Milli Savunma Üniversitesinde mezuniyet töreni

- Başbakan Yıldırım: (2) - "Uluslararası hukuktan ve meşru haklarımızdan kaynaklanan bu harekat, sonuna kadar devam edecek. Burada herhangi bir gün, herhangi bir miat söz konusu değildir. Miat ve süre ancak ve ancak terör örgütünün tam anlamıyla yok edilmesi ve etkisiz hale getirilmesine bağlıdır. Bu harekatı Afrin'le sınırlı olarak düşünmemiz de söz konusu değildir" - "Türkiye olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak. Hiçbir ülkeyi yönetmek gibi bir hevese de sahip değiliz. Bölgesel, küresel barışa Türkiye kadar önem veren başka bir ülke yok. Biz Gazi Mustafa Kemal'in de en güzel şekilde ifade ettiği gibi, 'Yurtta sulh cihada sulh' istiyoruz. Bunu tesis etmek için çalışıyoruz. Yurtta ve cihanda sulhu istemek, sınırlarımızı dahili ve harici düşmanlara karşı korumakla mümkündür"

Google Haberlere Abone ol
Milli Savunma Üniversitesinde mezuniyet töreni

İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Uluslararası hukuktan ve meşru haklarımızdan kaynaklanan bu harekat, sonuna kadar devam edecek. Burada herhangi bir gün herhangi bir miat söz konusu değildir. Miat ve süre ancak ve ancak terör örgütünün tam anlamıyla yok edilmesi ve etkisiz hale getirilmesine bağlıdır. Bu harekatı Afrin'le sınırlı olarak düşünmemiz de söz konusu değildir." dedi.

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Harp Enstitüleri Karargah Subaylığı 1'inci Dönem Eğitimi Mezuniyet Töreni'nde konuşan Yıldırım, Türkiye'nin son derece zor bir coğrafyada yer aldığını anlatarak, sadece coğrafi olarak değil, tarih olarak, kültürel değerler olarak da bu coğrafyanın merkezinde yer alan ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

Kafkasya, Orta Doğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika'nın yaklaşık 200 yıldır dünyanın en dinamik, en çalkantılı coğrafyası olduğuna dikkati çeken Yıldırım, stratejik açıdan hayati öneme sahip bu bölgede, aynı zamanda zengin yeraltı kaynaklarının da bulunduğunu ifade etti.

Yıldırım, bölge halklarına siyasi ve ekonomik imkanlar sağlaması gereken bu durumun, anlaşmazlıkların, krizin, iç savaşların temel sebebi haline dönüştüğünü dile getirerek, bugün ciddi sıkıntıların yaşandığı, Suriye, Filistin, İsrail, Lübnan, Irak, Yemen ve diğer bölgelerdeki olayların, Türkiye'nin tarihinden, Türkiye'nin geleceğinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini vurguladı.

- "Yurtta sulh, cihada sulhu istiyoruz"

Kafkasya, Balkanlar ve Kuzey Afrika'da yaşanan olayların, Türkiye'nin dışında ele alınamayacağını anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Burada şunu söylemekte, tekrar etmekte fayda görüyorum, Türkiye olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak. Hiçbir ülkeyi yönetmek gibi bir hevese de sahip değiliz. Bölgesel, küresel barışa Türkiye kadar önem veren başka bir ülke yok. Biz Gazi Mustafa Kemal'in de en güzel şekilde ifade ettiği gibi, 'Yurtta sulh cihada sulh' istiyoruz. Bunu tesis etmek için çalışıyoruz. Yurtta ve cihanda sulhu istemek sınırlarımızı dahili ve harici düşmanlara karşı korumakla mümkündür"

Başbakan Yıldırım, bir ülkede yaşanan istikrarsızlık, ekonomik veya siyasi kaosun bütün bölgeyi hatta dünyayı etkisi altına alabildiğine vurgu yaptı.

- "Afrin ile sınırlı olarak düşünmemiz söz konusu değil"

Suriye'de 7 yıldır yaşananlara hep birlikte şahit olduklarını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

"Var olan iç savaş yüzünden milyonlarca insan evinden, barkından oldu. Bir milyona yakın insan hayatını kaybetti. Türkiye olarak bu sorunun, bu iç savaşın, bu otorite boşluğunun en büyük bedelini ödeyen ülkeyiz. Bugün Fırat Kalkanı bölgesinde, Afrin bölgesinde bizim mücadelemiz, sadece ülkemizin sınırlarını güvence altına almak değil, aynı zamanda vatandaşımızın can ve mal güvenliğini korumak, bunun ötesinde de o bölgede Suriye'de, Irak'ta yaşayan mazlum, mağdur insanları terör örgütünün zulmünden kurtarmaktır. Uluslararası hukuktan ve meşru haklardan kaynaklanan bu harekat, sonuna kadar devam edecek. Burada herhangi bir gün, herhangi bir miat söz konusu değildir. Miat ve süre ancak ve ancak terör örgütünün tam anlamıyla yok edilmesi ve etkisiz hale getirilmesine bağlıdır. Bu harekatı Afrin ile sınırlı olarak düşünmemiz de söz konusu değildir. Sınırlarımıza vaki tehdit, tehlike, terör nerede varsa orası bizim için hedeftir ve orada gerekli mücadeleyi yapmaktan da asla tereddüt etmeyiz.

Yıldırım, PKK/PYD ve DEAŞ, terör örgütlerinin hem Türkiye'de hem Suriye'de faaliyetleri sona erinceye kadar bu çalışmaları, bu operasyonları sürdüreceklerini ifade ederek, askerlerin terör karşısında gösterdiği başarı ve cesaretin de takdire şayan olduğunu aktardı.

- "15 yılda savunma sanayine 35 milyar dolarlık yatırım"

Savunma sanayi ve silah sistemlerinde sahip olunan milli teknoloji, bilgi, tecrübe birikiminin ulusal güvenliğin en önemli unsuru olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Son 15 yılda savunma sanayine 35 milyar dolar yatırım yaptık ve savunma sanayinde ihraç eden ülke konumuna geldik. Bugün, 2 milyar doların üzerinde ihracat hacmine ulaştık. Daha yolun başındayız. Devletimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne her türlü teknolojik imkanı sunuyor, sunmaya da devam edeceğiz." dedi.

Milli savunmayı, yeni teknoloji ürünü ve yerli savunma sistemleriyle güçlendirdiklerini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:

"Savunma sanayimizi güçlendirmek için başta araştırma geliştirme faaliyetleri olmak üzere yerlileştirme ve millileştirme çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyoruz. Yüzde 24 ile aldığımız topyekun yerlileştirme oranını bugün yüzde 65 seviyesine çıkarmış bulunuyoruz. Ancak bununla yetinecek değiliz, en az yüzde 80'i hedefliyoruz. Tanklarımız, hava savunma sistemlerimiz, uydularımız, İHA, SİHA gibi caydırıcı silahlarımız, savaş gemilerimiz, uçak, helikopter gibi birçok araç ve gereci milli imkanlarla yapmaya başladık, geliştirmeye devam ediyoruz. Böylece Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerimize artık kendi gemimiz, tankımız, uçak ve silah sistemlerimizle donatılmaktadır. Bu milli harp araçlarının, gemi ve uçakların devletine, milletine, milli, manevi değerlerine ve demokrasiye sadakatinden şüphe duymadığımız sizlere emanet ediyoruz. Bunları sizler kullanacaksınız. Küresel barış ve istikrarın korunması, devletin bekası, milli menfaatlerimiz için içeride ve dışarıda bu onurlu mücadeleyi sürdüreceksiniz."

Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu güzel ülkeyi bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün ecdadımızı, vatanımız için canlarını seve seve feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. Gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Milli Savunma Üniversitesinin emsalleri içinde dünyanın en güçlü, en saygın üniversiteleri arasına katılacağına yürekten inanıyorum. Görüyorsunuz, 12 değişik ülkeden subaylar var, burada kurmaylık eğitimi alıyorlar. Önümüzdeki sene bu sayı daha da artacak, başka ülkeler de buraya katılacak. Bu vesileyle üniversiteye, üniversitenin kısa sürede 15 Temmuz darbe girişiminin verdiği olumsuz etkilerin kurtulmasında büyük emek ve gayret gösteren Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Afyoncu başta olmak üzere bütün akademik personele, subaylara ve tabii bütün öğrencilere selamlarımı sevgilerimi sunuyorum, teşekkür ediyorum. Mezun genç subaylarımızı da yürekten kutluyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun."

Başbakan Yıldırım ayrıca, derece ile mezun olan dönem birincilerine hediyelerini verdi.

Törene, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, İstanbul Valisi Vasip Şahin, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile diğer davetliler katıldı.

(Bitti)

Yorumlar