Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fahri Doktora Töreni

- Başbakan Yıldırım: (2) - "Burada başbakan ve cumhurbaşkanı gibi iki siyasi güç var. Bu iki siyasi güç maalesef çoğu kere Türkiye'nin önünü tıkıyor, hızını kesiyor. Bunu ben söylüyorum, bu hükümetin başbakanı olarak söylüyorum" - "Gözükmeyen bir ikili irade, bu sürdürülebilir bir şey değil. Türkiye'nin demokrasisi artık bunu kaldırmaz. İşi millete teslim edeceksin. Açık söylüyorum, siyasetçiler hata yapar, millet düzeltir" - "Biz birçok engeli aşa aşa bugünlere geldik. İlk karşılaştığımız olay, belki çoğunuz hatırlamayacaksınız, 8 Ocak 2003'tür. Bu tarihte askerler öyle bir bildiri yayınladılar ki zehir zemberek. 27 Nisan'dakinden çok daha ağır ama o gündem olmadı"

Google Haberlere Abone ol
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fahri Doktora Töreni

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Burada başbakan ve cumhurbaşkanı gibi iki siyasi güç var. Bu iki siyasi güç maalesef çoğu kere Türkiye'nin önünü tıkıyor, hızını kesiyor. Bunu ben söylüyorum, bu hükümetin başbakanı olarak söylüyorum." dedi.

Yıldırım, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesince kendisine takdim edilen Fahri Doktora unvanı dolayasıyla düzenlenen törende, darbe heveslilerinin zayıf yönetimleri çok sevdiğini söyledi.

Türkiye'nin 3 dönemde ilerlediğine işaret eden Yıldırım, birincisinin Adnan Menderes, ikincisinin Turgut Özal, üçüncüsünün de Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti zamanında olduğunu dile getirdi.

Yıldırım, Türkiye'nin hedefinin 2023 yılında, yani Cumhuriyet'in yüzüncü yılında, dünyanın parmakla gösterilen ülkeleri arasına girmek olduğunu belirtti.

Bunun yolunun güçlü olmaktan, operasyonel kabiliyetin artırılmasından, ekonominin büyümesinden, terörle ilgili sorunun tamamen halledilmesinden geçtiğini vurgulayan Yıldırım, "Onun için de güçlü siyasi iradeye ihtiyaç var, güçlü istikrara ihtiyaç var ve zaman ekonomisini öngören, 'zamanın paradan daha değerli olduğu' anlayışının hakim olacağı bir hükümet sistemine ihtiyaç var." ifadesini kullandı.

Yıldırım, 16 Nisan'daki teklifin bunu getirdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada başbakan ve cumhurbaşkanı gibi iki siyasi güç var. Bu iki siyasi güç maalesef çoğu kere Türkiye'nin önünü tıkıyor, hızını kesiyor. Bunu ben söylüyorum, bu hükümetin başbakanı olarak söylüyorum. Dolu örnek var. Rahmetli Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'i aradı, buldu, 'Dünyanın en iyi adamı, en demokrat adamı, en iyi hukukçusu' dedi getirdi, en önce kendi kavga etti. O kavganın Türkiye'ye bedeli çok ağır oldu. Bugünkü parayla 638 milyar. Kim ödedi? Millet ödedi.

2013 yılında ancak bitirdik, 23 banka, borçlar, yüksek faizlerden gelen yükler. Bu parayı biz oralara ödemeseydik şimdi Türkiye'nin hiçbir alt yapı problemi, eğitimle ilgili hiçbir problemi kalmayacaktı. Onun için Türkiye'nin bulunduğu stratejik coğrafi konumu da dikkate aldığımızda biz işi şansa bırakamayız. Mutlaka güçlü olmamız lazım, güçlü olmak yetmez, güçlü kalabilmemiz lazım."

- "Bu muhtıra güme gitti"

Türkiye'de riskin ne kadar büyük olacağının 7 Haziran'da görüldüğüne dikkati çeken Yıldırım, 7 Haziran'ın 5,5 ay sürdüğünü, "Türkiye partisi olacağım" diye yola çıkan HDP'nin ise 8 Haziran'da "Ben sırtımı Kandil'e dayıyorum", "PKK sizi tükürükle boğacak" ifadelerini kullandığını hatırlattı.

Yıldırım, milletin gerçeği gördüğünü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi öngörüsünü ortaya koyarak ülkeyi bu istikrarsızlıktan kurtaracak yolu seçtiğini dile getirdi.

Nihayet 1 Kasım'da tekrar Türkiye'nin istikrarla yoluna devam etmeye başladığını belirten Yıldırım, şunları kaydetti:

"Biz birçok engeli aşa aşa bugünlere geldik. İlk karşılaştığımız olay, belki çoğunuz hatırlamayacaksınız, 8 Ocak 2003'tür. Bu tarihte askerler öyle bir bildiri yayınladılar ki zehir zemberek. 27 Nisan'dakinden çok daha ağır ama o gündem olmadı. Niye? İş başına gelmişiz 19 Kasım'da, aradan geçmiş bir buçuk ay, bildiri yayınlıyor. 28 Şubat'tan beter. Ama o gün Diyarbakır'da bir uçak düştü, 57 vatandaşımız hayatını kaybetti ve gündem oraya yoğunlaştı, bu muhtıra güme gitti. Ama ondan sonra hiç rahat bırakmadılar, sürekli taciz...

Nihayet cumhurbaşkanı seçilecek, Türkiye tarihinde hiç görülmemiş bir iş yaşadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluşundan beri problem. Niye? Vesayet diyor ki 'Halk, başbakanını seçsin ama cumhurbaşkanını bana bıraksın.' Gözükmeyen bir ikili irade, bu sürdürülebilir bir şey değil. Türkiye'nin demokrasisi artık bunu kaldırmaz. İşi millete teslim edeceksin. Açık söylüyorum, siyasetçiler hata yapar, millet düzeltir. Milletin bugüne kadar yanlış bir karar verdiğini görmedim."

(Sürecek)

Yorumlar