MIP TV 2017 Televizyon ve Dijital İçerik Fuarı
- TRT Genel Müdür Yardımcısı Eren: - "Yeni coğrafyalar, yeni alanlar keşfetmemiz gerekiyor. Güney Amerika’da dizilerimiz çok meşhur oldu. İnşallah Asya’da, Güneydoğu Asya’da ve Kuzey Amerika’da da dizilerimiz seyredilir" - "Sanayide yapacağımız ihracat, oralarda yapacağımız reklam ve faaliyetlerin hiçbiri, bizim Türkiye’de ürettiğimiz ve orada seyredilen bir dizi kadar etkili olmaz" - TRT Televizyon Dairesi Başkanı Yürekli: - "Güzel işlerin hepsi Türkiye’nin daha iyi tanıtımına, dünyayla entegre olmasına, hakkımızdaki yanlış düşüncelerin ortadan kalkmasına sebep oluyor" - "(TRT Arşiv) Şu anda büyük bir rağbet oluşmaya başladı. İnsanlar bize ‘bunlar da var mı, şunlar da yayında olacak mı’ şeklinde dönüşler yapmaya başladı"
CANNES (AA) - Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, "Yeni coğrafyalar, yeni alanlar keşfetmemiz gerekiyor. Güney Amerika’da dizilerimiz çok meşhur oldu. İnşallah Asya’da, Güneydoğu Asya’da ve Kuzey Amerika’da da dizilerimiz seyredilir" dedi.
Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenen MIP TV 2017 Televizyon ve
Dijital İçerik Fuarı'na katılan Eren ve TRT Televizyon Dairesi
Başkanı Tuncay Yürekli, AA muhabirine değerlendirmelerde
bulundu.
Eren, Türkiye’yi Ortadoğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve
Avrasya'daki insanlarla en fazla bağdaştıran öğenin ortak kültür
olduğunu belirterek, "Bu ortak kültürün de en büyük sonucu ve ürünü
Türkiye’deki diziler. Yani bizim sanayide yapacağımız ihracat,
oralarda yapacağımız reklam ve faaliyetlerin hiçbiri, bizim
Türkiye’de ürettiğimiz ve orada seyredilen bir dizi kadar etkili
olmaz. Milyonlar harcasak da oradaki birçok değişik faaliyetlere,
en büyük etkiyi aslında dramalarla, dizilerle sağlarız. Bunu
gördük." diye konuştu.
- "Yönetilen algıya verdiğimiz en iyi cevap, yapacağımız film ve dizilerle olur"
Türkiye'yle ilgili dünyada bir algı yönetimi olduğuna işaret eden Eren, şunları kaydetti:
"Dünyadaki hiçbir büyük kuruluş maalesef Anadolu Ajansı gibi objektif değil. Hiçbirisi Anadolu Ajansı gibi olayları 360 derece göstermiyor. Hepsi bir parçasını gösteriyor. Türkiye ile ilgili bir algı yönetiyorlar. Bizim bu yönetilen algıya verdiğimiz en iyi cevap, yapacağımız film ve dizilerle olur. Çünkü onu yaptığınız zaman Türkiye’deki yaşamın kendisini görüyorlar. O yüzden de bu programları Türkiye’nin yatırım yapması gereken en önemli gücü olarak görüyorum."
Türk dizilerine yönelik talebin her geçen gün arttığını
vurgulayan Eren, "Süre olarak dünyadaki bu dizi satışlarında yüzde
25’e yakın, çok büyük bir pazarımız var. Yeni coğrafyalar, yeni
alanlar keşfetmemiz gerekiyor. Güney Amerika’da dizilerimiz çok
meşhur oldu. İnşallah Asya’da, Güneydoğu Asya’da ve Kuzey
Amerika’da da dizilerimiz seyredilir." ifadelerini kullandı.
Türkiye reklam pazarının reel olarak büyüyen bir pazar olmadığını
belirten Eren, şöyle devam etti:
"Pazar, enflasyon oranında büyüyor. Ama kanal sayısına
baktığımızda eskiden 4 taneydi şimdi 7 tane ana kanal var ve
onlarca tematik kanal var. Uydudan yayın yapan yüzlerce kanal var.
Dijital reklamlar artıyor. Sektör böyleyken, televizyon reklam
pazarı reel olarak büyümezken, dizilerin maliyetleri artıyor.
Dizilerin aynı kalitede kalması ve adet olarak da en az bu kadar
daha üretilmesi için sektörün de genel olarak bazı konularda bir
araya gelmesi ve ortak kararlar vermesi gerektiğini
düşünüyorum."
Yürekli ise, son yıllarda Türkiye’den yapılan yapımların oldukça
rağbet gördüğünü belirterek, "İlk başta Arap ülkeleriyle başlayan
ilgi daha sonra Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde devam etti.
Gerek TRT’nin dizileri gerekse diğer kanalların yaptığı tarih ve
aileye ilişkin çok güzel işlerin hepsi Türkiye’nin daha iyi
tanıtımına, dünyayla entegre olmasına, hakkımızdaki yanlış
düşüncelerin ortadan kalkmasına yardımcı oluyor." diye konuştu.
TRT'nin dünya çapında bir kamu yayıncısı olduğunu vurgulayan
Yürekli, "Yer yer büyük prodüksiyonlar yapıyoruz. Fransızların
Versailles dizisi gibi İngilizce yapımlar da düşünüyoruz. Bu konu
partnerlerin konuya sıcak bakmasına bağlı. Böyle projelerin yapımı
hakkında aramızda fikir alışverişi yapıyoruz." ifadelerini
kullandı.
- "TRT Arşiv'e büyük bir rağbet oluşmaya başladı"
TRT’nin çok büyük bir hafızası olduğuna işaret eden Yürekli,
"1968 yılında televizyon yayınına başladı ve 1927’ye kadar dayanan
da radyo geçmişi var. TRT’nin bu kadar geniş arşivinin muhakkak
izleyiciyle gerek dijital alanda gerekse televizyon alanında
buluşması gerekiyordu." şeklinde konuştu.
Görüntülerin nihai kullanıcıların daha çok ilgisini çekecek daha
küçük versiyonlar haline getirildiğini aktaran Yürekli, "İnternet
sitesi aracılığıyla insanlar mesela 1965 yılında merak ettiği bir
şey varsa ona tıklayarak o günkü Türkiye ile ilgili yayınlanmış
olan şeyleri görecek. Geçmişe yönelik görüntülerden
faydalanabilecekler ve bunu gençlerin de ilgisini çekecek şekilde
kurgulamaya çalıştık. Şu anda büyük bir rağbet oluşmaya başladı.
İnsanlar bize, ‘bunlar da var mı, şunlar da yayında olacak mı’
şeklinde dönüşler yapmaya başladı." diye konuştu.
Yorumlar