Kurtulmuş: Yeni sistemde tabii ki fren var

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Yeni sistemde hükümetin yasa çıkartma yetkisi olmayacağını söyledi.

Google Haberlere Abone ol
Kurtulmuş: Yeni sistemde tabii ki fren var

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, toplumda ne varsa siyasette de onun olduğunu belirterek, "Bu memleketin sosyolojisi, bu milletin çarşısından, pazarından geçmeyen, camisiyle ilgisi olmayan, tarihini kültürünü bilmeyen, sevinçleriyle sevinip, kederiyle yas tutmayan hiçbir kimseyi cumhurbaşkanı yapmaz. Sosyoloji neyse yönetimde de o olur. Buna güvenmek lazım. Aksi millete güvensizlik olur." dedi.

FOX TV'de İsmail Küçükkaya ile "Çalar Saat" programına katılan Kurtulmuş, halk oylamasında "evet" çıkması durumunda sistemle ilgili gerekli adımlar atılıp, süreçle ilgili birtakım uyum yasalarının çıkacağını ve böylece Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisine gireceğini, cumhurbaşkanının da partiye üye olabileceğini söyledi.

Kurtulmuş, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) da değişeceğini anımsatarak, "Yeni HSYK'nın kurulması konusunda Sayın Cumhurbaşkanı kendi 4 kişilik adaylarını seçecek. Anayasa kabul edilip, yürürlüğe girdikten sonraki bir ay içinde aynı şekilde TBMM de kendi payına düşen 7 kişinin seçilmesiyle ilgili adımları atacak." diye konuştu.

Kurul üyelerinin kaçını AK Parti'nin seçeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Onların hesapları var. Onlar yapılır. Burada mühim olan şey, şöyle düşünmek lazım; A ya da B partisi ancak esas olan TBMM'nin iradesi daha kuvvetli şekilde devreye giriyor. 7 kişiyi TBMM seçiyor. Bugün ki parlamentoya, aritmetiğe, siyasi tabloya bakarak, bunu veri almamak lazım. Yani bundan sonra Türkiye'nin siyasi tablosu başka şekilde olur, gelişir. Dolayısıyla parlamentoda siyasi partiler kendi sayılarına göre HSYK'ya üye seçecekler. Yani RTÜK'te olduğu gibi." ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş, meydanlarda neler söylediğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Öncelikle mevcut sistemin hastalıklarını anlatıyorum. Mevcut sistemin 4 hastalığı var. Birincisi vesayetçi bir sistem. Türkiye'de darbelere, siyasi partilerin kapatılmasına, siyasi yasaklara neden olmuş ve sivil siyasetin üzerinde baskı kurmuş bir vesayet mekanizması var. Öyle ki daha 2007'de cumhurbaşkanı seçtirmemiş bir vesayet müessesi var. Bunun bir şekilde tasfiye edilmesi lazım. Türkiye bu vesayetçi sistem ile yoluna devam edemez. İkincisi çatışmacı bir sistem. Kurum ve kuruluşlar, siyasi aktörler arasında çatışma üretiyor. Şu anda yok ama çok kuvvetli bir lider var cumhurbaşkanı olarak. Aynı parti 15 yıldır iktidarda. Şu anda yok ama geçmiş yıllarda çok oldu. Hatta AK Parti iktidarı döneminde de çok oldu. Öyle dönemler oldu ki mesela parlamentoda hükümet, meslek liselerinin kat sayısını değiştirecek bir adım attı. Yüksek yargı bozdu, 'Yapamazsın.' dedi. Görev bende. Millet yetkiyi bana vermiş."

AK Parti'nin 2007'de kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını anımsatan Kurtulmuş, bunların geride bırakıldığını dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni sistemle çift başlılığın geride bırakılacağını anlatarak, "Üçüncüsü, Türkiye'de çok ciddi siyasi krizler yaşandı. 25 günlük hükümetler var. 7 Haziran'dan sonra hükümet kuramadık. Öyle ya da böyle kurulamadı, Türkiye vakit kaybetti. 94 yıllık Cumhuriyet döneminin ortalaması 17 ay. 17 ayda bir hükümet kuruluyor. Öyle rezil şeyler ortaya çıkmış ki. Mesela Güneş Motel faciası. 11 kişi parayla satın alınmış, bakan yapılmış. CHP iktidara getirilmiş." şeklinde konuştu.

Aynı şeyin 28 Şubat'ta da yaşandığını aktaran Kurtulmuş, yeni sistemle bunların sona ereceğini ifade etti.

"Yeni sistemde tabii ki fren var"

Kurtulmuş, "Yeni sistemde fren var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Tabii ki fren var. Bir kere hükümetin artık yasa çıkarma gücü yok. Şimdiye kadar hükümetin içindeyiz, istediğimiz yasa tasarısını Meclis'e gönderiyoruz ve çıkarıyoruz. Şimdi hükümet yasa çıkarmayacak. Yasayı sadece TBMM çıkaracak. TBMM çok daha güçlü hale geliyor. Ayrıca kontrol fonksiyonu bakımından TBMM ciddi şekilde yürütmeyi kontrol ediyor. Hatta çok açık şekilde cumhurbaşkanının icraatlarına karşı TBMM de fren vazifesi görüyor. Yeterli sayıyı bulur, cumhurbaşkanı hakkında gerekli soruşturmanın yapılmasını başlatabilir."

Dördüncü önemli noktanın ekonomik istikrar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'de tarih boyunca çok büyük ekonomik krizler olduğunu hatırlattı.

Kurtulmuş, "hayır" diyenlerin en çok "Hangi yetki eksik de şimdi arıyorlar, istiyorlar?" dediğinin belirtilmesi üzerine, şu görüşleri iletti:

"15 yıllık iktidar ama kapatılmaktan direkten dönmüş bir iktidar. Uzun yıllar üçlü kararname gerektiren makamlara atama yapamamış bir iktidar. Cumhurbaşkanı Sezer imza atmadığı için atama yapılamamış. Türkiye'de FETÖ meselesi, ordu ve yargının içindeki ayrışmayı da düşünürseniz, birçok konuda adım atması mümkün olmayan bir irade. Evet güçlü bir iktidar, siyasi lider ama adım atamıyor. Mesela terörle mücadele konusunda şimdiye bakıyorsunuz, ne kadar ciddi şekilde dirençler olduğunu görüyorsunuz. Şimdi çok şükür yok. O da neden? İçerideki mikroplar temizlendikçe çok şükür TSK da çok daha güçlü hale geliyor FETÖ arındıktan sonra. 15 yıl içinde yapamadığı çok şey olan bir hükümet. Mesela başörtüsü, meslek liselerinin önündeki yasakları istediği halde uzun yıllar kaldıramamış olan..."

"Sistem kuvvetli olsun"

Kurtulmuş, şu anda güçlü bir lider ve iktidar bulunduğunu ancak ilerisi için bir garanti olmadığını anlatarak, şunları kaydetti:

"Şu soruyla çok sık karşılaşıyoruz, 'Tayyip Erdoğan varken tamam da ondan sonra ne olacak?' Tam da bu sistem Tayyip Erdoğan sonrasını dizayn etmek için kurulmuş bir sistemdir. Yani Tayyip Erdoğan 17 yaşından beri siyasetin içinde olan birisi. Allah vergisi çok yüksek bir siyasi karizması, liderliği var ve çok tecrübeli bir siyasetçi. Türkiye'nin her yerinde açıp telefonla konuşabileceği onlarca dostu olan biri. Her zaman ama böyle kuvvetli birisi gelemeyebilir. Dolayısıyla sistem kuvvetli olsun. Sistem çatışmacı olmasın."

Numan Kurtulmuş, bazı kişilerin, "Tayyip Erdoğan'dan sonra biri gelir, işler tersine dönerse." diye çekinceleri olduğunun anımsatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dönmez. Bir ülkenin siyaseti sosyolojinin zıddına çalışmaz. Çok açık. Toplumda ne varsa siyasette de o olur. Bu memleketin sosyolojisi, bu milletin çarşısından, pazarından geçmeyen, camisiyle ilgisi olmayan, tarihini kültürünü bilmeyen, sevinçleriyle sevinip, kederiyle yas tutmayan hiçbir kimseyi cumhurbaşkanı yapmaz. Sosyoloji neyse yönetimde de o olur. Buna güvenmek lazım. Aksi millete güvensizlik olur. Ne demek yani bir kişi üzerine kurulu bir sistem. Tayyip Erdoğan kendisi söylüyor. Daha ne söylesin. 'Ben bir faniyim. 16 Nisan'a çıkacak garantim mi var?' diyor. Dolayısıyla biz şahıslar üzerinden bu ülkede kıyamete kadar baki olan bu milletin derdini, fani isimler üzerinden konuşmayız. Bu, kafa karıştırmak için üretilmiş bir argümandır."

"Hayır tarafında da iyi bir cephe çalışıyor"

İsmail Küçükkaya'nın, bir yazarın köşesinde "evet"in görünürlüğü ve gücünün çok fazla olmasına rağmen neden işin evet-hayır dengesinde devam ettiğini belirtip, AK Parti'nin uygulamalarından memnun olup da burukluk yaşayanlardan bahsettiğini aktarması üzerine Kurtulmuş, bunun yanlış bir gözlem olduğunu anlatarak, "Sokağa çıksın milletin arasında dolaşsın görsün milletteki nabız bu şekilde değil." dedi.

"Evet" cephesinde, AK Parti, MHP ile Bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanı, milletvekilleri, millet ve farklı sivil toplum kuruluşlarının olduğunu ancak "hayır" cephesinde kimin olduğuna bakılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Hayır cephesine bakıyorsunuz, Fransa, Avusturya, Belçika, Hollanda var... Bunlar bütün güçleriyle abandılar ki 'hayır' yüksek çıksın. 'Evet' azalsın. Bizim bakanlarımızı görüştürmediler, orada halkımızla buluşturmadılar ama aynı çevrelerin Avrupa'nın başkentinde PKK'ya, diğer terör örgütlerine, DHKP/C'ye miting izni verdiği hatta en son Sayın Cumhurbaşkanımızın şakağına bıçak dayayan alçakça koca bir posterle İsviçre parlamentosunun birkaç yüz metre önünde PKK, PYD, DHKP/C ve FETÖ'nün ortak mitingine izin verdiğini gördük ayrıca polislerle de etrafını güvence altına aldılar. Daha ne yapsınlar bunu da görsünler 'hayır' cephesinde kimlerin çalıştığını."

Bild gazetesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili manşetlerine dikkati çeken Kurtulmuş, bütün bunlara bakıldığı zaman "hayır" tarafında da iyi bir cephenin çalıştığının da görülmesi gerektiğini anlattı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, vatandaşlara 16 Nisan'ı çok güzel şekilde değerlendirmelerini tavsiye ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Tarihi bir dönüm noktasından geçiyoruz, insanlar bazen yaşadıkları dönemdeki olayların ne kadar önemli olduğunu sonradan anlarlar. Türkiye bir yönetim sistemi değişikliğine gidiyor. Bundan sonra daha etkili, daha hızlı karar alan bir yönetim sistemine sahip olacağız. Krizleri, kaosları, vesayetçi sistemi, darbeleri, siyasi çekişmeleri, 'Güneş motel tipi' birtakım kirli pazarlıkları... Hepsini devre dışı bırakıyoruz. Şimdi iki sandık önümüze gelecek bu referandumdan sonra, bir sandıkta ülkeyi 5 yıllığına kimin yöneteceğini tespit edecek. Millet bizatihi kendisi karar verecek ve bu 5 yıl içinde işbaşına gelen cumhurbaşkanı da hükümetin başı olarak dilerse ertesi günü hükümeti ilan ederek hiç vakit kaybeden Türkiye yoluna devam edecek."

Diğer sandıkta da milletvekillerinin seçileceğini dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Milletvekileri sadece ve sadece yasa yapmakla uğraşacaklar. Ülkenin ihtiyacı olan yasaları çıkaracaklar ve hükümeti denetleyecekler. Milletvekili olan birisi, bakan olarak seçilirse milletvekilliği düşecek yani böylece hem yargıç hem savcı olmasın diye. Herkes kendi işine bakacak, Türkiye, siyasi krizleri, ekonomik krizleri, politik tartışmaların hepsini geride bırakacak. Tabii ki seviyeli bir şekilde politik tartışmalar yine siyasi partiler düzeyinde devam edecek. Ama yeni Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin dinamosu olan bir hükümet modeli ile yoluna devam edecek. İnşallah bundan sonra Türkiye ekonomik, siyasi ve sosyal kararlarında, terörle mücadele konusunda, her alanda çok daha etkin bir şekilde yoluna devam edecek. Ben şimdiden 16 Nisan'ın memleketimiz için bereketli olmasını, uğurlu olmasını diliyorum. 16 Nisan'da sandıklarda çok büyük oranda milletimiz 'evet', 'evet' 'evet' diyerek bu yolu açacaktır."

(Bitti)

Yorumlar