Kaynak Holding'in FETÖ yöneticilerinin davası
- Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik soruşturma sonunda, haklarında dava açılan 35'i firari, 39'u tutuklu 85 sanığın yargılandığı davanın dördüncü duruşması tamamlandı
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans
merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in
yöneticilerine yönelik soruşturma sonunda, haklarında dava açılan
35'i firari, 39'u tutuklu 85 sanığın yargılandığı davanın dördüncü
duruşması tamamlandı.
Bakırköy Adalet Sarayı'ndaki konferans salonunda İstanbul 33.
Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmaya, 28'i tutuklu, 4 tutuksuz
sanık ile avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Sezgin Şen savunmasında, FETÖ üyeliği
suçlamasından dolayı utanç duyduğunu, Feza Gazetecilik’te şöförlük
yaptığını, 2005’te işten çıkartıldığını, daha sonrasında Sürat
Kargo’da işe başladığını ve şubelerin bakım onarım bölümünde
çalıştığını, kayyum atandığında da 9 ay çalıştığını, 15 Temmuz hain
darbe girişiminden sonra işten çıkartıldığını söyledi.
Sanık Şen, sıradan bir çalışan olduğunu ifade ederek, "17-25
Aralık’tan sonra iş yerinden soğudum. Tazminatımı almak için
bekledim. Kayyum atanınca çalışmaya devam ettim. Bank Asya’da maaş
hesabım vardı. Talimatla para yatırmadım, hesap açmadım. Katılım
hesaplarını paramın değer kazanması için açtım. Kaynak Eğitim ve
Kültür Derneği üyeliğim vardı. Sürat Kargo’da çalışıyordum.
Çalıştığım şirket holdinge bağlıydı. Benim bir alakam yoktu. Bilgim
dışında derneğe üye edildim. Mail yoluyla haberim oldu. 1 dönem
yedek üye olursun sonra istifa edersin dediler. 1 dönem sonra
istifa ettim." diye konuştu.
Dua listesinde adı olduğunu emniyet sorgusunda öğrendiğini
söyleyen sanık Şen, bu listenin bir telefon listesi olduğunu
düşündüğünü, Feza Gazetecilik'e ortak olmadığını, bu durumun sehven
yazıldığını, yurt dışında hac ve umreye gittiğini, kendi
imkanlarıyla yurt dışına çıktığını, bu durumun örgütle alakasının
olmadığını savundu.
Üye hakimin, "Mozambik'le alakanız var mı?” sorusuna sanık Şen,
"Yoktur." cevabını verdi. Bunun üzerine üye hakim, "2 bin 400 lira
para yatırılmış, sonrasında siz yatırmışsınız." demesi üzerine
sanık da "Bilmiyorum." dedi.
- "Doğruluk cesaret ister, yalan söylemek zeka işidir"
Mahkeme başkanının, "İnsan Mozambik ile alakalı nasıl bir şey
hatırlamaz. Ankara, İzmir, İstanbul değil ki, Mozambik yani."
demesi üzerine sanık Şen, "Gezmeye gittim." dedi.
Başkan, "Mozambik’in nesi meşhur?" sorusuna sanık Şen,
"Hindistan cevizi, ananası" cevabını verdi.
Mahkeme başkanı da, "Ananas için gitmemişsindir herhalde. Ne için Mozambik’e gittin?" sorusuna sanık Şen, "Zekeriya diye bir arkadaşım vardı. Gezmeye gideceğini söylediler, gittim." dedi. Mahkeme başkanı da, "Sanki Eminönü’ne gidiyorsun." sözüyle tepki gösterdi.
Üye hakimin, "Evli misin?" sorusuna sanık Şen’in, "Evet." demesi üzerine hakim, "Hanıma Mozambik’e gidiyorum mu dedin?" diye sordu. Sanık Şen de, “Aynen böyle dedim. Ben gezmeyi seviyorum. Hanımla hac ve umreye gittim." dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı da, "Doğruluk cesaret ister, yalan söylemek zeka işidir." dedi.
Savunma yapan bir diğer tutuklu sanık Süleyman Tetik de
Gökkuşağı Dağıtım’da 2016 yılına kadar çalıştığını, Kaynak Eğitim
ve Kültür Derneği'ne ilk kaydından haberi olmadığını, isminin genel
müdür tarafından verildiğini İŞGED’e de üyeliğinin olduğunu,
Gökkuşağı Dağıtım şirketinin bu derneğe üye olduğunu, temsilci
olarak bu derneğe katıldığını belirtti.
Hakkında Bank Asya'ya talimatla para yatırdığı iddiasının
olduğunu, 1998 yılından beri aktif olarak bu hesabını kullandığını,
maaşının Bank Asya’ya yattığını, kullanmaya devam ettiğini söyleyen
sanık Tetik, hangi şubeyle iş yaptıysa o şubenin kendisi için hesap
açtığını, maaşınla beraber ufak tefek artışların olduğunu ve yurt
dışı gezilerinin örgütsel faaliyet olmadığını iddia etti.
Sanık Tetik, kendisiyle ilgili olarak "Berrak" isimli gizli tanığın beyanlarının olduğunu ifade ederek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bu gizli tanığın beyanlarının hepsi çelişkili. HDP’ye oy
istemişim, benim HDP’nin kapısının önünden geçmişliğim yok.
Düşüncemiz belli. Kur'an-ı Kerim’e el bastırmış, HDP’ye oy verme
yemini ettirmişim sonra oy atılmayacağı söylendiğinde işten
arttırmışım. Ali Uçar isimli kişi, Adıyaman’a taşınacağı için işten
ayrıldı. HDP’ye oy istenmesi yalan, yemin ettirme yalan, işten
attırma yalan. Söyledikleri iftira. Kimse Yok Mu Derneği’ne yapılan
yardım var. Sadaka maksatlı şeylerdi. Zaman Gazetesi’ne aboneliğim
vardı, kestim. Tahliyemi talep ediyorum."
Savunma yapan diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları
reddetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
- Batmaz ve Biniş'in dosyaları ayrıldı
Bu arada, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında
komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'nde bulunan, örgütün
"sivil imamları" Kemal Batmaz ve Harun Biniş'in dosyaları, bu dava
dosyasından ayrılarak, Akıncı Üssü davasıyla birleştirilmesine
karar verildi. Bu kapsamda Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi,
sanıkların ek savunmasını alacak.
- İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Kaynak Holding ve bağlı şirketlerin, olağan ticari faaliyetlerini yürütürken kurdukları örgüte bağlı tüm şirketlerinin para trafiğinin kesişim noktasında bulunduğu belirtilirken, bu sayede örgüt adına sisteme sokulması planlanan paraların FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kontrolünde olan ülke içerisindeki ve yurt dışındaki vakıf, dernek ve eğitim kurumları üzerinden finansının sağlandığı vurgulandı.
İddianamede, Kaynak Holding ve bağlı şirketlerinde tüm iş
ve işlemlerin örgütsel olarak planlandığı, örgüt liderinin
tüm söylemlerinin hassasiyetle takip edilerek tüm çalışanlar
üzerinde baskı kurularak aidiyet duygularının geliştirilmeye
çalışıldığı anlatılarak, örgütün yayın organlarına zorunlu
abonelikler, sürekli himmet ile örgüte finans sağlandığı,
örgütün tüm alanlarda gösterdiği faaliyetlerin bizzat holding
merkezinde ve yöneticileri tarafından takip edilerek örgütün
nihai amacına ulaşılması için her imkanın kullanıldığının,
yürütülen soruşturma ve elde edilen dijital verilerdeki bilgi
ve belgeler ile tespit edildiği belirtildi.
Sanıklar Mustafa Özcan ve Naci Tosun hakkında, ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile ''silahlı terör örgütü yönetici olmak'' suçundan, 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, 39 sanık hakkında da ayrı ayrı "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile ''silahlı terör örgütü yönetici veya üyesi olmak'' suçundan 7,5 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede, diğer sanıkların ise benzer suçlardan 7,5 yıldan 30'ar yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Yorumlar