Şemdinli'de 2005 yılında Umut Kitabevi’ne yönelik düzenlenen
bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat
Sarıkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar
Büyükanıt’ın dosyaya dahil edilmesini daha sonra davaya bakan ve
darbe girişimi sonrasında tutuklanan Yargıtay üyesi Hâkim İlhan
Kaya’nın istediğini söyledi. Sarıkaya, İlhan Kaya’nın kendisine
Fethullah Gülen'in “Böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve
ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir”
dediğini söyledi.
Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ'ın haberine göre, dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı Şemdinli
olaylarına ilişkin “çete kurmakla” suçlayan ve hakkında dosya
hazırlayan dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, 15
Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaati
soruşturmasını yürüten savcı Serdar Coşkun’a giderek itiraflarda
bulundu. Halen Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan ve
tanık olarak ifadesi alınan Sarıkaya, Şemdinli iddianamesinin
içerisine Yaşar Büyükanıt’ın adının cemaatçi hâkim ve polis şefinin
yardımıyla eklediğini anlattı. Sarıkaya, darbe girişimi sonrasında
tutuklanan Yargıtay üyesi İlhan Kaya’nın kendisine Gülen'in, “böyle
bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar
bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi.
Sarıkaya’nın savcıya verdiği ifade özetle şöyle: "Şemdinli’de
Kasım 2005 günü olaylar patlak verdi. Yeni atanan başsavcı vekili
İbrahim Özer de fezleke ile gelen bu soruşturmayı bana verdi.
Sebebini sordum: Sen çalışkansın, altından ancak sen kalkabilirsin
dedi. Soruşturmayı aldım ve KOM Müdürü Mustafa Uçkan ile bilgi
toplama konusunda görüştüm.
"Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya, o zaman Van’da 3. Ağır
Ceza Mahkemesi başkanıydı. Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma
bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar
Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Büyükanıt’ın Genelkurmay
Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine
özellikle Yaşar Büyükanıt’ı katmamı istiyordu. Şemdinli olaylarını
araştırmak üzere Meclis’te bir komisyon kurulmuş. Bu komisyona
Diyarbakırlı, bir oğlu PKK tarafından öldürülen, bir oğlu da
intihar süsü verilerek ölen Mehmet Ali Altındağ ifade vermiş.
Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, o ifadeyi bulmamı özellikle istedi. Ben
de onun istediği gibi dosyaya katkısı olacağını düşünerek bu
ifadeyi isteyip soruşturma evrakı içerisine aldım.
"BÜYÜKANIT'IN DARBE HAZIRLIĞI VAR"
"İlhan Kaya, Yaşar Büyükanıt’ın askeri bir darbe yapacağını, bunun
engellenmesinin çok önemli olduğunu ifade etti. Fethullahçı
örgütlenmenin neden Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını şimdi anlamaya
başladım. Bu yapılanma, TSK içerisinde örgütlenebilmek için
başlattığı girişimi tamamlamak için onu hedef almıştır.
"İDDİANAMEYİ POLİS GETİRDİ"
Şemdinli olayının genel çerçevesi askeri bir vesayetin kurulmasını
önlemek, seçilmiş, demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetin
korunmasını sağlamaktı. Bunu benden özellikle isteyen İlhan Kaya
idi. KOM Müdürü Mustafa Uçkan’ın getirdiği bilgilerle iddianameyi
yazmaya başladım. Getirilen bilgi ve belgeleri hukuki kısmını ben
yazdım. Bir flash bellekle Mustafa Uçkan iddianamede yazılı
bilgileri bana getirdi. Getirdiği bilgileri iddianameye kopyalayıp
yapıştırdım.
"HAKİM EKLEME YAPTI"
"Mahkeme başkanı iddianame taslağını hazırladıktan sonra görmek
istedi. Ben de kendisine taslağı verdim. İlhan Kaya, bu taslak
üzerine çalıştı. Birkaç paragrafını da kendisi yazdı. Yazdığı
paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bunların içerisinde
bulunmamasını istedim ancak “bir şey olmaz” dedi. Ben de bir askeri
darbeye engel olacağımı düşünerek yazılanlara bir şey demedim.
İlhan kaya, bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu.
Bunu da sağladı. İki gün içerisinde iddianameyi kabul etti.
"İddianameyi Mart 2006’da mahkemeye vermiştim. Nisan ayında
hakkımdaki soruşturma için bir başmüfettiş ve bir de müfettiş
görevlendirildi. Başmüfettiş İbrahim Kır ve müfettiş Cevat Gül’ün
de Fethullah Gülen cemaatinden olduğunu sonradan öğrendim.
Soruşturma sırasında görüştüm. Bana bir şey olmayacağını
söylediler.
"Soruşturma evrakı nisan ayında kurula sunuldu. Müsteşar Fahri
Kasırga (Şu an Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) dışındaki diğer
üyeler, ihraç talep ediyordu. Yalnızca Fahri Kasırga kınama cezası
verilmesi gerektiği yönünde oy kullanmıştı. Nisan 2006’da açığa
aldılar beni. İtiraz ve yeniden inceleme taleplerini mahkeme
başkanı İlhan Kaya ile birlikte yazdığımız dilekçeler ile
yaptık.
"KAHRAMANA SAHİP ÇIKIN" TALİMATI
"Kasım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü
alabiliyordum. Meslekten ihraç edildiğim haberini İlhan Kaya verdi.
Bana her türlü yardımın yapılacağını, bütün ihtiyaçlarımın
karşılanacağını söyledi. Hoca Efendi’nin, “böyle bir kahraman
çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size
bir vasiyetimdir” dediğini söyledi. Eksik ödenen 1/3’ünü İlhan Kaya
elden getirip veriyordu.
"Ankara’ya yarı yıl tatilinde (Ocak 2007) ailemle birlikte geldim.
Hâkim Burhan Yaz (MHP davasında muhalifler lehine kongre kararı
veren icra hâkimi) o tarihlerde müfettişti. Benimle irtibat kurdu.
Hakkımda suikast iddiaları olduğunu, yurtdışına çıkmam gerektiğini
söyledi. Jitem’in suikast yapacağını anlattı. Bir süre benimle
Adalet Müfettişi Burhan Yaz ilgilendi. Bana yurtdışına gitmek için
15- 20 bin TL kadar para getirdi.
YURTDIŞINDA DA DESTEK
"Vize istemeyen bir ülke olan Güney Afrika’ya 2007 Nisan ayında
gittim. Güney Afrika’da çocukları bir okula yazdırdık. Masraflarını
bu örgüt karşılıyordu. Benimle gerçek adını bilmediğim Tarık isimli
birisi ilgileniyordu. Bu kişi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin genel
abisiymiş. Türkiye’ye dönmek istedim. Sonra hâkim Burhan Yaz da
eşiyle birlikte geldi. Beni dönmemek için ikna etmeye çalıştı,
öldürülebileceğimi söyledi. Döndükten sonra Ankara’da beni öğretmen
Mehmet Saltan’a (Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı)
teslim etti. Mehmet Saltan, her ihtiyacımı karşılayacağını söyledi.
Bana 2-3 ayda bir telefon getiriyordu. Eski telefonu kırıp
atıyordum. Başkası adına kayıtlı hat da getiriyordu. Her ay bir
hâkimin, savcının aldığı maaş kadar para getiriyordu.
"Ergenekon davaları başlamıştı ve Türkiye’de bulunmamın sıkıntı
olacağını söylemeye başladı. Emekli generaller açtığı davalarda
aleyhime tazminata hükmedildi. Mehmet Saltan bu paraları ödedi.
Bosna’ya 2008 yılının ocak ayında gittim. Çocuklarımı okullarına
yazdırdım. Çocuklar Bosna’da ne isterlerse Saltan her ay Türkiye’de
toplayıp geliyordu. Saltan bana HSYK yapısının ve yasasının
değişeceğini, ortam yatıştığında mesleğe kabul edileceğimi
anlatıyordu. 2009 haziran ayına kadar Bosna’da kaldım ve tekrar
ülkeme döndüm. Mehmet Saltan masraflarımı karşılamaya devam etti.
Ankara’da iken avukat Murat Araç’ın yanında sigortalı olarak
çalışmış gibi gösterildim. Orhan isimli Fatih Hastanesi’nin avukatı
da yurtdışına çıkış girişlerle ilgili bilgisayar kayıtlarımın
silindiğini söyledi.
"Referandum yapıldı ve HSYK yeniden oluşturuldu. Ben de başvuru
yaptım. Yeni HSYK mesleğe kabul işlemini gerçekleştirdi. İbrahim
Okur nereye atanmak istediğimi sordu. Ben de istedikleri bir görevi
kabul edeceğimi söyledim. Beni Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na
atadıklarını söyledi.
GÜLEN'İN VASİYETİ DEDİLER
"Mehmet Saltan mesleğe kabul işleminden sonra para getirmeye devam
etti. Hoca Efendi’nin vasiyeti diyerek bana para veriyordu. Ben
almak istemedim. Maaşım olduğunu söyledim. Toplu para da aldığımı
söyledim. Ancak Hoca Efendi’nin vasiyeti bu para elimizde kalacak
diyerek bana para vermeye devam etti. Çocuklarımın okul masrafının
yarısını veya tamamını bana getirip ödüyordu. 2 yıl öncesine kadar
Mehmet Saltan bu parayı getirip vermeye devam etti. Ben dini bir
cemaat olarak gördüğüm Fethullah Gülen ve yapılanması ile 17-25
Aralık 2013 sonrasında irtibatımı kesmeye karar verdim. Bu yapının
dini bir cemaat olmadığını, hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduğunu
sezmeye başladım. Mehmet Saltan ile irtibatımı kestim. 15 Temmuz
günü gerçekleşen askeri darbeye teşebbüs olayından sonra vicdanen
rahatsız oldum. Ailemle de görüştüm. Bütün bildiklerimi anlatmaya
karar verdim.
"BÜYÜKANIT'IN KANADI KIRILDI"
Ben soruşturmayı vatan sevgisi, seçilmiş hükümetin askeri bir darbe
ile işbaşından uzaklaştırılmasını önlemek için yapmıştım.
İddianameyi yazdığım için Mehmet Saltan bana görüşmeler sırasında
Yaşar Büyükanıt’ın kolunu kanadını kırdığımı, askeri bir darbe
yapamaz hale getirdiğimi ve darbeyi deşifre ettiğimi
söylüyordu.
"YENİ ASYA GRUBUNDANIM"
Benim okul hayatım (Nur cemaatinin) Yeni Nesil (Asya) grubu
içerisinde geçti. Fethullah Gülen cemaati ile hiçbir zaman ilişkim
olmadı. Benim içinde yetiştiğim grupla Fethullah Gülen grubu zihin
olarak birbirine uymaz. Ben bu grubun evrimleşip silahlı bir terör
örgütüne dönüşeceğine hiçbir zaman ihtimal vermiyordum. Mehmet
Saltan, Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısıdır. Bu darbe
olayından sonra İngiltere’ye gittiğini biliyorum. Kendisiyle
whatsApp üzerinden beni araması üzerine konuştum. Bu alçak
kalkışmadan haberi olup olmadığını sordum. O da bana ‘Ne münasebet’
dedi. Ben de ‘Size lanet olsun Allah belanızı versin şerefsizler”
diyerek telefonu kapattım.
"CEMAAT İSTEDİ EŞİM BAŞIMI AÇTIRDI"
"Ben Aksaray Güzelyurt ilçesinde cumhuriyet savcısıyken 1998
yılında aynı yerde görev yapan Fethullah Gülen grubundan olduğunu
bildiğim Mehmet Hamza Çebi, (Poyrazköy davasında mahkeme üyesiydi)
özellikle herkese göstererek içki içerdi. Mehmet Saltan ile
tanışana kadar eşim tesettürlü idi. Mehmet Saltan, Bosna’ya
gitmeden önce eşimin tesettür kullanmamasını ve başını açmasını
istedi. Eşim de tesettürü bıraktı.
"‘Gülen’i tanımam’ demişti"
"Savcıya verdiği ifadede eşi ve çocuklarıyla birlikte 2007 yılının
Nisan ayında Güney Afrika Cumhuriyet’ine gittiğini söyleyen Ferhat
Sarıkaya, 2010 yılında Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında
yurtdışına çıkıp çıkmadığıyla ilgili bir soruya “Hayır. Benim
pasaportum bile yok” yanıtını vermişti. Sarıkaya, “Fethullah
Gülen’le görüştünüz mü? Cemaat bağlantılarınızdan söz ediliyor”
şeklindeki soruyu ise “Öyle bir şey yok. Kendisini tanımıyorum
bile” diye yanıtlamıştı.
Şemdinli davası nedir?
Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Şemdinli’de 9 Kasım
2005’te Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanmasına
ilişkin iddianame hazırladı. Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz
ile PKK itirafçısı Veysel Ateş’in sanık olduğu iddianamede,
astsubay Ali Kaya için “Tanırım iyi çocuktur” diyen Yaşar Büyükanıt
da çete kurmak ve yargıyı etkilemeye teşebbüsle suçlandı. Sarıkaya,
Büyükanıt’ın dosyasını ayırarak dava açılması için Genelkurmay
Askeri Savcılığı’na gönderdi. Başkanlığını İlhan Kaya’nın yaptığı
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, astsubaylar ve PKK itirafçısına
yargılama sonucunda 39 yıl 10 ay 27’şer gün hapis cezası verdi.
Dönemin HSYK’si, Sarıkaya’yı 20 Nisan 2006’da meslekten attı. 12
Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği sonrasında cemaatin
etkili olduğu HSYK, Sarıkaya’yı 26 Nisan 2011’de tekrar mesleğe
kabul etti ve Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirdi.
Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş
ise cezaevinde...
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar