"Kozmik subayıyken casusluk suçlaması için kışlayı fotoğraflamamı istediler"
- FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili, aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu, 23'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi - Tanık Aksöğüt: - "Kozmik odada subay olarak çalışırken 'abim' Hüseyin bana, kışlanın sağını, solunu fotoğraflamamı istedi. Ben ise cemaatin çok büyük olduğunu ve bu fotoğrafların örgütlerin eline geçebileceğimi söyleyerek bunu kabul etmedim. Hüseyin ise fotoğrafların herhangi bir örgütün eline geçmeyeceğini, fotoğrafları kullanma maksatlarının bazı kişilerin bilgisayarlarına atıp onlar hakkında casusluktan dava açtırmak için kullanacaklarını söyledi"
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal
girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit
olmasıyla ilgili, aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet
Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu, 23'ü tutuklu 67 sanığın
yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda yapılan duruşmaya, 20 tutuklu sanık ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı.
Duruşmada, tanık olarak ifadesine başvurulan Emrah Aksöğüt, KHK ile ihraç edilen bir subay olduğunu söyledi. FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir veri tabanı olduğunu ifade eden Aksöğüt, şöyle konuştu:
"Askeri personelden sorumlu olduğumdan veri tabanındaki güncelleme için benim 'abim' konumundaki Hüseyin'de bir flash bellek vardı. İçerisinde mavi ekranlı arayüz var. İstediğiniz askerin adını, soyadını veya sicilini girdiğinizde sizin karşınıza çıkıyor. İsmini görünce boş çıkan görmedim. Listede askerlik hakkında her türlü bilgiler yer alıyordu, huyu nasıl, kadınlara düşkün mü, Alevi mi, Sünni mi gibi... Veri tabanı A, B, C, D diye ayrılmıştı. Ayrıca A1, A2, A3, A4 şeklinde her hafta tekrar ayrılmıştı. Müspet ve menfi diye ayrılıyordu. Bunlar bizim bildiğimiz gibi müspet, iyi, menfi kötü demek değildi. A1 olanlar cemaatin en iyi adamları. A2, ondan sonra gelenler şeklinde sırayla gidiyordu. D4 ise en düşman olanlarıydı. Müspet listesinde olanlar, cemaatçi, cemaatin kazanacağı kişiler veya cemaatin herhangi bir şekilde karşısında olmayacak, cemaate sorun çıkarmayacak kişiler oluyordu. Bu flash disklerin şifresi ise bismillahirrahmanirrahim. 01, 02 gibiydi. Menfi listesinde olanlar ise ağzıyla cemaate düşmanlığını söyleyen, cemaatin hedef aldığı kişilerdi. Bu davada yargılanan (tutuklu sanık eski yarbay) Fatih Sönmez, müspet listesinde yer alıyordu. Kendi ismimi yalvarmama rağmen bana göstermediler."
Üniversitede okurken kaldığı devlet yurdunda FETÖ ile tanıştığını, daha sonra örgütün evlerine gittiğini, sonrasında örgüt içerisinde bölge sorumluluğuna kadar yükseldiğini anlatan Aksöğüt, Ergenekon sürecinde bazı kişilerin bilgisayarlarına fotoğraf atılıp haklarında soruşturma açılmasına şahit olduğunu öne sürdü.
Aksöğüt, "Kozmik odada subay olarak çalışırken 'abim' Hüseyin bana, kışlanın sağını, solunu fotoğraflamamı istedi. Ben ise cemaatin çok büyük olduğunu ve bu fotoğrafların örgütlerin eline geçebileceğimi söyleyerek bunu kabul etmedim. Hüseyin ise fotoğrafların herhangi bir örgütün eline geçmeyeceğini, fotoğrafları kullanma maksatlarının bazı kişilerin bilgisayarlarına atıp onlar hakkında casusluktan dava açtırmak için kullanacaklarını söyledi." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün askeriyede genel olarak hedefe aldığı kişilerin paşalar olduğunu, TSKkulis, GATAkulis gibi bazı internet siteleri üzerinden asparagas haberler yaparak, şura zamanı terfi almasının engellendiğini kaydeden Aksöğüt, bazı paşalar hakkında sürekli asparagas haberler çıktığını, bazıları hakkında ise hiç olumsuz haber yapılmadığını iddia etti.
Sanık avukatının, Türk-Yunan ilişkilerinde olası bir gerginlik durumunda kullanılmak üzere hazırlanan 'Egemen Harekat Planı'nın Yunanistan'ın eline nasıl geçtiğini sorması üzerine tanık Aksöğüt, "Bununla ilgili askeriyede şu konuşuluyordu. Bir asker bu planı sırt çantasına koymuş daha sonra kaybolmuş. Ben bu planı görmedim. İmha tutanağını gördüm." dedi.
Üye hakim, "FETÖ, üç doğru söyleyip bir gerçek dışı şey söyleyerek her şeyi alt üst ediyor. Bazı söylediğiniz FETÖ'yü teyit eder şeyler, bazı sözleriniz ise FETÖ'nün Avrupa'daki propagandasına 'cuk' diye oturuyor. Siz Mehmet Ali Çelebi'yi tanıyor musunuz?" diye sordu.
- Tanık Aksöğüt, "Duydum. Teğmendi."
- Üye hakim: "Peki, FETÖ'nün generalleri hedef aldığını söyledin o zaman yeni mezun bir teğmenden ne istedi?" diye sordu.
- Aksöğüt, "Şimdi askeriyede iki yapılaşma var. Alevi ve cemaat olarak... Bunlar birbirlerine karşı. İnternet üzerinden yapılan asparagaslar generaller için. Sadece generallerle uğraşmıyorlar." iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık eski Yarbay Fatih Sönmez ise iki yıl beraber çalıştığını söyleyerek bu süre içerisinde FETÖ ile ilgili kendisinden olumlu veya olumsuz bir şey duyup duymadığını sordu. Tanık Emrah Aksöğüt ise olumlu, olumsuz bir şey görmediğini söyledi.
Duruşma, yarına ertelendi.
- İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 15
Temmuz'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü işgal girişiminde bulunan
ve aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat
Aynacı, yine olay tarihinde Edirne Emniyet Müdürlüğü'nde görevli
olup İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası çevresinde bulunduğu tespit
edilen eski Emniyet Müdürü İsmail Uğuz'un yanı sıra, Yarbaylar
Osman Akkaya ve Fatih Sönmez'in de bulunduğu 23 rütbeli asker ile
44 er, "sanık" sıfatıyla bulunuyor.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve 73 kişinin "müşteki"
ve 14 kişinin "mağdur" sıfatıyla yer aldığı iddianamede, darbe
girişimi sırasında rütbeli askeri personel sanık Ömer Kalın'ın
kullandığı tankı, duran araçların ve vatandaşların üzerine sürmesi
sonucu Hüseyin Kısa, Muhammet Aksu, Mehmet Şefik Şefkatlioğlu ve
Türkmen Tekin'in şehit oldukları anlatılıyor.
Ahmet Kocabay'ın ise sanık Yarbay Fatih Sönmez tarafından
silahla vurularak şehit edildiği belirtilen iddianamede, her iki
bölgede çıkan olaylarda 30 kişinin de yaralandığı ifade
ediliyor.
İddianamede, yapılan araştırmalarda örgütün şifreli haberleşme
programı "ByLock" kullandığı belirlenen eski 4. sınıf Emniyet
Müdürü Mithat Aynacı'nın üzerinde 1 dolarlık banknot bulunduğu
vurgulanıyor.
Aynacı'nın kullandığı telefon hattındaki görüşmeler
incelendiğinde 15 Temmuz'da başka dosyadan tutuklu eski İstanbul
Jandarma Komutanı Albay Gürcan Sercan ile bu dosyanın sanıklarından
Osman Akkaya ve bazı askerlerle birçok kez telefon görüşmesi
yaptığı belirtiliyor.
Sanık Aynacı'nın cep telefonu baz bilgisine göre, 15 Temmuz'da
saat 20.00 sıralarında Küçükçekmece'deki ikametinde olduğu ve
20.14'te aktif görevde olan bir uzman çavuş tarafından arandıktan
sonra ikametinden ayrıldığı belirtilen iddianamede, sanığın, eski
Albay Gürcan Sercan'la saat 22.49'da görüşme yaptıktan sonra
Küçükçekmece'den ayrılarak İl Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu Vatan
Caddesi'ne hareket ettiği anlatılıyor.
- İstenen cezalar
İddianamede, tüm sanıklar hakkında ''anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etmek'', ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya
görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'', ''Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etmek'' ve ''silahlı terör örgütüne üye
olmak'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıla
kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Mithat Aynacı hakkında ayrıca "kasten öldürmeye
teşebbüs", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından 30 yıldan 55 yıla
kadar hapis cezası istenen iddianamede, kullandığı tankla 4 kişiyi
ezerek ölümüne yol açtığı gerekçesiyle sanık Ömer Kalın'ın "kasten
öldürmek'', kasten yaralamak'', ''mala zarar vermek'' suçlarından 4
kez müebbet ile 529 yıldan 990 yıla kadar hapisle cezalandırılması
öngörülüyor.
Maktul Ahmet Kocabay'ın silahla vurularak şehit edilmesi ve
diğer maktullerin ölümünden sorumlu tutulan sanık Yarbay Fatih
Sönmez hakkında ayrıcak "kasten öldürmeye azmettirmek" suçundan 5
kez müebbet ve "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralamak",
"hakaret", "tehdit", "mala zarar vermek" suçlarından 559 yıldan
1030 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, "ana darbe
davası"nın sanıklarından eski Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail
Yiğit'in, kendisine İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinin işgal
edilmesi talimatı verdiğini belirten dönemin 66. Mekanize Piyade
Tugayı'nda Kurmay Başkan Vekili Yarbay Osman Akkaya hakkında da
ayrıca ''kasten yaralamak", "kasten öldürmeye teşebbüs", "hakaret"
ve "tehdit" suçlarından 113 yıldan 256 yıla kadar hapis cezası
isteniyor.
İddianamede, diğer bazı sanıkların da yine benzer suçlardan 13,5 yıl ila 990 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
Yorumlar