"Karınca" filmi seyircisiyle buluştu

"Şu günlerde sinemanın bir kısır döngü içerisinde olduğunu düşünüyorum. Bu kısır döngüden kurtulmanın tek yolunun da Anadolu'ya, Anadolu irfanının beslendiği temel kaynaklara yönelmek olduğunu düşünüyorum"

Google Haberlere Abone ol
"Karınca" filmi seyircisiyle buluştu

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında "Karınca" filminin gösterimi yapıldı.

Filmin ekibi, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması'nda gerçekleştirilen gösterimin ardından seyircilerle bir araya geldi.

Sinema yazarı Rıza Oylum'un yönettiği söyleşide konuşan yönetmen Nazif Tunç, "Film yaparken arkamızı dağ gibi yaslayacağımız birtakım öyküler var. Kimisi bireysel olarak karakterleri alır, ben isterim ki yaptığımız filmlerde insanların bir iyiliği, bir faydası olsun, bir hakikate ayna tutsun. Bu yüzden de Doğu edebiyatının, İslam edebiyatının belli başlı eserlerini filmlerime dayanak olarak, kaldıraç olarak, zemberek olarak alırım." dedi.

Karınca filminin hikayesinin Şeyh Sadi Şirazi'nin "Bostan" adlı eserindeki cümlelerden esinlenerek kaleme alındığını aktaran Tunç, şunları kaydetti:

"Neredeyse üç cümleden oluşuyor. Filmde de var zaten, Halit Karaata (Şems) o hikayeyi okuyor. 2015 yılında memleketin her tarafı yangın yerine çevrilmeye çalışıldı. Garlarda, havaalanında, Dolmabahçe stadında ve Sultanahmet'te çok üzüntü duyduğumuz ardı ardına gelen olaylar oldu. Yönetmen olarak ne yapabilirim, bu olaylara nasıl ayna tutabilirim diye bir sancı içindeydim. Bu hikaye aslında filmimizin kökü."

Peygamber kıssalarının evrenselliğinin her zaman ve döneme ilham verdiğini, sanatçılar için de bir kaynak olduğunu dile getiren Tunç, "85 tane televizyon filmi yönettim. Bu filmlerden neredeyse 80'i buralarda dolaşarak bulduğum birtakım izlerin ve iyiliklerin beni yönelttiği filmlerdi. Televizyon imkanlarının da en altını, en azını bularak bu meseleleri ele alan televizyon filmleri yaptım. İmkanlar ne kadar az da olsa değerli buluyorum. Çünkü oralarda bir duygu, bir söz, bir mesaj, bir iyilik, bir karakter ortaya koyma fırsatım oldu." şeklinde konuştu.

Nazif Tunç, Yeşilçam'da toplumun farklı meselelerine ayna tutan sinema filmlerinin yapılabildiğini, Lütfi Akad ve Metin Erksan gibi usta sinemacıların Anadolu'nun sözlü ve yazılı geleneklerinden faydalanarak çeşitli filmlere imza attıklarını dile getirerek, şunları söyledi:

"Fakat şu günlerde sinemanın bir kısır döngü içerisinde olduğunu düşünüyorum. Bu kısır döngüden kurtulmanın tek yolunun da Anadolu'ya, Anadolu irfanının beslendiği temel kaynaklara yönelmek olduğunu düşünüyorum. Karınca kendi hayalhaneme göre yaptığım bir film. Burada kendi çerçevelerim, karakterlerim ve kendi film evrenim meselesiyle ilgili bir imkan doğdu. Tencerede pişirip kapağında yemeye alışmış bir yönetmenin, neredeyse 35 yıllık sinema serüveninde hep böyle kısa zamanda, dar bütçelerle çalıştım. Karınca estetik olarak nasıl bulunur bilemem ama arı duru, sadece bir şeyi kullandım. Televizyon işlerinde bir pratiğe kavuşmuştum, sade lisan, basit üslup. Kafam karışık değildi, basit ve kolay ama güçlü biçimde bir anlatımla oralardan geldim. Çünkü benim seyircim televizyon karşısında yediden yetmişe herkesti."

- "Ben ilk cümleyi yazıp yürüyenlerdenim"

Karınca filmin senaryosunu yönetmen ile birlikte kaleme alan başrol oyuncusu Halit Karaata ise "Benim yazım tarzım biraz öyle. Elimi durdurarak yazamıyorum. Bazı insanların tarzı vardır, düşüne düşüne, kura kura yazar. Ben ilk cümleyi yazıp yürüyenlerdenim. Finalden bir önceki sahneyi yazarken finalin nasıl bağlanacağını bilmem, düşünmem de." dedi.

Birçok tiyatro metni de yazdığını, tiyatro oyunlarının metinlerini de bu şekilde kaleme aldığını belirten Karaata, "Yürürken düşünen tipler vardır ya, ben de öyle yaparım mesela. Yola çıkar yürürüm. Yürürken düşünmeyi seviyorum. Ana hikaye genelde ilk yazımda ortaya çıkan bir şeydir." değerlendirmesini yaptı.

Filmle oynadığı kamyon şoförü karakterine de değinen tecrübeli oyuncu, "60 senedir çalışıyoruz. Ben gençliğinde emek yoğun çalışmış bir adamım. Ambarcılık yapmışlığım da vardır, kamyoncuları, şoförleri tanırım. Halkın arasında dolaşırım, hala akbil ile geziyorum, bunu tercih ediyorum. Halktan her türlü insanla, her meslek türüyle ilgili genel gözlemim var. Bir de kafa yoran bir adamım bu işlere. Bendeki şoförü oynadım biraz. Karakterin başka özellikleri de var aslında. Adam kamyon şoförü değil, geçmişte birtakım mücadelelere girmiş, okumuş yazmış, mürekkep yalamış, bir şekilde inzivaya çekilmiş, meslek olarak da kamyon şoförlüğü yapmayı tercih etmiş biri" ifadesini kullandı.

Oyuncu Turgay Atalay da "Nazif hocanın bir senaryosu vardı 'Yusufiye' isminde. Ekonomik şartlardan dolayı 2009'da çekilemedi ama o babacan tavrı, kollayışı, sevgisi, saygısı, samimiyetinden dolayı ondan asla kopmamaya çalıştım." dedi.

Filmin kurgusunu üstlenen Necdet Tok ise "Üç saatlik kaba kurguya baktık. 'Nazifim gel bakalım ne yapıyoruz? İnce iş sanat filmi mi yapalım yoksa herkesin güzel seyredebileceği bir sanat filmi mi?' dedim." şeklinde konuştu.

Kurgusunu en zor yaptığı filmlerden birinin "Karınca" olduğunu dile getiren Tok, "Dünyayı Kurtaran Adam'ı yaptım, Süpermen Dönüyor'u yaptım, onlar avantür filmlerdi. Karınca ise montaj olarak basit gibi gözüken fakat çok zor bir filmdi. Biraz kaçtın mı art house bir film olur, evde seyredersin. Ama bu herkesin seyredeceği bir film oldu, ince mesele burada." değerlendirmesinde bulundu.

Ömer Miraç Tunç'un da filmin yapım sürecine ilişkin bilgiler verdiği etkinlik, katılımcıların ve filmin ekibinin hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.

Yorumlar