Hamit Kardaş

Hamit Kardaş

Klasikleri neden okumalıyız?

Klasik eserler, yazıldığı dönemi aşıp günümüze de ışık tutabilen, bugünün insanına da yol gösterme potansiyeline sahiptirler.

Klasik kitaplar hakkında bilgi sahibi olmayan insan yok gibidir. Farklı bir bakış açısı getiren, hiç eskimeden her zaman okunan kitaplara klasik eser diyoruz. Yaygınlık, evrensel anlamda bir onay, farklı bakış açısı, yazıldığı türün en iyi olması gibi unsurlar klasiklerin temel özelliğidir. Bu sebeple çoğu insan, klasikleri defalarca okur.

İnsanların klasiklere bakış açısıyla ilgili ironik bir durum vardır ki okumadıkları halde okuduklarını söyledikleri kitaplardır klasikler. Twitter’a baktığımızda Türkiye’deki herkesin birer Mesnevi uzmanı olduğunu görürüz mesela. Oysa Mesnevi’yi okuyan çok az insan vardır. Honore de Balzac’ın Vadideki Zambak kitabı Türkiye’de en çok satılan kitaplar arasında ilk 100 arasındadır sürekli ancak romanın konusunu bilen çok az insana rastlarsınız.

Elbette gerçekten herkes tarafından okunan klasikler de vardır. Türkiye’de ne yazık ki klasik eserleri tam metin tercüme etmek yerine özet çeviri yoluna gidiliyor çoğunlukla. Türkçe’deki Don Kişot çevirilerinin tamamına yakını özet, Savaş ve Barış, Suç ve Ceza gibi önemli klasiklerin de kısaltılmış çevirileri çok fazla ve bunlar satış listelerinin en üstünde. Beydaba’nın Kelile ve Dimne isimli hacimce küçük kitabı bile tam tercüme yapmak yerine özetleniyor birçok yayınevi tarafından.

Klasik eserler, yazıldığı dönemi aşıp günümüze de ışık tutabilen, bugünün insanına da yol gösterme potansiyeline sahiptirler. Öte yandan bu kitaplar yazıldıkları ülkenin/bölgeyi değil, çok daha geniş havzaları uzun dönem etkilemiş, etkilemeye devam etmektedir. Bu şekilde farklı medeniyetleri de etkileyerek bu medeniyetlerin ortak bir noktada buluşmalarına sebep olmuşlardır.

Burada klasikleri ikiye ayırmak gerekiyor. Doğu Klasikleri diye tanımlanan eserler genellikle insanın acizliği ve faniliği, tevekkül, takva, aşk ve ilahi aşk gibi kavramları işlemektedir. Bu eserlerde bir hikmet ve bu hikmetten kopan kültürün izleri mevcut. Bunların arasında hükümdarlara sunan ve yönetim esaslarını içeren çok sayıda siyasetname de mevcut.

Bir de Batı Klasikleri vardır ki, esasında klasik dendiğinde ilk akla gelen onlar. Tanzimat sonrasından itibaren Türkçeye Batıdan çok kitap tercüme edildi, o çevirilerin bir kısmı bugüne de ulaştı. Günümüzde de çok yoğun çeviri faaliyetleri yapılıyor. Bazı yayınevleri sadece klasikleri basarken bazıları klasikler adıyla kategori oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürürlükten kaldırdığı 100 Temel Eser uygulamasında da çok sayıda Batı klasiği tavsiye edilmişti.

Büyük çoğunluğu romanlardan oluşan Batı Klasikleri dönemindeki bazı önemli olaylar üzerinden insan ilişkileri, insan ve toplum münasebetleri, ahlak, hukuk gibi konuları ele alır. Bu eserlerin yazıldığı döneme ait konuları ele aldığını ve günümüze dair bir şey söylemediği yönünde bazı eleştiriler olsa da okuyanların zihninde yeni ufuklar açtıklarını, bir yandan o günü anlatırken günümüze de seslendiklerini görürüz.

Peki, klasikler sıkıcı mıdır? Bir kitabı herkesin okuması gerektiğine dair bir kaide yok. İnsan kendisini sarmayan bir kitabı zorla okumamalı ancak bu bir klasikse bu sıkıcılığın kitabın tercümesinden kaynaklandığı ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü klasikler en çok satan kitaplar olduklarından piyasada çok sayıda tercüme mevcut. Bu eserleri okurken iyi yayınevlerinin yaptığı titiz tercümeleri tercih etmek gerekiyor. Elbette klasikler arasında da sıkıcı olan vardır. İlkokuldan itibaren öğretmenlerin zorla okutmaya çalıştığı Vadideki Zambak kitabını çok az insanın severek okuduğunu düşünüyorum.

Ya kalın kitaplar nasıl okunacak? Bu durum birçok insanı kitaplardan soğutabiliyor. Bu sadece klasik eserler için değil tüm kitaplar için geçerli. Belki de artık kitapların kalınlığını görmemek için elektronik kitaba geçmek gerekiyor, ancak basılı kitabı okumakla aynı tadı verir mi bilemiyorum.

Kısacası klasikler, yani hem Doğu hem Batı klasikleri iyi bir tercümeden okunduğunda büyük bir haz verirken çok şey de öğretir insana. Yazarın yaşadığı dönemi anlatan eserler olduğundan akılda soru işaretleri bırakır ve araştırmaya sevk eder insanı.

Özellikle salgın dolayısıyla sürekli evde kaldığımız bu dönem, kütüphanemizi karıştırıp içindeki klasikleri okumak için en iyi zamandır belki de…

Yorumlar