"Mülteci çocuklar için en ilerici politika üreten ülkeyiz"

- New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin: - "Dünyada en çok mülteci barındıran ülke olan Türkiye'de, ilkokul çağındaki Suriyeli sığınmacıların yarısı okullulaştırıldı. Mülteci gençlere istihdam anlamında da dünyada en ilerici politikalar üreten ülke biziz" - "Türkiye'nin kısa bir sürede katettiği mesafe bence çok olumlu bir gelişme. Şanlıurfa, Gaziantep, İzmir belediyelerinin mülteci çocukların eğitimi ile ilgili yaptıkları çalışmalar dünyaya örnek olabilecek nitelikte çalışmalar" - "Türkiye 10 yıl boyunca hastanede doğan her bebeğin annesine, beyin gelişimiyle ilgili kısa da olsa eğitim verse, bebeğini kucağına alan anne evine bir kitaplıkla dönse, çocuk 3 yaşına geldiğinde günde bir iki saat, 4-5 yaşına geldiğinde haftada birkaç gün iyi bir eğitim kurumunda, kalifiye öğretmenler eşliğinde okul öncesi oyun bazlı öğrenme ortamında yetişse ve okula bu şekilde başlasa Pisa Testi’nde Avrupa ortalamasını geçeriz"

Google Haberlere Abone ol
"Mülteci çocuklar için en ilerici politika üreten ülkeyiz"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Amerika'daki Müslüman gençler, göçmen çocuklar ve Suriyeli mülteciler üzerine yaptığı uygulamalı çalışmaları ile 2018 Jacobs Ödülü'ne layık görülen New York Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, ''Dünyada en çok mülteci barındıran ülke olan Türkiye'de, ilk okul çağındaki Suriyeli sığınmacıların yarısı okullulaştırıldı. Mülteci gençlere istihdam anlamında da dünyada en ilerici politikalar üreten ülke biziz.'' dedi.

Dünyanın en prestijli ödüllerinden kabul edilen 2018 Jacobs Ödülü, 30 Kasım 2018’de Zürih’te özel törende takdim edilecek olan, New York Üniversitesi Eğitim Kültür ve İnsan Gelişimi Fakültesi Uygulamalı Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, mülteci çocuklara yönelik projelerini, AA muhabirine değerlendirdi.

Prof. Dr. Şirin, sayı itibarı ile dünyada Türkiye kadar mülteci barındıran başka ülke olmadığını kaydederek, Türkiye’nin kısa bir sürede ilkokul düzeyinde yarıdan fazla mülteci çocuğu okullu hale getirdiğini söyledi.

Suriye’de başlayan iç savaşın hemen ardından, yoğun bir mülteci akınının Türkiye’ye gelmeye başlamasıyla üzerinde en çok durduğu konunun çocukların rehabilite edilmesi ve okullulaştırılması olduğunu vurgulayan Şirin, "Suriyeli mülteciler gelmeye başladıktan sonra en çok üzerinde durduğum noktalardan biri de eğitim sorunuydu. Türkiye’nin kısa bir sürede kat ettiği mesafe bence çok olumlu bir gelişme. Örneğin, Urfa, Gaziantep, İzmir belediyelerinin mülteci çocukların eğitimi ile ilgili yaptıkları çalışmalar dünyaya örnek olabilecek nitelikte çalışmalar." diye konuştu.

Şirin, Suriyeli çocuklara yönelik tüm bu olumlu gelişmelerin yanı sıra, ne Suriye’de ne de Türkiye’de hiç okulla tanışmamış mülteci çocukların var olmasının da kaygı verici olduğunu ve bu tür çocuklara yönelik çalışmaların da gündeme getirilmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye’de henüz örgün eğitimle tanışmamış yaklaşık 400 bin civarında mülteci çocuk olduğunu aktaran Şirin, şu bilgileri paylaştı:

"Suriye'deki iç savaş yaklaşık 6 yıl önce başladı. Bu çocuklar demek ki 6 yaşında Suriye'den ayrıldılar. Okul çağından önce Suriye'den ayrılan bu çocuklar, Türkiye'ye geldikten sonra da eğitimine devam edemeyen çocuklar. Dolayısıyla bu çocuklar için özel programlar yapmamız gerekiyor. Bu bağlamda gençlerle ilgili kaygılarım daha az. Çünkü Türkiye’de hem istihdama katılım anlamında hem de gerek devlet gerek yerel yönetimler bazında mülteci gençlere yönelik istihdamın önünü açan politikalar var. İstihdam anlamında dünyada en ilerici politikalar üreten ülke biziz."

-''Mülteci çocuklar için yeni inovasyona ihtiyacımız var''

Prof. Dr. Şirin, dünyadaki mülteci çocuklara yeterli eğitim ve psikolojik yardım hizmeti sunulmadığını ve bu alanın acil olarak inovasyona ihtiyacı olduğunu, bunun ise eski usul sosyal hizmetlerle, eski usul eğitim çözümleriyle karşılanamayacağını ifade etti.

21. yüzyılın çocuklarının sorunlarını ve ihtiyaçlarını çözmenin yeni yollarını bulma zorunluluğuna dikkati çeken Şirin, şöyle devam etti:

''Dünyada 60 milyona yakın yurdundan edilmiş insan var. Bunların 20 milyonu mülteci, 40 milyonu ise yurtsuz kabul ediliyor. Bu nüfusun yarısı çocuklardan oluşuyor. Gittikleri ülkelerde yeterli kaynak olmaması, ekonomik nedenler veya dil sorunu nedeniyle bu çocukların büyük bir kısmı örgün eğitim alamıyor. Bu çocukların eğitim sorununun yanı sıra, çok daha ciddi bir sorunları var; o da rehabilitasyon sorunu. Çünkü savaş veya çatışma bölgelerinden ayrılmış çocuklar. Bu çocukların sorunlarını çözmek, eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için elimizde yeterince eğitimci, okul, psikolog, psikiyatr, sosyal hizmet uzmanı yok. Dolayısıyla ya bu çocuklardan umudumuzu kesmemiz lazım ya da inovasyon yapmamız lazım.''

-''Eğitimde teknolojiyi kullanmalı''

Prof. Dr. Şirin, eğitim ve psikoloji alanlarında 50 yıl önceki sistemin hala devam ettiğinin altını çizerek, yeni eğitim teknolojilerini kullanarak yenilikçi yollardan çocuklara öğrenme imkanı sağlanması gerektiğini kaydetti.

Öğrenme anlamında yeni teknolojilerin var olduğunu, geliştirdikleri projenin bunun üzerine kurulduğunu belirten Şirin, şunları söyledi:

''Bilgi, tecrübe aktarmada elimizde çok yeni teknolojiler var. Bunlardan biri, temel eğitim kaynaklarını çocuklara ulaştırabilmek için bir 'oyun bazlı online eğitim platformu' oluşturmak. Çocukların bu platformlar üzerinden eğitilmesi. Suriyeli mülteci çocuklar için özel olarak geliştirilen Türkçe, kodlama, zihinsel beceriler ve aynı zamanda çocukların çaresizliğini azaltıp, geleceğe dair umutlarını arttıracak oyunlarla ilgili bir proje gerçekleştirdik. Bu proje ilk olduğu için zaten ödüle layık görüldü.

Sadece projeden dolayı ödül almış değilim, aynı zamanda 11 Eylül sonrası Amerika'daki Müslüman göçmenlere yapılan baskı uygulamalarını ilk ortaya çıkaran araştırmacıyım. Bu konuda 2008'de yayınlanan 'Müslüman Amerikalı Gençler' adında bir kitabım da var. Bunun yanında Norveç'te ve ABD'de göçmenler ve mülteciler üzerine benzer inovasyon içeren çalışmalar yürütüyorum. Hayalim odur ki bu ödülle birlikte çalışmalarımı daha kapsamlı ve geniş bir şekilde daha çok çocuğa ulaştırmak. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde 100 bin yoksul ya da iyi bir eğitim fırsatı olmayan çocuğa eğitim ulaştırmak istiyorum.

Türkiye'de iyi eğitim fırsatları olmasına rağmen buna ulaşmanın önünde engeller olduğunu gözlemliyorum. Bu engellerden biri de ekonomik yetersizlik. Bir çocuk kitabı yayınlamıştım, fakat pahalı olduğu için satın alınamadı, o yüzden geri çektim. O sebeple eğitimcilerle hazırladığımız içeriği oyunlaştırıp, çocuklara dijital bir bilgisayar oyunu şeklinde ulaştırmanın yollarını arıyorum. Bunu yaparken de özellikle dar gelirli, taşrada olan ve iyi eğitim materyallerine ulaşma fırsatı olmayanlara sunmak istiyorum.''

-''Kayıp mülteci çocuklar konusunda duyarlılığın arttırılması lazım''

Prof. Dr. Selçuk Şirin, dünyanın en zengin kıtası Avrupa'da binlerce mülteci çocuğun kaçırıldığına veya aileleri tarafından para karşılığı satıldığına dikkati çekerek, bu konuda faaliyet gösteren güçlü bir mafya olduğunu vurguladı.

Bu konuda duyarlılığın arttırılmasında, çok fazla girişimde bulunulmadığına değinen Şirin, şöyle konuştu:

''ABD'de Trump'ın başkan olmasından sonra ülkeye kaçak gelen göçmenlerin çocuklarının ailelerinden alınması politikası başlatıldı. Son derece insanlık dışı bir politika. Bununla ilgili olarak benim de içinde yer aldığım Amerika Bilimler Akademisi'nin hazırladığı bir rapor, bu konuda veri olarak kabul edildi ve politika kaldırıldı. Ama dünyanın her yerinde kendini savunma fırsatı olmayanlara karşı bu tür insanlık dışı davranışlar oluyor. Medyanın, akademik çevrelerin ve STK'ların yapması gereken, bu konuyu unutturmamak ve çözüm yolları üretmek olmalıdır.

Amerikan halkının yaklaşık yüzde 80'i Trump'ın göçmen çocuk politikasına tepkili. Sadece her fırsatta Trump'ı destekleyen küçük bir aşırı sağcı grup destek veriyor. Amerika'da ‘demokrafik korku’ denilen bir durum da var. Amerika'daki beyazlar yakın bir gelecekte çoğunluk olmaktan çıkıyor. Bu da dar gelirli, iyi eğitim almamış ve gelecekten ekonomik kaygılar duyan beyazları korkutuyor. Çünkü onlar, ‘Türkiye'den Selçuk Şirin geldi, üniversitede işe başladı. Benim çocuğum işsiz kaldı.' diye düşünüyor.''

Prof. Dr. Şirin, artık sadece mülteci çocuklara yönelik değil, iyi öğrenme ve eğitim fırsatını olabildiğince çok çocuğa olabildiğince erken yaşta ulaştırmak istediğini ifade ederek, ''Özellikle okul öncesi eğitimde yeni teknolojiyi kullanmak istiyorum. 30 Kasım'da Zürih’te alacağım 2018 Jacobs Ödülü ile birlikte bir yıllık bir süre kazanmış oldum. Bir yıl boyunca gecemi gündüzümü ve bütün gücümü bu proje için harcayacağım.'' şeklinde konuştu.

-“Her mahalleye bir kreş açmalı”

Şirin, okul öncesi eğitim konusunda büyük hassasiyet taşıdığının altını çizerek, özellikle Türkiye’de her mahalleye bir kreş açılması gerektiğine dikkati çekti.

“Keşke Türkiye’deki karar vericiler ve yöneticiler lise ve üniversite için yaptıkları yatırımları birkaç yıllığına okul öncesine kaydırsa” diyen Prof. Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü lise çok geç, üniversite çok geç. Her ile bir üniversite açmak yerine her mahalleye bir kreş, okul öncesi eğitim kurumu açmak mümkün olsaydı. Tabii bunun kalitesi çok önemli. Bunu dünya standardında yapmamız lazım.

Bir kuşağın yetişmesi 20 yıldır. Ama buna da gerek yok. Türkiye 10 yıl boyunca hastanede doğan her bebeğin annesine beyin gelişimiyle ilgili kısa da olsa eğitim verse, bebeğini kucağına alan anne evine bir kitaplıkla dönse, çocuk 3 yaşına geldiğinde günde bir iki saat, 4-5 yaşına geldiğinde haftada birkaç gün iyi bir eğitim kurumunda, kalifiye öğretmenler eşliğinde okul öncesi oyun bazlı öğrenme ortamında yetişse ve okula bu şekilde başlasa Pisa Testi’nde Avrupa ortalamasını geçeriz.

Çünkü Pisa 15 yaşındaki çocuklara yapılıyor. Diğer bütün karşılaştırmalar geç yaşlarda yapılıyor. O çağdaki çocuğa siz ne yaparsanız yapın eğer temeli sağlam değilse, beynin en hızlı geliştiği ilk altı yılda siz o çocuğa gerekli zihinsel gıdayı vermezseniz ondan sonraki süreç çok geç oluyor.”

-Prof. Dr. Selçuk Şirin kimdir?

New York Üniversitesi Profesörü Selçuk Şirin, sosyal girişimcilik alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen 2018 Jacobs Ödülü’nü almaya hak kazandı. Jacobs Vakfı tarafından yapılan açıklamaya göre, Amerika’daki Müslüman gençler, göçmen çocuklar ve Suriyeli mülteciler üzerine yaptığı uygulamalı çalışmalarıyla ödüle layık görülen Selçuk Şirin’e ödülü, 30 Kasım 2018’de Zürih’te yapılacak özel törende takdim edilecek.

Amerika Birleşik Devletleri’nde 11 Eylül saldırıları sonrası artan İslamofobi etkisini gösteren ilk bilimsel çalışmayı yapan Selçuk Şirin, “Muslim American Youth - Amerikalı Müslüman Gençler” adlı kitabıyla biliniyor. Göçmen çocuklar ve mülteciler üzerine ABD ve Norveç’te de pek çok bilimsel çalışmaya imza atan Selçuk Şirin, 2013’te New York Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi işbirliğinde Suriyeli göçmen çocuklar üzerine ilk saha araştırmasını gerçekleştirdi.

Suriyeli mülteci çocuklarda umutsuzluk, PTSD (travma sonrası stres bozukluğu) ve depresyonun yaygın olduğunu ortaya koyan bu rapor, mülteci çocukların eğitsel ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap vermek için global çağda yenilikçi yaklaşımlara ihtiyaç olduğunun altını çiziyordu.

Selçuk Şirin, ödülle birlikte sağlanacak kaynakları da yine çocuklar için kullanacak. Jacobs Ödülü’nden alacağı güç ile kar amacı gütmeyen bir online platform kurmayı planlayan Şirin, bu projeyle önümüzdeki 5 yılda 100 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Bu kez amacı yalnızca mülteci çocuklar değil yoksul çocuklar için de bir umut kapısı açmak.

-Jacobs Ödülü

2018 Klaus J. Jacobs ödülü, İsviçre kökenli Jacobs Vakfı tarafından her yıl alanlarında fark yaratan bilim insanı ve sosyal girişimcilere veriliyor. Ödül sahiplerinin konuşmaktan daha fazlasını yaparak harekete geçtiklerinin altını çizen Jacobs Vakfı, adaylarını toplumsal sorunlara çözüm arayan ve topluma faydalı projelerde çalışan bilim insanı veya sosyal girişimciler arasından seçiyor.

Yorumlar