Rıza ve Taha ülke için bir şans

- Olimpiyat şampiyonu eski güreşçi ve ASKİ Güreş Takımı'nın antrenörü Mehmet Akif Pirim: "Güreşe başladıktan 4 sene sonra 21 yaşımda olimpiyat şampiyonu oldum. Sanırım bunun dünyada örneği yoktur" - "Kendime bizim zamanımızın en iyi sporcusu Muhammed Ali'yi örnek almıştım" - "Spor mekanizmasının en büyük eksiği eğitimcilerin eğitimsizliğidir"

Google Haberlere Abone ol
Rıza ve Taha ülke için bir şans

ANKARA (AA) - BUĞRA ERSAVAŞ - Eski olimpiyat şampiyonu milli güreşçi ve ASKİ Güreş Takımı'nın antrenörü Mehmet Akif Prim, başarılı güreşçiler Rıza Kayaalp ve Taha Akgül'ün ülke için büyük bir şans olduğunu söyledi.

Güreşe 17 yaşında başlayan ve 4 yıl sonra 1992 Barcelona Olimpiyatları'nda altın madalya kazanan Prim'in gösterdiği performans, dünya sporunda eşine az rastlanan başarı hikayeleri arasında yer alıyor.

Sporculuk kariyeri, başarıları ve antrenörlüğe geçişiyle ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Prim, sporda hedefin bitmeyeceğini anlattı.

Rize'de 17 yaşında güreşe başladığını ve 6 ay sonra gençler kategorisinde Türkiye şampiyonluğuna ulaştığını belirten Prim, "Antrenörlerimiz çok yetenekli olduğumu söyleyince ben de spora devam etme kararı aldım. Güreşe başladıktan 4 sene sonra 21 yaşımda olimpiyat şampiyonu oldum. Sanırım bunun dünyada örneği yoktur." dedi.

1992 Barcelona Olimpiyatları'nda şampiyon olarak Türkiye'ye grekoromen stilde 28 yıl sonra olimpiyat altını getirdiğini hatırlatan Prim, "Çocukken başka hayallerim vardı. Küçük yaşta Lokman Hekim'in tüm kitaplarını okudum, ezberledim çünkü amacım doktor olmaktı. O dönem sporda örnek alabileceğimiz idol anlamında çok insan yoktu. 28 yıldır ülkemize madalya gelmiyordu ve biz bu anlamda kimseyi örnek alamıyorduk. Kendime bizim zamanımızın en iyi sporcuyu Muhammed Ali'yi örnek almıştım. Sonra da kendime 'madem bu işi yapacağım en iyisini yapmam lazım' dedim." diye konuştu.

Kısa sürede önemli başarılara ulaştığını anlatan Prim, kendisinden sonra Hamza Yerlikaya, Şeref Eroğlu ve Nazmi Avluca gibi isimlerin geldiğini ve bu isimlere hem ustalık hem de antrenörlük yaptığını söyledi.

"Kazandığım olimpiyat şampiyonluğu, sadece güreşte değil spor tarihimizde yeni bir kapı açtı." diyen Pirim, tüm branşlardaki sporculara öz güven geldiğini ve birçok ismin parladığını ifade etti.

Güreşi 1997 yılında bıraktığını ve ABD'ye giderek güreş antrenörlüğüne başladığını anlatan Prim, şöyle konuştu:

"İnsanın bilgi ve birikimini aktarması gerektiğini düşünüyorum. Hem teknik hem de kapasite olarak kendimi yetiştirdim. Bunu da gençlere aktarmak istedim. Onlar başarılı olunca, kendim şampiyon olmuş gibi seviniyorum. Şu anda sağlığım yerinde, mindere çıkıp teknik ve taktik gösterebiliyorum. Bunları gençlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum."


- "Sporda hedef bitmez"


Mehmet Akif Prim, sporun her döneminde insanların kendisine hedef koyması gerektiğini, bunu yapanların da başarıya ulaşacağını söyledi.

Geriye bakınca gurur duyduğu bir tablo oluşturmaya gayret gösterdiğini vurgulayan Prim, "Antrenörlüğü de elbet bir gün bırakacağız. Sonrasında spor adamı olarak yola devam eder miyim, bunu zaman gösterecek. Şu anki düşüncem bu yönde devam etmek." dedi.

Dünya Güreş Birliğinin (UWW) teknik komitesi ve Akdeniz Oyunları Yönetim Kurulu'nda üyeliği bulunduğunu belirten Prim, şöyle devam etti:

"Arkadaşlarımla birçok proje üretiyoruz. UWW Başkanı Nenad Lalovic, tüm bunlara değer veriyor. Şu anda alınan kararların yüzde 80'i bizim projemiz. Bu da benim için gurur verici. Uluslararası arenada Ahmet Ayık ağabeyimiz ve çok tecrübeli Rodika Yakşi gibi isimlerimiz var. Belki ben de ileride bu alanda devam etme kararı alabilirim. Merdivenleri tek tek çıkmak gerekiyor."


- "Taha ve Rıza sadece sporcu değil"


Ankara ASKİ Spor Kulübü'nde 2011 yılından beri antrenörlük görevini yürüttüğünü hatırlatan Prim, Taha Akgül ve Rıza Kayaalp gibi sporcuların artması gerektiğini söyledi.

İki sporcunun da kendi kulübünde spor hayatına devam ettiğini belirten Prim, "Taha, serbest stil güreşçisi. Antrenörü Abdullah Çakmar'ın kendisinde emeği çok. Rıza Kayaalp ise 15 yaşında beri bizim sporcumuz. Rıza ve Taha, bu ülke için büyük bir şans." değerlendirmesinde bulundu.

Pirim, sporda sistemin oturması gerektiğini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

"Şampiyon sporcu, sistemden çıkar. Bizde maalesef tesadüfen şampiyon yetişiyor. Spor mekanizmasının en büyük eksiği eğitimcilerin eğitimsizliğidir. Eğer eğitimci iyi bir donanıma sahip değilse başarı bekleyemezsiniz. Günümüzde eğitimcilerin hak ettiği değeri aldığına inanmıyorum. Sporcu çok daha ön planda. Sporcu meyvedir ama ağacı da düşünmek lazım. İmkan sağlayanları, antrenörleri de katarak olaya bütün olarak bakmak lazım."


- "Türkiye, tüm İslam alemini temsil ediyor"


1992 Barcelona Olimpiyatları'nda kazandığı şampiyonluğu kariyerinin en unutulmaz anısı olarak gören Prim, sonrasında şahit olduklarının bakış açısını değiştirdiğini ifade etti.

Şampiyonluğu sonrasında yaşadığı bir olayı hayatı boyunca unutamayacağını dile getiren Prim, şunları kaydetti:

"Şampiyonluğu kazandıktan sonra birçok tebrik aldım. Arap ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri'nden kalabalık bir grup, yanıma gelerek cuma namazını aynı yerde kılıp kılamayacağımı sordu. Cuma namazı için camiye gittiğimde o insanlar beni bekliyordu. Selam verdim, içeri girdim ve bir anda alkış koptu. Herkes bana 'Müslüman ülkeler ve Türk Cumhuriyetleri olarak şampiyon çıkaramadık. Biz sana teşekkür için toplandık' dediler. O zaman anladım ki burası sadece Türkiye Cumhuriyeti değil. Burası tüm İslam dünyasını temsil ediyor."


Yorumlar