Kılıçdaroğlu, iş adamları ve sanayicilere buluştu

- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: - "Afişlerde, bilboardlarda görüyoruz; 'Yeni anayasa değişikliği daha güçlü bir Türkiye'nin doğmasına yol açacaktır' diyor. Ama bir türlü bizi inandıramıyorlar. Neden 'evet' diyeceğimize bir türlü inandıramıyorlar" - "Yeni anayasa değişikliğiyle Türkiye'ye parti devletini getirmek istiyorlar. Ne demek parti devleti? Eski Rusya, Romanya, Bulgaristan'ı düşünün. Buralarda komünist yönetimler vardı. Cumhurbaşkanı, bakanlar, herkes komünist partinin üyeleriydi. O rejimler, yürümedi. Değişim yaşandı. Bütün o rejimler demokrasiye evrildi. Bu değişiklikle o rejimlerin benzerini getirmek istiyorlar"

Google Haberlere Abone ol
Kılıçdaroğlu, iş adamları ve sanayicilere buluştu

İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Afişlerde, bilboardlarda görüyoruz. 'Yeni anayasa değişikliği daha güçlü bir Türkiye'nin doğmasına yol açacaktır' diyor. Ama bir türlü bizi inandıramıyorlar. Neden 'evet' diyeceğimize bir türlü inandıramıyorlar." dedi.

Büyükçemece'de bir otelde iş adamları ve sanayicilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin itibarlı ve güçlü bir ülke olması için üretime daha fazla önem verilmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, iş adamları ve sanayicilerin, bir ülkenin nasıl güçlü olabileceği ve güçlü Türkiye'den ne anladıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulunacağını aktararak, "Güçlü Türkiye'nin dört önemli ayağı var. Birinci ayağı tam demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür. Bir ülkede hukukun üstünlüğü varsa, yani herkesin can ve mal güvenliği, medyanın özgürlüğü, yargının bağımsızlığı varsa, o ülkede demokrasi vardır. Yani herkesin düşüncesini açıklama ortamı varsa, ülkede demokrasi var demektir. Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke dünyada itibar sahibi değildir. Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke, dünyada büyümemiş ve kalkınmamıştır. Demek ki biz güçlü Türkiye olmak istiyorsak, itibarlı olmak istiyorsak önce demokrasimizi geliştireceğiz ki bir arada oturup ortak aklı egemen kılabilelim. Bunu yapamadığımız, tüm Türkiye'yi bir kişinin kararına teslim ettiğimiz takdirde demokrasi gelişmez, büyümez." diye konuştu.

Bir ülkenin güçlü, itibarlı, söz sahibi ve güçlü olabilmesi için ikinci ayağın üretkenlik olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Üretirseniz güçlü olursunuz. Tüketen değil, üreten güçlü olur. Peki 21. yüzyılda neyi üreteceğiz? 21. yüzyılda dünyada söz sahibi olmak için katma değeri yüksek ürün üreteceğiz. Üretirsek büyüyeceğiz, üretince saygınlığımız artacak. 21. yüzyılda itibarı olan bir Türkiye, katma değeri yüksek ürün üreten ülkedir. Peki katma değeri yüksek olan ürünü nasıl üreteceğiz? Bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmiyorsa, katma değeri yüksek ürün üretemez. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Siz bir bildiriye imza attığı için bini aşkın öğretim üyesini kapının önüne koyarsanız, Türkiye'nin üniversiteleri bilgi üretemez. Bilgi üretmenin yolu, akılcı düşünmekten geçer. Bilgi üretmenin yolu, tartışmaktan geçer. Bilgi üretmenin yolu düşünceye sınır getirmemekten geçer. Özgür ortamlarda üniversiteler bilgi üretir. Sanayici o bilgiyi alır, elle tutulur metaya dönüştürür."

Kılıçdaroğlu, güçlü ülkenin üçüncü temel ayağının ise güçlü bir sosyal devlet olduğuna işaret ederek, "Herkesin iş, aş sahibi olduğu, belli bir gelir standardını yakaladığı bir Türkiye'dir. Kişi başına düşün gelirin yüksek, işsizliğin olmadığı, yoksulluğun olmadığı güçlü bir sosyal devletin olduğu Türkiye'dir. Dördüncü ayak ise sürdürülebilirliktir. Bunları yaparsınız ama bir süre sonra bunları sürdüremeyebilirsiniz. Birisi gelir tıkar, demokrasiyi kısıtlar. Birisi gelir tıkar ve sizin mal varlığınıza el koyar. O zaman bu işi sürdürülebilir kılmanız lazım. Dönün ve hep birlikte Amerika'ya bakalım. Amerika, dünyanın bütün bilim adamlarını davet eder. 'Hangi görüşte olursanız olun, benim ülkeme gelin. Hangi inançtan olursanız olun, gelin bütün kapıları açıyorum. Benim için bilgi üretin' der. Boşuna mı uzaya gidiyor? Bunun için. Sürdürülebilirliği savunmak, Amerika'nın gücünü tüm dünyaya hissettirmek için yapar." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin de güçlü, itibarlı bir ülke olması için güzel bir ülke olduğunu ve yeteri derecede insan kaynağının bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ancak bir türlü ülkenin büyümediğini, güçlü ve itibarlı bir aşamaya gelemediğini savunarak, "Dört aşamalı bir stratejiyi hayata geçiremezsiniz Türkiye, güçlü bir Türkiye olmayabilir." dedi.

Halk oylamasına ilişkin afişlere değinen Kılıçdaroğlu, "Afişlerde, bilboardlarda görüyoruz. 'Yeni anayasa değişikliği daha güçlü bir Türkiye'nin doğmasına yol açacaktır' diyor. Ama bir türlü bizi inandıramıyorlar. Neden 'evet' diyeceğimize bir türlü inandıramıyorlar. Bir ülkenin hapishaneleri doluysa ve yer yoksa, 10 kişilik koğuşlarda 50-60 kişi kalıyorsa, hangi demokrasiden, hangi insan haklarından söz edeceksiniz. Bir ülkede 150'nin üstünde gazeteci hapiste ise o ülkede hangi özgürlükten bahsedeceksiniz? Bu kadar gazetecinin hapiste olduğu ikinci bir ülke yoktur. Şimdi önümüze yeni bir anayasa değişikliği getirildi. Kendimize soracağız; 'Bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözüyor?' Sanayicilerin sorunlarını çözüyor mu? Mal güvenliğini sağlıyor mu? Hayır. Korkusundan kimse konuşamıyor. Bu ülkenin hukuk fakülteleri bile konuşamıyor. Böyle bir tablo içinde Türkiye büyüyebilir mi, gelişebilir mi?" değerlendirmesinde bulundu.

- "Parti devleti getirmek istiyorlar"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni anayasa değişikliğiyle Türkiye'ye "parti devleti"nin getirilmek istendiğini savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne demek parti devleti? Eski Rusya, Romanya, Bulgaristan'ı düşünün. Buralarda komünist yönetimler vardı. Cumhurbaşkanı, bakanlar, herkes komünist partinin üyeleriydi. O rejimler, yürümedi. Değişim yaşandı. Bütün o rejimler demokrasiye evrildi. Bu değişiklikle o rejimlerin benzerini getirmek istiyorlar. Biliyorum buna da takılacaklar. Getirdikleri modelde Cumhurbaşkanı partisinin genel başkanı, bakanlar kendi partilerinin mensubu olacaklar. Valiler, kaymakamlar kimin için çalışacaklar? Kaymakamlar, muhtarları tehdit ediyorlar. Devletin değil, partinin kaymakamı, savcı da öyle... 'Bu model çok doğru bir modeldir' diyorsanız, gidip 'evet' oyu vereceksiniz. 'Yanlıştır' diyorsanız hiçbir tereddüt göstermeden 'hayır' vereceksiniz. Bu ülke sadece benim ülkem değil. Hep birlikte yaşıyoruz. Aynı bayrağın altında yaşıyoruz. Sorun bu ülkenin geleceğidir. Sadece ben mi sorumluyum? Tek tek hepimiz sorumluyuz. Tek başınıza 'hayır' demenin değeri var ama genelde bir değeri yok. Bir bütün olarak 'hayır' derseniz onun ağırlığı vardır, güzelliği vardır. Türkiye için bir hayrı vardır. Hepimiz birlikte çalışacağız. Güçlü, itibarlı, muteber bir ülke için. Bunu yaptığımız zaman ülkemize, çocuklarımıza ve torunlarımıza karşı görevimizi yapmış olacağız. Karar verme zamanıdır. Böyle yapmamız lazım."

Türkiye'nin çözüm bekleyen çok sorunu olduğunu bunların başında ise dış politikanın yer aldığını savunan Kılıçdaroğlu, çevre ülkeler olmak üzere herkesle kavga eder hale gelindiği söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Hollanda ile kavga ettik, Almanya ile kavga ettik, Avrupa ile kavga ettik, Mısır ile kavga ettik. Suriye, Libya, Irak, İran, kavga etmediğimiz kimse kalmadı. Alanya'da esnaf turist duasına çıkıyor, yağmur duasına çıkar gibi. 'İnşallah turistler gelir' diye. Şu soruyu kendisine sormuyor; 'Bu turist daha düne kadar geliyordu, neden şimdi gelmiyor?' Sorumlusu kim? Hollanda kavgasından sonra Karadenizli iş adamları geldi. Büyük bir telaş ve endişe içerisindeler. Hayrola dedim, 'Fındığımızı kime satacağız' dediler. Doğru, Amerika'ya, Hindistan'a, Çin'e, Pakistan'a göndermiyoruz. Nereye gönderiyoruz? Avrupa'ya. Buyurun kavga edin bakalım, ne olacak? Mısır'a Ro-Ro seferleri iptal edildi. Niçin? Mısır ile ne alıp veremediğimiz var bizim? Suriye ile kavga ettik. Gittik Suriye'nin iç işlerine karıştık. Hayatı savaş meydanlarında geçen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaş sonrası, 'mecbur kalınmadıkça savaş bir cinayettir' diyor. Onun için 'Yurtta da barış olmalı, dünyada da barış olmalı' demiştir. Barış olacak ki ilişkiler düzelecek ki, bizim iş adamlarının ürettiği ürünleri dünyaya satabilsin." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "160 militanı Yargıtay'a tayin ettiler. 160 militanı yargıç yaptılar. Devlet çöktü, arkasından darbe de oldu. 2010 referandumunun müsebbibi kim? Şimdi benzer bir tablo. Parti devleti kurmak istiyorlar, daha ileri bir aşama. Anayasa değişikliğine 'evet' demenin vebali ağır." dedi.

Çocuklarına, torunlarına hiç kimsenin hesap veremeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Buna izin verecek miyiz, vermeyecek miyiz? İzin vermeliyiz diyorsanız 'evet' oyu vereceksiniz. 'Hayır, böyle rezalet olmaz' diyorsanız gidip 'hayır' oyu kullanacaksınız." ifadelerini kullandı.

İş adamları ve sanayiciler buluşmasına, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, İstanbul milletvekilleri Erdoğan Toprak, Ali Şeker, Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ile partililer katıldı.

Yorumlar