Latin Amerika'da Müslüman enerjisi yükseliyor

Latin Amerika ve Karayipler’de İslam’ın baş döndürücü hızda yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Fatih Usluer, “Dünya üzerinde İslamofobinin en güçlü şekilde medyatize edildiği bir coğrafyadan bahsediyoruz. Buna rağmen Müslümanların enerjisi hayranlık uyandıran cinsten. Eski Havana’daki Abdullah Camii, Rio de Janeiro’daki Nur Camii bu enerjiyi hissedebileceğiniz yerlerden sadece birkaçı” diyor.

Google Haberlere Abone ol
Latin Amerika'da Müslüman enerjisi yükseliyor

Fatih Usluer TOBB Üniversitesi’nde on bir yıldır Divan Edebiyatı Şerhi, Tasavvuf Edebiyatı ve Farsça dersleri veriyor. Uzmanlık alanı Hurufilik olan sıra dışı bir öğretim üyesi. Yurt dışında da akademik çalışmalarda bulunuyor.

Cemal Kafadar ile Amerika’da Harvard’da yaptığı çalışma bunlardan sadece birisi. Son olarak da Universidad Autónoma de Santo Domingo’da Türk Dili, Günümüz Türkiye’si, Türk Dış Siyaseti üzerine dersler verdi. Çalıştığı sahalardaki tek tük akademisyenden birisi olmasının yanısıra Latin Amerika’ya olan ilgisiyle ve seyahatleriyle de biliniyor. Latin Amerika’nın tarihi, edebiyatı, kültür ve sanatı Fatih Usluer’in özel ilgi alanlarından. Latin Amerika sevgisini her fırsatta dile getiriyor. Prof. Dr. Fatih Usluer, Latin Amerika Müslümanlarını bir dost sohbetinde tutkuyla bizimle paylaştı.

* Latin Amerika’nın birçok yerini gezdiniz, bu seyahatlerinizin amacı neydi ve Latin Amerika’da İslamiyet nasıl ilginizi çekti?

Latin Amerika’yı ilk olarak LAMER’in düzenlediği konferanslar vesilesiyle tanıdım. Ben Amerika’da misafir öğretim üyesiyken, LAMER müdürü Prof. Dr. Necati Kutlu, teveccüh göstererek beni davet etti. Daha sonra kendi ilgimi çeken ülkeleri de ziyaret etme fırsatı buldum ve böylece Meksika’dan Şili’ye kadar bu geniş coğrafyayı tanıma gayretlerim başladı. Latin Amerika, bizim kültürümüze çok yakın bir o kadar da yabancı bir coğrafya. Dolayısıyla ister istemez Türkleri ve genel olarak Müslümanları aramaya ve onların da izlenimlerini öğrenmeye çalışıyorsunuz. Binlerce kilometre uzaklıkta size benzeyen birileri var mı arayışı belki...

ATASI MÜSLÜMAN BİR GRUP: MORİSKOLAR

* Latin Amerika’da İslam’ın serüveni ne kadar eskilere dayanıyor?

Amerika’nın Kolomb tarafından keşfinden önce (daha doğru bir ifadeyle Kolomb sayesinde karşılıklı tanışmamızdan önce) bazı Müslümanların bu kıtaya gittiğine dair tarihsel veri sunanlar var. Latin Amerika’nın altın ve gümüş gibi hazır yer altı kaynaklarının Avrupa’ya taşındığı sömürge döneminde İspanya ve Portekiz’den gidenlerin, üç beş nesildir Hristiyan olan asil ailelerden olmasına dikkat ediliyordu ve ancak kralın izniyle Amerika’ya gidebiliyorlardı. Tabii burada amaç, kıtanın Katolikleştirilmesi sürecine Müslümanların ve Yahudilerin engel olmaması, ayrıca oradaki zenginliğin Krala bağlılığına şüphe olmayan bir kesimin elinden çıkmamasıydı. Kralın tüm engellemelerine rağmen, keşfin ilk çağında ihtiyaç duyulan zanaatkarların çoğu Müslüman ataları olan İspanyollar arasından seçilmişti.

* Morisko’lar mı yani ?

Kesinlikle. Ataları Müslüman olan ancak Arapların İspanya’daki yenilgisinden sonra engizisyonlarda zorla Hristiyanlığı kabul eden bir grup var; Moriskolar.

* Morisko’lar aslen Müslüman mıydı?

Ölüm tehdidi karşısında Hristiyanlığa geçmiş olan bu Müslümanlardan çoğunun 17. yüzyıla kadar Müslümanlığı gizli bir şekilde de olsa yaşadıklarını biliyoruz.

* Peki başka hangi Müslüman gruplar Yeni Dünya’da varlık gösteriyor?

18. yüzyılda Barbados’ta, Trinidad’da, Jamaika’da, Rio de Janeiro’da, Salvador’da Ramazan orucu tutan, namaz kılan kölelerin varlığından bahseden birçok seyahatname var elimizde. O yıllarda Rio de Janeiro’da beş bin Müslümanın varlığından bahsediyor seyyahlar...

* Bildiğimiz kadarıyla Turko denilen Osmanlı tebaası göçmenler de var. Bunlar hakkında bilgi verir misiniz?

1800’lü yılların sonunda Şam Vilayeti denilen, bugünkü Suriye, Lübnan ve Filistin topraklarından Osmanlı tebaası Latin Amerika ülkelerine göç ediyor. Göç edenlerin büyük çoğunluğu Hristiyan Araplar ancak Müslüman Araplar da var. Herhangi bir din ayrımı yapılmadan hepsine, Osmanlı oldukları için, Turko deniyor. Tüm bu gruplar arasında bugüne kadar kimliklerini tanıyan ve koruyan Müslüman grup bu Turkolar arasında bulunuyor...

* Yani yaşamlarına Müslüman olarak devam mı ediyorlar ?

Evet. Müslüman Turkolar Müslüman olarak, Hristiyanlar da Hristiyan olarak, ve her iki grup da kendilerinin Turko olduklarını biliyor ve söylüyorlar. Örneğin Hristiyan Turkoların, artık Arap adını kullansalar da Dominik Cumhuriyeti’nde bir dernekleri var ve ücretsiz Arapça dersi bile veriyorlar.

BİR TURKO KÜBA’NIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞTI

* Bahsettiğimiz bu toplum Latin Amerika ülkelerinde ne kadar yer kaplıyor?

Küba’nın bağımsızlığını kazandığı 1898 yılından sonra adaya gelen Turkoların yüzde otuzu Müslümandı. İlk Müslümanlar ise daha önce, 1870’de geliyorlar. Bugün bile Havana’da varlığını devam ettiren ve herkesin rahatlıkla görebileceği Paseo yolunda bulunan Centro Cultural Cubano Arabe (Kübalı Arap Kültür Merkezi) 1979 yılında kuruldu. Turkoların kurduğu bu dernekte hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar var. 1980’lere kadar da Arapça ve İspanyolca yayınladıkları süreli yayınları var.

* 19. yüzyılın başına kadarki dönemi ele alacak olursak Latin Amerika’da köle isyanlarının, bağımsızlık savaşlarının çokça görüldüğü bir dönem. Müslümanlar varlık gösteriyorlar mı?

Köle isyanlarında Afrikalı Müslümanların etkin bir rolü olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Brezilya’da Salvador da Bahia’daki 1835 isyanı Afrikalı Müslüman köleler tarafından yapılmıştı. İspanya’ya karşı gerçekleştirilen 1895 yılındaki bağımsızlık savaşında on bir Turko’nun Küba’nın özgürlüğü için savaştığını ve öldüğünü biliyoruz.

LATİN AMERİKALIYI İKİ BÜYÜK TEHLİKE BEKLİYOR

* Çok geniş ve heterojen bir alandan bahsediyoruz peki bugünkü durumu genel olarak nasıl tasvir edersiniz? Etki alanları ne kadar geniş?

Latin Amerika ve Karayipler’de İslam dini baş döndürücü hızda yükselen bir inanç, bir değer. Dünya üzerinde İslamofobinin en güçlü şekilde medyatize edildiği bir coğrafyadan bahsediyoruz, Katolikliğin ve Evanjelizmin çok güçlü ve etkin olduğu bir coğrafya. Buna rağmen Müslümanların enerjisi hayranlık uyandıran cinsten. İki milyon Müslümanın yaşadığı Latin Amerika ve Karayipler’de İslamiyet açısından bence en büyük sorun İslam’ın ithal şekillerle yaşanıyor olması. Bununla şunu kast ediyorum; tüm engellemeleri aşarak İslamiyet hakkında bilgi sahibi olan ve İslam dinini seçen bir Latin Amerikalıyı iki büyük ana akım bekliyor; Vehhabilik ve Şiilik... ‘Tebliğ’ için bu ülkelerde faaliyet yürüten şeyhlerin ve mollaların ağına takılan bu yeni Müslümanlar soluğu ya Kum’da ya Medine’de, en iyi ihtimalle de El-Ezher’de alıyorlar. Üç dört yıllık bir eğitimin sonunda ülkelerine döndüklerinde artık karşınızda bir İranlı veya bir Suud görüyorsunuz. Giyimiyle, kuşamıyla, yaşantısıyla, hayata bakışıyla...

Ortadoğululaştırıyoruz!

“Ortadoğulular olarak Latin Amerika’yı kendi çelişkilerimiz ve çatışmalarımızla kirletiyoruz” diyen Fatih Usluer, şunları aktarıyor: Müslüman olmak, ilişkide olduğu gruplara nispetle, onlar gibi giyinmek ve onlar gibi yaşamakla eşdeğer kabul ediliyor. Açık yüreklilikle şunu söyleyebilirim, Ortadoğulular olarak Latin Amerika’yı kendi çelişkilerimiz ve çatışmalarımızla kirletiyoruz ve en büyük zararı da, burada olduğu gibi orada da, İslam’a veriyoruz. Şii-Sünni camiler bir yana Şii-Sünni okullar bile ayrı ayrı faaliyet gösteriyor. Brezilya öyle Paraguay öyle. Düşünün ki Paraguay’da Lübnan Şii okulu bile mevcut. Toplam on bir Türkün yaşadığı bir ülke Paraguay... Özetle söyleyecek olursam en büyük sorun Latin Amerika’yı Ortadoğululaştırmamız.

Yorumlar