KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs'ta devam eden
yoğunlaştırılmış müzakere sürecine ilişkin, 2016 yılı çıkmadan bir
sonuca ulaşma hedefinin önemi tüm taraflarca benimsendiğini
söyledi.
Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde kapsamlı çözüm
müzakereleri çerçevesinde, Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis,
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin
evsahipliğinde ara bölgede bir araya geldi.
Yaklaşık 3 buçuk saat süren görüşmede Türk tarafının müzakerecisi
Özdil Nami ve Rum müzakereci Andreas Mavroyannis ile diğer
yetkililer hazır bulundu.
Akıncı, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, müzakere sürecinin
yoğunlaştırılmış ikinci turunun 14 Eylül'de tamamlanacağını ve
gelinen noktanın ortak bir basın açıklaması ile kamuoyuna
duyurulacağını söyledi.
Müzakerelerdeki gelinen noktayı olumlu gördüğünü söyleyen Akıncı,
“Gerek bir önceki yoğunlaştırılmış müzakere sürecinde gerekse şimdi
içinde bulunduğumuz süreçte, belki özlediğimiz, istediğimiz kadar
olmasa da adım adım birtakım yakınlaşmalarla iyiye gidiş var."
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, 26Eylül’de New York’ta BM Genel Sekreteri Ban
Ki-mun ile yapılacak üçlü görüşmenin, 14 Eylül’de açıklanması
mutabakatına Rum tarafının uymadığını belirterek, “Bu türden
mutabakat dışı davranışların müzakere sürecine yardımcı olmadığı
kanaatindeyiz. Bu kanaatimiz tamamen prosedür olarak vardığımız
anlayışın dışında hareket edilmiş olmasıyla ilgilidir. Son 5
toplantının ardından basına açıklama yapmamamızın tek nedeni budur.
Biz sadece vardığımız mutabakata saygılı davrandık." diye
konuştu.
Yoğunlaştırılmış müzakerelerde ortak hedefin belli olduğunu ifade
eden Cumhurbaşkanı Akıncı, "2016 yılı çıkmadan bir sonuca ulaşma
hedefinin önemi tüm taraflarca benimsendi." dedi.
KARARI HALK VERECEK
Rum tarafında da 2016 yılı çıkmadan çözüm hedefinin öneminin artık
açıktan da ifade edilmeye başladığını söyleyen Cumhurbaşkanı
Akıncı, şunları söyledi:
"Bunun için elbette 14 Eylül’ü bekleyip o güne geldiğimizde
varacağımız son noktayı değerlendireceğiz. Ardından New York’ta 26
Eylül’de BM Genel Sekreteri ile yapacağımız 3’lü görüşme ve o
görüşmeden elde edeceğimiz sonuçla ekim ayının boş geçmemesi
gerekiyor. New York sonrası elbette Kıbrıs’ta yeniden müzakerelere
devam edeceğiz ama artık ekim ayı çıkmadan garantörlerin de olacağı
beşli konferansın gerçekleşmesinin temini için tüm tarafların
istekli olması ve o yönde gayretli olması gerekecek.
New York’a muhtemelen 20 Eylül’de gideceğiz ancak bazı gelişmelere
göre belki birkaç gün öncesinden gitme ihtimali olabilir. Gerek
Kıbrıs’ta gerek New York’ta yoğun çalışmalar bizi bekliyor. Tüm
gücümüzle öngördüğümüz hedefe ulaşmak için çalışacağız. Bu hedef de
en genel hatları ile bu adada iki halkın barış ve huzur içerisinde
yaşayabilmesi için gereken altyapıyı oluşturmak ve iki kesimli iki
toplumlu siyaseten eşit iki kurucu devletli federal bir yeni yapıyı
oluşturmaktır. Bunun kararını da halk verecektir. Yeterli zaman
dilimi de sağlanmak suretiyle halkın varacağımız mutabakatları
iyice içselleştirip ne olup olmadığını kavradıktan sonra sandığa
gitmesini temin etmek elbette bizim görevimiz olacaktır. Önümüzdeki
haftalar yine yoğun çabalarla dolu geçecek bir dönemdir.
GANATÖRLÜKLER KONUSU
Bir gazetecinin, "Rum lider Anastasiadis garantiler ile alakalı
yazılı bir öneri sunduğunu açıkladı. Sizin garantilerle alakalı
farklı bir tutumunuz var mı?" sorusu üzerine Akıncı, '11 Şubat 2014
Ortak Açıklama Belgesi tüm başlıkların dönüşümlü olarak ele
alınmasını öngörüyor. Bunlardan biri de güvenlik ve garantiler
başlığı. Bu konuda fikir egzersizi çerçevesinde bir görüşme yapıldı
ve bunlar prensipler düzeyinde oldu. Biz de ortaya prensipler
koyduk. Aylardır konuştuğumuz ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de
yetkililerinin ağzında şekillenen ve onların da öngördüğü bir iki
husus var. Kimse 1960’daki şartların aynen geçerli olduğunu
söylemiyor. Haklarınızı gözetip, endişelerinizi giderecek yeni
formüller, yeni düşünceler üretmek durumundasınız. Türkiye
Cumhuriyeti yetkilileri de bizimle aynı yönde bir düşüncede
oldukları için bu konuda şu açılımı yaptık; dedik ki, evet, biz bu
garanti sistemini günü geldiğinde konuşabiliriz. Günü geldi fikir
jimnastiği yapılacak, günü gelecek ayrıntı konuşulacak. Şu an
ayrıntı konuşmuyoruz." yanıtını verdi.
Kıbrıs Rum tarafının kendi düşüncelerini içeren bir yazı verdiğini
ancak bu düşüncelerinin Kıbrıs Türk toplumunun endişelerini
giderici nitelikte olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı,
"Sayın Anastasiadis bizden yeni şeyler duyduğunu ama bunları kabul
etmek durumunda olmadıklarını söylemişti. Benzer bir durum bizde de
var. Bize verilen görüşlerde, bizim endişelerimizi giderecek bir
husus göremedik. Kıbrıs Türk halkı kendi güvenliğini Türkiye ile
ilişkilendirerek görüyor. Türkiye’yi dışlayarak bir garanti sistemi
oluşturmak ve Kıbrıslı Türklerin bunu kendileri için güvence olarak
görmelerini beklemek mümkün değildir. Dolayısıyla bu konuda tablo
nettir." şeklinde konuştu.
FİKİR EGZERSİZİ YAPILDI
Cumhurbaşkanı Akıncı, güvenlik ve garantiler konusunda Türkiye ile
Yunanistan arasında başlamış bir çalışma olduğunu belirterek, şöyle
devam etti:
"Bu çalışmalar New York’ta devam edecek. Türkiye ile Yunanistan’ın
ne yaptığını göreceğiz ve beşli konferansta bu konular artık
ayrıntılı olarak ele alınıp bir yere bağlanmaya çalışılacak.
Güvenlik ve garantiler konusunun daha şimdiden ayrıntılı olarak
müzakere edildiği anlayışı gerçeği tam olarak yansıtmıyor ama 11
Şubat Belgesine uygun olarak fikir egzersizi yapıldı. Türkiye
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu burada benimle yaptığı basın
toplantısında bunların yapılmasının da gerekli ve yararlı olduğunu
söyledi. Zaten onlar da yapıyor. Yıllarca bu konulara dokunulmamış.
Pek sırası gelmemiş, pek fazla konuşulmamış, her bu konular
geldiğinde ileride konuşulacak denmiştir. Şimdi eğer çözüm niyeti
içerisindeysek ki öyleyiz, bir fikir alışverişinde hiçbir mahsur
yok. Önemli olan ne istediğimizi, ne yaptığımızı, ne elde
edeceğimizi ve onun gerçekliğini, gerçekçiliğini bilerek hareket
edelim. Bizim yaptığımız budur."
Kıbrıs'ta Cumhurbaşkanı Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından 15
Mayıs 2015'te yeniden başlayan müzakereler yoğun şekilde devam
ediyor. İki lider, eylülün 10 ve 14'ünde olmak üzere iki kez
görüşmeyi planlıyor.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar