Kılıçdaroğlu Aziz Kocaoğlu'nun beraatine de 'adaletsizlik' dedi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kocaoğlu'nun beraatine de adaletsizlik imasında bulundu. Kılıdaroğlu, "Düşünün bir büyükşehir belediye başkanı 350 yıl hapisle yargılanıyor sonra beraat ediyor, bu mu adalet" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Kılıçdaroğlu Aziz Kocaoğlu'nun beraatine de 'adaletsizlik' dedi

Sonhaberler | Haber Merkezi 

CHP'nin Çanakkale'deki 'Adalet Kurultayı'ı başladı. Kurultayın açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasında CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun beraatine de "adaletsizlik" imasında bulundu. Kılıçdaroğlu, "Düşünün bir büyükşehir belediyesi başkanı 350 yıl hapisle yargılanıyor sonra beraat ediyor, bu mu adalet" dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimine değinmezken, 20 Temmuz'da hükümet tarafından darbe yapıldığını ileri sürerek, "20 Temmuz darbesini her yerde dillendireceğiz" şeklinde konuştu. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilip, 20 Temmuz'da başka bir darbeyi yapanlara karşı olduklarını belirterek, "İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir sivil darbe gerçekleşti. Mazlum insanlar, hiçbir günahı olmayan insanlar mağdur edildiler. Binlerce akademisyenin görevine son verildi. Hapishaneler gazetecilerle dolduruldu. Bu gerçekleri unutmadık, unutmayacağız. Hiçbir suçu ve günahı olmayan Enis Berberoğlu'nun tutuklanması bardağı taşıran son damla olmuştur." dedi.

Kılıçdaroğlu, 4 gün sürecek Adalet Kurultayı için Gelibolu Yarımadası Tarihi Alanı'nda bulunan Şehitler Abidesi'ne geldi. Burada Atatürk Anıtı'na çelenk sunarak, saygı duruşunda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra temsili şehitliği ziyaret etti, karanfil bıraktı.

CHP Genel Başkan Yardımcıları ve bazı milletvekillerinin de katıldığı törenin ardından, Kocadere köyündeki kamp alanına geçen Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler, burada çeşitli sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin temsilcileri tarafından karşılandı.

Burada bir konuşma yapan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, hakkı, hukuku ve adaleti bu güzel ülkeye getirmenin boynunun borcu olduğunu belirterek, "Bütün mazlumların yanında olmak, zulmedenlere karşı olmak benim boynumun borcudur. Değişik siyasi partilerden çok sayıda vatandaşımız var. Bugün Adalet Kurultayı'nı başlatıyoruz." dedi.

Çanakkale'nin çok önemli topraklar olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, "Bu toprakları sıkarsanız şüheda fışkırır. Çanakkale'deyiz, şehitlerle kucak kucağıyız. Çanakkale'yi geçilmez yapanların, Çanakkale destanını yazanların topraklarındayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ön sözünün yazıldığı topraklardayız. Ve onlar, Çanakkale Savaşı'nı verenler hep birlikte mücadele ettiler. Türkiye'nin bütün illerinden, bütün görüşlerinden, bütün inançlarından insanlarımız bu topraklarda kucak kucağa yatıyor. Bu memleketi acıyla, kanla, gözyaşıyla kurulduğunu Çanakkale bize hatırlatıyor." ifadelerini kullandı.

"Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz"

Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Kurultayı'nın Çanakkale'de yapılmasının büyük bir anlamı bulunduğunu vurgulayarak, "Biz biriz, biz bütünüz, biz vatanseveriz, biz bayrağımızı seviyoruz. Biz insanımızı seviyoruz. Biz insanlarımız arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz. Biz görüşü ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun bütün insanlarımızı kucaklıyoruz. Biz toplumda gerginlik istemiyoruz. Biz kavga istemiyoruz. Biz kendi ülkemizde huzur içinde, barış içinde yaşamak istiyoruz. Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz." diye konuştu.

Çanakkale Destanı'nın 1915'te yazıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "(Çanakkale geçilmez) destanı yazıldı. Ama fazla sürmedi. 3 yıl sonra Çanakkale'den tek bir mermi bile atmadan düşman gemileri İstanbul'a girdi. Dolmabahçe'nin önünde demirlediler. Ve başkenti ele geçirdiler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale'de verdiği, kapattığı bir sayfayı 1919'da 3 yıl sonra yeniden açtı. Ve yeni bir mücadelenin öncülüğünü yapmaya başladılar. Samsun'u, Havza'yı, Erzurum'u, Sivas'ı geçti. Kuvayımilliye'yi örgütledi. Ve bugün 26 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın başladığı gündür bugün. Bugün, Başkomutanlık Meydan Savaşı'na katılan ve şehit olan, hayattaysa gazilerimizin tamamına şükran borçluyuz. Tamamına Allah'tan rahmet diliyoruz. Tamamına diyoruz ki 'Siz bu güzel ülkeyi inşa ettiniz. Siz kanlarınızla, gözyaşlarınızla bu güzel ülkeyi bize emanet ettiniz.' Onlara her zaman şükran borçluyuz. Herkese, her insana saygı duyduğumuz gibi bu ülke için kanını veren, canını veren herkese şükran borçluyuz."

Nazım Hikmet'in "Davet" şiirini okuyan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Evet bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine nasıl yaşayacağız? Adalet Kurultayı'mızın ana teması bu. Biz farklılıklarımızla bir arada bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine nasıl yaşayacağız? Bunun temeli nedir? Sihirli sözcük nedir? Bunun temeli, sihirli sözcüğü adalettir. Adalet içinde hep birlikte huzur içinde yaşayacağız. Bizim adalet mücadelemizin temel nedeni de budur. Biz adalet mücadelesini aslında yeni başlatmadık. Bu mücadele, insanlık tarihi kadar eski bir mücadeledir. İnsanlık tarihi adalet mücadelesiyle geçmiştir. Bundan sonra da geçecektir."

"Hiçbir günahı olmayan insanlar mağdur edildiler"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bütün adaletsizliklere karşı ortak mücadeleyi birlikte götüreceklerini belirterek, adaletsizliğin temellerinden birinin 15 Temmuz darbe girişimi aktardı.

Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "O darbe girişimine karşı duran, o darbe girişimini savuşturan parlamentoda görev yapan milletvekillerine, hayatlarını kaybeden 250 şehidimize ve gazilerimize de şükran borçluyuz. Hiç kimse unutmasın bu ülkede adaleti, hakkı ve hukuku ve demokrasiyi savunan herkese ama herkese şükran borçluyuz. Ama şu gerçeği de hepimiz bilmeliyiz, bu ülkenin insanları iki 15 Temmuz olduğunu unutmasınlar. Birinci 15 Temmuz halkın 15 Temmuz'udur, darbeye karşı direnen halkın. O halkı saygıyla anıyoruz biz. 250 şehidimizi ve gazilerimizi anıyoruz. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var. Karşı çıktığımız sarayın 15 Temmuz'dur. 15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilip, 20 Temmuz'da başka bir darbeyi yapanlara karşıyız. Bu ülkede 20 Temmuz darbesine ve o darbecilerin tümüne karşıyız. Mücadeleyi nasıl başlattık? Sarayın 15 Temmuz'u ve 20 Temmuz'dan sonra bir darbe gerçekleşti. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir sivil darbe gerçekleşti. Mazlum insanlar, hiçbir günahı olmayan insanlar mağdur edildiler. Binlerce akademisyenin görevine son verildi. Hapishaneler gazetecilerle dolduruldu. Bu gerçekleri unutmadık, unutmayacağız. Ve her yerde her ortamda bunları söylemeye devam edeceğiz. Milletvekilleri hapiste, Enis Berberoğlu... Hiçbir suçu ve günahı olmayan Enis Berberoğlu'nun tutuklanması bardağı taşıran son damla olmuştur."

Kemal Kılıçdaroğlu, "Yürüyemez dediler 'Yürüyemezsiniz' dediler yürüdük. 'Yolda kalırsınız' dediler yürüdük. Hakkı, hukuku ve adaleti savunmak için yürüdük. Ama bize şunu asla söyleyemediler, 'Kardeşim yürüyorsunuz da bu ülkede hukuk, adalet var niye yürüyorsunuz' diyemediler. Çünkü biliyorlardı ki bu ülkede hak da yok hukuk da adalet de yok. Biz hakkı, hukuku ve adaleti yeniden tesis etmek için yürüdük. İranlı bir bilge şunu söylüyor, 'Dünyanın bütün nehirleri bir kişinin adalete susamışlığını gidermeye yetmez.' Bugün Türkiye’de bir kişi değil 80 milyonun adalete susamışlığı var. Sizler buraya adalet için, adaleti savunmak için geldiniz. Sizler buraya hakkı, hukuku, adaleti savunmak için geldiniz. Dolayısıyla biz adalet yürüyüşümüze aynı kararlılıkla aynı azimle devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Yapılan bir anketin verilerini paylaşan Kılıçdaroğlu, "Yakın dönemde bir anket yapılıyor. Vatandaşlara soruluyor. Soru aynen şu: Herhangi bir nedenle yolunuz adliyeye düştüğünde hakkınızda adil karar verileceğine inanıyor musun?' Bu soruya 'Evet, adliyeye yolum düşerse, bir sorunum olursa adil bir karar çıkar' diyenlerin oranı yüzde 19. 'Hayır adil bir karar çıkmaz, bu ülkede adalet yoktur' diyenlerin oranı yüzde 73. Kararsız ve görüş bildirmeyenlerin oranı yüzde 8. Yani bu toplumun en az yüzde 80’i bu ülkede adaletin olmadığını bize söylüyor. Doğru söylüyor, evet kesinlikle doğru söylüyor." diye konuştu.

Ülkede hak, hukuk ve adaletin olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Düşünün somut örnekler vereceğim. Bir yerde büyükşehir belediye başkanısınız, hükümet size kızıyor, ofisiniz basılıyor, memurlarınız gözaltına alınıyor. 397 yıl hapisle yargılanıyorsunuz ve dava devam ediyor. Sizi yargılayanlar hapse giriyor ve siz beraat ediyorsunuz. 397 yıl hapisle yargılanacak ve sonunda beraat edileceksiniz. Peki bu mudur adalet? Eğer bu adaletse öyle adalet olmaz olsun. Bu ülkenin hapishanelerinde anneleriyle beraber kalan çocuk sayısı 668. Bu çocukların oyuna, arkadaşlarıyla oyuna ihtiyacı var. Bu çocukların babalarını görmeye ihtiyacı var. Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti hapishanelerinde sormak gerekir bu mudur adalet?"

"Hak aramak istiyorsunuz, başvuracağınız hiçbir yer yok"

Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin yurt dışına çıkışlarının engellendiğini ifade ederek, "Düşünün üniversitelerde öğretim üyesi, profesör, doçent, yardımcı doçentsiniz. Bir sabah kalkıyorsunuz bir Kanun Hükmünde Kararname ile görevinize son verilmiş. Kapının önüne konulmuşsunuz. Hak aramak istiyorsunuz, başvuracağınız hiçbir yer yok. Çünkü başvurmanızı, hak aramanızı yasaklıyorlar. Sonra kelepçe. Bu mudur hak, hukuk, adalet. Bunun için 'Adalet' diyoruz. Sadece bu değil, görevinize son verilmiyor. Görevinize son verildi diyelim, diyorsunuz ki 'Ben bir üniversite hocasıyım batıda, doğuda dünya kadar üniversite var ve beni davet ediyorlar, -gel burada ders ver öğrencilerimizi aydınlat- diyorlar.' Ve o kararnameyle sizin yurt dışına çıkışlarınız engelleniyor. Bu mudur hak, bu mudur adalet? Sadece sizin değil eşinizin de yurt dışına çıkması yasaklanıyor. Sormak gerekir, bu mudur adalet? Böyle bir adalet düzeninde adalet olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

20 Temmuz'da sivil bir darbenin olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Biz buna ne dedik, 'Darbe düzeni' dedik. Hangi darbe, 20 Temmuz darbesi. 20 Temmuz darbesini her yerde dillendireceğiz, her yerde söyleyeceğiz. 20 Temmuz bir sivil darbedir. Bu da yetmiyor Karar Hükmünde Kararname ile görevlerinize son veriliyor ve siz dünyanın en barışçıl eylemini yapıyorsunuz. Elinizde bir kağıt diyorsunuz ki 'Ben işimi istiyorum.' Nerede? İnsan hakları anıtı önünde. Geliyorlar her sabah seni oradan alıyorlar doğru karakola götürüyorlar, ceza yazıyorlar ve serbest bırakıyorlar. Çünkü bu eylemin ceza kanununda bir hükmü yok. Ertesi gün yine gidiyorsunuz 'Ben işimi istiyorum' diyorsunuz, yine sizi alıp götürüyorlar. Bakıyorlar başa çıkamadılar insan hakları heykelinin etrafını kuşatıyorlar. Heykelin önünde kimsenin olmasını istemiyorlar. Sonra geçiyor bunları terörist ilan ediyorlar. Açlık grevi yapıyorlar, 'Siz açlık grevi de yapamazsınız' deyip, doğrudan doğruya hapse atıyorlar. Şimdi Nuriye ve Semih'i nasıl anmazsınız. Bu mudur adalet? Böyle bir adalet anlayışı olabilir mi? Hep birlikte ama hep birlikte bunun mücadelesini vermek zorundayız."

Kılıçdaroğlu, alın terini çalanlardan hesap sorulması gerektiğini anlatarak, "Mahkemeye çıkıyorsunuz, tutuklanmışsınız. Aradan uzun süre geçmiş savcı tutuksuz yargılanmanızı istiyor. Hakim bu karara uyuyor, 'Evet tutuksuz yargılanabilir' diyor ve serbest bırakılıyorsunuz. Sen misin serbest bırakan hem savcıyı, hem hakimi görevden alıyorlar. Çünkü diyorlar ki 'Sen birini bırakacaksan, saraydan izin alacaksın kardeşim. Kendi özgür iradenle karar vermeyeceksin.' Atilla Taş ve Murat Aksoy tutuksuz yargılanmaları istenmesine karşı yeniden gözaltındayken serbest bırakılmadan tekrar hapse atılıyorlar. Milletin vicdanına sormak gerekiyor bu mudur adalet?" dedi.

Dini inancı istismar ederek milyonlarca dolar ve avro toplayanların bugün toplumun arasında bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Milyonlarca alın terini çaldılar ve bunlara hiçbir şey yapılmadı. Alın terini çalanlardan sormamak mıdır adalet. Bizim adalet anlayışımız bu değil. Alın terini çalanlar mutlaka adaletin önünde hesap vermeli ve hesabını hep beraber sormalıyız." diye konuştu.

"Birileri geliyor Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezinden sınav sorularını çalıyor"

Adaletin herkese lazım olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Düşünün, yoksul bir ailenin eğitim harcamalarıyla varlıklı bir ailenin eğitim harcamaları arasındaki fark 78 katına çıkmış. Sormak gerekir bu mudur adalet? Gariban bir aile boğazından kesiyor, çocuklarına eğitim verdiriyor. Sınavlara hazırlıyor, sonra birileri geliyor Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezinden sınav sorularını çalıyor. O sınav sorularını hiçbir alın teri dökmeden birilerine dağıtıyorlar. Onlar sınavı kazanıyor. Emek harcayanlar, bekleyenler 'Çocuğum sınava girdi, sınavı kazanacak' diye umutla bekleyenlerin hiçbiri ama hiçbirisi doğru dürüst bir yeri kazanamıyor. Sormak gerekiyor bu mudur adalet? O sınav sorularını çalanların sırtı sıvazlandı. Hiçbir soruşturma açılmadı eleştirenlere de 'Ne yapıyorsunuz, böyle bir şey yoktur' denildi. Sormak gerekir bu mudur adalet?" değerlendirmesinde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesi dokunulmazlığı kalkan milletvekillerinin tutuklanmalarının doğru olmadığı yönünde bir karar verdi. Dedi ki 'Milletvekilleri yargılanabilir ama bunlar tutuklanamazlar.' Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen, hala bugün çok sayıda milletvekili tutuklu. Çünkü sarayın iznine bağlı bunların serbest bırakılmaları." ifadesini kullandı.

Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerine seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Siz gerçekten hakimseniz, gerçekten yargıçsanız, gerçekten verdiğiniz kararların arkasında onurluca durmak istiyorsanız, bir an önce ve bir an önce kararlarınızı yeniden verin. Düşünün, herkesin bildiği istisnasız bütün gazetelerin yazdığı MİT tırları meselesi -havuz medyası da bunu yazdı- devlet sırrı sayıldı, Enis Berberoğlu milletvekilimiz gözaltına alındı. Kaçacak diye tutuklandı. Müebbete mahkum edildi, iyi halden 25 yıl ceza verildi. Sormak gerekir bütün dünyanın bildiği, herkesin bildiği, 80 milyonun bildiği bir konu nasıl devlet sırrı sayılır? Ve Enis Berberoğlu bugün cezaevinde. Enis Berberoğlu'na Adalet Kurultayı'ndan adaletli selamlarımızı gönderiyoruz. Suçsuz yere yatıyor."

"Anayasa Mahkemesinin kararı var. 'MİT tırları olayı devlet sırrı değildir' diye. Ama bu karara rağmen Enis Berberoğlu yatıyor." diyen Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

"Düşünün Enis Berberoğlu'nun casuslukla suçlayacaksın, devletin bütün sırlarının saklandığı kozmik odaya FETÖ örgütünün militanlarını sokacaksın. Ve devletin bütün sırlarını FETÖ örgütüne vereceksin. Şimdi sormak gerekiyor devletin bütün sırlarını bir terör örgütüne vereceksin ama dönüp dolaşacaksın Enis Berberoğlu'nu suçlayacaksın. MİT'in 'CHP üzerinden bir operasyonu nasıl gerçekleştirebiliriz' arayışında bunlar. Buradan Çanakkale'den sesleniyorum, siz yalnız değil, 7 kişi, 77 kişi, 77 bin kişi gelin, CHP olarak, biz ayakta duracağız. Ödün vermeyeceğiz. Hakkımızı, hukukumuzu sonuna kadar arayacağız. Zulme, zalime teslim olmayacağız. Çünkü biz çok iyi biliyoruz ki haksızlığa susan dilsiz şeytandır. Biz onların şeytanlığına asla boyun eğmeyeceğiz."

- "Gidiyorlar Sudan'da 70-80 bin dönüm arazı kiralıyorlar"

Seçim döneminde hükümetin verdiği sözleri iktidara geldikten sonra tutmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerin, çiftçinin, emeklinin ve memurun haklarını savunacaklarını bildirdi.

Devletin üreticiye destek olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Düşünün taşeron işçisiniz, söz veriyorlar size kadro vereceğiz diye. İktidar oluyorlar ondan sonra taşeron işçiyi unutuyorlar. Şimdi sayıları 2 milyona yaklaşan taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum, senin hakkını da senin hukukunu da ben koruyacağım. Size kadroyu biz vereceğiz kardeşim. Düşünün çiftçiye dünyanın en pahalı mazotunu satacaksınız, gübresini satacaksın, ilacını satacaksın. Tarlasını ekecek, ürünü hasat edecek. Sanki bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi, hiç büyüme yokmuş gibi geçen yılın fiyatını vereceksin. Buradan çiftçi kardeşime sesleniyorum. Karadeniz'deki fındık üreticilerine sesleniyorum: Senin hakkını da senin hukukunu da, senin adaletini de biz savunacağız. Yeter ki birlikte olalım. Düşünün sanki Türkiye'de arazi yok, bütün araziler ekili, sanki Türkiye'de hiç insan yok, su yok, güneş yok. Çiftçi kardeşlerim dinlesin, gidiyorlar Sudan'da 70-80 bin dönüm arazı kiralıyorlar. Hükümet kiralıyor. Ne ekecekler? Yağlı tohum ve pamuk ekecekler. Sanki Türkiye'de pamuk ekilmiyor, bir devlet düşünün Sudan'da toprak kiralayacak, orada ekecek ürünleri. Türkiye'ye getirecek kendi çiftçisiyle mücadele edecek. Bir devlet kendi insanıyla rekabet eder mi? Çitçi kardeşim senin hakkını da hukukunu da biz arayacağız."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, üniversitede hocaların bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevine son verildiğini, yurt dışına çıkışlarının engellendiğini anımsatarak, "Eşinizin de yurt dışına çıkışı engelleniyor. Giriyorsunuz üniversite sınavına kazanıyorsunuz. 'Başka bir fakültede başka bir ders öğreneyim' diyorsunuz. 'Buradan da mezun olayım' diyorsunuz. Bir bakıyorsunuz yönetmeliği değiştiriyorlar, 'Siz fakülteye devam edemezsiniz' diyorlar. Böyle bir ahlaksızlığı, böyle bir hukuksuzluğu emin olun dünya görmemiştir. Dünya öyle bir haksızlığa tanık olmamıştır. Bu kardeşlerime de sesleniyorum, adaleti getirmek için mücadele edeceğiz. Sizin hakkınızı hukukunuzu biz savunacağız." diye konuştu.

- "Gazetecinin hapiste olduğu ülkede haktan, hukuktan ve adaletten söz edemezsiniz"

"Düşünün diyorlar ya ByLock kullandığı için tutuklandı. Hiç ByLock kullanmamış, hapse girmemiş, FETÖ ile hiçbir ilgisi yok ama ByLock kullanan birisi onu telefonla aramış. Ve siz kalkıyorsunuz bu gazetecileri hapse atıyorsunuz. Bunları tutukluyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Altan kardeşler, Murat Aksoy, Akın Atalay 150'nin üzerinde gazeteci hapiste. 150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu ülkede haktan, hukuktan ve adaletten söz edemezsiniz. Demokrasiden söz edemezsiniz. Hapisteki bütün gazeteci arkadaşlarıma sesleniyorum sizin hakkınızı, hukukunuzu sağlamak da bu ülkenin namuslu insanlarının temel görevi olacaktır."

Kılıçdaroğlu, adaletin güçlünün yanında, güçsüzün ise karşısında olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Düşünün, ister ByLock kullan, ister FETÖ'cü ol, eğer adamın varsa birilerinin damadıysan, birileri kayınpederin ise birilerinin paraları pulu varsa, rahatlıkla dışarıda gezebilirsin, gözaltına alınmıyorsun ve tutuklanmıyorsun. Gücün varsa... Bir İtalyan hukukçunun dediği gibi, hukuk, gücü olanların delip geçtiği, güçsüzlerin ise takılıp kaldığı bir ağ olmamalıdır.' Evet gücü olanların gelip geçtiği, güçsüzlerin takılıp kaldığı bir ağa dönüşmüştür. O nedenle Türkiye'de adalet yoktur. Parayı bastıran gücünü kullanan, arkası olanların tamamı serbest bırakıldı. Ama bu örgütle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan sadece ve sadece muhalif göründüğü için hapishanelere tıkılan çok sayıda vatandaşımız var. Onlara da buradan seslenmek istiyorum, sizlerin hakkını, hukukunu sağlamak, temin etmek, bunun mücadelesini vermek hepimizin ama hepimizin bu ülkenin yiğit insanlarının ortak görevidir. Bir örnek vereyim. FETÖ ile hiçbir bağı olmayan hapse atılıyor ama iktidara yakın birisi FETÖ mensubu birisine telefon ediyor, operasyon yapıyorlar 'Sakın durma kaç' diye. Bu tespit ediliyor, iddianamede yer alıyor. Bunu söyleyen adamın kılına dahi dokunmuyorlar. Ama hayatı boyunca ByLock kullanmayan insanlar bugün Türkiye'nin hapishanelerinde."

- Hükümetin faiz politikası

Hükümetin faiz politikasını sürekli dile getirdiğini ancak somut bir adamı atmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Düşünün, birileri 'Faize karşıyım' diyor. Son 15 yılda bu ülkenin insanlarının cebinden alınıp bir avuç faiz lobisine ödenen miktar 142 milyar dolar. Sabah akşam benim atletimle uğraşacağına 142 milyar doları bu ülkenin çiftçisine, köylüsüne, emeklisine versene. Düşünün, Gazze'ye gitmek için vatandaşları teşvik edeceksiniz. Açık denizlerde müdahale edilecek gemiye 9 Türk vatandaşı hayatını kaybedecek. Asacaksın, keseceksin her lafı edeceksin. Sonra gideceksin önlerinde diz çökeceksin. 'Ben ettim sen etme' diyeceksin. 20 milyon dolara Türkiye'nin itibarını satacaksın. 20 milyon dolara Türkiye'nin hukuku, adaleti satılmıştır. Bu mudur adalet? O kadar ki bu 9 vatandaşımızın dava açma hakları ellerinden alınmıştır. Devleti yöneten, FETÖ'ye dönüyor 'Ne istediniz de vermedik' diyor. Her istediklerini verdiler. Okul, dediler, okul verdiler. Müsteşar, dediler müsteşar verdiler. Vali, dediler vali verdiler. General, dediler general verdiler. Peki kardeşim, FETÖ'nün her istediğini verdin. Bu ülkenin çiftçisi istedi, vermedin. Emeklisi istedi, vermedin. Taşeron işçisi istedi, vermedin. Memuru istedi, vermedin. FETÖ ne istediyse apar topar, hepsini verdin.

Sen, vatansever değilsin kardeşim. Bunu yapanlara vatansever denmez. Son 15 yılda, geldiğimiz noktaya bakın. Hırsızlık, yolsuzluk yapanlar, kul hakkı yiyenler bu ülkede muteber kişi olmaya başladı. Eğer kul hakkı yemiyorsanız, hırsızlık ve yolsuzluk yapmıyorsanız, bunlardan iş olmaz. Bunlar devleti yönetemezler. Devleti yönetmek için cin gibi olmak lazım, bu anlayışı topluma yerleştirmeye başladılar. Biz hak, hukuk, adalet derken onların da bu algısını yıkmaya çalışıyoruz."

- "Hep birlikte hukuku savunacağız"

Kemal Kılıçdaroğlu, birçok kişinin kendisinden rahatsız olduğuna işaret ederek, "Biliyorsunuz bunlar yeri zamanı geldiği zaman benim adımı görünce kan beyinlerine fışkırıyor. Dayanamıyorlar ben buna 'Kılıçdaroğlu hastalığı nüksetti' diyorum. Sağa dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, sola dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, önüme dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, arkama dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor. Ya kardeşim Kılıçdaroğlu ne yaptı? Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ben bu ülkede hakkı savunuyorum, ben bu ülkede hukuku savunuyorum, ben bu ülkede adaleti savunuyorum, ben bu ülkede huzuru savunuyorum.' değerlendirmesinde bulundu.

"Son bir haftada yaşadığımız iki dramı size aktarmak isterim. Kayseri'de 45 yaşındaki işsiz Haydar Çapur kendini yaktı. Benimle uğraşacağına bununla uğraşsana kardeşim. Atama bekleyen öğretmen İsa Erdoğan intihar etti. Benimle uğraşacağına bunlarla uğraşsana kardeşim." diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çiftçinin, memurun sorunu var. Atama bekleyen öğretmenler var. Onları bırakmış sadece benimle ilgileniyor. Memnunum. Kendisine çok açık net çağrı yaptım. Dedim ki kardeşim ödlek değilsen, korkak değilsen çık karşıma oturalım konuşalım. Ben de adım gibi biliyorum ki çıkamaz, cesaret edemez. Ama şu konuda görüş birliği içinde olacağız. Bütün bu eleştirileri hafızamızı yenilemek için aktardım. Biz hep birlikte inancımız siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hep birlikte adaleti savunacağız, hep birlikte hukuku savunacağız, hep birlikte yaşamayı savunacağız. Görüşlerimiz farklı olabilir ama demokrasiyi savunacağız. Nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk 'İlk hedefiniz Akdeniz' dediyse, artık bizim de bütün ülkenin insanlarına sesleniyorum, 80 milyonuna sesleniyorum, ilk hedefiniz hak, hukuk, adalet. Bütün sorunlara hak hukuk ve adalet penceresinden bakacağız. Sorunu çözdüğümüz zaman da halkın vicdanında kabul görmüş oluruz. Bunun için yargı bağımsızlığını kesinlikle sağlayacağız. Yargı adalet dağıtacak. Adaletli bir yargıyı her zaman savunacağız, yeniden ama yeniden inşa edeceğiz."

Türkiye'nin etrafındaki ülkelerin çoğunda kan aktığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Yurtta barış, dünyada barış' dedi. Bütün bunları, birlikte yapacağız. Birlikte kazanacağız. Ben kazanacağım. Siz kazanacaksınız. Türkiye kazanacak. Doğusu, Batısı, Güneyi, Kuzeyi, Ortadoğu, Avrupa Birliği, Rusya, İngiltere kazanacak. Herkes kazanacak. Çünkü Türkiye bölgesinde de dünyada da lider ülke olmayı hak ediyor. Türkiye bölgesinde de dünyada da demokrasisine imrenilen bir ülke olacak. Bunun için hep birlikte çalışacağız. Demokrasi paydasında, birlikte mücadele edeceğiz. Bu mücadele, kutlu bir mücadeledir. Bu mücadelenin ruhunda Çanakkale vardır. Bu mücadelenin ruhunda Kuvayımilliye'nin ruhu vardır. Bu mücadeleyi en iyi anlatan Nazım Hikmet'tir. Diyor ki 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine'. Biz hep birlikte bir ağaç gibi tek ve hür olacağız ama bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Adalet mücadelemize hep birlikte katkı verme umuduyla."

Yorumlar

sadık ulen adaletsizliği yapan asol senin kankan fetö cü ler değilmi asıl şimdi adalet oturuyor yerine karıştırma ortalığı satılmış uşak