Tuğba Doğan

Tuğba Doğan

Karnelerinizi aldık hocam!

Tatil olmuş, herkes okulunu iyi-kötü bir şekilde neticelendirmişken böyle bir yazı yazmak geldi içimden. Öğrencilerimiz iyi notlarına sevindi ya da kötü aldım diye...

Tatil olmuş, herkes okulunu iyi-kötü bir şekilde neticelendirmişken böyle bir yazı yazmak geldi içimden. Öğrencilerimiz iyi notlarına sevindi ya da kötü aldım diye üzüldü.

 Öğrenciler hakkında konuşuldu , konuşuluyor da hâlâ ama ben öğretmenler için bir iki kelam edeceğim, bir AÇIK MEKTUP yazacağım:

Sevgili Hocam,

Birey olanın kıymetli olduğuna inanan, öğrenci olmanın daha az insan olmak demek olmadığına inanan bir “birey” olarak yazıyorum bu satırları.

İnsana saygı duymayı öğütlemek çok güzel hocam, sosyal eşitlikten bahsetmek çok güzel; yaşına, kimliğine bakılmaksızın her öğrenciye eşit davranılmasını öğütlemek de çok güzel ama bunları yapabilmek çok daha güzel! Çok daha önemli, çok daha gerekli.

Evlatlarınızı hocalara sizler de emanet ediyorsunuzdur, anne-baba olarak onlar için en iyisini de istiyorsunuzdur –haklı olarak- o halde hatırlayın karşınızdaki her öğrencinin bir anne-babanın çocuğu olduğunu hocam!

Ayrımcılık hiçbir ailenin kabul edemeyeceği şeylerdendir, kıyas da öyle. Size yapılsa kıyametleri koparırsınız belki –haklı olarak- o halde siz de yapmayın hocam!

Mesleğiniz çok zor, çok meşakkatli haklısınız, ama hakkını veremezseniz tüm bu zorluklar boşa çıkmıyor mu hocam? Bir öğrencinin kalbini kırdıysanız, bir tanesine haksızlık ettiyseniz bunu ne ile telafi edebilirsiniz ki hocam?

Yaptığınız işin kutsallığına da çok saygı duyuyorum, kesinlikle çok kutsal. Ama bu kutsallık öğrencilerinize tahakküm kurabildiğinizle değil, onlara ne derecede hizmet edebildiğinizle alakalı hocam!

Tüm bu söylenilenler biraz ağır gelmiş olabilir, doğru sabahtan akşama kadar kaç tane öğrenci ile uğraşıyorsunuz. Ama meselenin sadece uğraşmak olmadığını hissederseniz tüm zorlukların da kolaylanacağını görürsünüz hocam…

Haddimiz değil belki size bunları söylemek, susup oturalım hatta “0” diye de ekleyebilirsiniz, hiçbir notun bâki olmadığını görebilecek kadar, hiçbir hocanın tehdit ettiği notların hayatımızı karartmadığını anlayacak kadar uzun süre “öğrenci” oldum. Siz de verdiğiniz notların sizin aynanız olduğunu bilecek kadar uzun süre “öğretmen” olmuşsunuzdur muhakkak.  Not ile en fazla o günün gündemini değiştirebileceğinizi, bir iki günlük gündem için kendi notunuzu düşürmemeyi unutmayın hocam!

Zira rakamlar kimsenin kıymetini belirlemez, sizin önyargılarınız da öyle. Birinin kıymetini-kıymetsizliğini ifade etmeden önce onu tanımaya çalışın hocam!

Dünyadaki her şey gibi sizin devriniz de geçecek, öğrencileriniz birkaç yıl sonra bambaşka hayatlar yaşayacak; geriye ne notlarınız ne de bugünkü otoriteniz kalacak; o halde daha kalıcı şeyler bırakın hocam! Sevgi gibi, vefa gibi, hayırla anılacak ameller gibi… Gerisi zaten hallolur hocam!

Son söz; her bir öğrencinizin O’na ulaşmanıza bir vesile olmasını sağlayın hocam. O’na şikayet edilen olmanızı  değil. Ve öğrettiğiniz her şey için O’nun rızasını temenni ederim. Allah razı olsun, Allah’ın razı olduklarından olun hocam…

(Uzun yıllar öğrenci olmuş ve hatırı sayılır bir zamandır öğretmen olan biri olarak öncelikle bir özeleştiri, sonrasında da genel olarak temennilerimdir bunlar. Öğrenci adı üstünde öğrenir, mühim olan bizler ne öğretiyoruz?! )

Yorumlar

Hilal Arslan Tam anlamıyla öğrencinin ve öğretmenin düşüncelerini yansıtan harika bir mektup olmuş. Kalemine ve düşüncelerine sağlık güzel insan, sonsuz başarılar..
Berna Hem ögrenenin hemde ögretenin halini nacizane bir şekilde anlatan çok güzel ve dokunaklı bir yazı olmuş kaleminize,düşüncenize saglık :)
Ayşe Çok güzel yazmışsınız kaleminize sağlık.:)
hbbgms Yerinde ve güzel bir yazı"Iğneyi kendine..." niteliginde olmus. InsAllah son söz kısmını yapabilenlerden olabilmek duası ile.
Hilal Türker Doğan Yüreğine,kalemine sağlık.Tam da bir öğretmenin kalemine yakışır şekilde yazmışsın...Daim olsun