Dönemin Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin'in emriye 72 yıl
önce ana vatanlarından kopartılarak Orta Asya'nın değişik
bölgelerine sürgün edilen Kırım Tatarları için 1944 sürgünü
hafızalardaki yerini koruyor. Kırım Tatar tarihinin en trajik
olaylarından biri olan sürgünün ardından iki yıl önce de Rusya'nın
tek taraflı Kırım'ı ilhak etmesiyle acılar tazeleniyor.
İkinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Almanya'nın Kırım'ı ele
geçirmesi üzerine Sovyet ordularının yarımadayı yakıp yıkarak terk
etmesiyle başlayan Kırım'ın dramı, Nazi Almanyası'nın bölgeyi bir
tatil beldesi yapma düşüncesiyle buradaki halkı sürgün etme
düşüncesiyle devam etti.
Alman ordusunda bulunan taburlarda bazı Kırım Türkleri de Rus
hakimiyetinden kurtulmak ve bağımsız bir Kırım Türk Devleti kurmak
amacıyla görev aldı. Ancak, Kırım Türklerinin çoğunluğu Sovyet
Kızıl Ordusu’nda Almanya’ya karşı mücadele ederek pek çok başarı
sağladı. Kırım Türkleri gösterdikleri üstün başarılar sayesinde Rus
ordusu içerisinde yüksek mevkilere ulaşsalar da Kırım Türklerine
karşı düşmanlık besleyen bazı Rus komutanlar, onların Almanlarla
işbirliği yaparak vatana ihanet ettiği iddiasında bulundu.
1943 yılının kasım ayında Stalingrad’da Alman ordusuna karşı
galibiyet kazanan Kızıl Ordu birlikleri 10 Nisan 1944’te Kırım’ı
yeniden aldı. Kızıl Ordu askerleri Kırım Türklerine karşı ağır
baskılar uygulamaya başladı.
Yarımadada öncelikle Almanlar, Rumlar, Bulgarlar, Ermeniler zorunlu
göçe maruz bırakıldı.
Kırım Türklerinin Sovyet halkına karşı ihanet ettiği iddialarının
yer aldığı raporun Stalin’e sunulmasının ardından ise bütün Kırım
Türklerinin yarımadadan çıkarılması hususunda onay istendi. Ertesi
gün Stalin'in imzasını taşıyan çok gizli bir kararnameyle tüm Kırım
Türklerinin Kırım’dan sürülerek Özbekistan’ın belirli bölgelerinde
yerleştirilmesi kararı verildi.
Kırım Türklerinin sürgünü 18 Mayıs 1944’te saat 03.00 civarında
potansiyel tehlikeli olarak nitelendirilen kişilerin
tutuklanmasıyla başladı. Yetişkin erkeklerin büyük çoğunluğunun
Sovyet ordusuna alınması nedeniyle geride kalan kadınlar, çocuklar
ve yaşlılar, Sovyet askerleri tarafından uykularından kaldırılarak
15 dakika içinde bulundukları yerlerin meydanında toplanmaları
istendi.
Kırım Tatar kaynaklarına göre, 250 bine yakın Kırım Tatarı, 3 günde
hayvanların taşındığı tren vagonlarına doldurularak yarımadadan
sürgün edildi. Bu kişilerin yüzde 46,2’si zor koşullar altında
açlıktan, hastalıktan, kötü yaşam koşullarından, kötü muameleden
dolayı, bir kısmı da vagonlarda hayatını kaybetti.
Rusya’nın Kırım’ı 2014 yılında ilhak etmesinin ardından Kırım Tatar
halkı 72 yıl önce yaşanan acıların bir benzerini tekrar yaşamaya
başladı.
Rus yönetimi, 1944 sürgününde olduğu gibi önce Kırım Tatarları
arasında potansiyel tehlike gördüklerini yarımadaya atadığı savcı
eliyle hukuk dışı gerekçelerle yargılayarak ya hapisle cezalandırdı
ya da Kırım’a girişine yasak koydu. Kırım Tatar halkının lideri
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı
Refat Çubarov’un yarımadaya girişi engellendi.
Geçen yıl kasım ayında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatarlarının
1944 yılında yaşadığı sürgünü soykırım olarak kabul etti. Kırım
Tatarlarının Sovyetler Birliği döneminde yaşadığı sürgünün soykırım
sayılmasını içeren tasarı 245 milletvekilinin oyuyla Ukrayna
Parlamentosu'ndan geçti. Ukrayna Parlamentosu ayrıca, 18 Mayıs'ı,
"Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü" ilan etti.
Zamanla Kırım Tatarlarının demokratik seçimlerle oluşturduğu Kırım
Tatar Milli Meclisi’nin üzerinde baskı kuruldu. Rusya’nın Kırım’a
atadığı savcı Natalya Poklonskaya, 15 Şubat'ta Kırım Tatar Milli
Meclisi'nin kapatılması için Yüksek Mahkeme'ye başvurdu. İlk
duruşma 3 Mart’ta yapıldı, davanın görülmesi değişik gerekçelerle 6
kez ertelendi.
Bu arada Poklonskaya 13 Nisan’da, mahkeme sonuçlanıncaya kadar
meclisin faaliyetlerini durdurma kararı verdi. 26 Nisan’da Moskova
yönetiminin görevlendirdiği mahkeme, Kırım Tatar Milli Meclisini
"aşırıcı örgüt" kapsamına alarak faaliyetlerini yasaklama kararı
aldı. Kırım Tatar Milli Meclisi ile doğrudan bağı olan 2 bin 500
Tatar ile onlarla ilişkisi olan herkesi aşırıcı örgüt üyesi
durumuna düşürecek içerikte alınan karar baskıların artmasına yol
açtı.
Kırım Tatar halkının evlerine, camilere, çocuk yuvalarına yapılan
baskınlar ve Kırım Tatarlarını "terör örgütüne üye" olma suçlaması
ile gözaltına almalar, mahkeme kararının ardından daha da çok
arttı.
Rus yönetiminin Kırım’ı ilhakından bu yana büyük çoğunluğu Kırım
Tatarı olmak üzere, yaklaşık 36 bin Ukraynalının yarımadayı terk
ederek Ukrayna ana karasına geçtiği belirtiliyor.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar