Kara Kuvvetleri "mahrem imamları" davası
- FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki "mahrem yapılanması"na ilişkin aralarında askerlerin de bulunduğu 71 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Kara Kuvvetleri
Komutanlığındaki "mahrem yapılanması"na ilişkin aralarında
askerlerin de olduğu 71 sanığın yargılandığı davaya, sanık
savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz
Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve
taraf avukatları katıldı.
İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı mahrem
hizmetler biriminde "öğrenci" konumunda görev yaptığı belirtilen
sanık eski Üsteğmen Cihan Çaylan, detaylı savunmasını daha sonra
yapacağını belirterek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Güvenlik ve
Siber Savunma Şube Müdürlüğü Kara Ağı Güvenlik Kayıtları İnceleme
ve Gözlem Subayı olarak çalıştığını söyledi.
Kendisi aleyhinde beyanda bulunan Mahmut Sami Kılıç'ı tanımadığını ve kendisine iftira atıldığını öne süren Çaylan, Kılıç'ın örgüt üyesi olduğu için kendisinden intikam almak adına bu suçları isnat ettiğini savundu.
Çaylan, kendisinin FETÖ/PYD üyesi olmadığını hatta bu örgütle
etkin mücadele ettiğini iddia ederek, şöyle konuştu:
"Ben FETÖ ile mücadele etmiş biriyim. Bununla ilgili de görevler aldım. Malumunuzdur bu örgüt, kendisine bağlı olan öğrencilerin notlarını yükselterek öne çıkartma, kendilerinden olmayan öğrencilerin de notlarını düşürerek tasfiye etme operasyonları yaptı. Bu konu kamuoyunda da gündeme gelmiştir. Harp okulu komutanlığının Kara Kuvvetlerine gönderdiği yazı üzerine, çalıştığım birimde toplantılar yapılmış ve çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerden biri benim teklifimle kurulan 'güvenlik duvarı' sistemidir. Bu sistemi kurduktan sonra bahsedilen sıkıntılar bir daha yaşanmamıştır."
Çaylan, 15 Temmuz darbe girişimini yıllık izin kapsamında tatil
için Samsun'a giderken yolda öğrendiğini ileri sürerek, darbe
girişimiyle ilgili olarak ilk önce kısım amirini aradığını ve olay
kapsamında bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.
- "Adil Öksüz ile 121 kez ortak baz istasyonu sinyali vermişsiniz"
Sanık İsmail Koca ise hakkında yapılan suçlamaları kabul
etmediğini belirterek, hazırlanan iddianamede de "konumu tam olarak
bilinememekte" ifadesinin kendisinin örgüte üye olmadığının
göstergesi olduğunu iddia etti.
İddianamede FETÖ üyesi olduğuna ilişkin 3 delil gösterilmeye
çalışıldığını dile getiren Koca, belirtilen delillerin kendisinin
hiçbir şekilde FETÖ/PDY üyesi olduğunun göstergesi sayılamayacağını
savundu.
İddianamede FETÖ üyesi olduğuna dair somut hiçbir delil bulunmadığını öne süren Koca, "Delil olarak gösterilen uluslararası aramaların içeriğine bakılması gerekiyor. İçeriğine bakılmaksızın yaptığım 89 uluslararası görüşmenin sadece arama sayısı olarak iddianamede gösterilmesinin şahsıma suç isnat etmek üzere yapıldığını düşünüyorum. Havelsan'da çalışıyorum ve burada yürütülen birçok uluslararası projelerde çalışıyordum. İşim göz önüne alındığında bu görüşmelerin normal olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Koca, 2003'ten 2016'ya kadar Türkiye'nin en büyük bilişim kurumu
olan Havelsan'da çalıştığını belirterek, delil olarak kayıtlara
geçen ortak baz istasyonu kullanımının da söz konusu sanıklarla
aynı ortamda bulunmasından kaynaklanabileceğini iddia etti.
Savunmasının ardından savcı Cemalettin Şimşek'in, "Adil Öksüz
ile 121 kez ortak baz istasyonu sinyali vermişsiniz, ne
söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Koca, "Ben belli zamanlarda Cepa
AVM'nin arkasında, Kızılay'da ve Anteres AVM'nin oradaki ETİ Maden
İş Merkezi'nde görevlerde bulundum. Kalabalık yerlere yakın çalışma
ortamlarında bulundum. Ben buralarda çalışırken Adil Öksüz oraya
geldiyse, pastanede yemek yediyse ben bunu bilemem. Benim onunla
ilişkim söz konusu değil." ifadesini kullandı.
Sanık Burak Oytun Yılmaz, etkin pişmanlık hükümlerinden
yararlandığını dile getirerek, 2016 mayıs ayında Bingöl İl Tarım
Müdürlüğüne ziraat mühendisi olarak atandığını söyledi.
Ekim 2016'da bakanlık oluru ile görevden uzaklaştırıldığını ifade eden Yılmaz, "Bu zamana kadar yaptıklarımın suç olduğunu düşünmedim. Devletime her zaman sadık oldum. Ben de herkes gibi bu yapıya dinimizi yaymak için girdim. Bu yapıyla lise yıllarında tanıştım. Liseyi, bu yapıya yakınlığı ile bilinen İzmir Yamanlar Koleji'nde okudum. Üniversite döneminde de aileme çok yük olmamak için cemaat abilerinin evi olarak bilinen yerlerde kaldım. Herkesin bildiği klasik cemaat sohbetlerine katıldım. Bu yapıya herhangi bir para yardımım olmadı." savunmasını yaptı.
Yılmaz, en son Yenimahalle ilçesindeki Şentepe semtinde kaldığı
cemaat evini TEM şubedeki sorgusunda teşhis ettiğini belirterek,
"Evin genel ihtiyaçlarını Atıf isimli şahıs karşılıyordu. Askere
gidene kadar Atıf isimli şahısla muhatap oldum. 15 günde bir eve
cemaat yapılanması içerisinde bulunan şahıslar toplantı ve sohbet
için geliyorlardı. Bu toplantılara gelen kişileri de Atıf
tanıştırıyordu ve takma isimler kullanıyorlardı. Atıf bana gelen
misafirlere mesleklerini ve adlarını sormamam gerektiğini
söylüyordu. Askerden sonra bu yapıyla bir iletişimim olmamıştır."
şeklinde konuştu.
Söz konusu ev abisi Atıf adlı şahsın telefonuna ByLock programı indirdiğini kaydeden Yılmaz, programı 4-5 ay kullandığını ve ardından sildiğini iddia etti.
Sanık eski Yüzbaşı İrfan Yörük de örgütle 1998'de üniversite sınavına hazırlanacağı dönemde Adana'da gittiği Işık Dersanesi'nde tanıştığını söyledi.
Dersanede cemaat üyelerinin kendisini eve ders çalışmaya çağırdıklarını, o dönem onun dışında bir faaliyetinin olmadığını öne süren Yörük, asker olduktan sonra tayin olduğu her ilde örgütün kendisiyle iletişime geçtiğini kaydetti.
- "Güvenlik nedeniyle bana 'İlker' kod adını verdiler"
Yörük, 2010'da Ankara'daki istihbarat okuluna tayininin çıktığını dile getirerek, "Aynı okul içerisinde birlikte çalıştığım Üsteğmen Hamza Göçer isimli arkadaşım bana 'Ben abilerin olduğu cemaat sohbetlerine gidiyorum, sen de gel.' diye teklifte bulundu. Bunun üzerine Hamza ile birkaç kere Keçiören tarafında bulunan evli ve hatırladığım kadarıyla 2 çocuğu olan öğretmen olarak çalışan birinin evine gittik. Burada Hamza, ben ve cemaat abisi ile sohbet ettik. Risaleler okuduk, cemaat faaliyetleriyle ilgili sohbetler yapıyorduk." diye konuştu.
Kara Kuvvetleri Karargahı Kuvvet Komutanı Emir Subayı
Yardımcılığına 2011'de tayininin çıktığını ifade eden Yörük, "Bu
görevi yaparken de Keçiören ilçesindeki cemaat evine gittim.
Buradaki abi bana 'Seninle artık ben ilgilenmeyeceğim, ilgilenecek
arkadaşlarla bugün tanışacaksın.' dedi. Serhat ve Emre isimli
şahıslar ile tanıştım. Tanıştığımda bana 'Bizim ile irtibatlı
olacaksın ve biz seni arayacağız, seni aradığımızda sana 'İlker abi
nasılsın?' diye hitap ederek konuşacağız.' dediler ve bunun
güvenlik nedeniyle olduğunu söylediler." dedi.
Yörük, tanıştığı abilerin kendisine sürekli evlenmesi yönünde
telkinlerde bulunduğunu belirterek, cemaat içerisindeki
evliliklerden sorumlu Salih adlı kişinin kendisini evlendirmeye
çalıştığını ancak aracı olduğu kişilerle anlaşamadığını ve
evlenmediğini iddia etti.
Duruşma sanık savunmalarıyla devam ediyor.
Yorumlar