Kimyasal saldırıda ikizlerini kaybeden Yusuf'un dramı

Esed rejiminin kimyasal saldırısında ikizlerini kaybeden Yusuf Abdülhamid, miniklerin cansız bedenlerine son kez sarıldıktan sonra kendi elleriyle toprağa verdi.

Google Haberlere Abone ol
Kimyasal saldırıda ikizlerini kaybeden Yusuf'un dramı

100’ü aşkın sivilin kimyasal roketlerle katledildiği İdlib’de yürek yakan manzaralar yaşanıyor. Han Şeyhun’daki vahşi saldırı, Esed rejimine ait ‘Kudüs 1’ kodlu Rus yapımı Su-22 tipi savaş uçağı tarafından 4 Nisan sabahı saat 06:10’da yapıldı. Bölgede 25 kilometrekarelik daire içindeki 4 noktaya kimyasal başlıklı 4 füze yollayan rejim güçleri, çoğunluğu çocuk 100’ü aşkın masumun ölümüne, 500’ünün de yaralanmasına yol açtı. Maruz kaldıkları zehirli gazla nefessiz kalan ve ağızlarından köpükler çıkararak can çekişen sivillere, yardım ekiplerinin tazyikli suyla müdahale çabaları da çoğunlukla sonuçsuz kaldı. Can pazarının yaşandığı bölgede rejim ve Rus uçakları, yaralılara müdahale etmeye çalışan görevlilere de bomba attı.

‘SİNİR GAZLI FOSFOR’

Cilvegözü Sınır Kapısı’ından bölgeye geçerek olay yerine ulaşan 30 kadar ambulans durumu ağır olan Suriyelilerden 58’ini Türkiye’ye taşıdı. Dün itibariyle bunlardan 3’ü hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı, saldırıda kullanılan kimyasal madde türünün belirlenmesi için cenaze otopsi sonuçlarının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile paylaşılacağını açıklarken, DSÖ ise elde edilen görüntüler doğrultusunda bulguların, ‘sinir gazı içeren organik fosfor’ olarak gözüktüğünü kaydetti. Atıldığı bölgede insanların boğularak ölmesine yol açan zehirli gazlardan Esed ordusunda halen bol miktarda olduğu belirtiliyor.

Kucaktan mezara

Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıda ikiz bebeklerini kaybeden Yusuf Abdulhamid (33), yavrularını kendi elleriyle toprağa verdi. Acılı baba, çocuklarını tabuta koymadan mezarlığa kendi elleriyle taşıdı ve defnetti. Acılı babayı ikizlerini mezara götürürken gösteren bu kare, Suriye’deki insanlık trajedisinin son halkası oldu.

ŞAM, HALEP, TARTUS

Esed’in 21 Ağustos 2013 tarihinde Şam’ın Doğu Guta bölgesine attığı kimyasal bombalar, 1400 kişiyi öldürmüş, 10 binini de yaralamıştı. Bu saldırının ardından Birleşmiş Milletler (BM) gözlemcilerinin Esed rejimi elindeki kimyasal silahları imha etmek için başlattığı programa rağmen rejim, kimyasal stoğunu katlayarak artırdı. Aradan geçen sürede binlerce kimyasal başlıklı bomba farklı depolara taşınarak Suriyeliler üzerinde kullanılmaya devam etti. Tespitlere göre rejim bu kimyasalları Halep’teki Sari silah fabrikası, Tartus’ta Rusların Hmeymim Hava Üssü ve Şam’da Cemraye ve Berze Silah Araştırma Merkezleri bulundurmaya ve geliştirmeye devam ediyor. Ağırlıklı olarak sarin ve klor gazı kullanan rejim hammaddeyi ise Rusya, İran ve Çin’den ithal ediyor.

Esed’in kimyasal tümeni

Kimyasal saldırının ardından Han Şeyhun merkezindeki halk bölgeyi terk ediyor. Onbinlerce kişinin yaşadığı beldede, merkezde bulunan siviller, bölgenin kimyasal silah gazlarıyla kirlenmesi ve yeni zehirlenme tehlikesine karşı evlerini terk ediyor. Aileler, ilk etapta Han Şeyhun’un çevresinde akrabalarının yaşadığı köylere yöneldi. Diğer yandan çok sayıda aile muhaliflerin kontrolündeki İdlib’in daha güvenli ilçe ve beldelerine göç ediyor. Onlarca aile de Han Şeyhun’a yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta, Suriye-Türkiye sınırındaki Atme kampına geldi. Han Şeyhun, rejimin elinde bulunan Hama’ya 35 km mesafede bulunuyor. Rejim, planladığı İdlib saldırısında elini rahatlatmak için bu hattın boşaltılmasını ve taarruz sırasında rahat hareket etmeyi amaçlıyor. Kimyasal saldırılardan sorumlu birlik ise Hama merkezli ‘65. Tümen’. Bu tümen kimyasal kullanılacak alanları tespit ediyor ve saldırılara onay veriyor. Kimyasal organizasyonun başında ise Beşşar Esed’in çok güvendiği generaller olan Edip Salema, Cemil Hasan, Kusay Mehyub, Hafız Mahluf ve Cevdet Mavas bulunuyor.

Özel müdahale

Han Şeyhun’da kimyasal saldırıdan etkilenenler için Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki önlemler sürüyor. Sınırda 4 sağlık ekibi ile bir kimyasal, biyolojik, radyasyon ve nükleer keşif aracı hazır bekletiliyor. Sınırın sıfır noktasındaki tampon bölgede bekleyen sağlık çalışanları, saldırıdan etkilenenleri 3 aşamalı müdahalenin ardından hastanelere sevk ediyor.

Sahra hastanelerinde yıkanan ve elbiseleri çıkartılan siviller, tampon bölgede AFAD’a bağlı kimyasal, biyolojik, radyasyon ve nükleer keşif aracının bulunduğu ‘kırmızı bölge’ olarak nitelendirilen alana alınıyor. Gaz ölçümü yapan araçların yanına AFAD tarafından kurulan çadırda ikinci kez yıkanan Suriyelilere özel elbiseli, maskeli AFAD çalışanları müdahale ediyor.

Canilikte sınır tanımayan Esed ve destekçileri, yeni katliamlar için kimyasal bomba stoklarını hazır tutuyor. 2013’teki BM denetimine rağmen zehirli füze ithalatına hız veren rejime en büyük desteği Rusya, İran ve Çin veriyor. İdlib’de çocuklar bir bir toprağa verilirken Suriye’nin birçok noktasına bombalar yağmaya devam ediyor

Hıçkırıklar içinde

Zehirli gazın etkisiyle bir süre nefes almakta zorlanan ve sonra da kusmaya başlayan Muhammed bebek, zaman geçirmeden babası tarafından Türkiye’den gönderilen ambulansla Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne yetiştirilmek üzere yola çıkarıldı. Ancak babasının kucağındaki Muhammed, daha Türkiye topraklarına girmeden hayatını kaybetti. 10 aylık bebeği kollarında can veren gözü yaşlı baba, oğlunu doğup büyüdüğü topraklarda defnetmek için tekrar İdlib’e doğru yola çıkarken hıçkırıklar içindeydi. Bir başka Suriyeli, Abdulmecit Yusuf ise yaralı akrabalarını getirdiği Hatay’da, “Saldırıda 22 akrabam can verdi” dedi.

Dünyayı salak yerine koymayın

Suriye’de caniliğe imza atan Esed rejimi, zehirli gaza, ‘İdlib’de muhaliflerin elindeki kimyasal silah depolarının vurulmasının yol açtığını’ savunmuştu. Bu iddiaya sert tepki gösteren Suriye Türkmen Meclisi Hatay Şube Başkanı Usame Solak, “İnsanların elinde, çamaşır ve bulaşık deterjanı bile yokken ‘kimyasal silah vardı’ iddiası dünyayı salak yerine koymaktır” dedi. “Sabaha karşı insanlar yataklarında yavaş yavaş öldürüldü. Bir gün misket bombası, bir gün varil, bir gün balistik füze, bir gün de kimyasal kullanılıyor. Suriye halkı üzerinde denenmeyen silah kalmadı” diyen Solak, BM Güvenlik Konseyi toplantısının da formaliteden ibaret kalacağını kaydetti. Rusya’nın bölgede ‘muhalif grupların olduğu’ yönündeki açıklamasını ise Suriyeli muhalif grup Ahraru’ş Şam yalanladı. Grubun sözcüsü Ebu Zeyd, “Han Şeyhun'da kentin yerlilerinin yanısıra sığınmacı aileler yeralıyordu. Hedef alınan noktada askeri gruplardan kimse bulunmuyordu” dedi. Zeyd, kimyasal saldırının arkasında rejimin Hama kırsalında ilerleyen muhaliflerin direncini kırmak olduğunu belirtti.

Yorumlar

korhan Essed, sen ve tüm sülalen hesap verecek inşAllah. Allah kahretsin seni.