçüde önlediği bir gerçektir.
Yaşam tarzı değişiklikleri yapılmasının yanında hem prostat kanserinden korunmak için hem de gelişmiş olan prostat kanserinin erken tanısında düzenli takip oldukça önemlidir. Ailesinde prostat kanseri olanlarda 45 yaşından sonra, herhangi bir aile hikayesi olmayanlarda ise 50 yaşından sonra PSA ölçümü ve parmakla rektal muayene yapılması mutlaka önerilmektedir."
Yorumlar