‘Parlamento yok, yargı yok diyorlar hepsi yalan'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 36. Muhtarlar Toplantısı’nda cumhurbaşkanlığı sistemini madde madde anlattı: Cumhuriyet’ten geri adım atmaya çalışanlar karşılarında önce beni bulur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören anayasa değişikliğinin geç kalmış bir reform olduğunu belirterek, "Milletimizin bu anayasa değişikliğine tarihi bir oranla evet diyerek yeni Türkiye'nin müjdecisi haline getireceğine inanıyorum" dedi. Dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 36. Muhtarlar Toplantısı'nda Adana, Bartın, Burdur, Bursa, Gaziantep, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Mersin, Niğde, Sivas, Yozgat, Zonguldak'tan gelen muhtarlara hitap eden Erdoğan, özetle şöyle dedi:
CUMHURİYET'TEN DÖNÜŞ YOK
"Türkiye 1923'te Cumhuriyet'e geçerek rejim tercihini yapmıştır.
Artık milletimizin böyle bir meselesi yoktur. Şu anda ana
muhalefetin başındaki zat ikide bir rejim diyor. Türkiye'nin böyle
bir sorunu yok. Cumhuriyet'ten geri adım atmaya çalışanlar
karşılarında herkesten önce milletimizi ve milletimizle birlikte
şahsımı bulur.
Türkiye, yetki ve sorumluluğun cumhurbaşkanında toplandığı yürütme,
yasama ve yargı arasındaki sınırların daha açık ve net bir şekilde
çizildiği yeni bir yönetim sistemine inşallah geçiyor.
Cumhurbaşkanı olarak ben de incelememi tamamladıktan sonra mesele
milletimizin önüne gelecektir. Artık söz de karar da
milletimizindir.
EL İNSAF, HEPSİ YALAN
Bu meselede de neye, niçin karşı çıktıklarını bilmedikleri ve ifade
edemedikleri için tamamı yalan, tamamı yanlış sloganlar üzerinden
milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Ne diyorlar,
Parlamento yok... El insaf. Her şey tek adamda bütünleşecek, el
insaf. Yargı yok, el insaf. Hepsi yalan, hepsi yalan. Bunlar
yalanla yattılar, yalanla kalktılar. Bunların cibilliyetinde bu
var.
Türkiye'nin yaşadığı darbelerin, muhtıraların, krizlerin,
sıkıntıların müsebbibi olan mevcut sistemi göklere çıkartarak
sürekli cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemini karalıyorlar.
Tarihimizin en büyük yönetim reformlarından biri olan bu anayasa
değişikliğini engellemek için Meclis'te sergilenmedik çirkinlik
bırakmadılar. Tekme, tokat, her şeyi yaptılar. Şimdi aynı işi
meydanlarda yapmaya çalışacakları anlaşılıyor.
İNSANLARA ANLATIN
Madde madde anayasa değişikliğinin ne getirdiğini anlatmak isterim.
Sizlerin mahallelerinizde, köylerinizde bu hakikatleri milletimize
aktarmanızı özellikle istiyorum. İşin aslının müzmin muhaliflerin
söylediği gibi olmadığını, asıl meselenin yeni Türkiye'yi inşa,
2023 hedeflerine ulaşma, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı hayata geçirme
olduğunu milletimize anlatın. Cumhurbaşkanlığı sisteminin, tek
millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkelerinin sistemi
olduğunu çevrenizdeki herkesle paylaşın.
Birinci madde yargının bağımsız olduğu ibaresinin yanına tarafsız
ilkesi ilave ediliyor. Bundan kim, niçin rahatsız olabilir ki?
İkinci madde milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkmasıyla
ilgilidir. Bu değişiklik TBMM'nin temsil tabanını genişletirken
milletvekili başına düşen nüfusumuz dikkate alındığında dünyadaki
örneklerine de gayet uygundur.
Seçilme yaşı 25'ten 18'e iniyor. Anayasa değişikliğinin en önemli
maddelerinden biri budur. Gençlerimizin, kendilerine 18 yaşında
seçme hakkı veren ama seçilmelerine rıza göstermeyen bu sistemi
değiştirmek için halk oylaması sürecinde gece gündüz
çalışacaklarına inanıyorum. Bir zamanlar bir siyasetçi ne demişti
Taksim Meydanı'na dört ayaklı çıkarsam seçilir demişti. İnanıyorum
ki bu gençlerimize farklı bir sınıf atlatacak.
ANCA BERABER KANCA BERABER
Şimdi çıkmışlar ne diyorlar askerlik ne olacak? Bunları askerlikten
muaf tutarsın olur, biter. Polisi muaf tuttuk, tecil ne demek. Şu
anda parlamentoda görev yapmak kadar önemli bir görev olabilir
mi?
Yeni düzenlemenin en basit ve doğru ifadesi cumhurbaşkanlığı ile
başbakanlık makamlarının birleştiriliyor olmasıdır. Böylece her
ikisi de gücünü halktan alan iki yürütme yerine bir tek makam
ortaya çıkıyor. Bunun anlamı, millet kime oy verdiğini, kimden
icraat beklediğini, kime hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık
cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü tamamen cumhurbaşkanında toplandığı
için artık bu görevde bulunan kişinin ne hükümeti ne Meclis'i ne
başka bir bahaneyi öne sürerek sorumluluktan kaçma imkânı
kalmamıştır.
Bu anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanı ile Meclis seçimleri
hangisi talep ederse etsin eğer cumhurbaşkanı talep ediyorsa ikisi
beraber olacak, eğer parlamento teklif ediyorsa yine birlikte
olacak. Hani anca beraber kanca beraber denir ya Cumhurbaşkanı ile
Meclis arasında işte öyle bir ilişki tesis ediliyor.
TAYYİP ERDOĞAN'IN MESELESİ DEĞİL
"Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi şahsımla baki hiç değildir. Her
sistem kendi liderini üretir. Türkiye'de Allah'ın izniyle Tayyip
Erdoğan'lar bitmez. Milletinin yarısından fazlasını teveccühünü
kazanmak zorunda olan bir cumhurbaşkanının bu sistemi kullanarak
yanlış yola sapma ihtimali yoktur. Bu mesele Recep Tayyip
Erdoğan'ın kişisel meselesi, AK Parti'nin, MHP'nin parti meselesi
değildir. Şu anda şahsımın ve AK Parti'nin uyum sorunu da icraat
sorunu da yoktur. Ama bu durum sistemin doğruluğundan değil
şahsımla hükümetin uyumundan kaynaklanıyor. Biz işte bu dunumu
şahsi olmaktan çıkartıp sisteme bağlamak istiyoruz. Çünkü bugün
varız yarın yokuz. Öyle bir sistem inşa edelim ki yarın da bu
sıkıntılar yaşanmasın."
DEVLETİN SAHİBİ MİLLET OLACAK
Artık milletin değerleriyle kavgalı kimsenin ülkenin başına bela
olma ihtimali kalmamıştır. Bu sistemde hiçbir etnik grubun, hiçbir
inanç grubunun, hiçbir yaşam biçiminin tehdit altında olması mümkün
değildir. Çünkü devletin sahibi bizatihi milletin ta kendisidir.
Keşke bu sisteme darbelere, darbe teşebbüslerine, vesayet
güçlerinin tahakkümüne, krizlere maruz kalmadan geçmiş olsaydık.
İstiklalimiz ve istikbalimiz için cumhurbaşkanlığı hükümeti
sistemine, muhtar kardeşlerime soruyorum, evet mi?
ACELEYE GELMEDİ, GEÇ BİLE KALINDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Benim mesela kurucusu olduğum partimle ilişkim kesildi. Yeni
değişiklikle bu yanlış düzeltiliyor. Zaten siyasi sorumluluğu
bulunan cumhurbaşkanının partili olmasının önü açılıyor.
Meclis'te yeterli çoğunluk sağlanması halinde cezai sorumluluk
gerektiren durumlarda cumhurbaşkanının Yüce Divan'da
yargılanabilmesinin yolu açılıyor. Böylece yürütme yetkisi verilen
cumhurbaşkanının millete hesap vermenin yanında Meclis tarafından
da denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor. Millet
doğrudan denetimi altında tuttuğu Meclis'i ve cumhurbaşkanı
aracılığıyla demokrasisine de istiklaline de istikbalini de sahip
çıkacak. Bu düzenleme aceleye getirilmiş değil, bilakis çok geç
kalmış bir reformdur."
Yorumlar