Lübnan'daki katliamın tanığı Filistinli Dimmas, "İsrail ordusunun çekilmesinden hemen sonra geldiğim kampta gördüğüm manzara korkunçtu. Yerler ceset doluydu. Öyle ki daha fazla insanın ölmesi için cesetlere dahi bubi tuzakları yerleştirilmişti" dedi
Lübnan'da Filistinli mültecilerin yaşadığı yaklaşık 20 bin kişilik
"Sabra ve Şatilla Kampı"nda 34 yıl önce gerçekleşen katliamın
izleri buradaki Filistinlilerin belleklerinde hala canlılığını
koruyor.
Başkent Beyrut'un batısındaki Sabra ve Şatilla Kampı'nın dar
sokakları, 1982 yılının eylül ayında büyük bir katliama tanıklık
etti. Kampa baskın düzenleyen İsrail gözetimindeki Lübnanlı aşırı
sağcı Hristiyan Falanjist milisler, binlerce masum insanı
öldürdü. Sabra ve Şatilla katliamının tanıkları 34 yıl sonra o
gün yaşananları ve kamptaki hayat mücadelelerini AA muhabirine
anlattı.
"CESETLERE BUBİ TUZAKLARI"
Katliam sırasında 16 yaşında olan Filistinli mülteci Muhammed
Dimmas, binlerce insanın katledildiği o günü unutmasının mümkün
olmadığını söyledi. Yaşananları kelimelerle ifade etmenin çok
zor olduğunu belirten Dimmas, "Siyonistlerin Filistin ve
Lübnanlılara karşı işledikleri suça bizzat şahit oldum. İsrail
ordusunun çekilmesinden hemen sonra geldiğim kampta gördüğüm
manzara korkunçtu. Yerler ceset doluydu. Öyle ki daha fazla insanın
ölmesi için cesetlere dahi bubi tuzakları yerleştirilmişti."
dedi.
Filistinlilere karşı işlenen bu suçu unutmayacaklarının altını
çizen Dimmas, "İşgalci İsrail bu katliamdan dolayı yargılanmadı.
Buna karşın Filistin'de yaşayan bir Filistinli, işgalci İsrail'e
karşı bir şey yapsa tüm dünya harekete geçiyor." diye konuştu.
Sabra ve Şatilla Kampı'nda bugünkü zor hayat koşullarına da değinen
Dimmas, "Kamptaki şartlar ve halimiz çok kötü, hatta trajik. En
ufak bir umut ışığı olmadan birçok çözümsüz sorunla iç içe bir
hayat yaşıyoruz." ifadelerini kullandı. Kampta insan onuruna
yakışmayan koşullarda yaşadıklarını belirten Filistinli mülteci,
"Hayatımın geri kalanında onurlu bir yaşam istiyorum." dedi.
"KATLİAMIN İZİ SONSUZA KADAR SİLİNMEYECEK"
Kampta yaşayan bir diğer Filistinli Fadi Abdulhadi (38) ise
katliamın yaralarının çok derin olduğunu ve üzerinden ne kadar
zaman geçerse geçsin kapanmasının mümkün olmadığını dile
getirdi.
Abdulhadi, "Bu katliam Filistinlilerin belleklerine kazındı. Geride
kalan yıllara rağmen katliamın izi sonsuza kadar silinmeyecek. Bir
araya geldiğimizde hep o gün yaşanan vahşeti konuşuyoruz.
Suçluların adalet karşısına çıkarılması gerekiyor. Ne kadar zaman
geçerse geçsin bunun peşini bırakmayacağız." diye konuştu.
Kampın elektrik kabloları ve su hortumları ile adeta esir alınmış
haldeki birçok dar sokağından birinde, küçük bir bakkal dükkanı
olan Filistinli Ümmü Bilal Adluni de katliamın yeni kuşakların
zihninde canlı tutulduğunu ifade etti.
Adluni, "Yaşadığımız zorlu ve trajik koşullara rağmen Sabra ve
Şatilla katliamını unutmayacağız. Aileler katliamda şehit olan
yakınlarının mezarlarını daima ziyaret ediyor, çocuklarına o günü
anlatıyor." dedi.
"HAKLAR TESLİM EDİLİNCEYE KADAR DURMAYACAĞIZ"
İşlenen katliama ilişkin adli sürecin çalıştırılmadığını kaydeden
Adluni, "Bu katliam bize sonsuza kadar unutamayacağımız bir acı
bıraktı. Ancak bu işin peşini bırakmayacağız. Adaletin tecelli
etmesini istiyoruz. Filistinlilere hakları teslim edilene kadar
durmayacağız." ifadelerini kullandı.
Kıraathane işleten Filistinli Visam Şakir (40) ise diğer
tanıklardan farklı olarak katliamın yeni nesillere gerektiği gibi
anlatılamadığı görüşünü dile getirdi. Şakir, "İnsanlar bu katliamı
ve yıl dönümünü unutmaya başladılar. Filistinli gruplar ise
katliamı her sene ticari bir etkinliğe dönüştürüyor." diye
konuştu.
Sabra ve Şatilla Kampı, uluslararası sözleşmeyle koruma altına
alınmış olmasına rağmen Haziran 1982'de Lübnan'ı işgal eden
İsrail'in Ariel Şaron komutasındaki ordu tarafından kuşatılmış ve
Filistinlilerin kaçması engellenmişti. Lübnanlı Hristiyan Falanjist
milislerin, Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel'in devlet başkanı
seçilmesinden kısa süre sonra suikast sonucu öldürülmesini gerekçe
göstererek 16 Eylül 1982'de başlattığı ve üç gün süren
saldırılarda, kampta aralarında çocuklar ve kadınların da olduğu 3
binden fazla Filistinli mülteci katledilmişti.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar