Sedef kakma sanatı güçlükle yaşatılıyor

- Osmanlı'da hayli popüler olan sedef kakma sanatı günümüzde yok olma riskiyle karşı karşıya bulunuyor - Yetişmiş ustaların hayatlarını yitirmeleri, emekli olmaları veya meslek değiştirmeleri nedeniyle sedef kakma sanatı geçmişteki cazibesini yitirirken sabırla ve özveriyle mesleğini sürdürenler ise çırak bulamamaktan şikayet ediyor - Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Fıstıkçı: - "Gaziantep’te bu işi yapan ustalar azaldı. Çalıştıracak eleman bulamıyoruz. Çırak yetişmediğinden ve yetişmiş eleman da azaldığından dolayı sedefkarlık biraz yok olmaya doğru gidiyor. Belki de biz bu işin son temsilcileriyiz"

Google Haberlere Abone ol
Sedef kakma sanatı güçlükle yaşatılıyor

İSTANBUL (AA) - Osmanlı'da özellikle de bir sedefkar olduğu bilinen 2. Abdülhamit Han döneminde geniş kullanım alanına sahip olan sedef kakma sanatı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Ceviz, ardıç ve maun ağaçlarının değişik ebatlardaki parçaları üzerine açılan yuvalara midye ve istiridye kabuklarından elde edilen sedefin gömme yoluyla yapıştırılması olarak ifade edilen sedef kakma sanatına ilgi her geçen gün azalıyor.

Özellikle de sedefin telkari sanatıyla birlikte uygulandığı Gaziantep sedefkarlığının yaşatılmasında ciddi güçlükler çekiliyor. Yetişmiş ustaların hayatlarını kaybetmeleri, emekli olmaları veya meslek değiştirmeleri nedeniyle sedefkarlık yok olmaya yüz tutmuş meslekler listesine girmeye aday görünüyor.

Zahmetli ve büyük sabır gerektirdiği için sedef kakma sanatıyla ilgilenen usta sayısı giderek azalıyor. Özellikle imalatçı konumundaki ustaların sayısı azalırken, sabır ve özveriyle mesleği sürdürmeye çalışanlar ise artık çırak bulamıyor.

Beyoğlu Belediyesi’nin Taksim Meydanı'nda gerçekleştirdiği festival kapsamında İstanbul'a gelen Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Fıstıkçı, mesleğin geldiği durum hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Fıstıkçı, kentte sedef kakma sanatı yapan ustaların azaldığını ve çalıştıracak eleman bulmakta zorlandıklarını söyledi.

Henüz 10 yaşındayken bir ustanın yanına çırak olarak girdiğini, 15 yıl boyunca usta-çırak ilişkisi içerisinde eğitim aldığını, ustasının vefat etmesi üzerine ise kendi işini kurduğunu ve 30 yıldır bu işi yaptığını anlatan Gaziantepli sedef kakma ustası Fıstıkçı, "Gaziantep'te bu işi yapan ustalar azaldı. Çalıştıracak eleman bulamıyoruz. Çırak yetişmediğinden ve yetişmiş eleman da azaldığından dolayı sedefkarlık biraz yok olmaya doğru gidiyor. Belki de biz bu işin son temsilcileriyiz." dedi.

"Yetiştirecek çırak bulamıyoruz" diyen Fıstıkçı, "Sedefçilerin sayısı her geçen gün azaldığı için bu mesleğin ustaları kendi odalarını kuramadılar. Bunun yerine sedefçiler, bakırcılar birleştiler. Şu anda Bakırcılar ve Sedefçiler Odasına kayıtlı sedefçi sayısı 20'yi geçmez. Kaldı ki bunların hepsi de aktif imalatçı değil. Aktif imalatçı sayısı iki elin parmak sayısını geçmez. İnsanlar artık, zahmetsiz ve kolay para kazandıracak işlere yoğunlaşıyorlar. Bu nedenle bu iş biraz gölgede kalıyor. En büyük sıkıntımız budur. Çalıştıracak eleman bulmakta güçlük çektiğimiz için bu iş bitme tehlikesiyle karşı karşıya geliyor. Biz de yetişemediğimiz için ve yaş da geçtiği için en büyük endişemiz mesleğin yok olacak olmasıdır." diye konuştu.

Sedef kakma sanatı ürünlerinin el emeği göz nuru olduğunu, bu durumun üretim maliyetlerini yükselttiğini, bunun da eserlerin satılmasını zorlaştırdığını aktaran Fıstıkçı, şöyle devam etti:

"Bu iş zahmet, uğraş, emek istiyor. Bu işi severek yaptığımız için gündemde tutmak ve mesleği cazip hale getirmeye çalışıyoruz. Ancak çalışan usta azaldı. Yeni gençlik de heves etmediği için eser üretme sayısı düşüyor. İnşallah bu işi canlandıracağız ve daha gözde hale getireceğiz."

Mesleğin insanı sakinleştiren, olgunlaştıran bir yanı olduğunu dile getiren Fıstıkçı, bu sanatın adayları olmak isteyen gençlere, “Bu meslek sabır gerektiriyor. Bu işi yapan kişi huzur buluyor. Sanat sakinleştirir ve kişiyi kimseye zarar vermez hale getirir. Onun için bence gençler, bu işe heves etmeliler. Kurslarda eğitim alıp bu işi yapmalı, sabrederek üretmeli ve ürettiklerini sergilemeliler.” tavsiyelerinde bulundu.

Fıstıkçı, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit Han ile Mimar Sinan’ın birer sedefkar olduklarını belirterek günümüzde sedef kakma ürünlerinin hediyelik eşyaya dönüştüğünü, turistlere yönelik ürünler ortaya konularak önemli bir Türk el sanatı olan sedefkarlığın bütün zorluklarına rağmen yaşatıldığını belirtti.

Sedefçiliğin üretim aşamalarının çizme, oyma, tel işleme, kakma ve cilalama olarak beş grupta sınıflandırıldığını dile getiren Fıstıkçı, ölçü ve çizim sanatı sedef kakma sayesinde, silah ve hançer kabzası, mücevher kutusu, Kur'an-ı Kerim rahlesi, baston, çerçeve, satranç tahtası ve tavla gibi ürünlerin birer esere dönüştürüldüğünü bu nedenle de mutlaka desteklenerek yaşatılmasının gerekli olduğunu sözlerine ekledi.

Yorumlar