Kudüs'ten Katar'a destek, ablukaya tepki
- Kudüs'e Daimi Destek Komitesi Sekreteri Abdulkadir: - "Toplumsal tepki ile devletin duruşunu daima birbirinden ayırmak gerek. Filistin Yönetimi bu konuda tarafsız olmayı seçiyor. Dolayısıyla Filistin Yönetimi’nden bu bağlamda açık bir tepki gösterilmedi. Ancak Filistin halkı olarak, Kudüslüler olarak bu belgeyi imzalamakla açıkça ablukaya karşı olduğumuzu gösterdik" - “Bu belgede Filistin’i yöneten Fetih hareketinin de imzası var. Bizce Katar, Hamas ile Fetih arasında bir fark gözetmiyor. Katar’ın Gazze’ye yardımı Hamas’a yardımı olarak da okunmamalıdır. Katar, Filistin davasının tüm bileşenleri ile ilişkisini sürdürüyor" - “Bu belgede yaklaşık 50 kurum ve STK’nın imzası var, Kudüs’teki tüm Filistinli sağlık kuruluşları ve üniversitelerin imzası var. Bu belgede Müslüman kurum, kuruluş ve STK’ların yanı sıra Hristiyan Arap kurum, kuruluş ve STK’larının da imzası var”
KUDÜS (AA) – ESAT FIRAT - İşgal altındaki Doğu Kudüs’te faaliyet gösteren 50’ye yakın kurum, kuruluş ve STK, birçok Arap ülkesi tarafından boykot ve ablukaya maruz bırakılan Katar’a, yayımladıkları bir belge ile desteklerini duyurdu.
İsrail işgalindeki Doğu Kudüs’te faaliyet gösteren kurum,
kuruluş ve STK’lar tarafından imzalanan belgede Katar Emiri Temim
Bin Hamad Al Sani'ye yönelik mesajda, "Kudüslü kurum ve kuruluşlar,
sizlere içtenlikle teşekkür ediyor ve Kudüs'e Daimi Destek Komitesi
aracılığıyla kentin Arap kimliğinin yanı sıra Müslüman ve Hristiyan
mukaddesatını korumak için verdiğiniz destekleri takdir ediyor."
ifadeleri yer alıyor.
Katar’ın eski Emiri Hamad bin Halife Al Sani’nin talimatıyla
1998’de Katar Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Doha
merkezli Kudüs’e Daimi Destek Komitesi’nin işgal altındaki Doğu
Kudüs temsilciliğinin sekreteri Hatem Abdulkadir, Kudüslü kurum ve
kuruluşlar tarafından imzalanan belge ve Filistin halkının Katar’a
uygulanan ablukaya tepkisi konularında AA’ya konuştu.
Abdulkadir, Kudüs ve Filistin halkının Katar’a uygulanan
ablukaya tepkili olduğunu belirterek Filistin Yönetimi’nin ortaya
koyduğu resmi tavır ile toplumsal tavrı ayırt etmek gerektiğini
söyledi. Abdulkadir şöyle konuştu:
“Başta hastaneler, üniversiteler ve tıp merkezleri olmak üzere
binlerce üyeleriyle Kudüs’teki en etkin kadın dernekleri,
sendikalar, gençlik ve spor merkezleri de bu belgeye imza atarak
Kudüs halkının Katar’a olan açık desteğini sunmuştur. Toplumsal
tepki ile devletin duruşunu daima birbirinden ayırmak gerek.
Filistin Yönetimi bu konuda tarafsız olmayı seçiyor. Dolayısıyla
Filistin Yönetimi’nden bu bağlamda açık bir tepki gösterilmedi.
Ancak Filistin halkı olarak, Kudüslüler olarak bu belgeyi
imzalamakla açıkça ablukaya karşı olduğumuzu gösterdik.”
Katar’ın başta Gazze ve Kudüs olmak üzere Filistin’e ve Filistin davasına verdiği desteği unutmalarının mümkün olmadığını belirten Abdulkadir, “Kudüslü kurum, kuruluş ve STK’lar tarafından imzalanan bu belge ile Katar’ın Kudüs’e sunduğu destek karşısında bu ülkeye teşekkürlerini ve desteklerini sunmuş oldu, Katar Emiri Temim Bin Hamad Al Sani’ye desteklerini bildirdi.” dedi.
- Katar, Hamas ve Fetih ayrımı yapmıyor
Kudüs’e Daimi Destek Komitesi’nin Kudüs Temsilciliği sekreteri
Abdulkadir, Katar’ın Filistin davasına verdiği destekle Hamas ve
Fetih ayrımı yapmadığını belirterek, Filistinli tarafların
Filistin’i tamamlayan bir bütün olarak gördüğüne vurgu yaptı.
Abdulkadir şunları söyledi:
“Bu belgede Filistin’i yöneten Fetih hareketinin de imzası var. Bizce Katar, Hamas ile Fetih arasında bir fark gözetmiyor. Katar’ın Gazze’ye yardımı Hamas’a yardım olarak da okunmamalıdır. Katar, Filistin davasının tüm bileşenleri ile ilişkisini sürdürüyor. Hamas’a desteği ise Hamas’ın Filistin’in bir parçası olması hasebiyledir.”
- “Arap ülkeleri arasındaki ihtilaflar Filistin’in aleyhinedir”
İsrail karşısında Filistin davasının Arap ülkeleri arasında
yaşanan krizlerden ciddi manada etkilendiğine vurgu yapan
Abdulkadir, “Tabi biz bu krizin en hızlı şekilde bir an önce son
bulması ve körfez ülkelerinin tamamının Kudüs’e ve Filistin’e
destek olmasını umuyoruz. Çünkü Arap ülkeleri arasındaki her türlü
ihtilaf Filistin davasına olumsuz anlamda yansıyor.” dedi.
Abdulkadir, Arap ülkeleri arasında yaşanan krizlerin ve
ihtilafların devam etmesi durumunda ise alacakları tavırlarını,
“Ancak bu krizin devam etmesi durumunda bizim ölçümüz, Kudüs ve
Filistin davasına uzatılan yardım eli olacaktır. Bize göre
halihazırda Katar, Arap ülkeleri arasında Filistin halkına ve
davasına destek veren birinci ülke konumundadır.” sözleriyle
açıkladı.
- Katar, Hristiyan-Müslüman farkı gözetmiyor
Abdulkadir, Katar’ın eski emirinin talimatıyla kurulan Kudüs’e
Daimi Destek Komitesi’nin kuruluş amacının Kudüs’ün Müslüman
yapısının yanı sıra, Arap ve Hristiyan kimliğini de korumak
olduğuna da dikkati çekti.
Katar’a destek belgesinde Hristiyan kurum ve kuruluşların da
imzası olduğunu belirten Abdulkadir, “Bu belgede yaklaşık 50 kurum
ve STK’nın imzası var, Kudüs’teki tüm Filistinli sağlık kuruluşları
ve üniversitelerin imzası var. Bu belgede Müslüman kurum, kuruluş
ve STK’ların yanı sıra Hristiyan Arap kurum, kuruluş ve STK’larının
da imzası var. Çünkü Katar, Kudüs’ün Müslüman ve Hristiyan
nüfusuyla bir bütün olduğunu kabul ediyor ve sunduğu destekle
Müslüman, Hristiyan ayrımı yapmıyor.” şeklinde konuştu.
- Katar krizi Kudüs’teki çalışmalarını etkilemedi
Abdulkadir, Katar Emiri Al Sani abluka ve boykotun Katar’ın
Filistin ve Kudüs davasına olan desteğini etkilemeyeceği yönündeki
sözlerini hatırlatarak, “Daha dün Katarlı yetkililer Gazze’ye ve
Kudüs’e desteğin devam edeceği açıklamalarında bulundu. Bu bağlamda
Kudüs’e Daimi Destek Komitesi’nin yürüttüğü faaliyetler hız
kesmeden devam ediyor.” dedi.
Katar’ın Filistin’e hem sahada hem de uluslararası arenada
sunduğu desteğin boykot uygulayan ülkelerin hoşuna gitmediğini
belirten Abdulkadir şunları kaydetti:
“Katar’a uygulanan boykot ve ablukadan dolayı üzgünüz. Doğruluk payı olmayan gerekçelerle uygulanan bu boykot ve ablukanın mantıklı bir açıklaması da olmamıştır. Bizce bunun tek açıklaması, kişisel hesaplardır. Katar’ın Gazze ve Filistin’e hem sahada hem de uluslararası camiada sunduğu destek, abluka ve boykot uygulayan ülkeleri kıskandırmıştır.”
Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz, 5 Haziran'da Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn yönetimlerinin Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmeleriyle başlamıştı.
Katar'a ambargo uygulayan 4 ülke, ilişkilerin düzeltilmesi için
Doha yönetimine "Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünün kapatılması,
İran ile ilişkilerin kesilmesi ve Al Jazeera televizyonunun
kapatılması" gibi şartların bulunduğu 13 maddelik bir talep listesi
sunmuş, Katar ise uluslararası hukuka aykırı hiçbir talebin kabul
edilmeyeceğini açıklamıştı.
Yorumlar